29 Eylül 2024 Pazar

Eskişehir'de ESP ve SGDF'den panel: Kimin cumhuriyeti

"Burjuva cumhuriyetin krizi ve devrimin güncelliği" başlığı panelinde kurulan cumhuriyetin işçi ve emekçilerin, yoksul köylülerin, Kürtlerin, Alevilerin cumhuriyeti olmadığına dikkat çeken ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Marksist Teori Yazarı Sıtkı Güngör, yüz yıllık tarihi süreçte Kürt ulusunun inkarı, Alevi inancının asimilasyonu, işçi sınıfının sömürüsüne ve İslam inancına sahip emekçilerin baskılanmasının kesintisiz sürdüğünü kaydetti. Güngör,  "Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de burjuva sınıf toplumun sırtından atılmalıdır" dedi.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi'nin (ESP) "Örgütlüysen güçlüsün. ESP'ye üye ol" kampanyası kapsamında düzenlenen paneller serisi devam ediyor. Eskişehir'de SGDF ve ESP ortak panel düzenledi. Polen Gençlik Kültür Evi'nde yapılan panele ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Marksist Teori yazarı Sıtkı Güngör konuşmacı olarak katıldı.

"Burjuva cumhuriyetin krizi ve devrimin güncelliği" başlığı altında yapılan panel SGDF adına yapılan açılış konuşmasıyla başladı, panelin amacı ve içeriği aktarıldı. Daha sonra söz alan Sıtkı Güngör 100. yılına girerken egemenler ve ezilenler cephesinden çok farklı siyasal güçlerin "cumhuriyet kutlaması" yarışına girdiklerini, emekçi sol reformist güçlerin de burjuva cumhuriyetin kuruluşunu selamlayarak aslında sermaye egemenliğiyle ortaklaştıklarını, bunun bu partiler açısından hazin bir durum olduğunu ifade etti.

'KURULAN CUMHURİYET KİMİN CUMHURİYETİ'
Burjuva cumhuriyettin krizinden neyi anladıklarını, cumhuriyetin kuruluş felsefesi ve ilkelerinden bakarak yorumlamak gerektiğini belirten Güngör, 1923'te cumhuriyetin hangi koşullarda ve hangi sınıfların egemenliğinde kurulduğuna değindi, "Kurulan cumhuriyet kimin cumhuriyeti?" diye sordu. "Türk tefeci-tüccar burjuvazisiyle büyük toprak sahipleri ve ağaları M. Kemal'in liderliği altında toplandı, belirli düzeyde emperyalizmle uzlaşma temelinde iktidara gelerek burjuva cumhuriyeti kurdu" diyen Güngör, 1919'da başlatılan bu sürecin Türk işçi ve köylülerinin direnişi üzerine inşa edildiğini, M. Kemal'in başta Kürtlerle ulusal ittifak olmak üzere farklı toplumsal kesimlerle ittifak geliştirdiğini belirtti. "Ancak önce TKP önderliğini tasfiye ederek Türkiye işçi sınıfı ve köylülerin önderlik gücünü devre dışı bırakan M. Kemal'in ulus devlete geçiş aşamasında ise Kürtleri reddetti, öte yandan desteğini aldığı Alevileri de dışta tutarak Türk-Sünni bir devlet egemenliği inşa etti" diyen Güngör, bu adımlarım rejimin yapısal kriz unsurları haline geldiğini söyledi.

'KÜRTLERİN İNKARI, ALEVİLERİN ASİMİLASYONU, İŞÇİLERİN SÖMÜRÜSÜ'
Burjuva cumhuriyetin sanıldığı gibi milyonlarca işçi ve köylünün yaşamında anlamlı bir değişim getirmediğini, aksine işçi sınıfını ağır bir sömürü cenderesine, yoksul köylüleri de cehalet ve sefalet koşulları içinde tuttuğunu söyleyen Güngör, dönem içinde işçi sınıfı ve köylülülere dair kimi uygulamaları örnek verdi. Güngör, tek parti iktidarının başta işçi sınıfı örgütlenmesini yasaklayarak politik özgürlük mücadelesinin önüne kalın duvarlar ördüğünü belirtti. "100 yıllık tarihi süreç içinde Kürt ulusunun inkarı, Alevi inancının asimilasyonu, işçi sınıfının sömürüsü ve İslam inancına sahip emekçilerin baskılanması kesintisiz sürerken bütün bunlar bugün de rejimin yapısal kriz unsurları olarak kendisini gösteriyor" diyen Güngör, rejimin politik islamcı evrimiyle yaşadığı dönüşümün de bu krize çözüm olamadığını, aksine 100. yılında özellikle Kürt ulusal direnişinin bastırılamamasının bu krizi şiddetlendirdiğini söyledi.

'BURJUVA SINIF TOPLUMUN SIRTINDAN ATILMALIDIR'
"Herhangi bir egemen blokun rejimin yapısal krizini çözme kudreti yoktur" diyen Güngör, bunun ancak bir demokratik, halkçı bir devrimle çözülebileceğini, burjuva cumhuriyetin tek alternatifinin İşçi-emekçi Halk Cumhuriyetleri Birliği olduğunu belirtti. Türkiye'deki mevcut siyasal ve ekonomik koşullar içinde böyle bir devrim mümkün mü, böyle bir devrim güncel mi diye soran Güngör, bu soruların gerçek yanıtının sınıf mücadelesinin gelişim yasalarının diyalektik kavranışında yattığını söyledi. 21. yüzyılda kapitalizmin yapısal sorunlarının bir varoluşsal kriz düzeyine çıktığını, kapitalizmin krizinin bir burjuva toplum krizi haline geldiğini söyleyen Güngör, "Proleter devrimin güncelliği, burjuvazinin tarihsel sürecini tamamladığı, onun insanlığın ve dünyanın sırtında bir yük olduğu anlamına gelir. Burjuvazinin ekonomik varolma koşulları ile siyasal demokrasi, insan hakları, hukuk devleti gibi talepler arasındaki zorunlu bağıntı ortadan kalkmıştır. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de burjuva sınıf toplumun sırtından atılmalıdır" dedi.

'DEVRİMİN GÜNCELLİĞİ ONU HAZIRLAMAKTIR'
"Lenin'de örgüt mücadelesi devrimin güncel kavranışına denk gelir. Bu ise bizzat onu hazırlamak anlamına gelir. Devrim, güncel bir sorun olarak tek tek günlük her gelişme içinde kavrandığı oranda öncü parti onu hazırlar. Devrimci parti devrimi soyut, teorik olarak ele almaz, onu günlük siyasal mücadele içerisinde kavrar, örgütler, hazırlar" diyen Güngör, devrimci duruma, toplumdaki kaynaşmaya, ekonomik ve siyasal çelişkilere değindi, İran'da süren halk ayaklanmasına dikkat çekti.

Panel, soru-cevap bölümünün ardından bitti.