2 Ekim 2024 Çarşamba

Avukatlar sanık Neslihan Duran'ın gizli tanık olup olmadığının tespitini istedi

Aralarında ESP üye ve yöneticileriyle gazetecilerin de olduğu çok sayıda sosyalist hakkında İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davaya eklenen gizli tanık beyanlarına ilişkin avukatlar mahkemeye başvuruda bulundu. Avukatlar 100 kişi hakkında beyanda bulunan "M4L1T2P5Z3" isimli gizli tanığın dava sanıklarından Neslihan Duran olup olmadığının tespit edilmesini, bu tespitin yapıldığı durumda gizli tanığın koruma kararının kaldırılmasını istedi.

ESP üye ve yöneticileriyle gazetecilerin de aralarında olduğu çok sayıda sosyalist 2020 yılı Ekim ayında devrimcilerin cenazelerine katılmak ve sosyal medya paylaşımları gerekçe yapılarak gözaltına alınmış, dört günlük gözaltının ardından serbest bırakılmıştı. İddianame hazırlanmasının ardından 22 kişi hakkında açılan dava İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı.

Dava kapsamında duruşmalar devam ederken İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından "M4L1T2P5Z3" kod isimli gizli tanık beyanı dosyaya eklenerek, 24 Şubat 2022 tarihinde görülen duruşmada gizli tanığın sonraki duruşmada dinlenmesi kararı alındı.

7 Haziran 2022 tarihinde görülecek duruşma öncesinde dava avukatları 100 kişi hakkında beyanda bulunan "M4L1T2P5Z3" kod isimli gizli tanıkla ilgili İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvuruda bulundu. Avukatlar, gizli tanığın dosya sanıklarından Neslihan Duran olup olmadığının tespitinin yapılmasını isterken, bu tespitin yapılması durumda gizli tanığın koruma kararının kaldırılmasını, aksi halde hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delilin dosyadan çıkarılması talebini mahkemeye iletti.

'GİZLİ TANIK KURUMU SUİSTİMAL EDİLİYOR'
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulan dilekçede 5 Ocak 2008 tarihinde yürürlüğe giren Tanık Koruma Kanunu'nun ardından pek çok dosyaya gizli tanık ifadelerinin eklendiğine dikkat çeken avukatlar, bu düzenlemenin suistimal edildiğine işaret etti.

Ceza yargılamalarında dosyaya sunulan beyanların pek çoğunun İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava dosyasında olduğu gibi "nerede, nasıl, hangi koşullarda alındığı bilinmeyen, sorgulanamayan, söylediği bilgiyi nasıl elde ettiği öğrenilmeyen, beyanlarının doğruluğu/inandırıcılığı tartışılamayan, yargılama makamlarının dahi çoğunlukla doğrudan temas edemediği, yalnızca polis tarafından dinlenen kişinin beyanları üzerine şekillendiğine" dikkat çekti.

Pek çok dosyada müştekiler, polis, cumhuriyet savcıları, sanıklar ya da yargıçların gizli tanık olabildiğine işaret eden avukatlar, benzer örneklerle karşılaştıklarını hatırlattı. Polisin hem bu dosya kapsamında gözaltına alınanlara hem de farklı soruşturmalarda gözaltına alınan kişilere "suçtan kurtulma vaadi"yle gizli tanık olma baskısı uyguladığını hatırlatan avukatlar, "Bu yönde bir baskı karşısında gizli tanık olmayı kabul eden bir kişinin gerçek beyanlar sunamayacağı ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen bir delilin de en başta adil yargılanma hakkını ihlal edeceği ve ceza yargılamasının en temel amaçlarından biri olan adil yargılanma hakkını ihlal edeceği ortadadır" diye kaydetti.

İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 22 sosyalist hakkındaki yargılamada müvekkiller ve ailelerine aynı dosya kapsamında yargılanan Neslihan Duran hakkında gizli tanık olarak işlem yapıldığına dair bilgiler paylaşıldığını kaydeden avukatlar, "Hakkında soruşturma yürütülüp serbest bırakılan bir kişinin gizli tanık yapılmak istenmesinin sık karşılaşıldığı bir uygulama olduğundan; şüphe düzeyinde paylaşılan bu bilgilerin doğru olma ihtimali kuvvetle muhtemeldir. Yargılamanın hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerden arındırılması bakımından öncelikle dosyamızda müvekkiller aleyhine gerçeğe aykırı beyanda bulunan M4L1T2P5Z3 kod isimli gizli tanığın; dosyamız sanıklarından Neslihan Duran olması halinde, tanık koruma programına son verilmesini aksi halde bu delilin dosyadan çıkarılmasını talep etmekteyiz" dedi.

Mahkemenin aksi yönde vereceği bir kararın Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) pek çok kararında gizli tanığın dinlenme usulü bakımından ya da gizli tanık beyanlarına atfen kurulan mahkumiyet hükümleri nedeniyle verdiği ihlal kararlarına aykırılık teşkil edeceğine dikkat çeken avukatlar, "AİHM Balta ve Demir/Türkiye başvurusunda; gizli tanığın savunma makamının hazır olmadığı bir duruşmada dinlenmesi, gizli tanığın beyanının yegane belirleyici delil olması, sanık ve müdafiye gizli tanık delilinin güvenilirliğini doğru ve hakkaniyete uygun şekilde değerlendirme imkanı veren yeterli usuli güvencelerin sağlanmadığını belirterek başvuranların savunma haklarına, adil bir yargılamanın gereklilikleriyle bağdaşmayan bir sınırlama getirildiği kanısına varmıştır" hatırlatmasında bulundu.

GİZLİ TANIK BEYANIYLA ANKARA'DA OPERASYON YAPILMIŞTI
"M4L1T2P5Z3" kod isimli gizli tanığın beyanlarına dayanılarak 2021 yılı Eylül ayında Ankara'da ev baskınları yapılmış ve aralarında akademisyenler ve üniversite öğrencilerinin olduğu 18 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınanlar örgüt üyesi oldukları iddiasıyla tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmiş ve serbest bırakılmıştı.

Yaklaşık 100 kişi hakkında beyanda bulunan "M4L1T2P5Z3" kod isimli gizli tanığın beyanlarının sosyalistlerle ilgili birçok dosyaya yer aldığı da öğrenildi.