29 Eylül 2024 Pazar

'Nurettin Yedigöl işkencede katledildi, şahidiz'

Gözaltında kaybedilişinin yıldönümünde Nurettin Yedigöl için yapılan Cumartesi Anneleri açıklamasında, adalet mücadelesinden vazgeçilmeyeceği vurgulandı.

Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle bir kez daha sosyal medya hesaplarından açıklama yapan Cumartesi Anneleri, 785. hafta buluşmasında 12 Eylül zihniyetinin cezasız bıraktığı Nurettin Yedigöl dosyasını ele aldı.

'TEK İSTEĞİMİZ MANEVİ DE OLSA BİR MEZAR'
Gözaltında kaybedilişinin 39. yılında ağabeyi Nurettin'i aramaktan vazgeçmediklerinin altını çizen Muzaffer Yedigöl, yıllardır başvurmadıkları yetkili, çalmadıkları kapı kalmadığını söyledi. "Ne yazık ki devlet kulağını, gözünü kapamış" diyen Yedigöl, tek istediklerinin manevi de olsa bir mezar yeri olduğunu vurguladı. Kendisinden sonra da çocuklarının Nurettin Yedigöl için mücadele edeceklerini söyleyen Muzaffer Yedigöl, "Unutmadık, hala kalbimizde yaşıyor ve yaşayatacağız" dedi.

'İŞKENCEDE İSMİNİ DAHİ SÖYLETEMEDİLER, GÖZDEN ÇIKARDILAR'
Nurettin Yedigöl de kaybedilen çok sayıda kişi gibi, gözaltına alındığı resmi makamlar tarafından reddedildi. Ancak Yedigöl'ün Gayrettepe Emniyet'te işkence gördüğüne dair çok sayıda tanık var. Bu tanıklardan biri de Ümit Efe. Efe, Nurettin Yedigöl'ün önce Maltepe İdealtepe Arçelik İşçievlerinde kurulan polis karakolunda gözaltına alındığını daha sonra da dönemin işkencehanelerinden Gayrettepe Emniyet Amirliği'ne getirildiğini kaydetti. Nurettin Yedigöl ile birlikte günlerce işkence gördüğünü söyleyen Efe, "Nurettin ismini dahi söylemedi" dedi. 4 gün ağır işkenceden geçen Nurettin Yedigöl'ü işkencecilerin gözden çıkardığını belirten Efe, şöyle devam etti: "Vücudundaki hiçbir uzuv hareket etmiyordu, adeta bir külçe gibiydi. Yerde yatıyordu, çekerep götürüp çekerek getiriyorlardı. 4. gün sadece bekleme odasında ayakkabısı ve lacivert kazağı duruyordu. Nurettin'in nerede olduğunu sorduğumuzda ise 'kaçtı, böyle birini gözaltına almadık' gibi cevaplar verildi."

Nurettin Yedigöl'ün gördüğü yoğun işkenceden dolayı kaçmasının imkansız olduğuna dikkat çeken Efe, Yedigöl'ün gözaltına alındığının kayıtlara geçmediğini söyledi. Efe, "Nurettin'i arama azmimiz ve çabamız devam etmektedir. Sonuna kadar da devam edecektir. Hiçbir zaman onu unutmayacağız ve unutturmayacağız" ifadelerini kullandı.

'NURETTİN YEDİGÖL'ÜN KAYBEDİLMESİ DEVLET POLİTİKASIDIR'
Haftanın basın metnini okuyan gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren'in kardeşi İkbal Eren, Nurettin Yedigöl'ün sosyalist kimliğiyle bilindiğini söyledi. "Bir kez daha altını çiziyoruz, Nurettin Yedigöl'ün gözaltında kaybedilmesi, 12 Eylül 1980 askeri darbesi döneminde insanlığa karşı suç oluşturacak biçimde, bir devlet politikası dahilinde işlenmiştir" diyen Eren, bu nedenle evrensel hukuk normlarına göre zamanaşımına tabi tutulamayacağını belirtti. Eren, "Anayasa Mahkemesi dahil, yargı makamlarının bu tutumu, devletin ulusal ve uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırıdır. Gözaltında kaybedilişinin 39. Nurettin Yedigöl dosyasında etkili bir yargı faaliyeti yürütülümesi, Nurettin Yedigöl'ün akıbetinin açığa çıkartılması, onu kaybedenler üzerindeki cezasızlığa son verilmesi için adli ve siyasi makamları göreve çağırıyoruz" diye konuştu. 

Nurettin Yedigöl ve bütün kayıplar için hakikat ve adalet talebinden asla vazgeçmeyeceklerini kaydeden Eren, 86 haftadır kapatılan kayıplarla buluşma mekanı olan Galatasaray'da ısrarcı olacaklarını vurguladı.

NE OLMUŞTU?
Sosyalist kimliği ile bilinen 26 yaşındaki Nurettin Yedigöl, İstanbul'da yaşıyordu. 12 Eylül askeri darbesinin ardından hakkında yakalama kararı çıkartıldı. 10 Nisan 1982 tarihinde İstanbul İdealtepe'de bir eve yapılan polis baskınında gözaltına alındı. Dönemin ünlü işkence merkezi Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.

Yedigöl ailesi başta Kenan Evren ve dönemin askeri savcısı Faik Tarımcıoğlu olmak üzere devletin ilgili tüm birimlerine başvurdu. Ancak başvurulara söz birliği halinde "Nurettin'in hiç gözaltına alınmadığı" cevabı verildi.

10 kişi Nurettin'i siyasi şubede gördüklerine dair tanıklık etti. "Şahidiz işkencede öldürüldü" diye ifade verdi. Kayıtlara geçen tanık beyanlarına göre, Nurettin Yedigöl, Tayyar Sever yönetimindeki 1. Şube'de K Grubu tarafından sorgulandı. İfade vermeyi reddettiği için Mete Altan'ın başında bulunduğu işkence timinin en ağır işkencelerine maruz kaldı. En son şubede sorgulanan diğer arkadaşları tarafından görüldüğünde kanlar içindeydi, konuşamıyordu, bilinci yerinde değildi. O günden sonra Nurettin'i gören olmadı. 

Nurettin Yedigöl'ün gözaltında kaybedilmesi ve faillerin yargılanması ile ilgili yapılan başvurular sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından üç ayrı soruşturma yürütüldü. Ancak soruşturmalarda zaman aşımı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Son olarak anne Zeycan Yedigöl, 15 Şubat 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. 10 Aralık 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesi, evrensel hukuka ve teamüllere aykırı bir biçinde başvuruyu diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelemeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi. İç hukukta tüm yollar kapanında AİHM'e taşındı.