İHD, 'Kürt meselesinde çözüm algısı' araştırmasının sonuçlarını duyurdu

İHD, "Kürt meselesinde çözüm algısı" araştırmasının sonuçlarını Ankara'da bulunan genel merkezinde açıkladı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) adına Konda Araştırma tarafından yapılan "Kürt meselesinde çözüm algısı" araştırmasının sonuçları İHD'nin Ankara'da bulunan genel merkezinde açıklandı.
KÜÇÜKBALABAN: DEVLETİN ADIM ATMAMASI KAYGIYI GÜÇLENDİRİYOR
İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, Ortadoğu'nun temel sorunlarından biri olan Kürt meselesinin 40 yılı aşkın süredir ret, inkar ve güvenlikçi politikalarla şiddet zemininde çözülmeye çalışıldığına işaret etti.
"Gelinen aşamada 1 Ekim 2024 tarihinden itibaren bu meselenin çözümünde şiddet ve güvenlikçi politikaların terk edilmesi; siyasi ve hukuki zeminde çözülmesi konusunda tarafların açıklamaları olmuştur" diyen Küçükbalaban, toplumun beklentisi olan demokratikleşme adımlarının devlet tarafından atılmasının kaygıyı güçlendirdiğini vurguladı.
Küçükbalaban, "Sürecin toplum tarafından nasıl algılandığını, barışın inşası ve toplumsallaşması için toplumun önceliklendirdiği konuların ne olduğunun anlaşılması, eşit yurttaşlık, demokratikleşme ve insan hakları temelinde Kürtlerin haklarının tanınması konusunda toplumdaki mevcut kanaatin ne olduğunun öğrenilebilmesi ihtiyacından bu araştırma yapılmıştır" ifadelerini kullandı.
Ardından araştırma sonuçları kamuoyuyla paylaşıldı. Araştırma sonuçlarını içeren raporun, Konda Araştırma tarafından 24-27 Nisan 2025 tarihlerinde 77 il, bin 362 farklı mahallede yaşayan 2 bin 620 kişiyle görüşmeler sonucu hazırlandığı kaydedildi.
'10 KİŞİDEN 8'İ HERKESİN EŞİT HAKLARA SAHİP OLMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR'
Araştırma sonuçlarına göre toplumda her 10 kişiden 8'i Türkiye'deki tüm insanların eşit haklara sahip olması gerektiğini düşünüyor. Ancak her 100 kişiden 46'sı Kürtlerin kültürel haklarının sağlanmasına olumlu yaklaşırken, 36'sı karşı çıkıyor, 18'i de olumlu veya olumsuz bir tutuma sahip değil.
Toplumun üçte biri hasta tutsakların cezalarının ev hapsine çevrilebileceğini savunuyor. Araştırmaya göre, "Hasta mahpusların tedavileri hapishane dışında sağlanmalı veya cezaları ev hapsine çevrilmelidir" yargısına katılımcıların yüzde 34'ü olumlu yaklaşırken, yüzde 42'si olumsuz yaklaşıyor. DEM Parti ve CHP seçmeninin yarıdan fazlası olumlu yaklaşırken, AKP ve MHP seçmeninin yarıdan fazlası olumsuz yaklaşıyor. Gençlerin bu konudaki tutumu daha da olumsuz.
'YÜZDE 58 TOPLUMUN İKNA OLMAYACAĞINI DÜŞÜNÜYOR'
Katılımcıların yüzde 58'i Kürt meselesinin çözümüne toplumun ikna olamayacağını düşünüyor. Her 100 kişiden 21'i düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlanması yoluyla Kürt meselesinin çözülmesine ikna olabileceğini belirtirken, yüzde 10'una göre tarafların geçmişle yüzleşmesi, yüzde 7'sine göre sivil toplumun sürece dahil edilmesi, yüzde 4'üne göre de basının özgür yayın yapabilmesi ile toplum sürece ikna edilebilir. Türklerin yüzde 65'i toplumun ikna olamayacağını düşünürken, Kürtlerin yüzde 31'i ikna olamayacağını düşünüyor.
DEVLETİN ATMASI GEREKEN ADIMLAR
Sürecin ilerlemesi için devletin atması gereken adımların başında katılımcıların yüzde 28'ine göre silahsızlanmayı sağlamak geliyor. Katılımcıların yüzde 23'ü Anayasa değişikliği, yüzde 20'si meclisi sürece dahil etmek, yüzde 12'si umut hakkı, yüzde 7'si de genel siyasi affın sürecin ilerlemesi için devletin atması gereken adımları arasında sayıyor.
'TOPLUM KÜRT SORUNU ÇÖZÜLSE DE EKONOMİDE DEĞİŞİKLİK OLMAYACAĞINI DÜŞÜNÜYOR'
Katılımcıların geneli, toplumsal barış için öncelikle şiddet ve çatışmanın son bulmasını gerekli görüyor. Toplumun yüzde 59'u için öncelikli gerekli adım şiddet ve çatışmanın son bulması. Bunu yüzde 49 oranıyla ifade ve basın özgürlüğünün ve akademik özgürlüğün sağlanması izliyor. Toplumun yüzde 33'ü için barış sürecinin yasal güvence altına alınması, yüzde 31'i için toplumdaki tüm kimliklerin ve kültürel hakların tanınması barış için gerekli adımlar arasında görülüyor. Toplumun yüzde 25'i kapsayıcı bir anayasal vatandaşlık tanımının yapılması, yüzde 19'u yerel yönetim yetkilerinin artırılması, yüzde 17'si de siyasi tutsakların serbest bırakılmasını toplumsal barış için gerekli görüyor.
Katılımcıların yarısı Kürt meselesi çözülürse ifade özgürlüğünün, yarıya yakını da insan hakları ve demokratikleşmenin iyiye gideceğini düşünüyor. Toplum genelinde adalete güvende bir şeyin değişmeyeceğini düşünenler, iyiye gideceğini düşünenlerden daha fazla bulunuyor. Toplumun yarısı hukuk sisteminde, yarıdan fazlası da ekonomide bir şeyin değişmeyeceğini düşünüyor.
'BARIŞ HAKKI EN TEMEL İNSAN HAKKIDIR'
Rapor, şu ifadelerle sonlandı: "Araştırmamızda göze çarpan mevcut ekonomik kriz koşulları nedeniyle Kürt meselesinin çözümünün ekonomiye olumlu katkı sağlayamayacağını düşünme eğilimi, ancak savunma ve güvenlik için 2025 yılında ayrılan 1 trilyon 608 milyar liralık rekor bütçenin eğitim, sağlık, barınma gibi temel insan haklarına ayrılmasının sağlanması talebi ile değişebilir. Barış hakkı, en temel insan haklarındandır. Toplumsal mutabakat ve diyaloğun geliştirilmesi, demokratikleşmenin önündeki engellerin kaldırılması için biz hak savunucuları olarak sesimizi bu en temel taleple 'barış istiyoruz!' diyerek yükseltiyoruz."