29 Eylül 2024 Pazar

Buldan: Amasra ve Soma ile Roboskî katliamı arasında bağ var

Meclis grup toplantısında konuşan Buldan, Amasra ve Soma katliamlarıyla Roboskî katliamı arasında doğrudan bağ olduğunu kaydetti. Bu bağın Kürt ve emekçi düşmanlığı olduğunu belirten Buldan, insan yaşamını öncelemeyen bu zihniyete karşı mücadele edeceklerinin altını çizdi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, hartisinin haftalık Meclis grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Amasra'daki maden katliamı ve ekonomi başta olmak üzere pek çok konuya değinen Buldan, katledilen 41 madenciyi anarak sözlerine başladı. Buldan, "Bu kesinlikle bir kaza değildir, göz göre göre gelen bir cinayettir" dedi.

Amasra'nın Soma'nın, Ermenek'in, Zonguldak'ın, Elbistan'ın, Siirt ve Şırnak'ın devamı olduğunu söyleyen Buldan, "Hayatların yok olup gitmesinin nedeni denetimsizliktir, cezasızlıktır, kâr hırsıdır, üretim baskısıdır. Kâr azalmasın diye gerekli önlemlerin alınmamasıdır. AKP-MHP iktidarının yönetim zihniyetinin bu ülkeyi nasıl işçi mezarlığına çevirdiğine hepimiz tanığız. Sadece bir yıl içerisinde 1359 işçi hayatını kaybetti" ifadelerini kullandı. 

Amasra katliamının kader planı değil kâr ve sömürü planı olduğunu belirten Buldan, "Soma'daki cezasızlık maden şirketlerini cesaretlendiriyor, katliamın önünü açıyor" vurgusu yaptı.

'KONUŞTUKÇA BATIYORLAR'
Buldan, "Kamuoyuna da yansıdı. Sayıştay'ın denetimlerinde tespit ettiği risklerle ilgili olarak Türkiye Taş Kömürü İşletmesine ciddi uyarılarda bulunulmuş. Ama kimse dinlememiş. Bu uyarıların gereği yapılmadı. İşçinin canı azalabilir ama kar asla azalmasın! İşte bu iktidarın zihniyeti tam da budur. Aileler gözyaşı dökerken AKP Genel Başkanı hafızalardan silinmeyecek bir söz sarf etti. 'Hamdolsun 24 saati geçmeden 41 şehidimize ulaştık' dedi. Evet, 24 saat geçmeden gerçek zihniyetlerini göstermeyi bir kez daha başardılar. Konuştukça batıyorlar. Battıkça yerin dibine giriyorlar" dedi. 

'İNSAN YAŞAMINI ÖNCELEMEYEN BU ZİHNİYETE KARŞI MÜCADELE EDECEĞİZ'
İktidar için önemli olanın algı yaratmak olduğunu dile getiren Buldan, insan yaşamını öncelikli görmeyen bu zihniyete karşı mücadele etmek gerektiğini söyledi. Buldan, şöyle devam etti: "Bizler HDP olarak, bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız ve kapatılmasına asla izin vermeyeceğiz. Yaşamını yitiren bir madencinin eşi 'Üzerini örtmeyin, bu bir cinayettir' diye haykırdı. Biz de buradan söz veriyoruz. Evet, Amasra'yı unutmayacağız, unutturmayacağız. Üzerinin örtülmesine asla izin vermeyeceğiz. Parti olarak elbette ki heyetimiz ilk günden Bartın'a gitti, gerekli incelemelerde bulundu. İşçilerle ve sendikayla görüşmeler gerçekleştirdi. Raporumuzu da en kısa sürede kamuoyuyla paylaşacağız. Buradan şu çağrıyı bir kez daha yapmak istiyorum: İnsan yaşamını hiçe sayan bu vahşi sömürü çarkına karşı emeğin birliğini bu ülkede mutlaka yaratmak zorundayız. Sermaye daha fazla kazansın diye verecek, kaybedecek tek bir canımız yoktur, olmamalıdır. Bir kişi daha eksilmemek için çoğalmak, dayanışmak ve örgütlülüğümüzü büyütmek zorundayız. Bu, tarihi bir görevdir. Bu aynı zamanda tarihi bir sorumluluktur. İktidarın kurduğu sömürü karteline karşı emeğin ülkesini, emekçilerin yönettiği bir düzeni hep birlikte yaratmak zorundayız."

'HALKI VE ÖZGÜR BASINI SUSTURAMAYACAKSINIZ'
Yoksulluğun sefaletin, ölümlerin nedeninin rant ve talan düzeni olduğunun altını çizen Buldan, işçinin can güvenliği için kaynak yokken yandaşlar ve saray için sınırsız kaynak olduğuna dikkat çekti. Buldan, "Bu ülkenin kaynaklarını, arazilerini, vadilerini, ormanlarını haraç mezat satan, rant alanına çeviren bir iktidarla karşı karşıyayız. Türkiye'nin en büyük işletmesi de AKP'dir, Saray'dır. Türkiye'yi resmen işletiyorlar" ifadelerini kullandı. 

Buldan, bu gerçeklerin üstünün örtülmek istendiğini belirtti ve ekledi: "Sansür yasası AKP-MHP'yi koruma ve yaşatma yasasıdır, dezenformasyon yasası kesinlikle değildir. Türkiye'de dezenformasyonun tek bir kaynağı ve merkezi var, o da AKP-MHP iktidarıdır, yani Saray'dır." Halkı ve özgür basını susturamayacaklarını da dile getirdi. 

'MİLYONLARIN MÜCADELESİNİ DURDURAMAYACAKSINIZ' 
Geçen hafta görülen Deniz Poyraz davasına ilişkin de konuşan Buldan, duruşmada yaşananların ülke gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdiğini belirtti. Poyraz'ı katleden faşist Onur Gencer'in yalnız olmadığını söylediğine Ankara'da sahibi ve ortakları olduğuna dikkat çekti, "İzmir katliamını organize edenler ile HDP'nin demokratik siyasetini kumpas ve kapatma davalarıyla engellemek isteyenler aynı güçtür, aynı ellerdir dedik, demeye de devam edeceğiz. Bu elin bir parmağı İzmir'de Deniz'i katlederken ortaya çıktı, diğer parmağı ise kumpas davalarını, kapatma davasını organize etti. Biz bu eli, Süleymaniye'de Kürt kadın Gazeteci Nagihan Akarsel'in katledilmesinden çok iyi tanıyoruz. Bu eli ve yüzü, Yüksekova'da Habip Eksik Vekilimizin kemiklerinin kırılmasından çok iyi tanıyoruz. Aradan iki hafta geçti, tek bir soruşturma yok. Görevden alınan tek bir isim yok. Biz bu yüzü, HDP Gençlik Meclisi üyelerine yönelik gözaltı, baskı, tehdit, kaçırma dahil her gün yürütülen çetevari yöntemlerden tanıyoruz. Biz bu eli 589 gündür adalet diye haykıran Emine Şenyaşar'ın karşısına örülen duvarlardan tanıyoruz. Bu eli ve yüzü Roboski'den, Suruç ve Ankara Gar katliamlarından iyi tanıyor ve biliyoruz. Bu eli 1990'lardaki faili belli cinayetlerden, beyaz Toroslardan, siyasi cinayetlerden biliyoruz. Ama bu elin sahipleri de şunu bilsin ki, sizin karşınızda da diz çökmeyen ve biat etmeyen, asla size boyun eğmeyen milyonlar var! Bu milyonların mücadelesi var. Haksızlıklarla, hukuksuzluklarla, katliamlarla, kumpaslarla bu yürüyüşü asla durduramayacaksınız" dedi.

'AMASRA VE SOMA KATLİAMLARI İLE ROBOSKÎ KATLİAMI ARASINDA DOĞRUDAN BAĞ VAR'
"Amasra ve Soma katliamları ile Roboskî katliamı arasında doğrudan bağ var; bu, emekçi ve Kürt düşmanlığıdır" diyen Buldan şöyle devam etti: "Bu savaş ve talan düzeninin bedelini sadece Kürt halkı değil tüm toplum ödemektedir. Kürt halkına her gün düşmanlık yapan bu savaş düzeni, talan ve rant politikasıyla da işçiye, emekçiye canıyla ve kanıyla bedel ödettirmektedir. Deniz Poyraz'ı ve Nagihan'ı katleden mekanizmayla, Soma'da ve Bartın'da maden ocaklarında işçileri ölüme gönderenlerin, katledenlerin güç ortaklığı vardır. Roboskî ile Soma ve Bartın katliamları arasında doğrudan bağ vardır. Bu ortaklığın adı emek ve emekçi düşmanlığıdır, aynı zamanda Kürt düşmanlığıdır, kadın düşmanlığıdır. Bu kan ve rant ortaklığıdır. Tecrit ve işkence ortaklığıdır. Bu ortaklığı herkesin iyi görmesi gerekir."

'MÜCADELE ORTAKLIĞI VARLIK GEREKÇEMİZ'
Maden cinayetlerinde sorumluları koruyanlar ile kayyum darbesi yapan zihniyetin suç ortaklığı olduğunun altını çizen Buldan, "Kürt sorununa çözüm arayışları tecrit altındaysa, cezaevleri işkence haneye dönüştürülmüşse işte savaş ve talan siyasetinin beslendiği yer tam da bu zihniyettir" dedi. Buldan, mücadele ortaklığı varlık gerekçeleri olduğunu belirtti.