29 Eylül 2024 Pazar

Mustafa Öner yazdı | Eleştirel sorgulama ayı Kasım

Kasım ölümsüzler ayında, devrimci sosyalistler bir kez daha yaşamlarına, duruşlarına, ilişkilerine ilişkin eleştirel sorgulamaları kendilerinden başlattıklarında yeniden kendini tanıma olanağı yakalayacaklardır. Çıkartacakları sonuçlar kendilerini her bakımdan daha iyi anlama, tanımlama, görme fırsatı tanıyacaktır. Hiç kuşkusuz ölümsüzlüğe uğurladıklarımızın yaşamlarından daha fazlasını öğrenmeyi ve güçlenmeyi başaracaklardır. Bu öğrenme düzeyimiz Kasım'a politik, ideolojik içerik katacaktır.

Devrimci sosyalistler açısından eleştirel sorgulamalar yapmak bir kural, işleyiş, ihtiyaç olduğu kadar aynı zamanda her dönem bir gereklilik ve zorunluluktur. Kendimizden başlayarak sonuç alıcı ve doğru diyalektik yöntemle yapacağımız her eleştirel sorgulama ölümsüzleşenlerimizin gelişkin devrimci özelliklerinden daha fazla öğrenerek beslenmemizi sağlar. Bu beslenmeler, Kasım ayına ideo-politik içerik kazandıran devrimci ruhu daha derinlikli anlamamıza, bilince çıkartmamıza yardımcı olur.

Devrimci-kolektif yaşamda bu sorumlulukların yerine getirilmesi için; "uyumayacaksın/ memleketin hali/ seni seslerle uyandıracak/ oturup yazacaksın/ çünkü sen artık o sen değilsin/ sen şimdi ıssız bir telgrafhane gibisin/ Durmadan sesler alacak/ sesler vereceksin uyuyamayacaksın/ Düzelmeden memleketin hali/ Düzelmeden dünyanın hali/ Gözüne uyku girmez ki/ uyuyamayacaksın/ Bir sis çanı gibi gecenin içinde/ Ta gün ışıyıncaya kadar/ Vakur metin sade çalacaksın." (Melih Cevdet Anday) Ta ki o büyük gün gelene dek...

Ezen-ezilen, emek-sermaye eksenli sınıflar savaşımında kapitalist düzenin bencil, çıkarcı, kirli, yoz yaşam dayatmalarına karşı direnmek etik, ahlaki olduğu kadar aynı zamanda devrimcilerin yaşam biçimidir. Politik özgürlük alanları genişletilerek devrim ve sosyalizm mücadelesinin yükseltileceği yerlerde eleştirel sorgulamayı yöntemle yapmadan, politik, ideolojik ve kolektif direnç kalkanları örülmeden güçlü bir mücadele pratiği sergilenemez. İdeolojik sağlamlığımız bizim direnme gücümüzdür. Bu gücü artırmadığımız sürece uğurladıklarımızla aramızda güçlü bir duygu birliği köprüsü kuramayız. Duygu, bilinç, yoldaşlaşma birliği ile direnme arasında güçlü bağların olmasının nedeni budur.

"Direnen yalnızca karşı koymaz yeni bir yaşam biçimini de dayatır karşısındakine" diyen Kutsiye yoldaş, karşıdevrimin zor aygıtına karşı direnmenin amacına da vurgu yapar. Burjuva sömürü düzenini yıkıp yerine yenisini, sosyalizmi kurmak için mücadelenin, direnmenin türlü biçimleri vardır. Kapitalist düzenin belirleyip sınırlarını çizip dayattığı yaşam biçimini ve ahlak anlayışını yıkıp dışına çıkma eylemi politik ideolojik direnme biçimlerinin önde gelenlerinden birisidir.

Sosyalizm hayalini gerçekleştirmek için devrimci sosyalistlerin eleştirel sorgulama yöntemini önemsemelerinin nedeni bu ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. Devrimci sonuçlar almada bilimsel, diyalektik yönteme başvurmak belirleyici önemdedir.

Bu yöntemi esas alarak, kendi yaşamlarına ve çalışmalarına sorgulayıcı, eleştirel gözle bakanlar kendilerini daha bütünlüklü tanımlayabilir. Aynı şekilde zorluklara teslim olmadan politik koşulların ağırlığını gerekçe gösterip arkasına sığınılacak kalkan haline getirmeden yapılacak her eleştirel değerlendirme çözümünü dayatan sorunlar karşısında nerede durduğumuzu da bizlere gösterir.

Kendimizden başlayarak kolektife doğru, yerinde, zamanında ve hukuksal normal çerçevesinde yapılacak her eleştirel değerlendirme ve sorgulama önemli ve değerlidir. Bu görevler yerine getirildiğinde ölümsüzlerimizin geride kalanlara devrettikleri yarım kalan işlerin tamamlanma oranı artacaktır. Bu sorumluluklar yerine getirildiği sürece uğurladıklarımızın hayalleri de yarım kalmayacak, kesintiye uğramayacaktır.

Bu Kasım'da da bir kez daha çeşitli sorgulamaların hakkıyla yapılması devrimci sosyalistleri yeni, daha ileri bir bilinç düzeyine taşıyacaktır. Edinilecek her yeni bilinç pratiğimizle, yaşamımızla buluşturulduğunda var olanı aşıp yeni bir düzeye ulaşmak anlamına gelecektir. Yakalanan her yeni düzey ölümsüzlerimizin ileri özellikleriyle buluşmamıza vesile olacaktır. Bu da demek oluyor ki, Kasım'ın devrimci ruhuna her dokunuşumuz kolektif yaşamımızda sarsıcı etkide bulunacaktır.

Eleştirel değerlendirmelerde, yapılacak sorgulamalarda başvuracağımız yöntem diyalektikse, sarsıcıdır, devrimcidir. Yıkıp yerine yenisini kurmayı hedefler. Eleştirel, sorgulayıcı bilimsel-diyalektik yöntem marksizmin ruhunu kavramamızı kolaylaştırır. Soyutlama ve somutlama yetimizi geliştirir. Marksizmin bir eylem kılavuzu olduğunu bize hatırlatır. Bu yöntemi içselleştiren devrimci sosyalistlerin zihinsel ve pratik faaliyetleri canlı, dinamik, verimli olur. Çıkan sorunların, yapılan hataların kaynağını tespit etmemizi kolaylaştırır.

Devrimci sorgulama yapıp devrimci sonuçlar çıkartanlar, burjuva düzeni doğru şekilde sorgulayabilir, ideolojik donanımını tazeler. Böylece faşist düzenin politik zoru, ideolojik kültürel dayatmaları karşısında direnme gücümüz artar.

Devrimci yaşama bu yöntem yön vermezse, direnme gücü zayıflamaya başlar. Eleştirel sorgulayıcı duyarlılık söner. Bu olumsuz durumdan çıkış için yeni bir sıçrama yapamayanlar istemeseler de devrimci ortamdan uzaklaşmaya başlar. Ölümsüzlerimizle kurduğu ideolojik ve duygu birliği ile aidiyet ilişkisinde kopuş yaşar.

Kasım'ın devrimci ruhuyla bütünleşebiliyorum diyebilmek için her seferinde bir önceki yılın bilinç düzeyini, yaşam biçimini aşmış olmak gerekir. Bunun ne kadar başarılıp başarılamadığı, ancak eleştirel değerlendirmelerle anlaşılabilir.

Ve sosyalizm tutkunları nasıl bir yaşam sürdürdükleriyle, geriye bıraktıklarıyla anılırlar. 

Sömürüsüz, eşit, özgür, ortakça bir yaşam kurma ve doğayı kapitalist barbarlıktan kurtarma uğruna canfeda mücadelede yer alanlar karşısında ölüm hükümsüzdür. Bu noktadan itibaren ölüm kavramı anlamsızlaşır. Devrim için yola koyulanlar ölümden ürkmedikleri gibi ölümü de kutsamazlar. Ölümle yaşamı yarıştırmazlar. Yaşamayı, yaşatmayı severler. Ölmeyi bir meziyet, ayrıcalık olarak görmezler. Tıpkı 10-15-20-30 yıl tutsak kalmayla kendilerine paye biçmedikleri gibi. Yeri geldiğinde devrim ve sosyalizm uğruna devrimci değerleri sahiplenme, koruma adına bedel ödemekten de geri durmazlar.

1915'de Beyazıt Meydanında Paramaz ve 19 Ermeni sosyalist, Mustafa Suphi ve yoldaşları, 71 devrimci çıkışının önder ve militan kadroları bu bilinçle ölümü yenmeyi başardı. O günden günümüze dek işkencelerde, mücadele meydanlarında, darağaçlarında, ölüm orucu direnişlerinde, zindanlarda, dağların doruklarında, üslerde, 15 Ağustos atılımında, Rojava, Başur, Rojhilat topraklarında düzenle girdikleri canfeda muharebede toprağa düşen bu coğrafyanın kadın, erkek ve LGBTİ+ özneleri de tıpkı öncelleri gibi yaptı. Yaratılan devrimci değerleri de kuşanarak ikircimsiz ölümsüzler kervanına katıldılar.

Her devrimcinin tutkuları uğruna toprakla buluşması erken sayılır. Yarım kalan işlerini geride kalanlar omuzlayacaklarından emin oldukları için gözleri arkada kalmaz. Giderken mutlu, huzurlu giderler. Bir sonrakiler öncekilerin direniş geleneklerinin izini sürdüklerinden kuşaktan kuşağa biriktirdikleri değerlere yenilerini katarak, gelecek kuşaklara külliyatlı deneyimler, dersler bırakırlar.

Kasım ölümsüzler ayında, devrimci sosyalistler bir kez daha yaşamlarına, duruşlarına, ilişkilerine ilişkin eleştirel sorgulamaları kendilerinden başlattıklarında yeniden kendini tanıma olanağı yakalayacaklardır. Çıkartacakları sonuçlar kendilerini her bakımdan daha iyi anlama, tanımlama, görme fırsatı tanıyacaktır. Hiç kuşkusuz ölümsüzlüğe uğurladıklarımızın yaşamlarından daha fazlasını öğrenmeyi ve güçlenmeyi başaracaklardır. Bu öğrenme düzeyimiz Kasım'a politik, ideolojik içerik katacaktır.

Kararlı, azimli, ideallerine sıkıca bağlı olan devrimci sosyalist her özne, duygu ve düşüncelerinde netse, ihtiyaç duyduğu kadarını başarmada zorlanmaz. Zorlananlar ise buna neden olan zayıf, geri yanlarını, kararlılıkla yenme mücadelesiyle başlamalıdır. Öncünün deneyimleri ölümsüzlerimizin yarattığı devrimci değerleri beslemek isteyen her yoldaş için yeter de artar.

Sen yeter ki; "Sıkı tutun düşlere/ Eğer düşler ölürse/ kırık kanatlı bir kuş olur hayat/ Uçamaz düşer/ sıkı tutun düşlere/ çünkü biterse düşler kıraç bir toprak olur hayat/ kırda buz tutar." (Longston Hughes)

O vakit biz hayallerimize kopmazcasına sıkı tutunalım. Devamını daha rahat getiririz.