30 Mayıs 2025 Cuma

Kaboğlu baronun görevlerini savundu

Katledilen gazetecilerle ilgili yapılan açıklama nedeniyle İstanbul Barosu Başkanı Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerinin görevine son verilmesi, yeni yönetimin seçilmesi talebiyle açılan davanın 3. duruşması görüldü. Kaboğlu, "Barolar insan haklarını savunmakla yükümlüdür. Bu görev, savcılığın keyfi yorumlarıyla suç haline getirilemez" dedi. Duruşmaya yarın devam edilecek. 

İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile baronun yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi ve yeni yönetim seçilmesi talebiyle açılan davanın 3. duruşması Marmara Hapishanesi yerleşkesi 1 Nolu duruşma salonunda görüldü. Kaboğlu ve baronun yönetim kurulu üyeleri, Kuzey ve Doğu Suriye'de SİHA saldırısıyla katledilen gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan ile ilgili yaptıkları açıklama nedeniyle "örgüt propagandası" ve "Basın yoluyla halka yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak" iddiasıyla yargılanıyor. Duruşmaya yargılananların yanı sıra çok sayıda ulusal ve uluslararası baro başkanları ve üyeleri katılım sağladı.

'DELİLLER HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE ELDE EDİLDİ'
"Örgüt propagandası" ve "yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" iddialarıyla açılan davanın duruşması, İstanbul Adliyesi 26'ncı Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin gelmesiyle başladı. Kimlik tespitinin ardından İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, söz aldı. Kaboğlu, "Huzurdaki dosyada soruşturma izninin şeklen 25 Aralık 2024 tarihinde alındığı ancak savcılık tarafından 22 Aralık 2024 tarihinde soruşturma başlatıldığı bilgisi basınla paylaşılmış, aynı gün emniyet müdürlüğü ile soruşturmaya esas olacak araştırmaların yapılması talimatı verildiği, tahkikat evrakının hazırlandığı ve diğer tüm soruşturma işlemlerinin tamamlandığı sabittir. Görüleceği üzere soruşturma işlemleri 22 Aralık 2024 ile 24 Aralık 2024 tarihleri arasında yapılmış, ancak soruşturma izni 25 Aralık 2024 tarihinde Adalet Bakanlığı'ndan talep edilmiştir. Soruşturma izni alınmaksızın işlemlerin tamamlanması ve akabinde izin işleminin adeta bir biçim kaydı gibi sonradan tamamlatılmış olması, CMK ve Avukatlık Kanunu uyarınca yasaya açık aykırılık teşkil etmekte olup yapılan tüm işlemlerin de usulsüz olduğunu ve elde edilen delillerin de hukuka aykırı şekilde elde edildiğini ortaya koymaktadır" dedi.

'GÖREVİMİZ SAVCILIĞIN KEYFİ YORUMLARIYLA SUÇ HALİNE GETİRİLEMEZ'
Baronun suçlama konusu yapılan açıklamasına işaret eden Kaboğlu, "'Basına yansıyan bilgilere göre' ifadesi dışında öldürülen kişilere dair hiçbir niteleme yer almamakta olup, savcılıkta da aksine bir bilginin bulunması bir yana, İstanbul Emniyeti bile bilmemektedir" dedi. Açıklamanın suç unsuru içermediğini kaydeden Kaboğlu, "Aksine Anayasa ile güvence altına alınmış temel hak ve hürriyetlerin vurgulanması niteliğindeki açıklaması nedeniyle böyle bir soruşturma ve yaptırım tehdidiyle karşı karşıya bırakılması, sadece İstanbul Barosu Yönetimi değil, kamu kurumu niteliğindeki bütün meslek kuruluşları, hak ve özgürlükleri Türkiye Cumhuriyeti anayasasıyla güvence altına alınmış bütün yurttaşlar bakımından hukuk güvenliğini, temel hak ve hürriyetleri tartışmalı hale getirebilecektir. Barolar insan haklarını savunmakla yükümlüdür. Bu görev, savcılığın keyfi yorumlarıyla suç haline getirilemez" ifadelerini kullandı.

'VERECEĞİNİZ KARAR TARİHSEL OLACAKTIR'
Kaboğlu, yargılamanın Silivri Ceza İnfaz Kurumu Kampüsünde yapılıyor olmasına da dikkat çekerek, bu durumun kamuoyunun davayı izleme hakkını engellediğini ve mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğini söyledi. Savunma hakkının ve avukatların, adalet sisteminin temel direklerinden biri olduğunu belirten Kaboğlu, baroların bağımsızlığının adil yargılamanın güvencesi olduğunu vurgulayarak, "Sayın yargıç heyeti, benden daha iyi biliyorsunuz; barolar olmazsa adil yargılanma olmaz. Adil yargılanma hakkı, bütün hak ve özgürlüklerin bir tür eksenidir. Bu bakımdan vereceğiniz karar, tarihsel bir karar olacaktır. Vereceğiniz karar yaşamsaldır. Vereceğiniz karar tarihsel bir karar olacaktır" diye belirtti.

'DAVANIN TEMELİ BARO SEÇİMLERİNİ KAZANMAMIZDIR'
Ardından savunma yapan İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi tutsak Fırat Epözdemir, "Bu davanın temel nedeni İstanbul Barosu seçimlerini kazanmamızdır. Bu çok açık ve nettir. Dava dosyasına da bu şekilde yaklaşılmalıdır. Bu davanın temeli yeni yönetim kurulunun 'terörist' olarak görülmesidir. Bizler elimize silah almış insanlar değiliz. Bu iddianame inanarak yazılan bir iddianame değildir. Bir hukukçunun bu iddianameyi inanarak yazması mümkün değildir. 'Suçsuzlar ama cezalandırın' diyorlar, umarım ki heyetiniz bu durumu görür" dedi.

Savunma yapan diğer avukatlar da suç unsurlarının oluşmadığını belirterek, düşme kararının verilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca avukatlar, yarın Fırat Epözdemir'in davasının görüleceğini ve bu yüzden yeni bir duruşma gününün belirlenmesi talebinde bulundu.

DURUŞMA YARIN DEVAM EDECEK
Mahkeme, başkanı avukatların taleplerini görmezden gelerek, duruşmanın yarın devam edeceğini belirtti. Duruşma yarın görülmeye devam edecek.