29 Eylül 2024 Pazar

'Bu durumu açıklamak ve bizim can güvenliğimizi sağlamak zorundasınız'

Taksim'deki bombalı saldırı sonrası sosyal medyada hedef gösterilen ve lince maruz bırakılan insan hakları savunucuları Jiyan Tosun ve Eren Keskin, haklarında yayılan bilgilere sadece devlet erişimi olduğuna dikkat çekerek, bu komploya karşı yetkilileri göreve, kamuoyunu dayanışmaya çağırdı.

Taksim'de 6 kişinin katledildiği, 81 kişinin ise yaralandığı bombalı saldırı sonrası Zafer Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi Adem Taşkaya'nın insan hakları savunucusu Av. Jiyan Tosun'u hedef göstermesine ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde basın açıklaması düzenlendi.

Basın açıklamasına, hedef gösterilen ve lince maruz bırakılan Av. Jiyan Tosun ve  İHD Eş Genel Başkanı Av. Eren Keskin, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Musa Piroğlu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İl Eşbaşkanı Gürkan İstekli, DİSK/Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, Halkevleri, Cumartesi Anneleri, Kadınlar Birlikte Güçlü (KBG) ve çok sayıda hak savunucusu katıldı.

YOLERİ: TOPLUMUN KAOSA SÜRÜKLENMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ
İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Taksim'deki bombalı saldırının ardından Adem Taşkaya'nın Av. Jiyan Tosun'u saldırının faili olarak itham etmesiyle başlayan süreçle birlikte Jiyan Tosun ve Eren Keskin'in dünden bu yana yüzlerce tehdit ve hakaret mesajı aldığını, can güvenliklerinin olmadığını belirtti. Sosyal medyada yayılan bilgilerin sıradan insanların erişemeyeceği, devlet arşivlerinde yer alan bilgiler olduğuna dikkat çeken Yoleri, "Bizler insan hakları savunucuları olarak doğruları söylemekten vazgeçmiyoruz. Biz bu ülkede barışın, demokrasinin, insan haklarının egemen olmasını istiyoruz. Bu tür bombalama olaylarının müsebbiplerini 2015-2016 dosyalarından biliyoruz. Bir kere daha toplumun bu kaosa sürüklenmesine izin vermeyeceğiz" dedi. Tosun ve Keskin'in her koşulda yanında olacaklarının altını çizen Yoleri, tüm kamuoyunu bu kara propagandaya karşı destek ve dayanışmaya çağırdı.

TOSUN: OLAY SIRASINDA KÜÇÜKÇEKMECEDE MÜVEKKİL ADAYLARIMLAYDIM
Hedef gösterilen Av. Jiyan Tosun, 10 Ekim Ankara Gar patlamasının tanıklarından biri olduğunu anlatarak, canlı bombalı bir eylemin mağduru olarak yıllardır bunun travmasını yaşadığını dile getirdi. Ofisinin ve avukatlık yaptığı İHD'nin patlamanın yaşandığı yere çok yakın olduğunu belirten Tosun, bu nedenle patlamadan sonra pek çok kişinin kendisini arayarak durumunu sorduğunu kaydetti. Olay anında Küçükçekmece'de bir çay bahçesinde Suriye uyruklu müvekkil adaylarıyla görüşen Tosun, olaydan sonra yaptığı telefon konuşmalarının etraftan duyulmasıyla ihbar edildiğini kaydetti. Polislerin bunun üzerine çay bahçesine geldiğini ve Suriye uyruklu kişiler hakkında kimlik tespiti istedikleri için karakola gittiklerini anlatan Tosun, kendisinin de göçmenlere eşlik ettiğini, karakola gittikten yarım saat sonra ihbardan haberdar olduklarını kaydetti.

'16 YAŞINDAKİ YEĞENİM BİLE ÖLÜMLE TEHDİT EDİLDİ'
Tosun, bunun üzerine patlama anında nerede olduğuna ve ihbar sebebi telefon konuşmalarına ilişkin polise defalarca bilgi verdiğini söyledi. Saatlerce karakolda tutanak gibi işlemler için bekletildiklerini söyleyen Tosun, sonrasında Suriyeli müvekkillerinin kimliklerinin tahtit olduğunu ve göç idaresine yönlendirileceklerini, bunu beklerken Eren Keskin'in Taşkaya'nın tweetini kendisine yollamasıyla durumdan haberdar olduğunu kaydetti. Eş zamanlı olarak yüzlerce telefon çağrısı gelmeye başladığını, sosyal medyada ise ardı ardında hakaret ve tehditlere maruz kaldığını kaydeden Tosun, en başta bunu ciddiye almadığını, avukatlarının da gelmesi ve tutanakların da tutulmasıyla karakoldan ayrıldıklarını söyledi. 

"Ancak şu olay beni dehşete düşürdü: 16 yaşındaki yeğenimin telefon numarası ele geçirilmişti. Annem adına kayıtlı olan yani aile bireylerim adına kayıtlı olan tüm telefonlar bir şekilde ele geçirilmiş. Bunu ancak resmi devlet kurumlarından birileri yapabilir. Yeğenim aranıyor ve tehdit ediliyor, 'bombacısınız, öleceksiniz, yaşamayı hak etmiyorsunuz' diye. İşte o anda olayın dehşetini anladık" diyen Tosun yol üzerinde geri dönerek savcılığa gittiklerini kaydetti. Sadece resmi devlet kurumlarından elde edilebilecek bilgilerin yayıldığını vurgulayan Tosun, savcılığa can güvenliği olmadığını söylediklerini ancak savcının kendisine polise gitmesini söylediğini belirtti. "Ben nasıl polis karakoluna gideyim zaten polis karakolundayken bunlar benim başıma getirildi" diyen Tosun, sonrasında şikayette bulunmak için karakola gittiklerini, saatlerce bekletildiklerini, savcının şikayetini almak istemediğini aktardı.

'BİR KADIN BARO BAŞKANININ MESLEKTAŞINA SIRT ÇEVİRMESİ UTANÇ VERİCİ'
"Dün saat 16.00'dan beri inanılmaz bir şiddetin hem ailem, hem bütün yakınlarım, dostlarım mağduru durumundalar. Ben bir bombalı eylemden sağ kurtulmuş biriyim, bunu Emniyet de biliyor ama bombacı olmakla itham ediliyorum. Hiçbir şey çıkmayacağını bildikleri için böyle bir karalama girişiminde bulunuyorlar. Benim sadece insan hakları savunucusu olduğumu biliyorlar" diyen Tosun, şikayette bulunmak için karakola gittiklerinde İstanbul Barosu Başkanı Av. Filiz Saraç'ı aradıklarını ve desteğini talep ettiklerini ancak Saraç'ın kendilerini "Şu an herhangi bir şey diyemem" diyerek geçiştirdiğini de kaydetti. Tosun, "Buradan kendisini kınıyorum; bir kadın baro başkanı olarak kadın meslektaşına bu şekilde sırt çevirmesi utanç verici" ifadelerini kullandı.

KAYA: DİLEKÇEMİZİ ALMAK İÇİN SOYLU'NUN AÇIKLAMASINI BEKLEDİLER
Tosun'un avukatı Jiyan Kaya, saatlerce savcıyla iletişim kurmayı beklediklerini ancak savcının ifade almak istemediğini, kendilerini karakola yönlendirmeye çalıştığını kaydetti. "Biz ona kaygılarımızın olduğunu ve bunların aslında polis tarafından yapıldığını bildiğimizi söyledik. Çünkü Jiyan'ın bilgileri tamamen polislerin erişebileceği bir sistem üzerinden, polislerin Whatsapp ve Telegram gruplarında yayıldı" diyen Kaya, savcılığın bunun üzerine kendilerine yazılı talimat ve güvence vereceğini söylediğini aktardı. Ancak karakola gittiklerinde savcılığın talimat vermediğini öğrendiklerini dile getiren Kaya, sabaha karşı 04.00'e kadar ifade vermek için beklediklerini kaydetti. Süleyman Soylu'nun "Faili yakaladık" açıklaması sonrası şikayet dilekçelerinin kabul edilmesine dikkat çeken Kaya, sabah tekrar karakola giderek Jiyan Tosun için koruma talep ettiklerini belirtti.

Savcılığa da giderek ikinci bir başvuruda bulunduklarını ve orada da koruma talep etttiklerini aktaran Kaya, şöyle devam etti: "Biz buradan savcılığı göreve çağırıyoruz. Jiyan'ın başına bir şey gelirse bizim ifademizi almayan savcıların, emniyet mensuplarının sorumlu olduğunu bildiriyoruz. Bu konuda Jiyan'ın hayati tehlikesini ortadan kaldıracak açıklamaların da valilik tarafından yapılmasını istiyoruz."

KESKİN: BÖYLESİNE YALAN BİR HABERİ ÖZGÜRCE YAYABİLİYORLAR
Jiyan Tosun'a dönük linç kampanyasıyla birlikte hedef gösterilen Av. Eren Keskin ise, "Dünden beri doksanlara döndüğümüzü hissettim. Doksanlı yıllarda da insan hakları savunucuları olarak benzer olayları çok yaşadık" ifadelerini kullandı. İlgili tweeti atan Adem Taşkaya'nın Zafer Partisi'nde yetkili bir insan olduğunu ve çocuğuna istismardan hakkında soruşturma açıldığını hatırlatan Keskin, "Arkasında birçok suç olmasına rağmen Adem Taşkaya böylesine yalan bir haberi özgürce yayabiliyor" dedi. İnsanların attıkları tweetler yüzünden tutuklandığı koşullarda Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın ise Süleyman Soylu'ya dönük bütün hakaretlerine ve tehditlerine rağmen bir yaptırım uygulanmadığına işaret eden Keskin, "Her ne kadar Süleyman Soylu'yla kavga eder gibi gözükseler de Zafer Partisi ve benzerlerinin bu yapının içinde bir güçleri var" dedi. 

'BU DEVLET SADECE BİZE KARŞI MI VAR?'
Sansür yasasını hatırlatan Keskin asıl dezenformasyonun bu olduğunu söyleyerek, dünden bu yana yüzlerce hakaret ve küfür dolu mesajı açık numaralardan aldıklarını kaydetti. "Nasıl bu kadar rahat arıyorlar, kendi numaralarıyla? Böyle bir şey olabilir mi? Bu nasıl bir devlet; hiç suçu günahı olmayan insanlara açık numaralarıyla tehdit yapıyorlar, özgürce. Nerede devlet, devlet sadece bize karşı mı var" diye soran Keskin, İstanbul Valiliği, Süleyman Soylu ve Millet İttifakı'na çağrıda bulunarak derhal Jiyan Tosun için açıklama yapmaları gerektiğini vurguladı.

Keskin, şöyle devam etti: "Bizim bir can güvenliğimiz yok. Adalet Bakanlığı'na çağrı yapıyorum. Başımıza bir şey gelirse sorumlusu sizsiniz. Bu bilinçli bir operasyondur ve bu bir devlet operasyonudur. Bu bilgileri kim elde edebilir, ancak Emniyet elde edebilir. Bunu bize açıklamak ve can güvenliğimizi sağlamak zorundasınız."

Keskin ayrıca, tüm tehdit ve hakaretler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını ve Adem Taşkaya'nın yaptığının bir şiddet çağrısı olduğunu, bu nedenle tutuklanması gerektiğini söyledi.

EFE: ARKADAŞLARIMIZIN TANIĞIYIZ
TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, uzun yıllardır insan hakları alanında mücadele eden Eren Keskin ve Jiyan Tosun'un yanında olduklarını vurgulayarak, "Asla gerçeklerin açığa çıkarılması faaliyetimizden vazgeçmeyeceğiz. Arkadaşlarımızın tanığıyız ve yanındayız" dedi.

DİSK/Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren ise, yıllardır insan hakları mücadelesi veren insanlar olarak birinci ilkelerinin yaşam hakkının kutsallığı olduğunu kaydetti ve "Dünkü halk düşmanı eylem nedeniyle insan hakları savunucularını suçlamak büyük bir alçaklıktır. Jiyan benim kardeşimdir, Cumartesi Anneleri'nin, Fehmi Tosun'un bize yadigarıdır. Eren benim kardeşimdir, yoldaşımdır. Bedeli ne olursa olsun biz bu mücadeleyi sürdüreceğiz" dedi.

Diğer katılımcılar da sırayla söz alarak Jiyan Tosun ve Eren Keskin'in yanında olduklarını belirtti, derhal yetkilileri göreve çağırdı.