28 Eylül 2024 Cumartesi

İHD sempozyumunda tutsaklara yönelik saldırılar tartışıldı

İHD İstanbul Şubesi'nin düzenlediği "Hapishanelerde sağlık ve tedavi hakkına erişim" konulu sempozyumda, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin başında tecridin geldiğini belirtildi. HDP'li Faruk Gergerlioğlu, iktidarın son 20 yılda en çok hapishane inşa ettiğini söyledi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, İnsan Hakları Haftası dolayısıyla Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi'nde "Hapishanelerde sağlık ve tedavi hakkına erişim" konulu sempozyum düzenledi.

Sempozyum salonuna, "Hasta mahpuslar serbest bırakılsın", "Tecrit öldürür, dayanışma yaşatır", "İnsan haklarıyla insandır", "Tedavi haktır engellenemez" ve "Hasta tutsaklara özgürlük" yazılı pankartlar asıldı. Üç oturum şeklinde gerçekleştirilen sempozyumun, "Mahpusların sağlık ve tedavi hakkına erişiminde sağlık sisteminden kaynaklı sorunlar ve çözüm önerileri" başlıklı ilk oturumunda, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ümit Biçer, İstanbul Tabip Odası (İTO) Yönetim Kurulu üyesi Cegerğun Polat, İstanbul Diş Hekimleri Odası Sekreteri Fatma İnci, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Şiyar Gültekin söz aldı.

"Mahpusların sağlık ve tedavi hakkına erişiminde yaşanan idari ve hukuksal sorunlar, R tipi hapishanelerin durumu ve bu sorunlara karşı kullanılan başvuru mekanizmaları" başlıklı ikinci oturuma, avukat Jiyan Tosun, avukat Seda Şaraldı, avukat Veysel Demirkaya ve HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu konuşmacı olarak katıldı. "Mahpusların sağlık ve tedavi hakkına erişimi için mücadele, çalışma yöntemleri ve öneriler" başlıklı son oturumda ise, İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyesi Mehmet Acettin, Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi'nden (TDİ) Fatma Yıldırım, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) üyesi avukat Helin Akyol, Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MATUHAY-DER) Eşbaşkanı Dilek Sönmez Demir ve HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu konuşmacı olarak yer aldı.

YOLERİ: HAPİSHANELER ÖLÜM EVLERİNE DÖNDÜ
Sinevizyon gösterimiyle başlayan sempozyumun açılış konuşmasını yapan İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, hapishanelere daha önce "ezaevleri" dediklerini, son yıllarda ise "ölüm evleri" demeye başladıklarını belirterek, "Çünkü hasta mahpuslar veya kötü muamele, işkence sonucu, şüpheli ölüm şeklinde yaşamını kaybedenlerle hapishaneler artık ölüm evleri haline geldi" dedi.

Türkiye'de idam cezasının kaldırılıp kaldırılmadığının tartışılması gerektiğini dile getiren Yoleri, tutsakların sağlık hakkını en çok ihlal eden uygulamaların başında tecrit geldiğini söyledi. Tecridin 1999 yılında PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde başlayıp, 19 Aralık katliamının ardından F tipi hapishanelerin yaşama geçirilmesiyle sistematik ve yaygın bir hale geldiğini kaydeden Yoleri, "Geçen 22 yıllık süre boyunca tecridin sonuçları giderek daha ağır bir şekilde karşımıza çıkıyor. Tecridin hem fiziksel hem de ruhsal olarak mahpuslarda yarattığı olumsuz sonuçlar giderek daha ağır bir şekilde karşımıza çıkıyor. Tecridin hem şüpheli mahpus ölümlerinde hem de intihar vakalarında yeniden gözden geçirilmesi bir ihtiyaç olarak gözüküyor. Sürekli yeni hapishaneler yapan bir iktidar, devlet politikası, ihlaller ve ihlallerin giderek arttığı tablo varsa çözüm üretilmiyor demektir" diye belirtti.

BİÇER: HAPİSHANELER İNSANLARIN İLİŞKİSİNİ SINIRLANDIRDI
İlk oturumda söz alan TİHV Yönetim Kurulu üyesi Ümit Biçer, hapishanelerin insanlar arasındaki ilişkiyi minimuma indirme amacı taşıdığını söyledi.

POLAT: KELEPÇELİ MUAYENE DAYATILIYOR
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Cegerğun Polat ise, tutsaklara dayatılan kelepçeli muayeneye değindi, "5 dakikada bir muayene yapılan ortamda, mahpusun uzun süre kapıda bekletildikten sonra içeriye bir güvenlik gücüyle girişiyle birlikte sıkışık ortamda hekim de zor durumda kalıyor. Normal koşullarda bir hasta için bile mahremiyetin sağlanamadığı koşullarda mahkumun mahremiyetini sağlamak hekim açısından da mahkum açısından da oldukça zorlu bir sürece evriliyor ve bir itiş kakışa dönüşebiliyor" dedi.

GÜLTEKİN: ŞEBNEM HOCA YALNIZ BIRAKILMADI
SES Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Şiyar Gültekin, konuşmasına, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın Türk devletinin Güney Kürdistan'ın Zap, Avaşîn ve Metîna alanlarında kimyasal silah kullanımına dair araştırma yapılmasını söylediği için tutuklandığını hatırlattı. Gültekin, "Şebnem hoca 40 yıldır bu coğrafyada yürütülen bu kirli savaşın taraflarından birinin kullandığı, görüntülerde de görülen kimyasal meselesini ifade ettiği için ve tarafsız bir heyetin gitmesini istediği için tutuklandı. Onu destekleyenlerin tutuklanabileceği yönünde de gözdağı verilmek istendi. Ancak hepimiz Çağlayan'daki duruşmada gördük ki hakikati arayanların destekleyicileri yalnız bırakmadılar."

Gültekin, Türkiye'de tutukluluk halinin bir "cezalandırma" yöntemi olduğunu dile getirdi.

GERGERLİOĞLU: EN ÇOK İNŞA EDİLEN KURUM CEZAEVLERİ
Moderatörlüğünü avukat Jiyan Kaya'nın yaptığı ikinci oturumda söz alan HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, hapishanelerde tutuklu ve hükümlü sayısının kapasitenin çok üstünde olduğuna dikkat çekti. Çok sayıda kişiyi aynı koğuşa koymanın tutsakların sağlığına zarar vereceğini belirten Gergerlioğlu, bunun müsebbibinin "ölüm ak bakanı" olduğunu söyledi.

Son 20 yılda iktidarın en çok inşa ettiği kurumun hapishaneler olduğunu sözlerine ekleyen Gergerlioğlu, iktidarın ısrarla hapishane inşa ettiğini söyledi. Gergerlioğlu, konuşmasının devamında tutsak yakınlarından kendisine ilettiği hak ihlallerini anlattı.

DEMİRKAYA: BÜTÇE BETONA GİDİYOR
Hapishanelerde tutsakların tedavilerinin karşılanması gerektiğini söyleyen avukat Veysel Demirkaya, 10 kişilik bir koğuşta 30 kişinin kalmasının sağlık hakkının ihlali anlamına geldiğini vurguladı. Demirkaya şunları söyledi: "Adalet Bakanlığı'nın ayırdığı bütçe sadece betona gidiyor. Oradaki kişilerin yaşamını veya sağlıklarını iyileştirmeye yönelik hiçbir çaba yok. Bazı cezaevlerinde yemeklerin kalitesi ve yeterliliği bakımından ciddi bir düşüş var. Kimi cezaevlerine iaşe bedeli olarak 18 TL ayrılırken kimi cezaevlerinde yemek için sadece 2 TL ayrılmış. Bu 2 TL de sadece yağ diye geçiyor."

'TÜRKİYE AİHS'E UYMUYOR'
Tutsakların sağlığa erişim, barınma ve beslenme haklarının gasp edildiğine işaret eden Demirkaya, "Kişinin sağlığa erişememesi kötü muamele yasağına giriyor. Buna bağlı olarak ise yaşam hakkının gasbına giriyor" diyerek, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uymadığına dikkat çekti.

Sempozyumun son oturumunda ise "Mahpusların sağlık ve tedavi hakkına erişim için mücadele, çalışma yöntemleri ve öneriler" tartışıldı.