29 Eylül 2024 Pazar

Ekoloji Konferansına çağrı

Çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü, ekoloji örgütü, kadın örgütü ve sendika İstanbul'da düzenlenecek Ekoloji Konferansında buluşuyor. Henüz tarihi açıklanmayan konferansın çağrı metninde, "Yeşil kapitalizmin" ekolojik talanı yeşile boyayarak gizlemeye çalıştığının altı çizildi. Açıklamada, "Yaklaşan seçimlerin herhangi bir seçimden farklı olarak ekolojik yıkımla kendini var eden bir rejim meselesi olduğunu görüyoruz" denildi.

İstanbul'da düzenlenecek Ekoloji Konferansına ilişkin siyasi partiler, sendikalar, demokratik kitle örgütü ve ekoloji örgütleri bir açıklama yayımladı. Brezilya, Fransa, Kolombiya, Şili, Sudan, Tunus, Hindistan ve daha birçok ülkede gerçekleşen seçimlerde ekoloji hareketlerinin toplumsal muhalefetin temel politik özneleri arasında yer aldığı belirtilen açıklamada, "Kapitalist sistemin ezberini, devletlerin tahakkümünü yıkan kadınlar, Rojava'da ekolojik yaşamı örüyor. Dünyada ekoloji mücadelesinin toplumu, siyaseti, yaşamı ve kendini dönüştürme potansiyeline tanık olurken ülkemizde yaklaşan kritik seçimde ekoloji hareketlerinin üzerilerini düşen sorumluluğu alacak deneyime ve güce sahip olduğunu ilan ediyoruz" denildi.

"Yeşil kapitalizmin" sadece ekoloji mücadelesi verenlerin değil, işçi sınıfının halkların, kadınların, ötekileştirilenlerin meselesi, sermaye patron örgütleriyle, devlet kurumlarıyla, akademisyeniyle, medyasıyla, STK'larıyla ve hatta antikapitalist olmayan çevre örgütleriyle ekolojik talanı yeşile boyayarak gizlemeye çalıştığının altı çizilen açıklamada, "Yeşil strateji işçiler için sömürünün derinleşmesi ve işsizlik anlamı taşırken köylüler için topraklarından sökülme, göç yollarına düşme anlamına geliyor. Halklarımız daha yoksullaşırken tüketimin daha da kışkırtılması ve yeni atıklarla sermaye kendisine rant alanları yaratıyor. Sermaye için Amasra'da madende veya Üçüncü Havalimanı inşaatında olduğu gibi iş cinayetlerindeki ölümler, birer maliyet olarak görülüyor" ifadeleri kullanıldı.

Kapitalizme dair iyimser, naif umutların gençler için çoktan son bulduğu kaydedilen açıklama şöyle devam etti: "Bu tüketimcilik ve bu baş döndürücü hızla eşit dönüşümün mümkün olmadığını, yeşil bir kapitalizmin mümkün olmadığını dost da düşman da biliyor artık. Bu yıl yapılan İklim Zirvesi'nde ülkeler yine ekolojik yıkıma yaptıkları makyajları yarıştırdılar. Ama bunlara inanmaya devam edersek yine kazanan onlar, yine kaybeden bizler olacağız. Bu nedenle ekoloji hareketleri, her yerelde yaşam alanlarını korumak için dayanışıyor, mücadele ediyor, enternasyonal düzeyde deneyimlerini ortaklaştırıyor.

Yaşamakta olduğumuz topraklarda da ekoloji mücadelelerinin siyaseti dönüştürecek ve ekolojik yaşamı örecek politik öznelerinin boy verdiği bir dönemde olduğumuzu biliyoruz. Sistemin suçlarına ortak olmamaya, dayatılan siyaset alanı ve tarzını kabullenmemeye kararlıyız. Yaşam alanlarından zorla edilmek, yaşam alanlarının öznelliğinin, geleneklerinin birlikteliğinin yıkılmasına, kırılmasın,a kültürel ve inançsal değerlerimize saldırılara, türlerin yok oluşuna göz yummak istemiyoruz. Saldırıların karşısında sadece savunan olmak değil, ekoloji mücadelesi hattımızı daha da netleştirerek, ekolojik yaşamı bugünden yarına kurmak istiyoruz."

Ekoloji örgütleri, demokratik kitle örgütleri, kadın örgütleri, sendikaların bir araya geldiği bir toplantıda emek hareketi ile ekoloji hareketinin güçlü birlikteliğine olan ihtiyacın can yakıcılığının bir kez daha ortaya çıktığı belirtilen açıklamada, "Yaklaşan seçimlerin herhangi bir seçimden farklı olarak ekolojik yıkımla kendini var eden bir rejim meselesi olduğunu görüyoruz. Tarımın çökertilmesinden, kentlerin birer rant alanına dönüştürülmesine, enerji, maden ve inşaat sektörleri için her türlü anayasal ve yasal engellerin kaldırılmasına, en ücra köydeki bir meranın şirketlere devrinden iklim krizine ve nükleer santrallere kadar ekolojik sorunlarımızın tamamı bir sistem sorunu haline geldi. Ekoloji hareketleri olarak bu tek adam rejiminden kurtuluş hamlesini gerçekleştirmek için bütün toplumsal muhalefet güçleriyle birlikte sorumluluk almak istiyoruz. Brezilya seçimlerinde Amazon Ormanlarının ve gezegenin geleceği için oy kullanıldı. Türkiye'nin seçiminde de Akkuyu ve Sinop nükleer santralleri ile Kanal İstanbul'dan kurtulmak, Hasankeyf gibi ekokırım suçlarıyla yok edilen kültürel ve doğal varlıklarımızın hesabını sormak, Gezi davasında tutsak edilen arkadaşlarımızı özgürlüğüne kavuşturmak için oy kullanacağız. Her fırsatta bu seçimin sadece insanların değil coğrafyamızın ve bu topraklarda yaşayan bütün canlıların seçimi olduğunu hatırlatacağız. Her gün yeni yıkımlarla karşımıza çıkan kapitalist felakete karşı malumun ilamından öteye geçerek ekoloji hareketlerinin özgün eylem ve mücadele yöntemleriyle hem kendimizi hem de siyaseti daha ileriye taşıma iddiasındayız.

Ekoloji muhalefetinin yaklaşan seçimlerde en geniş birlikteliği ile siyasal taleplerini oluşturmasını ve ortak tutum geliştirmesini amaçlıyoruz. 2023 yılını bu umudu büyüterek karşılamak için İstanbul'da düzenlenecek konferansta buluşuyoruz."

Açıklamanın imzacısı kurumlar şöyle: Antakya Kent Akademisi, Ata Soyer Sağlık ve Politika Okulu, Bakırtepe Çevre Platformu, Büyük Menderes İnisiyatifi, DİSK Dev Yapı-İş, Divriği Yaşam ve Doğa Platformu, Ekoloji Politik, İnşaat İşçileri Sendikası, KESK Ekoloji Birimi, Kuşadası Çevre Platformu, Mersin Nükleer Karşıtı Platform, Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Muğla Çevre Platformu, Pazarcık Ovama Dokunma Çevre Hareketi, Polen Ekoloji Kolektifi, Samandağ RESK Karşıtı Mücadele, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, Turgutlu İşçi Hakları Derneği Ekoloji Komisyonu, Yeşilırmak Çevre Platformu.