22 Eylül 2024 Pazar

Halk otobüsü şoförlerinden İBB önünde eylem

Halk otobüsü şoförleri İBB önünde yaşadıkları sorunları dile getirdi. Hiçbir ekonomik ve sosyal hakları olmadığını söyleyen halk otobüsü şoförleri mücadeleden geri adım atmayacaklarını kaydetti ve örgütlenme çağrısı yaptı.

İstanbul'daki halk otobüsü şoförleri, ücret ve çalışma koşullarına dair İBB önünde bulunan Saraçhane parkında bir araya geldi. "Halk otobüsü şoförleri eşit işe eşit ücret istiyor", "Halk otobüsü şoförleriyiz İstanbul'u taşıyoruz. Eşit işe eşit ücret insanca çalışma koşulları istiyoruz" yazılı pankartların açıldığı eylemde ayrıca "Halk otobüsü şoförlerine vergide son", "Eşit işe eşit ücret", "İnsanca çalışma koşulları, insanca yaşayacak ücret istiyoruz", "Çalışırken ölmek istemiyoruz" taleplerinin yer aldığı dövizler taşındı.

'ŞİDDETİ SÜREKLİ ARTAN BİR SALDIRI ALTINDAYIZ'
KATAŞ-SEN, İETT'ye bağlı halk otobüsü şoförleri son aylarda yaşanan trafik kazaları, kavga, ekranlara yansıyan şoför ve yolcu tartışmalarıyla gündemden düşmüyor. Şiddeti sürekli artan bir saldırı altında çalışmak zorunda kaldıklarının kaydeden halk otobüsü şoförleri, kimi zaman silahlı, kimi zaman bıçıklı kimi zaman da taşlı-sopalı saldırıya uğradıklarının altını çizdi. Ek olarak araçlara takılan, şoförleri psikolojik olarak tüketen casus kameralarla çalışma koşullarının daha da katlanılmaz hale geldiğini duyuran halk otobüsü şoförleri, İBB tüm otobüsleri sarıya boyadığı için halk otobüsleri ayırt edilemez hale geldiğini oysa ki İETT bünyesinde yaklaşık 3 bin 500 halk otobüsü faaliyet gösterdiğini, bu otobüslerde çalışan binlerce şoförün metro, metrobüs, tramvay ve marmarayın çalışmadığı bölgelere ulaşım gerçekleşebilmesi için olmazsa olmaz bir noktada bulunduğunu belirtti.

HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, HDK Emek Komisyonu, İnşaat Bir-Sen Başkanı Mustafa Adnan Akyol ve inşaat işçileri, Mücadele Birliği Platformu, Emeğin Gücü Derneği, Tüm Otel ve Turizm İşçileri Sendikasının da katılımıyla düzenlenen açıklamanın metnini KATAŞ-SEN Genel Başkanı Şahin Başaraner okudu.

'HİÇBİR EKONOMİK VE SOSYAL HAKLARIMIZ YOK'
İstanbul'da çalışan halk otobüsü şoförlerinin tüm sosyal haklardan uzak ağır çalışma koşullarının siyasetçi ve yöneticilerin gündemine girmediğini belirten Başaraner, "Hiç bir ekonomik ve sosyal hakları olmayan halk otobüsü şoförleri, iş kanunu dahil, ülkemizin de imzacısı olduğu uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanamaz durumdalar. Bir yılı aşkın süredir halk otobüsü şoförlerinin sorunlarının çözümü, insana yakışır bir çalışma düzeni sağlanması için yoğun bir çaba içindeyiz" dedi.

Başaraner, bu sorunları şu maddelerle sıraladı:
🔹"Kuralsız, güvencesiz, düşük ücretlerle uzun çalışma süreleri,
🔹İstanbul'un toplu ulaşımının yaklaşık olarak yüzde 20'lik yükünü sırtlayan halk otobüsü şoförlerinin olmayan sosyal hakları,
🔹İstanbul trafiğinde ve otobüslerde yüz yüze kaldıkları tehditler, tacizler ve yaşanılan kazalarda hiçbir güvencelerinin olmaması,
🔹İBB ve İETT'nin yaşanılan sorunlar karşısında şoförleri yalnız bırakması, onların toplum gözünde günah keçisi haline getirilmesi,
🔹Yaşanan her sorun ve şikayette şoförleri hatalı ve hatta suçlu gösteren yaklaşımlar, yaşanılan hak ihlalleri karşısında yöneticilerin takındığı tavır şoförleri psikolojik olarak tüketirken toplum sağlığı ve güvenliği açısından ciddi riskler taşıyor.
🔹Son aylarda yaşanan kazalar göz önüne alındığında şoförlerin yalnızca kendi can güvenliklerini değil yolcuların da can güvenliği için, şoförlerin haklarının güvence altına alınması, insanca çalışma şartlarının ve koşullarının sağlanması ayrı bir önem kazanıyor.
🔹Yalnızca genel doğruları, tartışmalı kuralları ortaya koyan, hiçbir hak tanımlamayan ceza, rapor, mobing sarmalındaki bir iş sürdürülebilir değildir. 🔹Günde 18-20 saat çalışmak zorunda kalan şoförleri denetimciler ve üçüncü göz dediğiniz yüzlerce çalışanla takibe almakla sorunları çözeceğinizi düşünmek ham hayalden başka bir şey değildir. Şoförlerin yapacağı hataya odaklanarak yapılan denetimler, deyim yerindeyse İstanbul'un her yerine kurulan pusular sorunu çözmek değil daha da büyütmekten başka bir şeye yaramayacaktır.
🔹Hiçbir hakkı tanımlanmamış, ağır çalışma koşullarıyla yıldırılan, yorgunluktan gözlerine kan oturmuş şoförlerin bu şartlarda verimli çalışması beklenemez.
🔹Son günlerde yolculuk esnasında otobüsü durdurarak 'Psikolojim bozuldu, gidemiyorum' diyen şoför arkadaşlarımızın haykırışları yöneticilere şaka geliyorsa, son bir kaç ayda, otobüslerde çalışmayı bırakan şoför sayısına bakmalarını tavsiye ediyoruz.
🔹Diğer bir sorun, bizlerin casus kamera dediği, yapay zeka ve özel bir yazılım sistemi olarak basında yer bulan kameralı denetim uygulamasıdır. Büyük çaplı bu dönüşümün pilot bölgelerde, uzun ve kısa vadeli sonuçları ve etkileri bilinmeden, sonuçları bilimsel bir ölçeklendirmeye tabi tutulmadan, belediye tarafından, en dezavantajlı koşullarda çalışan halk otobüslerine bu kameraların takılması, 'ben yaptım oldu tavrı' despotik bir yaklaşımdır.
🔹İETT bünyesinde, az çok kurallı bir sistem içinde çalışan kadrolu otobüs şoförlerinin çalıştığı araçların hiç birinde bu kameralar yokken halk otobüslerine takılmasının amacının ne olduğu açık değil midir?
🔹Ayrıca İLO'nun, Avrupa Çalışma Örgütlerinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve iç hukukun kararı ve KVKK yasası ortadayken bu ısrar anlaşılır değildir.
🔹Sosyal belediyecilik ve toplu taşımada köklü değişim olarak ifade edilen sistem, tüm otobüslerin sarıya boyanması, araçlarda kilometre sistemine geçiş; araç sahipleri ve şirketlerin gelirlerini düzenlerken bu hizmetin sürmesinin olmazsa olmazı şoför arkadaşlarımız yine unutulmuştur.
🔹Sosyal belediyecilik kavramı, yıl ortasındaki artışla, otobüs başı 2,5 şoföre 16 bin 300 TL maaşla ne derece örtüşmektedir?"

ÖRGÜTLENME ÇAĞRISI
Meclis ve İBB'de 2023 bütçesinin tartışıldığı şu günlerde, siyasetçiler ve milletvekillerinin kürsülerden "eşit işe eşit ücret" çağrıları sık sık gündeme gelirken, genelde tüm işçiler ve emekçilere özelde de İstanbul halk otobüsü şoförlerine açlık ve sefalet ücretlerinin dayatıldığını kaydeden Başaraner, güvencesizlik, kuralsızlık ve kölece çalışma düzeniyle mücadeleyi sürdüreceklerinin, insanın haklarıyla insan, işçinin haklarıyla işçi olduğunu hatırlatıyor, emeğin haklarının korunması, geliştirilmesi ve emeğin kurtuluşu için örgütlenme çağrısı yaptı.