27 Eylül 2024 Cuma

'Barış akademisyenleri işkence mağdurlarına benzer travmalar yaşadılar'

Barış akademisyenlerinin TİHV bünyesinde yürüttüğü 'Zor Koşullar Altında İnsan Hakları Aktivistleri Olarak Akademisyenlerin Desteklenmesi' projesi tamamlandı. Proje kapsamında hazırlanan rapora göre; "Akademisyenlere doktor tarafından tanı konan hastalıkların sıklığı, benzer yaş grubunda görülen hastalık sıklıklarının çok üstünde, daha çok kitlesel travma deneyimi olanlarla ve işkence ve kötü muamele mağdurlarında görülen düzeylere yakın seyretmektedir" denildi.

'Bu Suça Ortak Olmayacağız' başlıklı bildiriye imza attıkları için 2017'de ihraç edilen bir grup akademisyenin Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) bünyesinde yürüttüğü 'Zor Koşullar Altında İnsan Hakları Aktivistleri Olarak Akademisyenlerin Desteklenmesi' projesi tamamlandı.

Proje kapsamındaki araştırmalar sonunda 'barış akademisyenleri' arasında sağlık kurumlarına başvurabilen akademisyenlerin yüzde 47,4'üne depresyon, yüzde 31'ine anksiyete bozukluğu, yüzde 20,7'sine travma sonrası stres bozukluğu, yüzde 12,1'ine kas iskelet sistemi hastalıkları, yüzde 9,5'ine hipertansiyon tanısı konuldu. Raporda şöyle dendi: "Akademisyenlere doktor tarafından tanı konan hastalıkların sıklığı, benzer yaş grubunda görülen hastalık sıklıklarının çok üstünde, daha çok kitlesel travma deneyimi olanlarla ve işkence ve kötü muamele mağdurlarında görülen düzeylere yakın seyretmektedir."

2 YIL SÜREN ARAŞTIRMA
Avrupa Birliği'nin (AB) desteğiyle iki yıl boyunca sürdürülen projede 'baskı gören ve ihraç edilen akademisyenlerin korunması ve güçlendirilmesi, ihraç edilen akademisyenlerin çalışmalarının desteklenmesi ve insan hakları mücadelesine katılım kapasitelerinin arttırılması ile insan hakları alanında çalışan akademisyenler ile sivil toplum aktörleri arasında yeni bir işbirliği modelinin geliştirilmesi' hedeflendi. Proje kapsamında hazırlanan 'Üniversitenin Olağanüstü Hali: Akademik Ortamın Tahribatı Üzerine Bir İnceleme' başlıklı raporda elde edilen bazı bulgular şöyle:

-En az 76 üniversitede (54 devlet, 22 vakıf), en az 505 disiplin soruşturması açıldı. Bu üniversitelerin bir kısmında açığa alma ve idari görevden el çektirme gibi işlemler uygulandı. 
-En az 36 üniversitede (18 devlet, 18 vakıf) en az 87 imzacı akademisyen KHK dışındaki yollarla işten çıkarıldı. 
-OHAL döneminde 55 devlet üniversitesinden 391 imzacı (devlet üniversitelerinde çalışan tüm imzacıların yüzde 42.3'ü), beş vakıf üniversitesinden sekiz imzacı ve dört bakanlıktan yedi imzacı olmak üzere, toplam 406 imzacı akademisyen KHK'yle kamu görevinden ihraç edildi. 
-Toplamda, imzacılarla kurumsal ilişiği olan 72 devlet üniversitesinden en az 65'i (yüzde 90) ve 43 vakıf üniversitesinden en az 28'i (yüzde 65) Barış İçin Akademisyenlere yönelik disiplin soruşturması, işten çıkarma ve KHK'yle ihraç pratiklerinden birine veya daha fazlasına iştirak etti.

OHAL UYGULAMALARI
-15 vakıf üniversitesi KHK ile kapatıldı. Bu üniversitelerde çalışan 3 bin 41 akademisyen üniversite sisteminin dışına itildi. Aynı üniversitelerde öğrenim gören 65 bin 216 öğrencinin başka kurumlara yerleştirilmesi sürecinde eğitim hakkına ilişkin farklı biçim ve düzeylerde kayıplar yaşandı.
-6 bin 81 akademisyen ve 1427 üniversite idari personeli KHK'yle kamu görevinden ihraç edildi; yurt dışında burslu olarak lisansüstü eğitimini sürdüren 301 öğrencinin ilişiği kesildi.
-2016 itibariyle Türkiye'de mevcut bulunan 108 devlet üniversitesinden 106'sında akademisyen ihraçları yaşandı.
-Devlet üniversitelerinden ihraç edilen akademisyen sayısı (6 bin 55 kişi) 2016 itibariyle devlet üniversitelerinde çalışan toplam akademisyen sayısının yüzde 4,57'sine tekabül ediyor. Başka bir deyişle, devlet üniversitelerindeki her 100 akademisyenden yaklaşık 5'i OHAL döneminde kamu görevinden ihraç edildi.
-Devlet üniversitelerindeki tüm profesörlerin yüzde 4,3'ü, doçentlerin yüzde 7,4'ü, doktor öğretim üyelerinin yüzde 5.9'u, öğretim görevlilerinin yüzde 4'ü ve araştırma görevlilerinin yüzde 3,8'i ihraç edildi.
-İhraçların özellikle 1992 ve sonrasında 'her ile bir üniversite' politikası doğrultusunda küçük illerde toplu konut misali açılan üniversitelerde daha yoğun olduğu görüldü.

BARIŞ AKADEMİSYENLERİN YAŞADIKLARI
'Akademisyen İhraçları: Hak İhlalleri, Kayıplar, Travma ve Güçlenme Süreçleri' başlıklı rapor ise OHAL KHK'larıyla ihraç edilmenin hukuki, sosyal ve ekonomik sonuçlarına odaklandı. Araştırma, ihraçlar sürecinde yaşanan her bir hak ihlalinin yeni bir ihlale yol açtığını, bir başka deyişle ihlallerin döngüselliğini ortaya koydu. OHAL döneminde üniversitelerden toplam 6 bin 81 akademisyen ihraç edildi, bunların 406'sı Barış İçin Akademisyenleri idi. Araştırma, Barış İçin Akademisyenlerin yaşadıklarına odaklandı, diğer sebeplerle ihraç edilmiş akademisyenlerle yapılan 41 mülakata dayanan araştırma raporu ise aralık ayı içinde yayınlanacak.

Araştırma kapsamında ihraç edilen Barış İçin Akademisyenler ile 244 anket ve 50 mülakat yapıldı. Araştırma bulguları arasında öne çıkanlar şu şekilde sıralandı:

HAK İHLALLERİ
-İhraç edilen akademisyenlere bireysel olarak ihraç gerekçeleri ve itiraz edilebilecek deliller sunulmadı, bu durum ihraç edilenlerin ve ailelerinin damgalanmasına neden oldu. Adil yargılanma hakkı ve masumiyet karinesi, etkili bir hukuk yoluna başvurma hakkı ihlal edildi.
-Akademisyenlerin yüzde 72,9'u elektronik medyada, yüzde  61'i sosyal medyada, yüzde 58'i basılı yayın organlarında hedef gösterildi ve hedef gösterme amacıyla kişisel bilgileri paylaşıldı.
-Akademisyenlerin yüzde 55,3'ü i̇hraç sebebiyle ilişkili olarak yazılı ve/veya sözlü tehdide, yüzde 8,6'sı saldırıya maruz kaldı.
-Akademisyenlerin çalışma hakları, adil gelir hakları, sosyal güvenlik, emeklilik hakları ihlal edildi.
-İhraç edilen akademisyenlerin beşte ikisi yüksek lisans doktora öğrencisi idi ve çok farklı baskı ve yıldırmalarla eğitim hakları engellendi.
-Akademisyenlerin ev ve işyerleri arandı, gözaltı alınanlar ve tutuklananlar oldu.

HAK İHLALLERİNİN NEDEN OLDUĞU KAYIPLAR
Ekonomik kayıplar

-İhraç edilen akademisyenler İhraçtan sonra ortalama olarak 5 ay işsiz kaldı.  
-Akademisyenlerin yüzde 53,9'u güvencesiz çalışıyor. Parça başı işlerde çalışanlarda güvencesizlik yüzde 76,3'e yükseldi. Yanı sıra yarı zamanlı ve düşük ücretli işlerde çalışma ve birden fazla iş yapma çok yaygın.

Akademik kayıplar
-Akademisyenlerin yüzde 68,4'ü ihraç öncesinde yurt dışı görevlendirmelerin, kurum içi görevlendirmelerin iptali, kurul ve komisyonlardan çıkartılma, ihraç öncesi açığa alınma, kadro verilmemesi gibi akademik görevlendirmelerle ilgili sorunlar yaşadıklarını belirtti.  
-Akademisyenlerin yüzde 63,8'i akademik çalışma yapacak kaynaklara ulaşamadığını belirtti. Ayrıca akademisyenlerin akademik yayınlardaki hakemlik, yayın kurulu üyeliği, danışmanlıklarının, projelerinin iptal edildiği, yayınlardan, kongre ve sempozyum programlarından isimlerinin çıkartıldığı saptandı. 
-Akademisyenlerin önemli bir bölümü akademik faaliyetlerine devam edememekte veya çalışmalarını zor koşullar altında yapmakta.

Sosyal kayıplar
-Görüşülen akademisyenlerin yüzde 37,3'ü taşınmak zorunda kalmıştır, taşınan akademisyenlerin dörtte üçü başka ile göç etti. 
-Akademisyenler ihraç sonrasında dışlandıklarını, kendilerine önyargılı yaklaşıldığını ve damgalandıklarını dile getirdi. 
-İş arkadaşlarının yarıdan fazlasının ihraç edilmelerine kayıtsız kaldığını, kendileriyle görülmek istemediğini belirtti. 
-İhlaller ve beraberinde gelen zor koşullar, belirsizlik ve gelecek kaygısına yol açtı.

Sağlık kayıpları
-Barış İçin Akademisyenlerin dört yıla yakın bir süredir deneyimledikleri politik şiddet; sosyal, politik, hukuki ve ekonomik güvenlikleri ile ilgili önemli bir stres kaynağı olmaya devam ediyor.  
-Güvenlik, barınma, beslenme vb. temel gereksinimlerle ilgili bu tehditler akademisyenlerin ruhsal ve fiziksel sağlığını olumsuz etkiledi. 
-Akademisyenlerin yaklaşık yarısı fiziksel; üçte ikisi de ruhsal -sağlık sorunu yaşadığını ifade etti.  
-Akademisyenlerin sadece sağlık hakkı değil sağlığa erişim hakkı da engellendi. Araştırmanın yapıldığı dönemde hala 10 akademisyenden birinin sağlık güvencesi yoktu.  
-Sağlık sigortasının dönemsel olarak kaybı, katkı paylarının yüksekliği, psikoterapi gibi bazı hizmetleri özel sağlık hizmet sunucularından alma zorunluluğu, ayrımcılığa uğrama endişesi gibi birçok nedenle akademisyenler sağlık hizmetlerinden yararlanmadı.  
-Görüşülen akademisyenlerin yüzde 93,4'ü (228 akademisyen) bu dönem içinde en az bir sağlık sorunu yaşadığını ancak yüzde 12,7'si gereksinim duyduğu halde sağlık kurumlarına başvuramadığını bildirdi. 
-Sağlık kurumlarına başvurabilen akademisyenlerin yüzde 47,4'ü depresyon, yüzde 31,0'i anksiyete bozukluğu, yüzde  20,7'si ise travma sonrası stres bozukluğu, yüzde 12,1'i kas iskelet sistemi hastalıkları, yüzde 9,5'i hipertansiyon tanısı aldı.
-Akademisyenlere doktor tarafından tanı konan hastalıkların sıklığı Türkiye toplumunda benzer yaş grubunda görülen hastalık sıklıklarının çok üstünde daha çok kitlesel travma deneyimi olanlarla ve işkence ve kötü muamele mağdurlarında görülen düzeylere yakın seyretmektedir. 
-Travmanın süreğen olması, sürekli yeni ve beklenmedik bir şiddet türüyle karşılaşma ihtimali sağlık sorunlarının bu derece yüksek olmasını açıklayabilir.