27 Eylül 2024 Cuma

İzmir'de Hasan Ocak eylemi

'95 yılında gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın akıbetinin sorulduğu İzmir eyleminde, sorumluların tek tek isimleri sayıldı, yargılanmaları için mücadeleden vazgeçilmeyeceğinin altı çizildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın akıbetini sordu. Gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın fotoğraflarıyla, kaybedilenlerin fotoğraflarının yer aldığı "Kayıplar vicdanındır sahip çık", "Kayıplar belli failler nerede" açıldığı eyleme Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) üyeleri de katıldı.

'KİMSESİZ KAYITLI DOSYALARDAN BİRİ SOSYALİST HASAN OCAK'A AİTTİ'
Konak'ta bulunan eski Sümerbank önünde yapılan eylemin metnini İHD İzmir Şube Sekreteri Ali Aydın okudu. 90'lı yıllarda dönemin İnsan Haklarından sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu'nun hazırladığı raporda 1 Ocak 1994- 6 Haziran 1995 tarihleri arasında İstanbul Adli Tıp'ta işlem gören dosyalarda 290 kişinin kimsesizler mezarlığına gömüldüğü yazıldığını hatırlatan Aydın, "Hacaloğlu basın mensuplarına bu ölümlerin üçte birinin toplum vicdanını rahatsız eden 'şüpheli cinayetler' olduğunu, 80 kişinin işkence sonucu öldüğünün çok açık olduğunu açıkladı. Basın mensuplarının emniyetin bu olaylardaki rolünün ne olduğu sorusuna 'Buna cevap veremem. Yorumu size bırakıyorum. Nasıl istiyorsanız öyle düşünün' yanıtını verdi. Hazırlanan Adli Tıp raporunda yer alan 'kimsesiz' kayıtlı dosyalardan biri, sosyalist kimliğiyle bilinen 30 yaşındaki Hasan Ocak'a aitti" dedi.

'AİLESİ ONDAN BİR DAHA HABER ALAMADI'
İstanbul'un Avcılar ilçesinde yaşayan Hasan Ocak'ın 21 Mart 1995 tarihinde annesini arayarak akşam eve geleceğini söylediyse de gelmediğini aktaran Aydın, şöyle devam etti: "Ailesi ondan bir daha haber alamadı. Hasan'ı bulmak üzere, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ve İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı'na başvuran aileye 'Gözaltına alınmamıştır' cevabı verildi.

'AİLENİN TÜM BAŞVURULARI REDDEDİLDİ'
23-28 Mart 1995 tarihleri arasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde gözaltında tutulan iki kişi, Hasan'ı şubede gördüklerini söyledi. Bunun dışında, Hasan Ocak'ın ismini gözaltına alınan kişilerin parmak izi listesinde gördüklerini açıklayan iki kişi daha vardı. Bir başka tanıksa, şubedeyken bir hareketlilik olduğunu ve polislerin 'Hasan Ocak getirildi' diye aralarında konuştuklarını duyduğunu söyledi. Bu ifadeler üzerine aile, 28 Mart 1995 tarihinde Küçükçekmece Savcılığı'na giderek Hasan'ın gözaltına alınmasından sorumlu kişiler hakkında şikayette bulundu. Aile ayrıca; TBMM, Başbakanlık, Bakanlıklar, savcılıklar, hastaneler ve Adli Tıp nezdinde girişimlerde bulunduysa da başvurdukları her merci Hasan'ın gözaltına alındığını reddetti.

'59 GÜNLÜK ISRARLI ARAYIŞIN SONUNDA İŞKENCE İZLERİ TAŞIYAN BEDENİ BULUNDU'
Devletin tüm engellerine karşın 58 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda, Hasan'ın ağır işkence izleri taşıyan bedeninin, 26 Mart 1995 tarihinde Beykoz Buzhane Köyü'ndeki ormanlık alana atıldığı anlaşıldı. Ailesi her yerde onu ararken onun cansız bedeninin tüm resmi makamlardan geçirilip; gizlice Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'na 'meçhul kişi' olarak defnedildiği açığa çıktı. Ocak Ailesi'nin hukuki girişimleri devam etti ama sonuçsuz kaldı Fatih Cumhuriyet Savcılığı, terörle mücadele şubesi polisleri ve olayın soruşturulması ile ilgili görevlerini ihmal eden devlet görevlileri hakkında yapılan çok sayıda suç duyurusunu birleştirdi ve 'şikayetler somut bir veriye dayanmıyor' gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi.

'YETERLİ VE ETKİN BİR SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ'
İç hukuktan sonuç alamayan Ocak Ailesi, 26 Temmuz 1995 tarihinde AİHM'e başvurdu. AİHM iç hukukta araştırmaya katılan makamların 'ciddi iletişimsizlik' içinde olduğunu, Hasan Ocak'ın kaybedilmesi ve ölümüyle ilgili koşullarının belirlenmesi için yeterli ve etkin bir soruşturma yürütülmediğini tespit etti. Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesini usul yönünden ihlal ettiğine karar verdi.

'İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇTAN SORUMLULAR'
Hasan Ocak gözaltında kaybedildiğinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay'dı. İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir'di. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'dı. Hasan Ocak gözaltında kaybedildiğinde İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu'ydu. İçişleri Bakanı Nahit Menteşe'ydi. Başbakan Tansu Çiller'di. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'di. Hasan Ocak'ı işkencede öldürenler ve sonrasında kaybetmek için kimsesizler mezarlığına gömenler bu suçu onların koruması altında işlediler. Onlar insanlığa karşı işlenen bu suçtan sorumludurlar!

'MÜCADELE ETMEKTEN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Hasan Ocak'ın güvenlik güçlerince gözaltına alındığını ve onların kontrolü altında öldüğünü doğrulamaya yetecek veriler mevcuttur. Bir kere daha vurguluyoruz. Hasan Ocak dosyası evrensel hukukun gereği olarak insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilmeli. Hasan Ocak dosyasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin insanlığa karşı suçlarda cezanın ertelenemeyeceği, zaman aşımına uğratılamayacağı, bu suçlar için af çıkarılamayacağı yönündeki içtihat ve yorumları esas alınmalıdır. Biz bunun gerçekleşmesi için mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz!"

Açıklama sonrası bir süre sessiz oturma eylemi yapıldı.