4 Aralık 2024 Çarşamba

'22 yıldır iktidarlar değişti ama bize yaptıkları zulüm hiç değişmedi'

Bir kez daha Galatasaray Meydanı'nda adalet isteyen Cumartesi Anneleri 658. oturumda, 1995 yılında Dargeçit'te katledilen 7 kişinin akıbetini sordu. Cumartesi Anneleri, iktidarlar değişse de zulmün adının değişmediğinin altını çizdi.

Zorla kaybetmenin insanlığa karşı işlenen en ağır suçlarından olduğunu her defasında yineleyen Cumartesi Anneleri bu hafta 658. kez adalet talebini tekrarladı.

Galatasaray Meydanı'nda "Kayıplar belli failler nerede?" şiarıyla buluşan kayıp yakınları, gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ile kırmızı karanfil taşıdı. Cumartesi Anneleri her hafta olduğu gibi bu hafta da pankartın üzerine bıraktıkları kayıpların yanına "barış"ı simgeleyen beyaz tülbent bıraktı.

Bu haftanın oturumunda 22 yıl önce Mardin'in Dargeçit ilçesinde katledilen 7 kişi için düzenlenen eyleme HDP'li Meclis Başkan Vekili Pervin Buldan, HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca, HDP Milletvekili Hüda Kaya ve CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu katıldı. Eylemde söz alan Tanrıkulu, "Ölüm kuyularından Lice'deki ölüm bodrumlarına gelecek bir sürece geldik" dedi. Dargeçit katliamının dosyasının çok yere sevk edildiğine dikkat çeken Tanrıkulu, aynı şekilde birçok katliam dosyasının insanlar gibi sürgün edildiğini kaydetti. Tanrıkulu, "İktidarların adı değişiyor ama zulmün adı değişmiyor" dedi.

YILDIZ: 22 YILDIR İKTİDARLAR DEĞİŞTİ AMA ZULÜM HİÇ DEĞİŞMEDİ
İzmir'de 23 Şubat 1995 yılında gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın soruşturmasının yenilenmesi ve tekrar yapılması için kayıpların avukatı Gülseren Yoleri tekrar başvuruda bulundu. Ancak savcılık etkin bir soruşturma yapmak yerine Murat Yıldız'ın "gaip" kararını alarak kayıplardan tamamen düşürülmesi için girişimde bulundu. Konuya ilişkin konuşan Murat'ın annesi Hanife Yıldız, duygulu anlar yaşadı. Galatasaray Meydanı'na işaret eden anne Yıldız, 22 yıldır dört mevsim boyunca adalet aradıklarını dile getirdi. Anne Yıldız, "22 yıldır adalet kayboldu. O günden bugüne kadar iktidarlar değişti ama bize yönelik zulüm hiç değişmedi" dedi.

Zamanın çok hızla geçtiğini kaydeden Yıldız, adalet mücadelesinde hayatını kaybedenlerin olduğunu söyledi. "Onlar bizi yalnızlaştırmaya çalıştıkça biz inatla çoğalıyoruz" diyen anne Yıldız, davaya ilişkin kendisine gönderilen evrakı gösterdi ve şöyle devam etti: "Benim Gebze nüfusuyla bir derdim yok. Oğlum Gebze nüfusuna kayıtlı değil İstanbul'a kayıtlı. Davacı olduğum kişileri göstersinler bana. Oğlumun davasının yürütülmesini istiyorum."

'DARGEÇİT'TE KAYBEDİLEN İNSANLARIMIZ İÇİN ADALET İSTİYORUZ'
Bu haftanın basın metnini gözaltında kayıpların simgesi olan Hasan Ocak'ın ablası Maside Ocak okudu. Ocak, zorla kaybetme suçunun cezasızlık sisteminin varlığında gerçekleştiğini söyledi. Ocak, "Cezasızlık sistemi, toplumu hukuktan ve adaletten uzaklaştırarak huzur ve güven içinde bir toplumsal yaşamı imkansızlaştırır. Bu nedenle 658 haftadır gözaltında kaybetme suçunun cezasız bırakılmasına itiraz ediyoruz" dedi.

Ocak, Dargeçit davasının takipçisi olmaktan asla vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi ve ekledi: "Kayıp davalarındaki cezasızlık politikasının derhal son bulmasını istiyoruz. Dargeçit'te kaybedilen insanlarımız için adalet istiyoruz."

NE OLMUŞTU?
29 Ekim 1995 tarihinde Mardin/Dargeçit'te ağır silahlı askerler yaptıkları ev baskınlarında üçü çocuk, ikisi lise öğrencisi 7 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınan 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, 16 yaşındaki Nedim Akyön, 19 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 20 yaşındaki Abdurrahman Olcay, 21 yaşındaki Abdurrahman Coşkun, 57 yaşındaki Süleyman Seyhan Dargeçit Jandarma Taburuna götürüldü.

Aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan Davut'un annesi Hayat Altunkaynak, Süleyman Seyhan'ın kızı Fehime ve Seyhan'ın 11 yaşındaki kardeşi Hazni, 3 gün boyunca ağır işkence gördükten sonra serbest bırakıldı. Serbest bırakılanlar gözaltında tutulan yakınlarının ağır işkence gördüklerini açıkladı. Gözaltında tutulanları arayan ailelerinin yaptıkları tüm başvurular sonuçsuz kaldı. Başvurularına; "Sorgu sonrası serbest bırakıldılar, dağa gitmişler" cevabı verildi. Aileler kayıplarını aramaktan vazgeçsin diye tehdit edildi, gözaltına alındı, işkence gördü. Yapılan suç duyuruları soruşturulmadan takipsizlikle sonuçlandı.

6 Mart 1996 tarihinde, Süleyman Seyhan'ın kafası olmayan yakılmış bedeni bir kuyuda bulundu. Süleyman Seyhan'ın atıldığı kuyuyu gösteren uzman çavuş Bilal Batırır'da Dargeçit Jandarma Taburunda kaybedildi. İnsan Hakları Derneği'nin 29 Mayıs 2009 tarihli başvurusu ve İHD Mardin Şubesi'nin çabası sonucunda Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı yeniden açtı ve soruşturma başlattı. Savcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında Dargeçit kayıplarının gözaltında öldürülerek kuyulara gömüldüğü gerçeği ortaya çıktı. 2012-2013 ve 2015 tarihleri arasında yapılan kazılar sonucunda, gözaltına alınan kişilerin ağır işkence izleri taşıyan kemiklerine ulaşıldı.

Mardin Jandarma Komutanı Hurşit İmren ve Dargeçit Jandarma Komutanı Mehmet Tire'nin de içinde olduğu 18 kişi hakkında, 'birden fazla kişiyi taammüden öldürme' suçlamasıyla dava açıldı. Dava dosyası açıldığı Midyat'tan 'güvenlik' gerekçesiyle Adıyaman'a sevk edildi. Kayıp ailelerinin uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan hakları ihlal edildi. 13 Mart 2017'de Adıyaman'da görülen yedinci duruşmada karar aşamasına gelen dava bu kez Ankara'ya nakledilerek, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Kızıltepe JİTEM davasıyla birleştirildi. "Davaya bakma yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir ilkesinin ihlaliyle başlayan Dargeçit JİTEM davasında ceza vermekten çekinen mahkeme heyeti çareyi davayı şehirden şehire dolaştırmakta buldu. Dargeçit davasının uzaması ve davanın cezasızlıkla sonuçlanması riskini de beraberinde getiren bu birleştirme kararı mahkemenin insanlığa karşı işlenmiş bu ağır suçun  faillerini  hakkaniyete uygun bicimde cezalandıracak istek ve iradede olmadığı yönündeki kaygılarımızı güçlendirdi.