Dersim'deki devrimci sosyalistler kuyu tipine karşı açlık grevine başladı

ESP ve SGDF'lilerin kuyu tipi hapishanelere karşı devrimci tutsakların açlık grevini desteklemek amacıyla başlattığı açlık grevi eylemini Dersim devraldı. Kuyu tipi hapishanelerin mimari yapısına ve uygulanan tecrit içindeki tecrit işkencesine dikkat çeken ESP Dersim İl Örgütü, 2 günlük açlık grevine başladı. Devrimci sosyalistler tecrit uygulamasının sonlanmasını istedi.
Kuyu tipi hapishanelere karşı devrimci sosyalistlerin direnişi sürüyor. 24 Ocak'ta tutsak edilen ve kuyu tipi hapishanelere sürülen devrimci sosyalistlerin başlattığı açlık grevi direnişini desteklemek için Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Sosyalist Gençlik Örgütleri'nin (SGDF) açlık grevi eylemi Dersim'de devam ediyor.
AÇLIK GREVİ EYLEMİNİ DERSİM DEVRALDI
ESP Dersim İl Örgütü, düzenlediği basın toplantısıyla iki günlük açlık grevine başladı. Toplantının düzenlendiği salona "Hasta tutsaklar serbest bırakılsın", "Açlık grevindeyiz. Kuyu tipi hapishaneler kapatılsın, sosyalistlere özgürlük", "Tecrit insanlık suçudur, tecride son" pankartları asıldı.
Basın metinin okuyan ESP MYK üyesi Orhan Çelebi, "Hapishaneler bu ülkede 12 Eylül darbesinden bugüne gündemden düşmeyen ve kangren haline gelmiş bir sorun. Mamak, Metris ve Diyarbakır hapishanelerinin insanlık dışı uygulamalarıyla yakın tarihimizdeki yerini bilmeyen yoktur. 80'li yılların sonunda Eskişehir tabutluğunun açılması ve işkenceli sürgün sevkler... 90'lı yıllarda Buca, Ümraniye ve Diyarbakır katliamları... 19 Aralık 1999'da 20 hapishaneye eş zamanlı yapılan ve onlarca devrimci tutsağın katledildiği hapishane katliamı... 2000 yılında F Tipi tecrit hapishanelerine karşı başlayan ve uzun yıllar devam eden açlık grevi ve ölüm orucu direnişinde yaşamını yitiren 122 can... Bütün bu hapishane politikasının son halkası ise son birkaç yılda açılan, S ve Y tipi olarak tanımlanan, ancak tutsakların 'kuyu tipi' diye adlandırdığı yeni tip yüksek güvenlikli hapishaneler oldu" dedi.
'YÜKSEK GÜVENLİKLİ HAPİSHANE DEDİKLERİ TECRİT HAPİSHANELERİDİR'
AKP-MHP iktidarının son on yılda tüm Türkiye'yi yarı açık hapishaneye çevirdiğini söyleyen Çelebi, "Sokak ve meydan yasakları, koyu basın sansürü, grev yasakları, polis-adliye çarkı, sayısı yüz binlerle ifade edilen gözaltı-tutuklama terörü... Tüm bunlar bu ülkenin tamamını hapishaneye çevirdi. Ancak çok sayıda yeni tip hapishane yaparak buraları doldurmak, tecrit ve izolasyon uygulamalarını derinleştirmek, bunun için anayasaya aykırı yeni infaz uygulamaları üretmek siyasi iktidarın hep özel bir politikası olarak uygulandı. Düşünebiliyor musunuz; bugün cumhurbaşkanı olan Erdoğan, vaktiyle henüz başbakanken Diyarbakır halkına kötü ünlü 5 No'lu cezaevinin yıkılıp yerine yeni ve modern bir cezaevi yapılacağını müjde olarak vermişti! Herhalde halka yeni hapishaneyi yatırım müjdesi olarak veren başka bir siyasi lider dünya siyasi tarihinde yoktur. İşte bu anlayış gelinen aşamada Edirne'den Iğdır'a, Samsun'dan Antalya'ya kadar tüm coğrafyayı hapishanelerle donattı. 2024 yılının sonu itibariyle Türkiye'de 403 hapishane bulunuyor ve bunlarda kalan toplam tutuklu-hükümlü sayısı 340 binin üzerinde. Bu hapishanelerin arasında en insanlık dışı olanları ise Y ve S Tipi olarak adlandırılan, yine bunlarla eş nitelikte olan ve Yüksek Güvenlikli Hapishane olarak adlandırılan tecrit hapishaneleri" ifadelerini kullandı.
'GÖKYÜZÜNÜ GÖRMEK VE TEMİZ HAVA ALMAK MÜMKÜN DEĞİL'
Şu an Türkiye'de 13 tane Y Tipi, 7 tane S Tipi ve 23 tane Yüksek Güvenlikli Hapishanenin açıldığını söyleyen Çelebi, yüksek güvenlikli hapishanelere neden kuyu tipi dendiğini şöyle açıkladı: "Çünkü bu mekanlar yasalarda tanımlanmış hapishane mimarisine aykırı şekilde inşa edilmiş, havalandırması ve penceresi bulunmayan, tek ve üç kişilik hücrelerden oluşan ağır tecrit ve izolasyon mekanları. Tutsaklar kimseyle temas etmeden, tek başına kalıyor ve yine tek başına günde sadece bir saat başka bir bölümdeki havalandırmaya çıkarılıyor. Gökyüzünü görmek ve temiz hava almak mümkün değil. Öyle ki elektronik kapılar ve bas-konuş sistemi nedeniyle tutsakların çoğu zaman gardiyanlarla dahi teması olmuyor. F, T, L gibi bilinen tipte hapishanelerde yaşanan tecrit, işkence, keyfi baskı ve uygulamalar ile hak gaspları bu kadar gündem olurken, kuyu tipi denilen bu ağır tecrit hapishanelerinde yaşanan baskı, işkence ve hak gasplarının düzeyini tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok. DEM Parti İnsan Hakları ve Hukuk Komisyonumuz da birkaç ay önce bu hapishanelerde yaşanan hak gasplarını ve insanlık dışı uygulamaları raporlaştırarak kamuoyuna açıklamıştı. Bu tür tecrit hapishanelerine zorla yapılan sürgün sevklere karşı devrimci, sosyalist tutsaklar açlık grevi eylemine başladı. En son 24 Ocak'ta tutuklanan Ezilenlerin Sosyalist Partisi ve Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'ndan arkadaşlarımız, yoldaşlarımız kaldıkları Silivri Hapishanesi'nden zorla Çorlu ve Ankara'daki adına yüksek güvenlikli denilen bu tecrit hapishanelerine sürgün edildi. ESP ve SGDF'liler doğal olarak bu zulme karşı süresiz dönüşümsüz ve süresiz dönüşümlü açlık grevi eylemi başlatmak zorunda kaldılar. Arkadaşlarımızın bir kısmının önceki gün çıkarıldıkları ilk duruşmada tahliye olması, bir kısmının da duruşmaları nedeniyle Silivri'ye geri götürülmeleri nedeniyle şu aşamada ESP ve SGDF'den açlık grevi direnişinde bulunan tutsak bulunmasa da farklı kentlerdeki bu hapishanelerde devrimci tutsaklar sürgün edildikleri bu hapishanelerde açlık grevi direnişlerini sürdürüyorlar."
'TECRİT POLİTİKALARINDAN VAZGEÇİLMESİ GEREKİYOR'
Bu hapishanelerin yaşam hakkına ve insan onuruna aykırı şekilde inşa edildiğini ve derhal kapatılması gerektiğinin altını çizen Çelebi, "Tecrit insanlık suçudur ve tüm hapishanelerdeki tecrit politikalarından vazgeçilmelidir. Tutsakların iradesi dışında zorla yapılan sürgün sevk uygulamasından vazgeçilmelidir. Adalet Bakanlığı'nı bu konuda insan hak ve onuruna yaraşır yeni politikalar üretmeye, mevcut uygulamalardan vazgeçmeye çağırıyoruz" dedi.