Gamze Toprak yazdı | Minguzzi davası ve devşirilmek istenen faşist yasa

Çocuklara yönelik cezalarda artış, yalnızca istatistikleri şişirecek, çocuk hapishanelerini dolduracak ve devletin şiddetini olağanlaştıracaktır. Bu yasa, polisin elinde işkenceye, yargının elinde infaza dönüşecektir. Bir gösteride polisin karşısına dikilen çocuk "cezalandırma" prosedürüyle karşı karşıya kalacaktır.
Son günlerde Minguzzi davası üzerinden yükseltilen "çocuk suçlular" tartışmaları, Türkiye’de ve dünyada devletlerin elinde nasıl bir manipülasyon aracı olduğunu gözler önüne seriyor. Sarsıcı bir çocuk cinayetinden hareketle çocuk suçlarına yönelik cezaların artırılması, daha sert "önleyici" tedbirler alınması çağrısı, çocuk adalet sistemini tamamen cezalandırma rejimine dönüştürmenin zeminini hazırlıyor.
Minguzzi davasında öne çıkarılan "kamu vicdanı" söylemi, aslında toplumun en korunmasız kesimine, çocuklara yöneltilen bir cezalandırma sopasına dönüştürülüyor. Devletin ideolojik aygıtları medya ve siyaset eliyle "çocuk suçlular" portresi çiziliyor. Tüm toplum bu "tehdide" karşı cezaların artırılması fikrine ikna edilmeye çalışılıyor. Oysa suçun kaynağı olan kapitalist sistemin yarattığı yapısal eşitsizlikler, çocuğun maruz kaldığı yoksulluk, eğitim hakkından mahrumiyet, sistematik şiddet hiç konuşulmuyor.
Eğer çocuklara yönelik cezalar artırılırsa, bu yasa kimin için uygulanacak? Sokakta kağıt toplayan çocuk için mi? Yoksulluk sonucu eğitimden koparılan, fabrikalarda çalışan çocuk için mi? Hayır. Devletin gözünde bu yasa, toplumsal muhalefetin en genç neferlerine karşı kullanılacak şiddet içerilmiş bir yasa olacaktır. Yeni yasa taslağından da anlaşılacağı gibi bu yasa çocuk çeteleşmesi ve çocuk suçlarından daha ziyade siyasi eylem ve faaliyetle ilişkilendirilen çocuklara karşı bir ezme ve yıldırma aracı olarak kullanılacaktır.
Kürt çocuklarının 2000’li yıllarda taş attıkları için terörist ilan edilip, "örgüt propagandası" suçlamasıyla yıllarca hapis yattıklarını hatırlatmak yetiyor. Bu yasaların "kamu güvenliği" bahanesiyle nasıl keyfi şekilde uygulanabileceğini gördük. Eğer bu yasa tasarısı kabul edilirse 15 yaşındaki çocuk "örgüt üyesi" diye hapsedilecek, 13 yaşındaki çocuk "gösteriye katılmak" suçuyla kriminalize edilecek.
Minguzzi davası gibi olaylar, "çocuk suçluluğuna" dair yapısal politikalar üretilmesi için değil, toplumda cezalandırıcı, güvenlikçi politikaları meşrulaştırmak için kullanılıyor. Oysa gerçek şu: Suça sürüklenen çocuk yoktur; suça sürükleyen devlet, düzen ve yoksulluk vardır.
"Çocuk suçluluğunu" artıran asıl unsur, devletin bizzat kendi eliyle büyüttüğü uyuşturucu ağları ve çeteleşmedir. Türkiye’de son yıllarda genç kuşaklar arasında hızla yayılan uyuşturucu kullanımı, sokaklarda kurulan torbacı ağları, mafyatik yapıların semtlerde kurduğu "gençlik yapılanmaları" devletin bilgisi ve göz yummasıyla büyümektedir. İçişleri Bakanlığı’nın her gün "büyük uyuşturucu operasyonu" başlıklarıyla servis ettiği haberlerin perde arkasında, bizzat bu suç ağlarının devletle iç içe geçmiş yapıları durmaktadır. Mahallelerde çocuk yaşta "torbacı" yapılan, 15 yaşında silahlandırılan gençler, devletin "kontrollü çürütme" politikasıdır. Suça sürüklenen çocukları korumak için değil, suça sürükleyen koşulları yönetmek için hareket eden bir devletten söz ediyoruz. "Çocuk suçluluğunda" artıştan şikayet edenler, aslında kendi yaratıkları bataklığı tartışmadan, yalnızca sonucu kriminalize etmeye çalışmaktadır.
Çocuklara yönelik cezalarda artış, yalnızca istatistikleri şişirecek, çocuk hapishanelerini dolduracak ve devletin şiddetini olağanlaştıracaktır. Bu yasa, polisin elinde işkenceye, yargının elinde infaza dönüşecektir. Bir gösteride polisin karşısına dikilen çocuk "cezalandırma" prosedürüyle karşı karşıya kalacaktır.
Ezilen ve sömürülen toplumsal kesimleri "suç"a sürükleyen yoksulluk krizi, sınıfsal eşitsizlikler, adaletsizlikler, devletin zulüm politikaları konuşulmazken, çocukların kriminalize edilmesi yalnızca baskı rejimini tahkim eder. Bu yasa gelirse, devlet elindeki sopayı önce çocuklar üzerinde deneyecektir.
Bugün yapılması gereken çocuklara daha fazla ceza vermek değil, çocukları suça sürükleyen koşulları ortadan kaldırmaktır. Minguzzi gibi vakaların arkasına saklanarak çocukları düşmanlaştıran bu politikalara karşı, çocukları değil düzeni yargılamalıyız.
Eğer biz susarsak, yarın her çocuk devletin "suçlusu" olacak.