1 Ekim 2024 Salı

Afyon Hapishanesi'nde tutsaklar açlık grevine başladı

ÖHD Ankara Şubesi Hapishane Komisyonu, İç Anadolu Bölge hapishanelerine ilişkin 3 aylık raporunu kamuoyuyla paylaştı. Rapora göre, Afyon T Tipi Hapishanesi'nde 10 tutsak ayakta sayım ve ağız içi arama dayatmasına karşı süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başladı.

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi Hapishane Komisyonu, İç Anadolu Bölgesi'ndeki hapishanelere ilişkin hazırladıkları 3 aylık raporu kamuoyuyla paylaştı. Şube binasında düzenlenen basın toplantısında ilk sözü avukat Hülya Yıldırım aldı.

Yıldırım, raporun Karabük T Tipi, Yozgat 1 Nolu T Tipi, Yozgat 2 Nolu T Tipi, Çorum Sungurlu T Tipi, Çorum L Tipi, Afyon Bolvadin Kapalı, Tokat T Tipi, Sincan Kadın Kapalı, Sincan 1, 2 Nolu F Tipi, Sincan 1 ve 2 Nolu Yüksek Güvenlikli, Eskişehir H Tipi ile Afyon T Tipi hapishanelerini kapsadığını ve hapishanelerin durumuna ilişkin idarelerle de görüştüklerini aktardı. Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi'ne yetki belgesiyle giden avukatların görüşmelerinin engellendiğini kaydeden Yıldırım, bu uygulamanın avukatlık kanununa aykırı olduğunu vurguladı.

AFYON'DA 10 TUTSAK AÇLIK GREVİNDE
Yıldırım, Afyon T Tipi Kapalı Hapishanesi'nde ağız içi arama ve ayakta sayım dayatmasında bulunulduğu, 10 tutsağın bu dayatmaya karşı süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başladığı bilgisini verdi. Ayakta sayım dayatmasının keyfi olduğunu söyleyen Yıldırım, "Kanun da insan onuruna uygun bir sayım ve aramayı esas alır. Kişilere sırf askeri bir düzene uyma için ayakta sayım dayatılmasının hukuki bir yanı yoktur. Ağız içi arama da insan onuruna aykırıdır" diyerek, bu uygulamanın sonlanması için hapishane idaresine çağrı yaptı.

Hapishanelerde pandemi sonrası tecridin derinleştiğini ifade eden Yıldırım, tutsakların spor, sohbet, yayına erişim ve kitap haklarından mahrum bırakıldığını kaydetti. Yıldırım, tutsakların maruz bırakıldığı tecridin ağır sonuçları olduğunun altını çizdi.

'HAK İHLALİ VE İŞKENCE HAPİSHANELERİN GERÇEKLİĞİ OLDU'
Avukat Yunus Emre Şahan ise, gelinen süreçte hapishanelerin hukuksuzlukların ve baskıların merkezi haline geldiğine işaret etti. Hapishane yönetimi ve gardiyanların çok rahat bir biçimde suç işlediğini ve korunduğunu ifade eden Şahan, şöyle devam etti: "Süreklileşen ihlaller, hücre cezaları, ayakta sayım uygulamaları, infaz yakmalar, fiziki-psikolojik saldırılar, tedavi edilmeyen hasta mahpuslara uygulanan tecrit ve daha birçok hak ihlali cezaevlerinin birer gerçekliği haline gelmiştir. Siyasi mahpuslara uygulanan düşman ceza hukuku politikasıyla infazların yakılması, tedavi hakları ve dolayısıyla yaşam hakkının engellenmesi sebepleriyle cezaevlerinde neredeyse her gün yeni ölüm haberleri almaktayız."

Hapishane yönetimlerinin yaptığı insanlık dışı uygulamaların iktidar ve yargı tarafından meşrulaştırılmak istendiğine dikkat çeken Şahan, "İnsan onurunu ve şerefini hedef alan hiçbir uygulamanın yakından uzaktan hukukta yeri yoktur" dedi. İşkence suçunun zamanaşımına tabi olmadığını hatırlatan Şahan, hiçbir kanunun yaşam hakkı ihlaline gerekçe edilemeyeceğini vurguladı.

Şahan, "Suça karışan kamu personelleri ile ilgili etkin soruşturma yürütülmesini, bu yöndeki iddialarla ilgili, kamuoyuna, aydınlatıcı ve somut olgularla çelişmeyen doyurucu açıklamalar yapılmasını talep eder ve tüm bu sürecin takipçisi olacağımızı basına ve kamuoyuna duyururuz" ifadelerini kullandı.