27 Eylül 2024 Cuma

Cebrail Renas yazdı | Şehriban Tekmenüray'dan Arjin Sarya'ya adanmış bir ömür

Değişim önce insanda başlar. Yüklerinden arınıp, sadeleşen insan değişimin emekçisi olur. Halkına, ezilenlere olan sevgisi ve güveni arttıkça, düşmanına olan kini büyür. Daha çok mücadele etme, daha çok savaşma isteği artar. İdeallerine ulaşmak için attığı adımlar örgütle buluştukça, gücüne güç katılır. Duygular yerini bilince bırakır, iradesi güçlenir. Ve özgür olma ve özgürleştirme isteği, kişiye fedaice son ana kadar savaşma iradesi ve kararlılığı kazandırır. Dersim'de ölümsüzleşen Şehriban Tekmenüray (Arjin Sarya) yoldaş, kısaca tam da böyle bir süreçten geçerek şehitler kervanına katıldı. Sömürgeci faşist Türk devletine karşı silahının son mermisine kadar savaştı.

Kimi insanlar adalet arayışını çok yoğun yaşar. Adil, eşit, özgür olmak, O'nun doğal kişiliğidir. Erkek egemen sömürgeci bu düzenin neresine baksa öfke duyar. Özgür olma isteği insanın ruhunu sıkıca sarar. Temeline kadar adaletsizliğe batmış bu düzene karşı susmak, yerinde durmak, yani hiçbir şey yapmamak O'nun için ölümle eşdeğerdir. Bu insan ezilen bir ulusun mensubuysa, hele bir de kadınsa mutlaka bir şeyler yapması gerektiğini bilir. Değiştirmek gereklidir. Bunu kavramış bir insan gerçekten harekete geçer.

Değişim önce insanda başlar. Yüklerinden arınıp, sadeleşen insan değişimin emekçisi olur. Halkına, ezilenlere olan sevgisi ve güveni arttıkça, düşmanına olan kini büyür. Daha çok mücadele etme, daha çok savaşma isteği artar. İdeallerine ulaşmak için attığı adımlar örgütle buluştukça, gücüne güç katılır. Duygular yerini bilince bırakır, iradesi güçlenir. Ve özgür olma ve özgürleştirme isteği, kişiye fedaice son ana kadar savaşma iradesi ve kararlılığı kazandırır.

Dersim'de ölümsüzleşen Şehriban Tekmenüray (Arjin Sarya) yoldaş, kısaca tam da böyle bir süreçten geçerek şehitler kervanına katıldı. Sömürgeci faşist Türk devletine karşı silahının son mermisine kadar savaştı.

Gençlik yıllarında bir dönem sosyalist gençlik çalışmalarına katılan Şehriban yoldaşı anlatmak istiyorum. Tanıştığımız günü hatırlıyorum. Parti binamıza ilk gelişiydi. Doğalında yeni olmanın çekingenliğini yaşıyordu biraz. Ama O'nun için, ilgi çekici bir yer ve kişiler olduğumuz hemen anlaşılıyordu. O'nu, kuzeni olan yoldaşımız getirmişti. O da bir Kürt kadını olarak gerilla saflarında dağlarda faşizme karşı amansızca savaşıyor şimdi. Aileden gelen bir politik kişiliği ortama hemen yansıyordu. O gün bir çalışmamız vardı ancak ben katılamadım. Şehriban yoldaş, kuzeni ve ben birlikte çay içmiş ve uzun uzun sohbet etmiştik.

Kürt halkına, ezilenlere, yoksullara ve yoldaşlara karşı içi sevgi doluydu. Sessiz ve utangaç bir kişiliği vardı. Ancak herkesten bir şeyler öğrenme çabası çok güçlüydü. Daha güçlü mücadele isteğini sürekli dile getirirdi. Bir Kürt kadın olarak, tıpkı kuzeni gibi dağların aşığıydı. Halkını yüzlerce katliamdan geçiren sömürgeci faşist devlete karşı silah kaldırmak, şehitlerin intikamını almak istiyordu. Gerilla olmayı ve düşmana darbeler vurmayı hedefliyordu. Bu yolda yürümek onun hayaliydi. Yurtsever duyguları baskın geliyordu her şeye. Ülkesi Kürdistan'ın özgürlüğe ihtiyacı vardı. Bu bir kader değil, devrimci bir görevdi. Ve Şehriban yoldaş, o güzel insan bu görevin farkındaydı. Bu görevi üstlenmeli, silahlı mücadelede yerini alıp rolünü oynamalıydı. 

Şehriban yoldaş, bir sıra neferi gibi zamanı geldiğinde, sessizce özgür Kürdistan dağlarına koştu. Bir daha hiç görüşemedik. Ama emindim ki, faşizme olan kiniyle can feda savaşıyor ve destanlar yazıyordu. Özgür dağların zirvelerinde O'nun güzel gülüşü yankılanıyordu. Tüm duruluğu ve mütevazılığıyla devrim mücadelesine emek harcıyordu. Yoldaşlarına güç ve moral veriyordu. Partisinin yılmaz bir militanı olarak zorlukların ve ölümün üstüne üstüne yürüyordu.

Yıllardır gerilla şehadetlerine dair ne zaman bir açıklama görsem, gözlerim fotoğraflara endişeyle kayardı. Her ne kadar onun fotoğrafını görmek istemesem de, onu ve kuzeni olan yoldaşın yüzünü aramaktan da kendimi alıkoyamadım yıllarca. Biliyordum bir gün onun gülümseyen gözlerini görecektim. Çünkü o asla vazgeçmeyecek ve son nefesine kadar savaşacaktı. Bir savaş siperinde şehitler kervanına katılacaktı. Zaten başka türlüsü yakışmazdı O'na. HPG'nin 9 Mart günü yaptığı açıklamayla ilgili haberde, iki yoldaşıyla birlikte şehit düştüğünün bilgisi veriliyordu. Fotoğrafını gördüm. İçim burkuldu, fakat şaşırmadım. Çünkü o bir savaş siperinde yüceleşmekten başka bir seçenek koymazdı önüne.

Ben de sosyalist yurtsever olarak, sana söz veriyorum yoldaşım Şehriban. Uğruna can verdiğin özgür Kürdistan hayalini gerçekleştireceğiz. Ve tüm şehitlerimizin intikamını alacağız. Namlumuzun kızgınlığı faşistlerin alnında durmadan patlayacak ve bu sömürü düzenini yok edecek.

Özgür, birleşik ve sosyalist bir Kürdistan için şehitlerin açtığı yoldan yürüyeceğiz. Devrimimizi ilerletip büyütecek ve sırası geldiğinde biz de senin gibi ölümsüzler safında yer alacağız. Ant olsun...