27 Eylül 2024 Cuma

'İskenderun'da devlet değil mülteciler enkazlardan insanları kurtardı'

Deprem İskenderun'da Paç Meydanı başta olmak üzere birçok bölgede büyük bir yıkıma yol açtı. Devletin 4-5 gün boyunca uğramadığı İskenderun'da halk kendi olanaklarıyla ve gönüllülerin desteğiyle yakınlarını enkaz altından çıkarmaya çalıştı. Kent dışından gelen madenciler çalışmalarda yer alırken, Mustafa Kemal Mahallesi Çadır Kentindeki halk, devletin "yağmacı" diyerek ırkçı saldırılar örgütlemeye çalıştığı mültecilerin, birçok kişiyi enkaz altından kurtardığını anlattı. Devlet ise her yerde olduğu gibi İskenderun'da da halkı ölüme terk etti. Halk gönüllülerle birlikte yeniden yaşamı örgütlemeye çalışıyor.

Depremin yaşandığı birçok kentte olduğu gibi İskenderun'da da halk 4-5 gün boyunca ölüme terk edildi. İskenderun Mustafa Kemal Mahallesi Çadır Kentinde ortak bir yaşam örgütlemeye çalışan halk, devletin arama kurtarma çalışması yürütmemesi nedeniyle çok sayıda kişinin yaşamını yitirdiğini vurguladı. Depremden sağ kurtulanların yakınlarını enkazdan çıkarmak için çıplak elleriyle mücadele ettiğini aktaran halk, devletin kendilerini ölüme terk ettiğini, mültecilerin yanlarında olduğunu söyledi. Devletin "yağmacı" diyerek ırkçı saldırılar örgütlemeye çalıştığı Suriyeli mültecilerin çok sayıda insanın enkaz altından çıkarılmasına yardımcı olduğunu vurgulayan İskenderun'da yaşayan halk, tüm ihtiyaçlarının gönüllüler tarafından karşılandığını anlattı.

İskenderun'da hakkında yıkım kararı olmasına rağmen yıkılmayan Büyük Çarşı İşhanının depremde yıkılarak yaklaşık 100 kişiye mezar olduğu tahmin ediliyor. İskenderun Mustafa Kemal Mahallesi Çadır Kentinde yaşayan halk, işhanında bulunan cemaate ait yurtta çok sayıda öğrenci ve İSDEMİR'in taşeron işçileri ile çok sayıda evsizin enkaz altında kaldığını anlattı.

AKBIYIK: DEVLET 5-6 GÜN SONRA ARAMA KURTARMA ÇALIŞMASI BAŞLATTI
42 çadırda yaklaşık 150 kişinin yaşamını sürdürdüğü İskenderun Mustafa Kemal Mahallesi Çadır Kentinde görüştüğümüz gönüllülerden Çayan Akbıyık depremin ikinci gününden itibaren İskenderun'da olduklarını, bölgedeki depremzedelerle dayanışmayı örgütlemeye, hayatta kalanların hayatlarına değmeye ve yeni bir yaşamı var etmeye çalıştıklarını söyledi.

İskenderun'a geldiklerinde yıkımların en çok yaşandığı Paç Meydanından başlayarak bölgede çalışma deneyimleri olduğunu aktaran Akbıyık, ilk 3-4 gün insanların enkazların altında kalan yakınlarını kendi imkanlarıyla çıkarmaya çalıştığını anlattı. Madencilerle birlikte gelerek arama kurtarma çalışmalarına dahil olduklarını söyleyen Akbıyık, devletin 5 ve 6. günden itibaren daha geniş bir arama kurtarma çalışması içine girdiğini belirtti.

Depremin ardından yapılan toplantıda dördüncü derece afet ilan edilmesinden depremin ne kadar büyük olduğunun bilindiğini bildiklerini hatırlatan Akbıyık, "Bundan sonra yaşanan bütün eksikliklerin bu bilgi çerçevesinde, planlı bir koordinasyonsuzluk çerçevesinde olduğunu biliyoruz" diyerek devletin insanları ölüme terk ettiğine işaret etti.

'YÖNETENLER İTİRAZ EDİLMESİN DİYE KENTLERİ BOŞALTIYOR'
Devletin depremin büyük bir yıkım yarattığı Antakya, Maraş gibi kentlerin boşaltılmasını amaçladığını vurgulayan Akbıyık, "Yönetenler kendi planlarını yaşama geçirmek için burada itiraz edecek kimsenin kalmasını istemedi. Buraları boşaltarak planlarını hayata geçirmek istediler" dedi.

'DEVLET SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMELİ'
Yerel inisiyatifler ve gönüllülerin depremzedelerin ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığını, ancak halen en temel ihtiyaçlarda bile eksiklikler olduğunu söyleyen Akbıyık, Hatay Valiliğinin su sıkıntısı olmadığı yönündeki açıklamasının gerçeği yansıtmadığına dikkat çekti. Kentte hala su sıkıntısı olduğunu vurgulayan Akbıyık, "Bu eksiklikler büyük bir gönüllü ağıyla giderilmeye çalışılıyor. Ama şunun altını çizmek gerekiyor, bu devlet ve yönetenlerin sorumluluğu. Bu sorumlulukların 'kader, kısmet, deprem çok büyüktü, asrın felaketi' gibi yalanlar ve söylemlerin arkasına sığınmadan hızlıca bölgedeki temel ihtiyaçlar hiçbir rant gözetilmeksizin karşılanması lazım" diye konuştu.

"Bunun karşısında gönüllüler ve depremzedeler ortak bir yaşama iradesi ve mücadele geliştirdiler. Devlet, hızlı bir konut projesi oluşturarak kendi çevresine, sermaye düzenine rant sahası açmayı planlıyor" diye konuşan Akbıyık, deprem bölgesinde çalışma yürütenlere bu işin bir, iki ay değil yıllar alabileceğini düşünerek, buna göre plan yapmalarını önerdi. Akbıyık şunları söyledi: "Planlarını bunun çerçevesinde yaparak depremzedelerin sadece insani ihtiyaçlarının karşılanması değil aynı zamanda hukuk mücadelelerinde de yanında olabilecek bir perspektifle hareket etmeleri gerektiğini düşünüyorum. O anlamda da buraların yalnız bırakılmaması gerekiyor. Devlet buraların boşaltılmasını istiyor. İmkanı olan herkesin buradaki depremzedelerle ortak bir yaşam kurulması, ortak bir mücadele için buralara gelmeleri gerektiğini düşünüyorum."