19 Aralık katliamının tanıkları anlatıyor: Direniş, siper yoldaşlığı ve devrimciler kazandı
19-22 Aralık katliamının tanıklarından Tekin Yıldız, devletin katliam saldırısı ile devrimci iradeyi teslim almaya çalıştığını belirtti. "Direniş yaşamdır" diyerek direndiklerini belirten Yıldız, "Okulda, evde, sokakta, işyerinde bu ayağa kalkışın, bu devrimci kararlılığın sesini yükseltmeliyiz. 24. yılında 19 Aralık hapishaneler direnişinin siper yoldaşlığını soluk aldığımız her alana taşımak zorundayız" dedi.
19-22 Aralık katliamı sadece IMF programını hayata geçirmek için değil aynı zamanda politik tutsakların iradesini kırmak ve ideolojik yenilgi almalarını sağlayarak toplumu sindirme amacı da taşıyordu. Doğrudan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından planlanan ve yönetilen bir saldırı ile bir taraftan hapishanelerdeki ölüm orucundakilerin yaşamı pahasına direnişi bitirme diğer taraftan da oluşabilecek kitle hareketini daha başlamadan ezme planı yapıldı. Ama devletin katliam saldırısına rağmen planı tutmadı. Devrimci tutsaklar devletin "teslim alma" saldırısına da "teslim ol" çağrısına da direnişle yanıt verdi.
19-22 Aralık katliamını ve tutsakların can bedeli direnişini dönemin tanıkları ile konuşmaya devam ediyoruz. 19-22 Aralık katliamı döneminde Bursa Hapishanesinde bulunan TKP(ML) dava tutsağı Tekin Yıldız'ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
19 Aralık katliamında hangi hapishanedeydiniz ve o gün yaşananları biraz anlatır mısınız?
19 Aralık'ta Bursa Hapishanesinde TKP(ML) dava tutsağıydım. Bursa Hapishanesindeki ölüm orucunun 2. ekibindeydim. Devlet, 19 Aralık katliamı ile ‘96 ölüm orucunda kazanılan zaferin kazanımlarını yok etmek istedi. 19 Aralık'ın provası Ulucanlar'da yapıldı. 19 Aralık katliamının amacı devrimcileri teslim almak, ideolojik yenilgi almalarını sağlamaktı. Bizler hapishanelere dönük saldırı olacağını biliyorduk ama bu kadar kapsamlı bir saldırı beklemiyorduk. Saldırı olursa ne yapacağımızı ve nasıl davranacağımızı belirlemiştik. Siper yoldaşlarımızla birlikte, "Devrimci irade teslim alınamaz" parolasını belirlemiştik. 18 Aralık'ı 19 Aralık'a bağlayan gece, Nihat Göktaş yoldaş nöbetçiydi. Gece 3'te saldırı olduğunda koğuşa haber verdi. Saldırının püskürtülmesinde bedenimiz dışında bir silahımız yoktu. Bedenimizi de açlık grevine yatırmıştık. Barikatlarımızı kurduk. Ali İhsan Özkan yoldaş devletin "teslim olun" çağrısına bedenini ateş topuna çevirerek cevap verdi.
DİRENİŞ YAŞAMDIR DİYEREK SAVAŞTILAR
Saldırı anında tazyikli su ile çırılçıplak soyularak hastaneye götürüldük. Zorla müdahaleyi kabul etmedik ve yine işkence gördük. 20 Aralık'ta ise yerde sürüklenerek Edirne Hapishanesine götürüldük. Saçımız sakalımız zorla kesildi ve hapishanenin içinde hala inşaat halinde olan koğuşa attılar bizi. Sabah sayıma gelen gardiyanlar, akşam bize işkence yapan gardiyanlardı. İlk saldırı 19-22 Aralık'ta koğuşlara saldırı idi. İkinci saldırı ise ölüm orucu direnişçilerine zorla müdahale saldırısıydı. Zorla müdahale edilenler arasında ben de vardım. Üçüncü saldırı ise 399. sayılı yasa ile tahliye edilmesi gerekenlerin tahliye edilmemesiydi. ‘96 ölüm orucu direnişçisi Ergün Bütüner yoldaş adli tıp raporlarına ve yatalak olmasına rağmen tahliye edilmedi. Pişmanlık dayatmasına masayı tekmeleyerek yanıt verdi. Ve 4 yıl daha tutuklu kaldı. Biz devletin teslim ol çağrısına bedenimizi direniş alanına çevirerek cevap verdik. "Direniş yaşamdır" diyerek savaştı direnişçiler. 19 Aralık'ın özeti neydi dersek; devletin katliamına ve saldırılarına rağmen direniş kazandı, siper yoldaşlığı kazandı ve devrimciler kazandı.
Aradan geçen bunca zamanda devletin hapishane politikasında sizce bir şey değişti mi?
Devletin F tipi saldırısı devrimcilerin direnişi sayesinde hüsrana uğradı. Bugün kuyu tipi hapishaneler inşa ediyorlar. Devrimci mücadele sürdükçe hapishaneler olacaktır ama hapishaneler oldukça da direniş devam edecektir. F tipi veya kuyu tipi hapishaneler sadece oradaki tutsaklarla ilgili değil. İktidar yönetme krizi yaşadıkça toplumu teslimi almaya çalışıyor. Tarihten bugüne kadar devletler fiziki imha, fiziki teslim alma ve hapishanelerle yıldırma politikası ile toplumu yönetmeye çalışıyor. Bu saldırılar sadece birkaç tutsağa yönelik değildir.
HAPİSHANEDEKİ SALDIRILAR TOPLUMU SİNDİRMEK İÇİNDİR
Dışarıdaki işçi, emekçi, öğrencilere yöneliktir. Emeğimin karşılığını alamayan işçiyim o yüzden tutsak olmuşum; öğrenciyim geleceğimin çalınmasına isyan etmişim tutsak düşmüşüm. Bu nedenle tutsak düşmeden önce başlayan bir mücadelenin sebeplerini anlamak ve anlatmak gerekiyor. Artık hapishanelere verilecek harf kalmadı neredeyse. Devlet insanlarda korku yaratmaya çalışıyor. Haklı duruşundan, isyanından, ayağa kalkmasından, örgütlenmesinden korktuğu için insanları bugün tutsak etmekle korkutuyor. İnsanları örgütlü mücadeleden, sınıf mücadelesinden koparmak için bugün yine F tipi, Y tipi, S tipi hapishaneler inşa ederek mücadele etmesini, örgütlenmesini engellemeye çalışıyor.
HER YERDE SİPER YOLDAŞLIĞINI BÜYÜTELİM
Nasıl bir mücadele hattı önerirsiniz?
19-22 Aralık devrimci kahramanlık haftası sadece komünistlerin devrimcilerin kahramanlığı değildir. Okulda, evde, sokakta, işyerinde bu ayağa kalkışın, bu devrimci kararlılığın sesini yükseltmeliyiz. O günü takvimsel bir günle sınırladığımızda bize bırakılan miras ve teslim olmama duruşu hayat bulmaz. 24. yılında 19 Aralık hapishaneler direnişinin siper yoldaşlığını soluk aldığımız her alana taşımak zorundayız.
Röportaj dizimize yarın, 19 Aralık katliamı döneminde Uşak Hapishanesinde TİKB dava tutsağı olan Mürüvet Küçük ile devam edeceğiz.