Bakırhan: Muhalif belediyelere dönük operasyonlar derhal durmalı

Muğla'da halk buluşmasına katılan DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, "Barış iklimi tutuklamakla, kayyum atamakla, gözaltılarla, saat dört buçukta milletin kapısına dayanarak, Tunç Soyer'in kapısına yüzlerce araç yığarak olmaz" ifadelerini kullandı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Muğla'da halk buluşmasına katıldı.
Barış ve Demokratik Toplum çağrısıyla başlayan sürece işaret eden Bakırhan, "Bu süreç sadece bir DEM Parti-AK Parti süreci değil, sadece bir Kürt-iktidar görüşmesi değil demokratik toplum sürecidir. Türkiye'nin demokratikleşmesidir. Kürt meselesinin yüz yıl sonra demokratik bir şekilde çözülmesi için aynı zamanda bir fırsat kapısıdır. Umarım bu fırsat kapısı değerlendirilir, hepimizin buna ihtiyacı var" ifadelerini kullandı.
Ortadoğu'da çok sancılı bir süreç yaşandığını belirten Bakırhan, "Ortadoğu'daki çatışma zemininden, kriz ve kaos zemininden uzak durmanın yegane yolu kendi toplumsal barışımızı, iç barışımızı sağlamak, Kürt ve Türklerin yüz yıl sonra tekrar kardeşçe eşitçe bir zeminde yaşamalarını sağlayacak bir süreci inşa etmektir. Bizim temennimiz, çalışmalarımız bunun üzerinedir" dedi.
Bakırhan, şöyle devam etti: "Öcalan'ın çağrısı ile birlikte aslında tam bu hegemonik emperyalist güçlerin Ortadoğu'ya biçtiği tekçi, katı, ulus merkeziyetçi zihniyet yerine kapsayıcı, demokratik, herkesin eşit yurttaşlar olduğu, kimsenin kimsenin diline, kimliğine karışmadığı, kimsenin 'ben Kürt'üm' dediği için idam edilmediği, cezaevine atılmadığı, 'ben Kürt'üm' dediği için belediyesine kayyım atanmadığı yeni bir Ortadoğu inşa etmek gerekiyor. Sayın Öcalan bu gelişmeleri gördü, bu tekçi ve antidemokratik sistemin önüne de bir değişim koydu. Umarım hep birlikte bunu değerlendiririz."
'İKTİDAR HALKIN KAYGILARINI GİDERMELİ'
Yaptıkları buluşmalarda halkın sürece ve özellikle iktidara kaygıyla yaklaştığına işaret eden Bakırhan, "Bu iktidar da halkın bu kaygılarını, bu sürece dönük güvensizliğini ortadan kaldıracak adımlar atmalı. Halka güven verici, güven onarıcı, gerçekten şu ana kadar ki halkın tepkilerini giderici adımlar atması gerekiyor. Ama dikkat edin bunlar yerine yine her gün belediyelere operasyon oluyor. Ha Antalya'ya yapmışsın ha İzmir'e, ha Adana, ha Adıyaman, ha Diyarbakır'a yapmışsın. Biz bunu böyle sayıyoruz. Bu ülkede toplumsal barış olacaksa, bu ülke yüz yıldır çözemediği bu sorunu tekrar çözmeye kalkıştığı bu süreçte nedir kayyum atamak, belediye başkanlarını tutuklamak, hukuku keyfi bir şekilde muhalifler başında bir sopaya dönüştürmek akıl işi midir? Biz bunları eleştiriyoruz" ifadelerini kullandı.
'BELEDİYELERE DÖNÜK OPERASYONLAR DURMALI'
Ulus devletçi, tekçi politikaların herkese çok kaybettirdiğini ifade eden Bakırhan, "En çok emekçiler kaybetti, biz kaybettik. En büyük acıyı biz çektik. Biraz önce arkadaşlar dedi böyle bir şey olur mu ya? Dünyanın neresinde bir ülkenin cezaevlerinin doluluk oranı yüzde 140'tır? 6 kişilik yerde 10 kişinin kaldığı, 10 kişilik yerde 20 kişinin nöbetleşe yattığı cezaevi mi olur? Dolayısıyla bu süreçte gerçekten geçmişte yaşanılan eksikliklerin tekrar edilmemesi gerekiyor. Bir an önce de hem kayyum atanan belediye eş başkanlarının görevlerine dönmesi gerekiyor hem de yargı sopasıyla ıslah edilmeye çalışılan muhalif belediye başkanlarına ve belediyelerine dönük operasyonların durması gerekiyor" dedi.
'GÜVENLİKÇİ POLİTİKALAR BİR KENARA BIRAKILMALI'
Güvenlikçi politikaların bir kenara bırakılması gerektiğini dile getiren Bakırhan, "Bu sürece uygun gelişmelerin olması gerekiyor, barış iklimini yaratmamız gerekiyor. Barış iklimi tutuklamakla, kayyum atamakla, gözaltılarla, saat dört buçukta milletin kapısına dayanarak, Tunç Soyer'in kapısına yüzlerce araç yığarak olmaz. Barış iklimine aykırıdır bu. Barış iklimini hep birlikte oluşturalım" diye belirtti.
Muhalefetin olmadığı bir toplumsal barış olmayacağına işaret eden Bakırhan, "İktidarın PKK'nin silah bıraktığı bir süreçte demokratik açılımlarla, adımlarla demokrasinin gereklerini yerine getirerek anılması gerektiğini belirtmek istiyoruz. İktidarın bu süreçte rolünü oynaması gerekiyor. O rol de güvenlikçi, hukuk dışı ve baskıcı bir akıl değil, demokratik akılla inşa edilir. Hükümeti demokratik akla davet ediyoruz, her birimiz demokratik akla hizmet ediyoruz" vurgusu yaptı. Yolsuzluk soruşturmalarına dikkat çeken Bakırhan, "Tabi yolsuzluk varsa müdahale edilsin, yolsuzluk varsa soruşturması yapılsın, gereği yapılsın. Ama bunun yeri mahkemelerdir, buna karar verecek olan yargıdır. Yargıyı da daha adil, hukuki zeminler içinde davranması, iktidarın inisiyatifiyle, hassasiyetleri ile hareket etmemesi gerektiği konusunda uyarıyoruz. Açık aleni hırsızlık yapanlara ses çıkarılmıyor, ama efendim şu şunu yapmış bu bunu yapmış gibi algılarla da yükleniliyor. Dolayısıyla biz buna itiraz ediyoruz. Yolsuzluk konusunda samimiyet varsa 3 dönemdir atanan kayyumlar araştırılmalıdır" dedi.
'BİZ NE KANDIRIRIZ NE DE KANDIRILIRIZ'
DEM Parti'nin çıkarlarının asla toplumun çıkarlarının üzerinde olmadığını vurgulayan Bakırhan, "Biz gerçekten halkımıza layık olmak için elimizden geleni yapıyoruz. Zaten bunun pratiğini görüyorsunuz. Cezaevlerinde yıllardır arkadaşlarımız var. Onurlu bir şekilde hala ilkeli davranıyorlar. Demokrasi ilkelerinde ısrar ediyorlar. Biz öyle bir siyasi hareketiz. Biz emin olun ne kandırırız ne de kandırılırız. Ne sizi yanıltırız ne de kendimiz yanılırız. Sadece bu sürece Türkiye'nin ihtiyacı olduğu için canı gönülden destek veriyoruz, örgütlemeye çalışıyoruz ve emin olun ki siz de bunu düşünüyorsunuz ki gerçekten Türkiye'nin demokrasiye ihtiyacı var. 100 yıldır çözülmeyen Kürt meselesini demokratik yollarla çözmeye ihtiyaç var. Demokratik bir yargıya, hukuka ihtiyacı var, özgürlükçü bir laikliğe ihtiyacı var" ifadelerini kullandı.
'MUĞLA'NIN DİRENİŞİNİ KENDİMİZE REHBER EDİNİYORUZ'
Bakırhan, şu ifadeleri kullandı: "Muğla çok önemli bir yerdir. Dün Ankara'daydım. Bir grup Muğlalı çevreci arkadaş, maden yasasına karşı, bu talancı yasanın geçmemesi için meclis önünde sabahladı. Ankara'da sokakta battaniyeler içinde yatarak direnen o insanlarımızın da direnişlerini saygıyla selamlıyorum. Onların yanındayız. Onların direnişi aslında bizlere büyük dersler veriyor. Demokrasi için mücadele etmek lazım, direnmek lazım. Bu ülkeye barışı getirmek için, çatışmaları sonlandırmak için hepinizin mücadele etmenize ihtiyaç var. Bu konuda Muğla bize büyük bir örnek oluyor. Biz Muğla'nın çevre ve madenler konusundaki hassasiyetini, kadınlar gençler konusundaki hassasiyetini ve direnişini kendimize rehber ve yol ediniyoruz. Onun için de burada olmaktan ve direnen ve direnişin sesi olarak Meclisin önünde oturan Muğlalılara layık olmak için, bu süreci başarıya götüreceğimize olan inançla hepinizi saygıyla selamlıyorum."