4 Ekim 2024 Cuma

19 Aralık katliamı Ümraniye Hapishanesi önünde protesto edildi

19 Aralık hapishaneler katliamı ve devrimci tutsakların direnişine ilişkin Ümraniye Hapishanesi önünde eylem yapıldı. "19 Aralık katliamını unutmadık, unutturmayacağız" denilen eylemde, katliamın sorumlularının yargılanması ve cezalandırılması istendi.

19 Aralık hapishaneler katliamı ve devrimci tutsakların direnişine ilişkin Ümraniye Hapishanesi önünde eylem yapıldı. İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) çağrısıyla yapılan eyleme Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi ve HDP Milletvekili Musa Piroğlu da katıldı.

"19 Aralık katliamını unutmadık, unutturmayacağız" yazılı pankartın açıldığı eylemde, katliamın sorumlularına işaret edildi.

Eylemde konuşan İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, Demokratik Sol Parti (DSP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Anavatan Partisi (ANAP) koalisyonunun iktidarda olduğu 19 Aralık 2000 tarihinde, asker ve polisler tarafından iş makineleri, ateşli silahlar, gaz bombaları, yanıcı kimyasal silahlar kullanılarak 20 hapishanede katliam saldırısı yaşandığını hatırlattı.

'KADIN TUTSAKLAR DİRİ DİRİ YAKILDI'
Bayrampaşa Hapishanesi'ndeki kadın tutsakların diri diri yakıldığını anımsatan Yoleri, "Silahsız, savunmasız mahpusların katledildiği bu saldırıyı devlet yetkilileri sonuna kadar savundu. Operasyonu protesto için devamında başlatılan açlık grevlerinde yüzün üstünde insan hayatını kaybetti ve dışarıda olayı protesto eden 3 bine yakın kişi gözaltına alındı" dedi.

'KATLİAMIN SORUMLULARI TERFİ ETTİRİLDİ'
Katliamdan sağ kurtulan tutsakların hücre tipi hapishanelere götürüldüğünü ve de ağır işkence, tecride maruz kaldığını kaydeden Yoleri, tutsaklar hakkında isyan ve mala zarar verme suçlamasıyla davalar açıldığını belirtti. Katliam saldırısında ölen askerlerin, kendi arkadaşları tarafından öldürüldüğünün ortaya çıktığını söyleyen Yoleri, "Dakika dakika dünyaya izlettirilen katliamın izleri silinecek gibi değildi ama hızla deliller karartılmaya çalışıldı. Katliamın failleri ve sorumlular hakkında etkin soruşturma yürütülmedi, hatta korundular, terfi ettirildiler. Dönemin Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun, bu katliamdaki rolü nedeniyle 2004 yılında ‘Devlet Üstün Hizmet Madalyası'yla ödüllendirildi" diye konuştu.

Askerler hakkında açılan davada Bayrampaşa Hapishanesi Jandarma Bölük Komutanı Zeki Bingöl'ün ifadesine değinen Yoleri, operasyonun İstanbul Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Engin Hoş'un yazılı verdiği "Tufan Harekât Emri"ne göre gerçekleştirildiğini söylediğini hatırlattı.

'KATLİAM KARARI 12 ARALIK TARİHİNDE ALINDI'
Katliam saldırısında Adalet, İçişleri, Sağlık Bakanlıkları, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Dairesi Başkanı Osman Özbek'in imzası bulunduğunu vurgulayan Yoleri, katliam saldırısı emrinin 12 Aralık tarihinde verildiğini, yedi gün süresince katliam ince ince planlandığını kaydetti.

Katliam saldırısıyla ilgili açılan davaların zamanaşımı ve beraat kararlarıyla kapatıldığını kaydeden Yoleri, hapishanelerdeki hak ihlallerinin devam ettiğine işaret etti, "Sırf İnsan Hakları Haftası içinde bu yıl; Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde Garibe Gezer, İskenderun T Tipi Kapalı Hapishanesinde Bangin Muhammed, Şakran T Tipi Kapalı Hapishanesinde Abdurrezak Suyur, Diyarbakır 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde Halil Güneş, Bolu T Tipi Kapalı Hapishanesinde İlyas Demir ve uzun süre hapishanede kaldıktan sonra hastalıkları nedeniyle infazı ertelenen Salih Tuğrul, tedavi ve sağlığa erişim hakları engellendiği için yaşamlarını kaybettiler" hatırlatmasında bulundu.

'HAPİSHANELERDE İNSANLIK DIŞI UYGULAMALAR DEVAM EDİYOR'
Hapishanelerin halen, insanlık dışı, onur kırıcı uygulamaların mekanı olduğunu vurgulayan Yoleri, "Şüpheli mahpus ölümlerine eklenen ve Covid-19 nedeniyle daha da artan ağır hasta mahpus ölümleri, mahpusun dışarı ile hatta diğer mahpuslarla teması kesilerek uygulanan ağır tecrit, keyfi disiplin cezaları, Covid-19'a karşı önlem adı altında topluma önerilen hijyen, beslenme, mesafe, maske ihtiyaçlarının karşılanmaması, karantina uygulamasının kötüye kullanılması, çıplak arama, sürgün sevk, kelepçeli muayene ve tedaviye zorlama gibi mahpusun yaşamını daraltan hak ihlalleri ile egemen zihniyet, cezaevlerini birer işkence merkezine dönüştürmüş durumda" diye kaydetti.

İHD'nin 2002 yılında gerçekleştirdiği Genel Kurulu'nda 19 Aralık'ı "Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü" ilan ettiğini hatırlatan Yoleri, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin toplumsal bir sorun olduğuna ve çözümün sadece mahpuslara bırakılamayacağına işaret etti.

Hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin durdurulması, ihlallere yönelik etkin soruşturma yürütülmesi, sorumluların yargı önüne çıkarılması ve cezalandırılması taleplerini dile getiren Yoleri, "Mahpusların yaşam haklarını koruyacak, eğitim ve sağlığa erişimi dahil tüm temel haklarını güvenceye kavuşturacak mevzuat değişiklikleri yapılmalı, uygulamanın etkin denetimi sağlanmalıdır" çağrısında bulundu.

Tecrit koşullarının sona erdirilmesi, çocuk hapishanelerinin kapatılması, kadın hapishanelerinin kadın hakları gözetilerek yeniden düzenlemesi gerektiğini de kaydeden Yoleri, "İnsan hakları savunucuları olarak, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine karşı durmaya ve mahpuslarla dayanışmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

'PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ'
Yoleri, 19 Aralık katliamının insanlığa karşı suç olduğunu vurgulayarak, "Yargılama bu suç kapsamında yapılana, zamanaşımıyla desteklenen cezasızlık son bulana kadar bu davanın peşini bırakmayacağız" dedi.