29 Eylül 2024 Pazar

ÇHD davası: Kumpas olamayacak kadar yalan

ÇHD davasında beyanda bulunan müdafi avukatlar, iddianamenin kumpas olamayacak kadar yalan olduğunu kaydetti. Avukatların örgüt üyesi olduğu fikrinin kurulacağı bir evrak olmadığının altını çizen avukatlar bu hukuksuzluğun derhal sona ermesini istedi.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, Oya Aslan ve Barkın Timtik'in de aralarında olduğu 22 avukatın yargılandığı davanın 4 .oturumu Silivri Hapishane Kampüsü duruşma salonunda devam ediyor. Davanın bugünkü duruşmasında müdafi avukatlarda beyanda bulundu.

Avukat Fikret İlkiz, dosyada söylenecek yeni bir şey olmadığını kaydetti. Çağdaş Hukukçular Derneği'nin tüzüğünün 2. maddesinde insanlığa yönelen her suça karşı mücadele edilir dendiğini hatırlatan İlkiz, "Bu derneğin yöneticisi, bu derneğin üyeleri bu tüzüğe bağlıdır. Bu derneğin başkanı Selçuk Kozağaçlı da bu tüzüğe bağlıdır" dedi.

'CENAZEYE KATILAN AVUKATLAR ÖRGÜT PROPAGANDASINDAN YARGILANAMAZ'
Mahkemenin kendine göre bir usul, kendine bir Ceza Kanunu oluşturduğunu söyleyen İlkiz, Ceza Kanunu'nda hakkını kullanan kişiye ceza verilmez dendiğinin altını çizdi. "Siyasi davaların bu usulü, siyasi davalarda avukatlık yapanlara yönelik siyasi zorbalıktır. Siyasi avukatlığı bilmediğini anlıyoruz. Size savcıların ve hakimlerin görevlerini, Havana Kurallarını da tekrar anlatmanın anlamı yok, bilmediğiniz gibi dinlemiyorsunuz da" diyen İlkiz, eskiden idam cezalarına çağrılan avukatlar gelmediğinde infazın ertelendiğini hatırlattı ve avukatların cenazeye katıldığı için "örgüt propagandası"ndan yargılanamayacağını açıkladı.

'BU İDDİANAME KUMPAS OLAMAYACAK KADAR YALAN'
Avukat Hasan Fehmi Demir de beyanında bir iddianamede fiil ile faili ayırıyorsa ciddi bir sorunun ortaya çıktığını kaydetti, "Suç kollektifleştirilir, normdan ayrılınır. Bu durumda da bir ceza muhakemesinden söz edilemez. Bu durum iddianamemizde fazlasıyla var. Bu davaya kumpas davası diyebilir miyiz, bir bakalım buna. Bu dava bence bir kumpas davası değildir. Kumpas, içinde hileyi zorunlu kılar, değerli ile değersiz karıştırılır. İddianamede ise değerli hiçbir şey yok, kumpas olamayacak kadar kaba yalan" dedi.

1100 sayfalık iddianamenin beş sayfasının mütalaa, üç sayfasının ise ek mütalaa ile özetlendiğini buna göre geriye kalan sayfaların yalan olduğunu kaydeden Demir, ölümsüzleşen Ebru Timtik için "tasarlayarak öldürme" suçlamasını da yalanladı.

Demir, "Özünde çok açıktır ki, suçlamaları göz önüne alınca, bu yargılama yargılanan meslektaşlarımız üzerinden bir avukatlık tarzının yargılanmasıdır. İstenen, salt adliyede icra edilen ve sadece maddi kazanca dönük avukatlıktır" dedi. Demir, avukatların önce tahliyesini ardından da beraatlerini istedi.

'BELGE VE DİJİTALLER AYNI DEĞİL'
Avukat Derviş Emre Aydın, ATK raporu hakkında bir inceleme yaptıklarını belirtti. "Öncelikle ATK raporu, uzmanlardan istenen soruların sunumuyla başlıyor. Bizim taleplerimiz vardı, bunları reddetmiştiniz ve sorulacak sadece dört başlık belirlemiştiniz" diyen Aydın, dosyadaki belgeler ile dijitaller içindekilerin aynı olmadığının da altını çizdi.

'ÖRGÜT BAĞLANTISI KURAN EVRAK YOK'
Avukat Oğuzhan Topalkara beyanında 7 Eylül'de görülen celsede heyeti reddettiklerini hatırlattı. Topalkara, "Elimde bir flash var. Örnek olsun diye, içine birtakım belgeler koydum. İçinde size dair açık kaynak araştırmaları var, bir kısmı doğru, bir kısmı da açıkça yalan. Daha sonra gidiyorum ve bir başka Mahkemeye diyorum ki, tamamını uydurdum ve şizofrenim, bizim dosyamızdaki durum tam olarak bu, devam ediyoruz. Şimdi buradan çıkacağım yukarı doğru. Asansöre doğru giderken beni gözaltına aldıklarını var sayalım. Niye sizi gözaltına alsınlar, avukat değil misiniz? diye soracaksınız. İşler sonra başlıyor zaten" ifadelerini kullandı.

ÇHD davasında yargılanan avukatların gözaltına alınma ve tutuklanmalarındaki hukuksuzlukları sıraladı. Avukatların örgüt ile bağlantısı olduğu fikrinin kurulduğu evrakların olmadığını kaydeden Topalkara, "Siz yıkılan bu çatının altında nerede kalacaksınız, kararınızla onu vereceksiniz sayın Başkan. Ramazan'ın, Fikret'in, savcı Adem'in yanında mı yoksa dışında mı" diye sordu.

BALLIKAYA: TAHLİYE VE BERAAT İSTEMEK BİZE ZUL GELİYOR
Aranın ardından duruşmaya Avukat Several Ballıkaya'nın beyanıyla devam etti. Ölümsüzleşen Avukat Ebru Timtik'i anarak sözlerine başlayan Ballıkaya, Timtik'in adaletsizlikleri teşhir etmek için bedenini ortaya koyduğunu da ekledi. Davada soruşturma işlemlerinin savcı tarafından başlatılmış görünse de tüm işlemleri polisin yürüttüğünü söyleyen Ballıkaya, dosyada yer alan hukuksuzlukları hatırlattı.

Yargılanan avukatların kendi aralarındaki işleri organize etmek için yaptıkları görüşmelerin örgütsel görüşme kabul edildiğini söyleyen Ballıkaya, "Bu dosyada talep ettiğimiz şeyleri kabul etseydiniz belki de Ebru yaşıyor olacaktı. Sizden öncekiler de taleplerimizi kabul etmemişti, siz de kabul etmediniz. Bu dosyada bir kan var, bir can var. Tüm bunları göz önüne alarak kararınızı verin. Bize tahliye ve beraat istemek zul geliyor. Bunu yapmalısınız" dedi.