27 Ağustos 2025 Çarşamba

Sema Uçar yazdı | AKP elini kadın öğretmenlerin kıyafetinden çek

"Mesleki etik davranışlar" kisvesi altında kadın bedeni üzerindeki hegemonyasını sürdüreceği bir alanı genişletmeye çalışmak, AKP'nin aile yılı hedeflerinin arasında elbette. Kadın özgürlük mücadelesinin kazanımlarını, çoğunluğu yine kadın olan veliler üzerinden kuracağı baskı ile yok etmeye çalışan da erkek iktidarın ta kendisidir. 

2025-2026 eğitim-öğretim yılının başlamasına günler kala Milli Eğitim Bakanlığınca 18 Ağustos'ta "2025-2026 eğitim ve öğretim yılına ilişkin iş ve işlemler" konulu ve ilgili yönetmelikler çerçevesinde 56 maddelik bir genelge yayınlandı. Her eğitim-öğretim yılı öncesinde yayınlanan genelgede olduğu gibi bu yılki genelgede de ilgili yönetmelikler yer aldı. Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik de bunlardan biri. Bu seneki genelgede bu yönetmelikle ilgili maddede; "Öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği sorumluluğun bilinciyle eğitim kurumları yönetici, öğretmen ve eğitim çalışanlarının mesleki etik ilkelerine uygun şekilde hareket etmelerine özen gösterilecek. Eğitimcilik formasyonuna uygun yönetmelik doğrultusunda öğretmenlerin belirlenen kılık kıyafet seçimi, tutum ve davranışlarıyla öğrencilere örnek olması konusunda gerekli hassasiyet gösterilecektir" ifadeleri yer alıyor.

AKP tarafından önümüzdeki 10 yılın aile yılı ilan edilmesi, erkek egemen sistemin temsilcisi iktidarın eğitim politikalarına dair kısa ve uzun vadeli planlamalarını yeniden göz önüne serdi. "Milli Eğitim Bakanlığı Sosyal Sorumluluk Programı Hayat Boyu Öğrenme\Sertifikasyon Uygulama Yönergesi" kapsamında planlanacak görev, etkinlik ve projeler ile öğrenci kulüplerinin çalışmalarında "aile yılı" temasına uygun olarak ailenin korunması ve güçlendirilmesi istendi. Bakanlık politikalarının takip edilmesi, proje etkinliklerinin hayata geçirilmesi istenen genelgenin birinci maddesi bu konuda oldukça net bir şekilde durumu özetliyor.

Bu genelgede dikkat çeken diğer bir madde ise öğrencilerin kılık kıyafetine ilişkin madde. Burada da ekonomik, sade, kullanışlı, kolay temin edilmesi gibi kriterler temelinde ifadeler kullanılmış. Aslında bu ifadelerin yer aldığı yönetmelik, 2024 yılının Aralık ayında yayınlanmıştı. Fakat yeni bir yönetmelikmiş gibi, sadece öğrenciler için değil -özellikle de- öğretmenler için de "serbest kıyafet uygulamasının" kaldırıldığı şeklinde iktidar yanlısı tüm haber kanallarında yer aldı. Aynı zamanda sosyal medyada takipçisi çok olan hesaplarda özellikle kadın öğretmenlerin kılık kıyafeti üzerinden tartışmalar açıldı.

Yönetmelikte geçen seneden bu zamana bir değişiklik olmamasına rağmen böyle bir tartışmanın başlamış olması elbette manidar. Emekçilerin ve özellikle kadınların kazanımlarına, özelde de kamu emekçisi kadınların kılık kıyafet yönetmeliğinde elde ettiği kazanımları hedef alan birçok şey yazılıp çizildi. Kamu Emekçisi Sendikaları Konfederasyonu (KESK) öncülüğünde verilen mücadeleyle yönetmelikte değişiklik yapılmış ve yönetmelikteki etek giyme zorunluluğu kaldırılmış, kamu emekçisi kadınların pantolon giyme hakkı tanınmıştı. Şimdi yeniden mücadeleyle ve bedellerle kazanılmış haklarımıza yönelik saldırıların, iktidarın en sıkıştığı yerden biri olan kadın politikalarından  gelmesi şaşırtıcı değil.

Kamu emekçilerinin birleşik mücadele alanı sendikaların öncülüğünde fiili olarak başlattıkları serbest kıyafet uygulaması; yetişkin insanların ne giyeceğine karışılması ve en önemlisi tüm bu tartışmaların kamu emekçisi kadınların kıyafeti temelinde yapılıyor olması, iktidarın aile yılı politikasından bağımsız değildir. Okullarda yaşanan tüm sorunlardan sorumlu olan öğretmenmiş gibi velilerle karşı karşıya gelen kadın öğretmenler, mahalle baskısıyla "makbul kadın öğretmen" algısı üzerinden toplumsal cinsiyet rollerine hapsedilmek isteniyor. "Mesleki etik davranışlar" kisvesi altında kadın bedeni üzerindeki hegemonyasını sürdüreceği bir alanı genişletmeye çalışmak, AKP'nin aile yılı hedeflerinin arasında elbette. Kadın özgürlük mücadelesinin kazanımlarını, çoğunluğu yine kadın olan veliler üzerinden kuracağı baskı ile yok etmeye çalışan da erkek iktidarın ta kendisidir.

Öğretmenlerin, özellikle kadın öğretmenlerin, öğrencilere örnek teşkil etmesinde, kılık kıyafet seçimi ile tutum ve davranışların yönetmelikte aynı kefeye konulması, kadın bedeniyle ilgili her mevzunun politik bir alan olduğunu bir kez daha gösteriyor bize. Erkek aklının, her cümlesine ve kelimesine sinmiş politikalar, yönetmelikler, uygulamalar; sadece emeğimize değil bedenimize de yönelik saldırılardır. Topyekun bir saldırı karşısında da biz kadınların direnişi topyekun olmalıdır.