3 Ekim 2024 Perşembe

Asrın Hukuk Bürosu'ndan İmralı Tespit Raporu

Asrın Hukuk Bürosu, "2021 Yılı İmralı Tespit Raporu"nu açıklıyor. Raporda 2021 yılında yapılan 71 aile ve vasi, 202 de avukat başvurusunun yanıtsız kaldığı paylaşılırken, İmralı'nın tecrit sistemi ile yönetildiğine ve özel bir hukuk işletildiğine vurgu yapıldı.  

Asrın Hukuk Bürosu, müvekkilleri PKK Lideri Abdullah Öcalan ile diğer tutsaklar Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Ateş'in ağır tecrit koşulları altında tutulduğu İmralı F Tipi Hapishanesi'ne dair hazırladıkları "2021 Yılı İmralı Tespit Raporu"nu kamuoyu ile paylaştı. Beyoğlu'nda bulunan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği'nde (ÖHD) yapılan basın toplantısına Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Rezzan Sarıca, İbrahim Bilmez, Cengiz Yürekli, Emran Emekçi'nin yanı sıra İnsan Hakları Derneği (İHD) Eşbaşkanı Gülseren Yoleri, İHD Hapishaneler Komisyonu üyesi avukat Davut Aslan, ÖHD İstanbul Şube Eşbaşkanı Arzu Kayaoğlu ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) temsilcisi Ümit Efe de katıldı.

'OLAĞANÜSTÜ TECRİT KOŞULLARINDA TUTULMUŞLARDIR'
6 başlık altında oluşturulan raporun "Giriş" bölümünde İmralı F Tipi Hapishanesi'nin iç hukuk ve uluslararası hukuk devre dışı bırakılarak, Şubat 1999 döneminde Abdullah Öcalan'a özgü inşa edilmiş tek kişilik bir "ada hapishanesi" olduğunun altı çizildi. İmralı'nın o günden bu güne kadar kişiye özel statü ve uygulamalarla yönetildiğinin belirtildiği raporda, "Burada tutulan Müvekkillerimiz; Sn. Abdullah Öcalan geride kalan 23 yıl boyunca, Sn. Hamili Yıldırım, Sn. Ömer Hayri Konar ve Sn. Veysi Aktaş ise adada bulundukları 7 yıl boyunca 'İmralı Tecrit Sistemi' dediğimiz ağırlaştırılmış infaz rejiminde, olağanüstü tecrit koşullarında tutulmuşlardır" denildi.

'DENETLEME MEKANİZMALARININ İŞLEVSİZ OLDUĞU BİR YIL'
Anayasa'da, uluslararası sözleşmelerde ve yasalarda tanınan, avukatları ile görüşme hakları, aile bireyleri ile görüşme hakları, telefon ile görüşme hakları ve dış dünya ile mektup, faks ve her türlü iletişim araçlarıyla haberleşme haklarının İmralı'da ortadan kaldırılmış vaziyette olduğuna işaret edilen raporda, İmralı Hapishanesi'nin kurulduğu günden bugüne, temel hak ve özgürlüklerin sistematik olarak ihlal edildiği bir mekan olduğu vurgulandı. Raporun devamında PKK Lideri ve yanında bulunan diğer tutsaklardan 25 Mart 2021 tarihinden bu yana hiçbir haber alınamadığı belirtilerek, "Sağlık durumları, tutulma koşulları, pandemi ile ilgili tedbir ve gelişmeler, hukuki durumları ve benzeri diğer boyutlar hakkında herhangi bir bilgiye sahip olunamamıştır. Müvekkillerin maddi ve manevi bütünlüklerinin korunup korunamadığına dair derin kaygılara yol açan haber alamama hali mevcuttur. Özellikle 2016 yılında ilan edilen olağanüstü hal ve sonrasında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler sonucunda oluşturulmaya çalışılan yeni, ancak otoriter ve baskıcı yönetim şekli hukuksal-politik-yönetsel alanlarda birçok değişim yaratmıştır. Bu yönüyle geçmiş dönem gibi 2021 yılı da hukuki güvenliğin ve hukuki öngörülebilirliğin olmadığı, aynı zamanda hukuki denetleme mekanizmalarının işlevsiz olduğu bir yıl olmuştur" ifadeleri kullanıldı.

'YÜZ YÜZE TEK BİR AİLE GÖRÜŞÜ GERÇEKLEŞTİRİLEMEDİ'
Raporun "Tecrit Ve Haber Alamama Hali" bölümünde de geçmişten bu yana olduğu gibi 2021 yılında da vasi, aile bireyleri ve avukatlar, her hafta düzenli olarak Abdullah Öcalan ve diğer müvekkillerle görüşme gerçekleştirmek üzere İmralı Hapishanesi'nden sorumlu Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılı başvurularda bulunulduğu, aynı başvuruların savcılık aracılığıyla İmralı Hapishanesi İdaresine de düzenli bir şekilde yapıldığı bilgisi verildi. 2021 yılı boyunca 71 aile ve vasi başvurusu yapıldığı bilgisinin paylaşıldığı raporda, söz konusu başvurulara herhangi bir şekilde yanıt verilmediği, yüz yüze tek bir aile görüşü gerçekleştirilemediği kaydedildi.

'AVUKAT ZİYARETİ GERÇEKLEŞTİRİLEMEDİ'
Raporun devamında resmi bayram günlerine özel yapılan başvurulara da olumlu yanıt verilmediği aktarılırken, avukatların da yıl boyunca her iki kuruma yaptığı toplam 202 başvurunun yanıtsız bırakıldığı ve herhangi bir avukat görüşü gerçekleştirilemediği ifade edildi. 5275 sayılı yasanın 59'un maddesine atıf yapılan raporda, "Sayın Öcalan'a özgü getirilen ağırlaştırılmış infaz rejiminin düzenlendiği 5275 sayılı yasanın 25. Maddesine göre de 15 günde bir aile görüşü yapılması gerekmektedir. Ancak önceki yıllardan beri uygulanan fiili ve hukuk dışı ziyaret yasakları kesintisiz bir şekilde devam etmiş ve 2021 yılında da tek bir aile veya avukat ziyareti gerçekleştirilememiştir" diye kaydedildi.

'TELEFONA ÇIKAMADILAR'
Raporda 14 Mart 2021 gecesi PKK Lideri'nin yaşamına dair haberlerin sosyal medya ortamında yayınlandığı, bundan dolayı sağlığı, güvenliği ve tutulma koşullarına dair ailesi ile avukatları ve kamuoyunda ciddi kaygılar oluştuğu ve bu kaygıların giderilebilmesine dönük bir an önce aile ve avukat ziyaretlerinin gerçekleşmesi için yazılı ve sözlü başvuruların yapıldığı da hatırlatıldı. 15 Mart 2021 tarihinden 25 Mart 2021 tarihine kadar söz konusu iddialar üzerine avukat ile görüşme hakkı, aile ve vasi ile görüşme hakkının ivedilikle sağlanması için her gün ayrı ayrı toplamda 9'ar defa başvuru yapıldığı ancak hiçbir şekilde yanıt alınamadığına yer verilen raporda, "Yüz yüze ziyarete izin vermeyen Cezaevi İdaresi tarafından aileler telefon görüşme haklarını kullanmak üzere bulundukları illerdeki başsavcılıklara çağrılmışlardır. 25 Mart 2021 tarihinde savcılıklarda gerçekleşmesi planlanan telefon görüşmelerinde; Sn. Öcalan'ın kardeşi ile yapmakta olduğu görüşme 3-4 dakika gibi çok kısa süre sonra aniden kesilmiş ve görüşmeye devam edilememiştir. Sn. Hamili Yıldırım'ın da görüşmesi kısa sürmüş; Sn. Ömer Hayri Konar ve Sn. Veysi Aktaş'ın görüşmeleri ise tecrit koşullarını protesto ettikleri ve telefona çıkmadıkları beyan edilerek gerçekleştirilmemiştir" diye belirtildi.

'İLETİŞİM İMKANI TANINMAMAKTADIR'
Abdullah Öcalan'ın yaptığı telefon görüşmesindeki sözlerine de dikkat çekilen raporda, "Sn. Öcalan, kesintiye uğrayan kısa telefon görüşmesinde mevcut tecrit halinin kabul edilemez olduğunu belirtmiş, avukatlarıyla görüşme hakkının mutlaka sağlanmasını talep etmiş ve hukuka aykırı bu duruma karşı sorumlu makamları hukuka ve yasalara uygun hareket etmeye davet etmiştir. Fakat Sn. Öcalan ve diğer Müvekkiller ile yarıda kesilen bu telefon görüşmesinden sonra hiçbir şekilde irtibat kurulamamaktadır. Aile ve Avukat görüş başvurularına herhangi bir cevap verilmemekte, telefon veya mektup yolu ile iletişime geçme imkanı tanınmamaktadır" denildi.

Raporun "İmralı Ada Hapishanesinde Mevcut Koşullara Dair Özet Bilgiler" başlığında da şu bilgiler paylaşıldı:

PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın durumuna ilişkin;
🔹 "15 Şubat 1999 tarihinden beri İmralı Hapishanesinde tek kişilik hücrede tutulmaktadır.
🔹 İlk on yıl boyunca hapishanede tek başına tutulmuştur. Daha sonra ise hafta içi günün 23 saati, hafta sonu 24 saat boyunca yine tek başına tutulmuştur.
🔹 İlk 12 yıl boyunca avukat ile görüşme hakları haftada bir gün bir saat ile sınırlı tutulmuş ancak bu sınırlı hakları dahi sürekli bir şekilde engellenmiştir.
🔹 27 Temmuz 2011 tarihinden bu güne 11 yıl boyunca yalnızca Mayıs-Ağustos 2019 Tarihlerinde 5 avukat görüşü gerçekleştirebilmiştir. Bu beş görüşmenin sonuncusu ise 7 Ağustos 2019 tarihlidir.
🔹 2014 yılından bu yana yalnızca 5 aile görüşü gerçekleştirebilmiştir.
🔹 Son yüz yüze yapılan görüşme 3 Mart 2020 tarihinde kardeşi ile yapabildiği görüşmedir.
🔹 İlk günden bugüne yalnızca 27 Nisan 2020 ile 25 Mart 2021 tarihlerinde olmak üzere 2 defa telefon ile görüşme gerçekleştirebilmiştir.
🔹 25 Mart 2021 tarihli son telefon görüşmesi çok kısa süre içinde yarıda kesilmiş ve görüşmeye devam edilememiştir. O günden itibaren kendisinden haber alınamamaktadır."
 
Hamili Yıldırım ile ilgili olarak;
🔹 "İmralı Adasına getirildiği Mayıs 2015 tarihinden bugüne kadar avukatlarıyla tek bir görüşmesine dahi izin verilmemiştir.
🔹 7 yıl boyunca yalnızca 2 defa aile görüşü gerçekleştirebilmiştir.
🔹 Kendisi ile yüz yüze yapılan son görüşme 12 Ağustos 2019 tarihli aile görüşmesidir.
🔹 27 Nisan 2020 ile 25 Mart 2021 tarihlerinde olmak üzere yalnızca 2 defa telefon ile görüşme gerçekleştirebilmiştir
🔹 25 Mart 2021 tarihinden itibaren kendisinden haber alınamamaktadır."

Ömer Hayri Konar ile ilgili olarak;
🔹 "İmralı Ada Hapishanesine getirildiği 16-17 Mart 2015 tarihinden bugüne kadar avukatlarıyla görüşmesine hiçbir zaman izin verilmemiştir.
🔹 7 yıl boyunca yalnızca 3 defa aile görüşü gerçekleştirebilmiştir.
🔹 Kendisi ile yüz yüze yapılan son görüşme 3 Mart 2020 tarihli aile görüşmesidir.
🔹 İmralı Ada Hapishanesine getirildiği tarihten sonra 27 Nisan 2020 tarihinde de salgın hastalık gerekçesiyle bir defaya mahsus telefon ile görüşme yapmasına olanak tanınmıştır.
🔹 25 Mart 2021 tarihli telefon görüşmesine ise içinde tutulduğu koşulları protesto ettiği gerekçesiyle çıkmadığı savcılık tarafından aileye iletilmiştir.
🔹 27 Nisan 2020 tarihinden itibaren kendisinden haber alınamamaktadır."
 
Veysi Aktaş ile ilgili olarak;
🔹 "İmralı Ada Hapishanesine getirildiği 16-17 Mart 2015 tarihinden bugüne kadar avukatlarıyla görüşmesine hiçbir zaman izin verilmemiştir.
🔹 7 yıl boyunca yalnızca 3 defa aile görüşü gerçekleştirebilmiştir.
🔹 Kendisi ile yüz yüze yapılan son görüşme 3 Mart 2020 tarihli aile görüşmesidir.
🔹 27 Nisan 2020 tarihinde de salgın hastalık gerekçesiyle bir defaya mahsus telefon ile görüşme yapmasına olanak tanınmıştır.
🔹 25 Mart 2021 tarihli telefon görüşmesine ise içinde tutulduğu koşulları protesto ettiği gerekçesiyle çıkmadığı savcılık tarafından aileye iletilmiştir.
🔹 27 Nisan 2020 tarihinden itibaren kendisinden haber alınamamaktadır."

'GÖRÜŞ BAŞVURULARI SONUÇSUZ BIRAKILDI'
Raporun "Mahkemeye Yapılan Başvurular İle Gizli Yürütülen Hukuk Dışı Yasak Kararları" başlığında da Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına ve İmralı Hapishanesi idaresine yapılan aile ve avukat görüş başvurularının tamamı sonuçsuz kalınca 30 Mart 2021 tarihinde Bursa İnfaz Hakimliğine bir başvuruda bulunulduğu ifade edildi. Bu başvuruda; "Avukat, aile ve vasi ziyaret haklarının sağlanmasını, avukatların olası dosyalara erişimleri önündeki engellere son verilmesi, avukat ile temsil ilkesinin gereklerinin yerine getirilmesi, yasal tanıma uygun olarak rutin telefon haklarının sağlanması, yazışma hakları önündeki engellerin kaldırılarak mektup gönderme ve alma koşullarının sağlanması" şeklinde taleplerde bulunulduğu kaydedildi.

'İNSANLIK DIŞI MUAMELEYE DÖNÜŞTÜ'
PKK Lideri Abdullah Öcalan ve diğer müvekkillerin insanlık dışı, kötü muameleye dönüşmüş ve sistematik olarak yıllardır sürdürülen tutulma koşullarının düzeltilmesi yönündeki başvurunun, hukuka ve yasaya aykırı bir şekilde hemen ertesi gün hızlıca reddedildiği kaydedilen raporda, "Bu başvurunun sonucunda ise 29 Ocak 2021 tarihinde müvekkillerle ilgili aile ziyaretlerini yasaklayan bir disiplin cezasının varlığından haberdar olunmuştur. Aile ziyareti, avukat ziyareti ve tüm haberleşme hakkının kullanılması gibi farklı kanuni düzenlemeler barındıran talepler, öncesinde gizli yürütülen ve hukuksuz bir şekilde sonuçlandırılan salt bir disiplin cezası gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. Oysaki bir disiplin cezası hukuka uygun olmak koşuluyla dahi en fazla aile ziyaretlerinin belirli süreliğine kısıtlanmasına neden olabilir" ifadeleri yer aldı.

'KANUNUN AÇIK İHLALİ'
Hukuki düzenleme olmasına rağmen başvuru içerisinde yer verilen avukat ziyaret taleplerinin de, herhangi hukuki bir nedensellik içermeyen "disiplin cezası" gerekçe gösterilerek reddedildiği  belirtilen raporda şöyle denildi: "Avukat ziyaret talepleri ancak ve ancak 5275 sayılı yasanın 59. Maddesinde aranan şartlar gerçekleştikten sonra ve mahkeme kararı ile belirli süreliğine engellenebilecekken hukuk dışı yürütülen bir disiplin cezasının dayanak yapılması kanunun açık ihlali mahiyetindedir."

Yine telefon talebinin reddedilmesine gerekçe olarak gösterilen 7 Eylül 2020 tarihli 6 aylık iletişim yasağı kararı üzerinden 6 aydan fazla bir süre geçtiğine vurgu yapılan raporda, "Nitekim 5275 sayılı infaz yasasının 42. Maddesi başta olmak üzere hiçbir kanun maddesi telefon ile iletişim hakkını üç aydan fazla yasaklamaya cevaz vermemektedir. İnfaz Hakimliğinin bu kararına karşı yapılan itiraza ise bugüne kadar herhangi bir cevap verilmemiştir" ifadelerine yer verildi.

En son yapılan ve kısa sürede kesilen telefon görüşmesinden sonra yıl boyunca müvekkillere ulaşmak, ziyarette bulunup yüz yüze görüşmek ve kendilerinden haber almak için çok sayıda girişimde bulunulduğuna işaret edilen raporda, şu ifadeler yer aldı: "Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına, savcılık aracılığıyla Cezaevi İdaresi'ne yapılan tüm aile, vasi ve avukat ziyaret talepleri ile müvekkillere belli aralıklarla gönderilen mektuplardan herhangi bir sonuç alınamayınca 22 Kasım 2021 tarihinde yeniden Bursa İnfaz Hakimliğine başvuruda bulunulmuştur. Başvuruda; Müvekkillerin hukuka aykırı fiili uygulamalarla ya da hukuki dayanaktan yoksun idari ve yargı kararlarıyla dış dünya ile temaslarını sağlayacak araçlardan (avukat ve aile ziyaretleri, telefon ve yazışma hakkı vs. haberleşme hakkı) tamamen yoksun oldukları ortaya konulmuştur. Devamla dış dünya ile temaslarını sağlayacak mekanizmaların bir bütün olarak, aynı anda ve kesintisiz bir biçimde sürekli olarak engellenmesinin ulusal ve uluslararası mevzuata aykırı olduğu gibi insanlık dışı ve kötü muamele yasağının ihlalini oluşturduğu izah edilmiştir.

'İMRALI'DA ALIKONMA HALİ VAR'
Böylesi bir tecrit boyutunun hücre içinde hücre hapsi niteliğinde olduğu, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi'nce verilen kararlarda ve CPT tarafından doğrudan İmralı'daki koşullarla ilgili yapılan tespitlerde 'incommunicado' alıkonma hali olduğu açıklanmıştır. 'İncommunicado' alıkoyma hali, dışarıdaki dünya ile hiçbir iletişiminin olmadığı ve bu nedenle ailesi, arkadaşları ve avukatları da dahil olmak üzere herhangi birisi ile iletişim kuramadığı anlamına gelmektedir. Bu alıkonma hali, idarenin insafına terk edilmiş olmaları, durumun özelliği gereği herhangi bir denetimin söz konusu olmaması sebepleriyle her türlü ihlalin ortaya çıkmasına neden olabilecek koşulları oluşturmaktadır."