27 Eylül 2024 Cuma

Buldan: AKP-MHP iktidarının yetersizliği depremle bir kez daha açığa çıkmıştır

HDP, 6 Şubat'ta gerçekleşen Maraş merkezli depremlere ilişkin tespit ve önerilerini kamuoyuyla paylaştı. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, tek adam rejiminin enkaz altında kaldığını vurgulayarak, depreme ilişkin atılması gereken adımları sıraladı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), depreme yönelik tespit ve çözüm önerilerini Taksim Hill Otel'de düzenlenen basın toplantısıyla paylaştı. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, milletvekili Züleyha Gülüm, İstanbul İl Eş Başkanı Ferhat Encu ve çok sayıda kişi toplantıya katıldı.

HDP'nin 6 Şubat tarihli Maraş merkezli depremlere ilişkin tutum belgesini HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan açıkladı.

'DEPREMDEKİ YIKIMLARIN NEDENİ SİYASAL VE YÖNETSEL YETMEZLİKTİR'
Depremler sonucu 10 ilde resmi verilere göre 50 binin üzerinde, gerçekte ise çok daha fazla  insanın yaşamını yitirdiğini dile getiren Buldan, on binlerce binanın da deprem sonucu yıkıldığını söyledi. Depremin bir doğa olayı olduğunu ve Anadolu coğrafyasının aktif fay hatlarında sürekli yıkıcı depremlerin meydana geldiğini ifade eden Buldan, "Bu tarihsel gerçekliğe rağmen halen bu acı felaketlerin yaşanıyor olmasının nedenleri siyasal ve yönetsel yetmezlik, öngörüsüzlük ve bilimsellikten uzaklıktır" ifadelerini kullandı.

Kaçak ve dayanıksız binaların son 10 yıldaki imar aflarıyla ruhsat alması ve yasal kılıflara büründürülerek işlenen kent suçları dolayısıyla ülkede düzensiz kentleşmenin hakim kılındığını söyleyen Buldan, oy ve rant amacıyla gerekli denetimlerin yapılmamasının da bu kent suçlarının siyasi sorumlularına işaret ettiğini kaydetti.

'AKP-MHP İKTİDARININ YETERSİZLİĞİ BİR KEZ DAHA GÖRÜLDÜ'
Son depremle AKP-MHP iktidarının gerekli deprem önlemlerini almadığının, kamu kurumlarının hazırlıksız olduğunu, büyük bir organizasyon ve koordinasyon sorunu yaşandığının açıkça görüldüğünü vurgulayan Buldan, şöyle devam etti: "Doğal afetlere müdahalede yetkili kurum olan AFAD İçişleri Bakanlığına bağlanmış, kurumun bütçesi genel bütçenin yüzde 0,25'i oranında belirlenmiş, kurumun yönetim kadrosu nepotizme teslim edilmiş, personel ve ekipman eksikliği açıkça ortaya çıkmış, asli görevi afetlere acil müdahale olan bu kurum iktidarın hırsızlık ve yolsuzluk kapısı haline getirilmiştir. Kızılay da kurum yönetimi açısından liyakatsizlikle malul ve arpalık olarak kullanılan, halka yardım ulaştıran değil malzeme satan bir şirket durumuna getirilmiştir."

'SİYASİ İKTİDAR DAYANIŞMAYA KABUS GİBİ ÇÖKMEYE ÇALIŞTI'
Siyasi iktidarın deprem bölgesindeki büyük toplumsal dayanışmaya kabus gibi çökmeye çalıştığına işaret eden Buldan, yetkililerin gelen yardımları engellemeye çalışmasının ibretlik bir tablo oluşturduğunu kaydetti. "Türkiye'nin aşırı merkeziyetçi idari yapısı da kentsel planlama süreçlerini, bilimsel ve demokratik katılım süreçlerini olumsuz etkileyen bir durumdur. İmar kanunları, yapı yönetmelikleri ve denetim mekanizmaları bilimsel ve kamusal bakış açısından uzak vahşi piyasa koşullarına göre hazırlanmaktadır" diyen Buldan, deprem değil depreme karşı gerekli önlemleri almayan siyasi iktidarın ölümlerden sorumlu olduğunu belirtti.

Depremlerle toplumun tek adam rejiminin enkaz altında kaldığına tanık olduğunu belirten Buldan, yerel yönetimlerin güçlü olduğu, anında müdahale için merkezi yönetimden talimat beklenmediği bir siyasal düzen ihtiyacının bir kez daha bir zorunluluk olarak açığa çıktığını vurguladı.

TESPİT VE ÖNERİLER
Siyasi iktidarın yaşanan sorunlara kalıcı çözümler bulma ehliyetini kaybettiğini dile getiren Buldan,
seçimlerden sonra oluşacak yeni yönetimin depreme hazırlık ve kent hakları kapsamında atması gereken adımları şöyle sıraladı:
🔹 "Bina kusuruna bağlı meydana gelen yıkım ve ölümlerden inşaat, ruhsat, onay aşamasında birinci derecede sorumlu olan herkes için mevzuatta cezai yükümlülükler arttırılmalı ve kesinlikle uygulanmalıdır.
🔹 Afet bilinci ve kültürünün gelişmesi için ilköğretimden itibaren coğrafya ve jeoloji dersleri müfredata alınmalı; afet öncesi, afet anı ve sonrası için eğitimler verilmeli, afet esnası ve sonrasında yapılacaklara dair eğitimler ilkokul seviyesinden başlatılmalıdır.
🔹 Afet dönemlerinde merkezin karar alma süreçlerini beklemeyecek, halkla beraber hareket eden güçlü demokratik yerel yönetimlerin inşası gereklidir. Yatay örgütlenme tarzı ve merkezi kurumlarla koordineli halde hareket edecek yerel yönetimler her bir mahallede oranın ihtiyaçları doğrultusunda afet gönüllüleri örgütlenmesini hazırlamalıdır.
🔹 Mevcut 4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Yasa yürürlükten kaldırılarak yeni bir düzenleme yapılmalı, 3194 Sayılı İmar Yasası ve bağlı yönetmelikler de kent suçları tanımlaması kapsamında yeni mevzuata uyumlu hale getirilmelidir.
🔹 Doğayla çatışmadan, planlı ve sağlıklı kentleşmeye gidilmelidir. Başta imar afları olmak üzere tüm kent suçları anayasal hüküm altına alınarak imar ve yapı mevzuatına uygun yapılaşma, kamu yararı ve halk katılımı dikkate alınarak gerçekleştirilmeli, bilimsel içerikli imar planları şehirlerin anayasası niteliğini taşımalıdır.
🔹 Kentlerde afetlerden korunmak ve zararlarından en az etkilenmek amacıyla "Afet Risk Yönetimi" anlayışı benimsenmeli, öncelikle başta deprem olmak üzere afet riski olan bölgeler tespit edilmeli ve söz konusu riskleri azaltacak önlemler ivedilikle alınmalıdır. Özellikle İstanbul başta olmak üzere tüm kentlerimizde kapsamlı afet yönetim planları hazırlanmalı ve gecikmeksizin uygulama olanakları yaratılmalıdır.
🔹 Gelecek 5 yıllık planlamada depreme dayanıklı ve dirençli kentler projesi ilan edilmeli ve uygulanmalıdır.
🔹 Tarım alanları, nehir dere yatakları, kıyılar, fay zonları, heyelan, çığ gibi riskli alanlar imara açılmamalı, mevcut olanlar bir planlama doğrultusunda boşaltılmalıdır.
🔹 Barınma hakkı anayasal bir haktır ve demokratik sosyal devletin bir görevidir. Kent planlaması, merkezi üst plan ilkeleri altında yerel yönetimlerin bilimsel, ekolojik dengeyi dikkate alan, katılımcı, sosyo kültürel, çevresel ve jeolojik kriterlere göre yapılmalıdır.
🔹 Kent ve mekan planlamaları, kent hakkı kavramı çerçevesinde, imar kanunları, bina ve yapı yönetmelikleri, yapı denetim sistemi uzman kurumlar, üniversiteler, TMMOB ve benzeri STK'lar ile bilimsel gerçekler ışığında yeniden düzenlenmelidir.  
🔹 Afet ve Kentsel Dönüşüm Bankası kurulmalıdır.
🔹 AFAD kesinlikle özerk bir kimliğe kavuşmalı, liyakat temelinde atamalar yapılmalıdır. AFAD'ın teşkilat yapısı yerel ve bölgesel düzeyde yeniden düzenlenmeli, illerde AFAD danışma kurulları oluşturulmalı, ilgili STK'lar ve yerel yönetimler bu kurullarda yer almalıdır.
🔹 Afet anlarında halka yardım anlayışını kaybeden ve iktidarın arpalığına dönüşmüş olan Kızılay bu çarpık anlayıştan ivedilikle arındırılmalı ve yeniden yapılandırılmalıdır."

'HERKES KARAR SÜREÇLERİNE AKTİF KATILIM SAĞLAMALI'
HDP olarak kent yaşamı ve kültürünün sağlıklı bir biçimde gerçekleşmesi için her bireyin karar alma süreçlerine aktif katılım sağlaması gerektiğini vurgulayan Buldan, şöyle devam etti: "Son yaşanan depremlerde görüldüğü gibi, Türkiye halklarının muazzam bir dayanışmayla yaraları sarmaya çalışması geleceğe dair umutlarımızı yeşertmiş, açığa çıkan haklı öfke ise halkların iktidara yönelik demokratik değişim isteğini netleştirmiştir. Artık bir canımızı bile depremlerde yitirmek istemiyoruz, siyasi ve idari sorumluluğu olanların da hukuk önünde hesap vermesi gerektiğini bir kez daha önemle belirtiyoruz."