22 Temmuz 2025 Salı

Bakırhan: Gerçekleşen somut adımları yasayla bu komisyon mühürleyebilir

Partisinin PM toplantısında konuşan Bakırhan, "süreç"in büyük bir  toplumsal ve siyasal destek aldığını ve desteğin gittikçe de yükseldiğini kaydetti. Bazı odakların örtük ve açık bir şekilde "süreç"i bozmak istediğini söyleyen Bakırhan, "Silahların yakıldığı, tarihi anların yaşandığı ve kararlılıkların teyit edildiği bir dönemde teslim olun bildirileri atılıp hala operasyon görüntüleri geliyorsa, Suriye'deki Kürtlerle ilgisi olmayan hareketlikte bile aman Kürt nefes almasın düşüncesine kapılanlar oluyorsa" bunlara eyvallah etmeden, doğru bildikleri yoldan yürümeye devam edeceklerini vurguladı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Parti Meclisi, partinin genel merkezinde toplandı. Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, toplantı öncesi gündemdeki gelişmelere dair açıklamalarda bulundu. 
 
Bakırhan, konuşmasına HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği ihlal kararına rağmen tahliye taleplerinin reddedilmesine tepki gösterdi. Yaklaşık 9 yıldır hapishanede kalan Kobanê dava tutsaklarının derhal serbest bırakılmasını isteyen Bakırhan, "Mahkeme, açıkça uluslararası hukuka, Anayasa'nın 90'ıncı maddesini çiğneyerek ağır bir suç işliyor" dedi. 

'SON 3 AYDA KATLEDİLEN KADINLARIN SAYISI NEREDEYSE 100'Ü GEÇTİ'
Artan kadın katliamına dikkat çeken Bakırhan, "Kadın cinayetleri politiktir. 22 yaşındaki Ayşe Tokyaz'ın katledilmesi de politiktir. Son 3 ayda katledilen kadınların sayısı neredeyse 100'ü geçti. Ama sorumlular bir türlü bunun önüne geçemiyorlar, önlem alamıyorlar. Resmen bir savaş hali gibi. 3 ayda 100'ün üzerinde kadının katledilmesi ve bu konuda hala bu cinayetlerin devam etmesi, kabul edilir değil. Biz DEM Parti olarak dün olduğu gibi bugün de yarın da bu cinayetler karşısında duracağız. Kadınların verdiği mücadeleyi savunacağımızı, onların yanında olduğumuzu belirtmek istiyorum" ifadelerini kullandı.

'TEKÇİLİK OLMASAYDI BU KATLİAMLAR YAŞANMAYACAKTI'
Ortadoğu'da yaşananlara ilişkin de konuşan Bakırhan, Dürzilere yönelik katliam ve saldırıları lanetledi. Bakırhan, "Bu vesileyle de bir iki noktaya dikkat çekmek istiyorum. Birincisi Suriye'nin etnik mezhepsel çeşitliliğini ulus devlet potasında eritmeye çalışmak artık bir çare değil. Esad yıllarca bunu yaptı. Suriye halkları on yıllar boyunca büyük bedeller ödedi ve gün yüzü görmedi. Eğer bu tekçilik çare olsaydı Esad ve Ortadoğu'daki diğer ülkelerin uyguladığı politikalar bugüne gelmezdi. Suriye'yi oluşturan Kürt, Dürzi, Alevi, Süryani, Arap gibi tüm farklı halkların ve inançların kimliklerini ve iradelerini yok sayan zihniyet ülkeleri iç savaşa sürükleyen temel nedenlerden birisidir. Eğer tekçilik olmasaydı bugün bu katliamlar bu savaş ve çatışmalar olmayacaktı. Şayet bu tekçi zihniyetten vazgeçilmesi eskisinden daha şiddetli bir savaş potansiyeli olduğunu Dürzilere yapılan saldırılarda gördük. Yoğun çatışmalar oluyor ama kimsenin bir çözüm projesi yok. Dürziler katledilince fark ediyorlar. Başka bir pürüz ortaya çıkınca kervanı yolda düzmeye çalışıyorlar. Tek çözüm önerisi olan güç Kürtlerdir, DEM Parti'dir, programımızdır. Halkların kimliğini farklılığını tanıyan eşit yurttaşlar olarak demokratik bir zeminde yaşamalarını sağlayan bir sistemin dışında başka bir çarenin olmadığı hep birlikte şahitlik ediyoruz" dedi. 

'KOMİSYON BARIŞ MODELİNİ YARATABİLİR'
Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın çağrısı ardından gelişen sürece işaret eden Bakırhan, söz konusu sürecin zamana yayılmadan gereklerinin yetirilmesi gerektiğinin belirtti. Meclis'te kurulacak komisyonun, sadece silahları bırakmaya dönük bir çaba içinde olmaması gerektiğini ekleyen Bakırhan, "Bu, sürecin sadece bir yönüdür. Esas konu Kürt sorununda demokratik bir çözüm ve bu çözümün önünde büyük engelleri kaldırmak iradesidir. Bu komisyon Türkiye barış modelini yaratabilir. Bu fırsat bu komisyonun önündedir. Gerçekten de dünyada bundan sonra çatışma ve çözüm sürecinde belki de barış modeli diye Türkiye'de devam eden süreç bu çatışma ve çözüm tarafları tarafından dikkatle incelenebilinir. 9 ve 11 Temmuz'da gerçekleşen somut adımları ve ortaya çıkan iradeyi yasayla bu komisyon mühürleyebilir" ifadelerini kullandı.

'TESLİM OLUN BİLDİRİLERİ ATILIP HALA OPERASYON GÖRÜNTÜLERİ GELİYORSA'
Bakırhan, şöyle devam etti: "Bakın bir konuya daha değinmek istiyorum. Güvenlik bürokrasisi ve yargı da sürece göre adım atmalıdır. Bir süreç yürüyor ama bürokrasi hala durduğu yerde. Yargı zaten bir süreç varmış gibi davranmıyor. Sürecin onlara ulaşması zaman alıyor. Bu kadar uzaktan izliyorlar. Madem Türkiye barışa niyet etmiş, yargı bu niyetin yeşermesini sağlayacak bir an önce kararlar almalıdır. Cezaevlerindeki durum yargının vermiş olduğu kararlar ortadadır. Bu sebeple diyoruz ki gelin tüm enerjimizle on yıllardır beklenen düzenleme ve çözümleri gerçekleştirelim. Yeni dönemin şafağında yeni bir tarih yazalım, demokratik bir cumhuriyet, demokratik bir zemini hep birlikte oluşturalım. Süreç şimdiye kadar büyük bir toplumsal ve siyasal destek aldı. Gittikçe de bu destek yükseliyor. Fakat çok net ifade edelim. Siz de takip ediyorsunuz. Bazı odaklar örtük ve açık bir şekilde bu süreci bozmak için elinden gelen bütün çabaları ortaya koyuyorlar. Silahların yakıldığı, tarihi anların yaşandığı ve kararlılıkların teyit edildiği bir dönemde teslim olun bildirileri atılıp hala operasyon görüntüleri geliyorsa Suriye'deki Kürtlerle ilgisi olmayan hareketlikte bile aman Kürt nefes almasın düşüncesine kapılanlar oluyorsa dil, kültür, kimlik için çözümü konuştuğumuz bu günlerde Kürtçe müzik dinlediği için bir kadın karnındaki bebekle tekmeleniyorsa bir savcı tam da sayın Erdoğan'ın beyaz Torosları eleştirdiği gün masasına beyaz Toros koyarak mesaj veriyorsa, yargı sopasıyla muhalifler, seçilmişler susturuluyorsa sandıktan çıkan irade eziliyorsa DEM Parti'ye dönük yapay gündemler ve karalama çabaları her gün geliştiriliyorsa, medyada iktidarın sözcüsü kabul edilen kalemlerden barış yerine fitne, fesat yayma ateşi çıkıyorsa, AYM'nin aldığı kararlar uygulandığında bundan faydalanan Kürt halkına terörist diye manşet atan, savaşın ve inkarın sözcüleri halkları birbirine düşürmek istiyorsa kimse kusura bakmasın biz bunlara eyvallah etmeyiz, sesimizi de, sözümüzü de yükselterek doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam ederiz. Haliye diyoruz ki yargı beyaz Toroslardan inmelidir. Hukuk Kürtçe düşmanlığı mahkum etmelidir. Anadilimize tekme atma artık son bulmalıdır. Cüppeler siyasetin pelerini olmaktan çıkmalıdır. Savaş değil, barışı büyüten manşetler atılmalıdır. Siyaset iftirayla değil, fikirlerle yapılmalıdır. Biz şu anda barışı inşa etmeye çalışıyoruz, bunun mücadelesini veriyoruz. Kimseye insan ve söz beğendirme derdimiz yok. Böyle bir amacımız da yok. Kimse kusura bakmasın. Onların istediği tipte, profilde insanlar ve onların istediği sözleri asla söylemeyeceğiz. Çünkü onların bugüne kadar uyguladığı politikalar bu ülkeyi çıkmaza, kaosa, krize, çatışma noktasına getirdi. Kimse hakem değil, kimse jüri değil. Kürtler de DEM Parti de yarışmacı değil. Herkes aklını başına alsın, haddini bilsin.

'SİZİN NE KADAR  KÜRT DÜŞMANI OLDUĞUNUZU BİLMEYEN YOK'
"DEM parti olarak pusulamız Türkiye'yi oluşturan tüm halkların kimliklerin, inançların ve kültürlerin bir arada eşit ve özgürce yaşayacağı demokratik ulus mutabakatıdır. Ya bir zahmet bu söylediklerimi de bir manşete çıkarın. DEM Parti bunları da diyor deyin. Sizin ne kadar Kürt düşmanı olduğunuzu bilmeyen yok. Sizin aslında direkt bu düşmanlık yerine dolaylı bu süreci yürüten, alın teri döken, mücadele eden kadrolarımızı, insanlarımızı, onların sarf ettiği sözleri öne çıkararak o düşmanlığı gizlemeye çalıştığınızı da bilmeyen yoktur. En iyi PM'miz bu işleri bilir. Çünkü sahada olan onlardır, çalışan, bu tür şeylerle yüz yüze kalan kendileridir. Geçtiğimiz süreçlerde yaşadığımız her deneyim atlattığımız her badire bizi zayıflatmadı. Aksine büyük bir değişim ve dönüşümle perçinledi. Bugün bu toplantıyı yaptığımız bu mekan bir zamanlar genel merkezimizin bombalanan, kurşunlanan yöneticilerinin katledildiği genel merkezimizin bodrumuydu. Eğer o zor, baskı, sindirme o beyaz Türkçülerin, ulusal solcuların dediğini yapsaydık bugün Türkiye'nin üçüncü büyük zemini olmazdık.

'TARİHİ SORUMLULUĞU ÜSTLENEREK ÇÖZÜM ÇABASINDA YER ALACAĞIZ'
"Son olarak, son birkaç gündür yaşanan güncel tartışmalar ilişkin de bir iki noktaya değinip bitirmek istiyorum. Değerli basın mensupları Türkiye'nin yüz yıllık yapısal sorunları günümüzün siyasi krizleri iç içe geçmiş durumda ve birbirini besliyor. Bu kısır döngüyü kırmanın yolu bu iki gündemi birbirinden ayırmak değil aralarındaki bağı anlatmak görmekten geçiyor. Çok içten ve inanarak söylüyorum, özellikle Kürt meselesinin demokratik çözümü konusunda kurucu parti kimliği ve tarihsel değerleriyle toplumun CHP'den beklentisi çok yüksek. Çünkü bu mesele Türkiye'nin demokratikleşmesinin ve toplumsal barışın en temel unsurudur. Bu tarihi sorumluluğu üstlenerek çözüm çabasından yer almak hepimiz ve ülkemizin geleceği için atılacak en doğru adım olacağı inancındayız. Tüm toplumun siyaset kurumundan siyasi partilerden beklentisi bu yöndedir. Umarım siyaset ve siyaset kurumu da bu beklentilere uygun bir pratik bir çalışma tarzı ortaya koyar."