27 Eylül 2024 Cuma

'Konteyner okullar kurulmalı, yeni atamalar yapılmalı'

Maraş'ta 6 Şubat günü yaşanan iki büyük depremde pek çok okul yıkıldı ya da ağır hasar aldı. Enkaz altında kalanlara 4-5 gün sonra müdahale eden devlet, aynı yaklaşımı eğitim alanında da sürdürüyor. ETHA'ya konuşan Eğitim-Sen Genel Mali Sekreteri Karagöz, deprem bölgesindeki eğitim sorununu çözmek istemeyen devletin insanları göçe zorladığına işaret etti. Hızla konteyner okullar kurulmasını, kent dışından gönüllü öğretmenler ve ataması yapılmayan öğretmenlerin görevlendirilmesiyle yüz yüze eğitimin başlaması gerektiğini vurguladı.

Depremin ardından kentleri insansızlaştıran faşist saray rejimi, yüz yüze eğitim sorununu da bu yolla çözmeye çalışıyor. Halkın çadır sorunu çözülmediği gibi depremin yaşandığı kentlerde konteyner okullar kurulmayarak eğitim sorunu da çözülmüyor.

Eğitim-Sen Genel Mali Sekreteri Ahmet Karagöz, deprem bölgesinde 3,5 milyon öğrenci ve 200 bin eğitim emekçisinin yaşadığı bilgisini verdi. ETHA'ya değerlendirmelerde bulunan Karagöz, AKP-MHP iktidarına seslendi, "Hem öğretmenlerin hem öğrencilerimizin kendilerini güvende hissettikleri mekanların acilen yaratılması lazım" sözleriyle konuşmasına başladı.

Depremde yaşamını yitiren eğitim emekçilerine yönelik hala sağlıklı bir veri elde edilemediğini aktaran Karagöz, bu sayının iki binin üzerinde olduğunu tahmin ettiklerini söyledi. Birkaç hafta önce Hatay İl Milli Eğitim Müdürü'nün yaptığı açıklamada kentte 249 eğitim emekçisinin yaşamını yitirdiğini, 133 eğitim emekçisinin de enkaz altında kaldığını ya da ulaşılamadığı bilgisini paylaştığını söyleyen Karagöz, sağlıklı bir planlama yapılması için yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini sıraladı.

'EĞİTİM BÖLGEDEKİ EĞİTİM EMEKÇİLERİYLE SÜRDÜRÜLEMEZ'
3,5 milyon öğrencinin eğitim hakkının gasp edildiğini, 200 bin öğretmenin ise görev yapmasının engellendiğini belirten Karagöz, deprem bölgesindeki eğitim emekçilerinin psikolojik olarak aynı bölgede görev yapmasının mümkün olmadığını söyledi. Sadece ailesini kaybetmiş ya da sağlık sorunları yaşayan eğitim emekçilerine tayin hakkı tanındığını, evleri yıkılan, çadırda yaşamak zorunda kalan eğitim emekçilerine bölgede kalmanın dayatıldığını aktaran Karagöz, bu eğitimcilerle sorunun çözülemeyeceğini söyleyerek şu öneride bulundu: "Depremin yaşanmadığı illerdeki eğitim emekçilerinin gönüllülük esasına dayanarak bölgede görevlendirilmeleri sağlanabilir. Ataması yapılmayan 700 bine yakın eğitim fakültesi mezunu öğretmen arkadaşımız var. Bunlar göreve çağrılmalıdır, atamaları yapılmalıdır. Günlerce enkaz altında kalmış ya da yakınlarını enkaz altında kaybetmiş öğretmen arkadaşlarımızın bu bölgelerde kalarak eğitim vermelerinin sağlanması sağlıklı olmayacaktır. Bunun adına eğitim diyemeyiz."

'GÜVENLİ EĞİTİM ALANLARI YARATILMALI'
Üyeleriyle yaptıkları görüşmelerde, bir kısmının aileleriyle birlikte il dışına çıktıklarını, güvenli mekanlara ihtiyaç duyduklarını tespit ettiklerini aktaran Karagöz, depremin ağır yıkıma uğrattığı özellikle Adıyaman, Antakya, Malatya ve Maraş'ın insansızlaşmaya başladığını söyledi. Elbistan'a gittiğini anlatan Karagöz, 140 bin nüfusu olan ilçede şu an 7-8 bin kişinin kaldığının söylendiğini belirtti.

'ENKAZLARA MÜDAHALE ETMEYEN DEVLET EĞİTİMDE DE ERTELEMECİ'
"Yani büyük bir göç var. Devlet nasıl ki enkazlara dördüncü beşinci gün müdahale etmişse, eğitimle ilgili konularda da ertelemeci yaklaşım içerisinde" tespitinde bulunan Karagöz, eğitimin kesinlikle yüz yüze olması gerektiğini söyledi.

Malatya'da dün yaşanan deprem ve yeni yıkılan binaları hatırlatan Karagöz, depremler sürerken insanların depreme dayanıklı olduğu söylenerek binalara sokulmasının yaratacağı sonuçlara işaret etti. Öğretmenler ve öğrencilerin yaşadıkları korku nedeniyle beton binalara girmek istemediğini vurgulayan Karagöz, "Öğretmen arkadaşlarımızın kaygıları var. Depremlerin hala yaşandığı bir dönemde, insanlar bu korkuyla yaşarken, hasarsız diye okullara almanın bir mantığı yok. İnsanlar beton binalara girmek istemiyor deprem bölgesinde" dedi.

'KONTEYNER OKULLAR KURULMALI'
Eğitimin kesinlikle yüz yüze olması gerektiğini söyleyen Karagöz, devletin ertelemeci politikasının devam etmesi durumunda kısa süre içerisinde insanların kentleri zorunlu olarak tamamen boşaltacağını ve eğitim verilecek öğrenci ve eğitimci kalmayacağını söyledi. "Güvenli alanların oluşturulmasına acilen ihtiyaç vardır" diye vurgulayan Karagöz, konteyner okullar kurulmasını önerdi.

İnsanların cemevleri, spor salonları, camiler vb. alanlarda toplu olarak yaşadığını, elektrik ve su sorunu yaşandığını, iletişim araçlarının sağlıklı işlemediğini hatırlatan Karagöz, zaten bu koşullar altında yüz yüze eğitim dışında bir seçenek düşünülemeyeceğini söyledi. Karagöz, "Telefonların bile sağlıklı çekmediği bir yerde uzaktan eğitimin hiçbir koşulu kalmadı. Evini, eşyasını göçük altında bırakmış çocuklarımız hangi olanaklarla uzaktan eğitimi sürdürecekler. Buralarda uzaktan eğitim sürecine çocuklarımızın katılması, takip etmesi mümkün değildir. Eğer böyle düşünülüyorsa; sorun savmaktan başka bir şey değil bunun adı" diye ekledi.

'OKULLARDA SOSYALLEŞEREK YAŞADIKLARINI UNUTABİLİRLER'
Okulların sosyal mekanlar olduğunu belirten Karagöz, "Çocuklarımızın orada sosyalleşmesi, yaşadıklarını unutması ancak yüz yüze yapılacak bir eğitimle mümkündür" sözleriyle okulların iyileştirici yanına işaret etti.

Hızla bölgedeki eğitim emekçileri ve öğrencilere yönelik psikososyal tedavi olanakları yaratılması gerektiğini de söyleyen Karagöz, "Bölgede arkadaşlarımızla birlikte çadırlarda da kaldık. Şu an arkadaşlarımız sağlıklı bir psikolojiye sahip değil. Dolayısıyla devlet acil gönüllülük temelinde ya da yeni atamalarla buraya eğitim emekçisi gönderilmesini sağlamalı" diye hatırlattı bir kez daha.

'DEVLET İSTERSE EĞİTİME BAŞLANABİLİR'
Devletin elindeki olanaklarla emek ve meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin olanaklarının aynı olmadığını belirten Karagöz, devletin istemesi durumunda depremin etkili olduğu bölgelerde eğitime başlayabileceğini söyledi. "İstenirse eğitim ve öğretimin yüz yüze yapılabileceği mekanların rahatlıkla oluşturulabileceğine inanıyorum" diyen Karagöz, yaşanan gecikmeye ve ertelemeci politikaları eleştirdi.

'SİYASİ İKTİDAR ENKAZIN ALTINDA KALDI'
Karagöz son olarak şunları söyledi: "40 binin üzerinde yurttaşımızın yaşamını yitirdiği, 100 binin üzerinde insanımızın yaralı veya sakat kaldığı büyük bir enkazın altında siyasal iktidar da kalmıştır. AFAD diye görevlendirilen kurumların da afete dönüştüğüne bu süreçte tanıklık ettik. Bu ülkenin halklarının bunu hak etmediğini düşünüyorum."