13 Haziran 2025 Cuma

Kinem Acar: Enternasyonalist Özgürlük Taburu'nda kadın iradesi, özneleşmesi yarattık

Enternasyonalist Özgürlük Taburu'nun 10. savaş yılında ETHA'ya konuşan TKP-ML TİKKO savaşçısı Kinem Acar, savaşın yoğunluğunda ciddi bir emek ve fedakarlıkla örülen kadın iradesi, özneleşmesi yarattıklarını söyledi. "İki kadınla başladığımız EÖT'de bir kadın timi olarak konumlandık. Kadın timi içerisinde yetkinleştikçe kadın tim komutanlarımız takım komutanlığına, sonra tabur komutanlık üyeliğine, en son da birinci dereceden tabur komutanı olmaya kadar bir gelişim süreci izledi" diyen Acar, şehit devrimcilerin mücadelesini zafere ulaştıracaklarının sözünü yineledi.

Devrimcilere dönük tasfiye, imha ve devrimleri yok etme saldırılarının yoğunlaştığı bir dönemde enternasyonal mücadelenin ne kadar önemli olduğu bir kez daha açığa çıktı. 3. emperyalist paylaşım savaşının ayak seslerinin duyulduğu günümüzde enternasyonalist birliğin önemli örneklerinden biri olan Enternasyonalist Özgürlük Taburu'nun kuruluşunun 10. yılında yaptığımız röportaj dizisinin sonuncusunda TKP-ML TİKKO savaşçısı Kinem Acar'a mikrofon uzattık.

Acar'ın ETHA'nın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

BU DEVRİM HEP GERİCİ GÜÇLER TARAFINDAN SALDIRI ALTINDA OLDU

EÖT'nun kuruluş amacı neydi?
10 Haziran 2015'te kurulan Enternasyonalist Özgürlük Taburu'nun (EÖT) kuruluş amacının anlaşılması için hangi tarihsel koşullarda oluştuğuna bakmakta fayda var. 2011'de Ortadoğu ve Arap ülkelerindeki halklar tarafından bir ayaklanma dalgası başladı. Tunus'ta başlayan, Mısır ve Libya'da devam eden, giderek Ortadoğu'nun büyük bir alanına nüfus eden bu dalga, devrimci önderlikten yoksun olmasından kaynaklı, gerici güçler arasında iç savaşlara evrildi. Diktatörlüklere son vermek için ayağa kalkan Arap ve Ortadoğu halkları, emperyalistlerin desteğiyle kendi ülkelerinin gerici savaşlarını izlemek zorunda kaldı.

Bu karamsar süreçte, dünya halklarına umut veren bir direniş başladı. Suriye'nin kuzeyinde (Rojava) esasta Kürt olan YPG-YPJ tarafından başlatılan bu direniş, iç savaştan kaynaklı oluşan boşlukları doldurarak, yeni bir toplumsal modeli hedefleyen Rojava devrimini yarattı. İlk başta Rojava'da islamcı güçler, El Nusra cephesi ve DAİŞ'e karşı savaşılarak birçok bölgeyi özgürleştirerek, Ortadoğu'da demokratik ilerici karakterde bir yönetim biçimi yaratıldı. Rojava devrimi, 2012'den 2014'e kadar büyüyerek, belli özerklikler elde etmeyi başardı. Fakat bu devrim hep gerici güçler tarafından saldırı altında oldu. 2014'ün sonbaharında Kobanê şehri DAİŞ tarafından kuşatıldı, YPG-YPJ'nin Kobanê'yi savunmak için yaptığı seferberlik çağrısı dünyanın dört bir tarafında büyük bir yankı yarattı. Türkiye ve Türkiye Kürdistanı başta olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinden komünist, devrimci, demokrat, anarşist, ilerici örgütler ve kişiler Rojava devriminin savunmasına katıldı.

ÖNEMLİ BİR MEVZİ OLARAK KURDUK
Kobanê'yi savunmak için gelen devrimci örgütler olarak, Rojava'da kendi varlığımızı kalıcılaştırarak kısa bir süre sonra EÖT'nun kurulmasına öncülük ettik. EÖT'nun askeri anlamdaki katkıları ve katıldığı hamleleri bir yana bırakarak, o süreçteki taburun kuruluşu ve varlığının politik anlamındaki katkılarını vurgulamak gerekiyor. EÖT'nun oluşumu, enternasyonal mücadelenin ve dayanışmanın pratikte nasıl gösterileceğine dair önemli bir çıkış olmuştur. Belli bir hedef çerçevesinde silahlı mücadele temelinde bir araya gelen devrimciler, bu çıkışa öncülük etti.

Rojava devriminin ilerici ve demokratik içeriği, bölge için özel bir önem taşımakta. Ortadoğu halkları gerici dalgaların altında boğulmaya çalışılırken, Rojava devrimiyle birlikte kurulan Özerk Yönetimin statüsünün korunması, kazanımlarının sahiplenilmesi ve büyütülmesi bütün devrimcilerin sorumluluğudur. Başından itibaren bu sorumlulukla yaklaştık, EÖT'nu da bu görev ve sorumluluklarının yerine getirilmesinde önemli bir mevzi olarak görerek kurduk.

İKİ KADINLA BAŞLADIK, TİM KURDUK

EÖT'nun kadın komutanlaşmasındaki rolü hakkında ne söylemek istersiniz?
Savaşın yoğunluğu içinde ciddi emek, fedakarlıklarla örülen bir kadın iradesi özneleşmesi yarattık. Elbette bu özneleşme, siyasette olduğu gibi savaşta da kadınların stratejik karar mekanizmalarında, komutanlıklarda yer almasını zorunlu kıldı. İki kadınla başladığımız EÖT'nda bir kadın timi olarak konumlandık. Kadın timi içerisinde yetkinleştikçe kadın tim komutanlarımız takım komutanlığına, sonra tabur komutanlık üyesi, en son da birinci dereceden tabur komutanı olmaya kadar bir gelişim süreci izledi. Bu gelişime en önemli katkıyı her bir kadın yoldaşımızın emek ve çabalarıyla birlikte esasta da diğer devrimci örgütlerin kadın savaşçılarıyla geliştirilen yoldaşlaşma, birlikte tartışma, birlikte yön verme, birlikte güçlenme anlayışı ve pratiğinin sağladığını söylemek yerinde olacaktır.

Kadın komutanlaşmasını tartıştığımız yerde, aslında tek tek kadınların komutanlıkta yer almasından bahsetmediğimiz biliniyor zaten. Esasta sınıflı toplumlardan bu yana savaşın, askerliğin erkeğe ait olarak görülmesinin, kadının bu alanlardan dışlanmasına, kısacası erkek egemenliğine, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı açılan bir cephe olarak görmek gerekiyor kadın komutanlaşmasını.

KADIN İRADELEŞMESİNİN GELİŞMESİNİN ÖNÜNÜ AÇTILAR
Kadın komutanlaşması, cins bilincinin kuşanılması, hemcinsleriyle birlikte iradeleşmenin sağlanması, birlikte güçlenip yetkinleşme, yönetim mekanizmalarında hem kadınların özgünlüğünü gözeten hem de savaşta aktif rol almalarını sağlayacak planlamaların yapılması, kararların kadın özgürlükçü bakış açısıyla ele alınmasını zorunlu kılar. Diğer taraftan geleneksel olarak erkek egemenliğinin yeniden üretildiği alanlar olan askeri alanda mücadelenin sadece dış düşmana karşı değil, aynı zamanda içimizdeki ataerkiye ve toplumsal cinsiyet rollerine karşı da verilmesini zorunlu kılar.

O açıdan kadın komutanlaşmasının, mücadelenin sadece askeri değil, aynı zamanda derin bir toplumsal ve ideolojik dönüşümü hedeflemesinde önemli bir mevzi olduğunu belirtmek gerekir. Bütün bunların yapılmasına yönelik EÖT'de önemli adımlar atarak bir düzey yakaladık. Bu bakış açısı ve hedeflerle hareket ettikçe önemli kazanımlar elde ettik. Bakış açısı ve hedefler silikleştikçe, zayıflıklar yaşadık. Yani her gün yeniden yeniden üretilen ataerkiye karşı, kadınlar olarak ne kadar mücadele ettiysek o kadar sonuç aldık. Özellikle bir dönem EÖT'na komutanlık yapmış olan ölümsüzleşen Aynur ve Ceren yoldaşlarımız başta olmak üzere, savaş içerisinde yaralanan kadın komutanlarımız ve hala mücadele alanlarında görevlerini sürdüren EÖT'nda bir dönem yer almış kadın yoldaşlarımız bu kazanımların yaratıcısı olmuştur. Savaş içerisinde EÖT pratiği ve tecrübeleriyle hem kendilerini geliştirmiş, hem de kadın iradeleşmesinin, özneleşmesinin, komutanlaşmasının gelişmesinin önünü açmışlardır.

KADINLAR GÜÇLENDİKTE EÖT DAHA DEVRİMCİ BİR SAVAŞ PRATİĞİNE SAHİP OLDU
EÖT tecrübesizliğimizin tecrübeye, kendimize güvensizliklerimizin özgüvene, inisiyatifsizliğimizin inisiyatife dönüşmesi, var olan yeteneklerimizin açığa çıkartılması ve bin yıllardır dışlandığımız alanlardan ikincil konumda görülmemize kadar tüm bu sorunların aşılmasında mütevazi, ama bir o kadar da önemli ve değerli katkılar sundu. EÖT de kadınlar güçlendikçe, özneleşip, komutanlaştıkça daha ileride bir devrimci çizginin, savaş pratiğinin sahibi oldu.

DAYANIŞMAYI ANCAK ENTERNASYONAL KARAKTERDEKİ YAPILAR ÖREBİLİR

EÖT'nin kadın devrimi ve Rojava devriminin dünyaya tanıtılmasındaki rolü ve önemi nedir?
Aslında en özet haliyle mücadelenin meşruiyetini ve haklılığını uluslararası alanda anlatmada, tanıtmada önemli bir rol oynadığını söylemek gerek. Filistin davasının tüm dünyada çok geniş kitleler tarafından sahiplenilmesinde Filistin halkının direnişi, Filistin direniş örgütlerinin kurduğu ittifaklar ve dünyanın çeşitli bölgelerinden devrimcilerin, sosyalistlerin, ilericilerin bu direnişe katılması büyük bir rol oynamıştı. Rojava devrimine dönük saldırılara karşı geliştirilen direnişe YPJ'nin öncülük etmesi, Türkiye devrimci hareketinin ve başka ülkelerden devrimci, sosyalist, anarşist, ilerici örgütler ve insanların direnişin parçası olması dünyada ezilenler cephesinden büyük bir ilgi ve sempati topladı.

Bir mücadelenin haklılığı kadar, bu haklılığın dünya halklarına anlatılmasının ve enternasyonal dayanışmanın örülmesinin mekanizmalarının yaratılması önemli bir yerde duruyor. Ancak enternasyonal karakterdeki yapılar, devrimciler dünyada bu etkiyi ve dayanışmayı gerçekten örebilir. EÖT, tüm eksikliklerine rağmen bu görevin yerine getirilmesinde önemli bir etki yarattı.

SİLAHLI MÜCADELENİN TEK YOL OLDUĞU GEÇERLİLİĞİNİ KORUYOR

EÖT'nun enternasyonal mücadeledeki yeri hakkında ne söylemek istersiniz?
EÖT'nun enternasyonal mücadeledeki yerinin anlaşılması için enternasyonal mücadelenin genel durumuna bakmak gerekiyor. Tarihsel açıdan Sovyet modern revizyonizminin çöküşüyle özellikle 2000'lerin başından itibaren devrimci, sosyalist ve komünist hareketlere karşı ideolojik ve fiziki tasfiye saldırıları yoğun bir şekilde gerçekleştirildi. Emperyalistler ve onlara bağlı bütün karşıdevrimci güçler, devrimci ve ulusal hareketlerin silahlı mücadeleyi terk etmeleri için ellerinden geleni yaptı. Bu saldırılardan belli sonuçlar aldıklarını ve silahlı mücadelenin gerilediği bir dönemde olduğumuzu kabul etmek zorundayız. Fakat silahlı mücadelenin, ezilenlerin zulümden kurtuluşu ve özgürlüğü için tek yol olduğu gerçekliği bugüne kadar geçerliliğini koruyor ve farklı coğrafyalardaki direniş cephelerinde devrimci çizgide ısrar eden birçok hareket varlığını koruyor. Özellikle Filipinler Komünist Partisi, Hindistan Komünist Partisi (Maoist) ve önderlik ettikleri kitleler bu gerçekliğin farkında. Yine Ortadoğu bu anlamda özel bir yere sahip, hem Filistin hem Kürt halkı emperyalistlerin, siyonistlerin ve işbirlikçi gerici devletlerin saldırılarına karşı silahlı direniş çizgisini sürdürerek bugünlere geldi.

Kürt ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkı devrimci ve komünistler tarafından savunulması gereken bir haktır. Bu temelde Kürt halkının Rojava'da elde ettiği özerklik ve bu bölgedeki toplumsal anlamda gerçekleşen ilerlemeler, Türkiye başta olmak üzere dünya genelinde demokrat, ilerici ve devrimcilerin desteğini kazandı. Enternasyonalist Özgürlük Taburu'nun 2015'te kuruluş açıklamasında ifade ettiği gibi: "YPG-YPJ direnişi yoksul halkların gıptayla baktığı, destek eylemlerini büyüttüğü ve savaşçılar gönderdiği bir alan, günümüzün Bekaa'sına, günümüzün Filistin'ine dönüşmüştür."

Enternasyonal devrimci hareketin gerçekliğinden dolayı tam anlamıyla Rojava bir Bekaa'ya dönüşmemiş olsa da, devrimci, anarşist, sosyalist ve komünistler için bir çekim merkezi olmuştur. Böyle bir gerçeklikle EÖT kuruldu. EÖT, hem askeri anlamda kaldığı cephelerde ve katıldığı hamlelerde olumlu ve başarılı bir duruş sergiledi, hem de politik anlamda dünyada, devrimcilerin, ilericilerin Rojava devrimini daha fazla savunmalarında önemli katkı sundu.

ENTERNASYONALİZM PROLETARYAYA AİTTİR
Milliyetçilik nasıl ki burjuvaziye aitse enternasyonalizm de proletaryaya aittir. Emperyalistler bir yandan her ne kadar YPG-YPJ-QSD'ye cephane ve hava saldırıları konusunda destek vermiş olsalar da, bu desteğin Ortadoğu ve özellikle Suriye'nin yeraltı ve yerüstü bütün zenginliklerini talan etmek için olduğu çok aşikardır. Fakat gerçekten çıkarsız, Rojava devrimine destek sunmuş ve sahiplenmiş dünya halkları ve devrimciler oldu. Efrîn, Serêkanîyê, Girê Spî işgal saldırılarında emperyalistlerin tavrı, onların gerçek yüzlerini açığa çıkarmıştır. Fakat bu işgal saldırılarında Kürt ezilen ulusu gerçek müttefiklerini bir kez daha gördü. Dünyada devrimci hareketin zayıfladığı ve parçalandığı bir dönemde, EÖT'de simgelenen bu devrimci birlik, demokratik, ilerici ve devrimci insanlara umut veren bir yerde durdu.

SAHİPLENİLMELİ VE BÜYÜTÜLMELİ
Bu süreçte ve savaşta bize öncülük, komutanlık eden Ulaş Bayraktaroğlu, Nubar Ozanyan, Baran Serhat, Ceren Güneş, Aynur Ada, Alper Çakas ve adını sayamadığım onlarca ölümsüzleşen yoldaşımızın anılarını, ideallerini mücadelemizde yaşatacağımızın sözünü veriyoruz. Yine 21 Mayıs'ta ölümsüzleşen HKP (Maost)'in önderlerinden Basavaraju yoldaşın anısına ve yarım bıraktığı Hindistan demokratik halk devrimi mücadelesinin tüm enternasyonal güçler tarafından sahiplenilmesi ve büyütülmesi gerektiğinin altını çizmek istiyoruz. Yine 3. emperyalist paylaşım savaşının öngünlerinde, biz devrimciler ve komünistlerin antiemperyalist, antifaşist cephelerin, birliklerin ve ittifakların yaratılmasındaki kritik basamağın aşılması gibi önemli bir görevimiz olduğunu, EÖT'nun kuruluş yıldönümü vesilesiyle yeniden hatırlatmak istiyoruz.