4 Aralık 2024 Çarşamba

Aydın Akyüz yazdı | İdeolojik mücadelenin artan önemi

İlk farklılık, makine kapitalist üretimin aracıydı; internet ve 'akıllı' telefon ise bireysel tüketim sürecinin araçlarıdır. İkinci önemli fark ise internet ve 'akıllı' telefonlar, onların 'kölesi' olmadan da kullanılabilir aletlerdir. Bireyin yararına kullanılmaya müsaittir. Bu iki durum arasındaki farkı yaratan ideolojik tutumdur. Birincisinde burjuva ideolojinin kendiliğindenci etkisi altında birey aletin bağımlısı haline gelir, alet zamanı verimsiz tüketmenin aracı olur. Bilinçli kullanım, düşünmeyen, anı yaşamayı her şey haline getirmeye karşı, düşünen, kafa yoran, amaçlı kullanıma yönelmekle mümkün olur. İnsan ancak bu yolla araçlaşmaktan kurtularak, aleti kullanan bir özneye dönüşebilir.

Diyalektik bir kuraldır, çelişkinin kutuplarından birinin ilerleme potansiyelini tükettiğinde, bir başka deyişle zirvesine ulaştığında tersine döner. Kapitalizm üretici güçleri geliştirmesinin sınırlarına dayanmış durumdadır. Toplumsallaşmanın nesnel temeli o kadar gelişmiştir ki, burjuva iktidarlar topyekun tasfiye edildiğinde komünist topluma geçmek çok zaman almayacaktır. Bu durum, burjuva ideolojisinin üzerine yükseldiği iktisadi toplumsal temelin çözülmekte olduğuna işaret eder. Bir taraftan burjuva ideolojisi en güçlü dönemini yaşıyorken, diğer taraftan üzerinde yükseldiği toprak kayıyor. Kapitalizmin varoluş krizi, aynı zamanda kendisini burjuva ideolojisinin varoluş krizi olarak üretiyor. Bunun yeterince güçlü belirtilerinin açığa çıkmamasının nedeni, güçlü bir devrimci işçi hareketinin yokluğu ve buna bağlı olarak devrimci sosyalist ideolojinin hegemonyasının sınırlılığıdır. Çelişik görünmekle birlikte, şaşırtıcı olmayan bugünkü dünyanın gerçeği bu.

Egemen burjuva ideolojisi, toplumsal yaşamın bütün kılcallarına sızmış durumda. Burjuvazi ideolojik hegemonya araçları bakımından hiçbir zaman bu kadar yaygın, bu kadar yetkin ve bu kadar yaşamın her anına nüfuz eden araç ve kurumlara sahip değildi. Hele iletişim ve medya araçları, iletişim ve 'akıllı' telefonun toplumsal ve bireysel yaşama bu kadar hükmettiği bir dönemde, bir an bile burjuva ideolojik bombardımanın dışına çıkmanın olanakları artık kalmamıştır.

İNTERNET VE 'AKILLI' TELEFONUN NESNESİ OLMAK MI? YOKSA ONLARI KULLANAN ÖZNE OLMAK MI?
Makinenin icadıyla işçinin üretime ve ürüne yabancılaşmasına; makine karşısında nesneleşerek onun bir uzantısı haline gelmesine benzer bir süreç, internet ve 'akıllı' telefon aracılığıyla yaşanıyor. Artık işçi ve ezilen bireyler bu aletlere hükmetmiyor; bu aletler onların eğilimlerini şekillendiriyor. Fark şurada: İşçinin makinenin eklentisi haline gelmesi kapitalist üretimin zorunlu bir gereğiydi. İşçi bunu reddettiğinde veya ona uyum sağlayamadığında kapitalist üretim durur ya da aksardı. İnternet ve 'akıllı' telefon karşısında işçi ve ezilen bireyin durumu biraz farklı.

İlk farklılık, makine kapitalist üretimin aracıydı; internet ve 'akıllı' telefon ise bireysel tüketim sürecinin araçlarıdır. İkinci önemli fark ise internet ve 'akıllı' telefonlar, onların 'kölesi' olmadan da kullanılabilir aletlerdir. Bireyin yararına kullanılmaya müsaittirler. Bu iki durum arasındaki farkı yaratan şey ideolojik tutum farklılıklarıdır. Birincisinde burjuva ideolojinin kendiliğindenci etkisi altında birey aletin bağımlısı haline gelinir, alet zamanı verimsiz tüketmenin aracı olunur.

Fransızların bir dönem televizyon için kullandıkları, giderek evrensel bir kabul gören "aptallık kutusu" deyimi pekala şimdi bilgisayar ve cep telefonu için rahatlıkla kullanılabilir. Zihnin donduğu, düşünmeyen, üretmeyen, yaşamın oyun, eğlence, 'boş sohbet' ve tüketiciliğe indirgendiği bireysel tipler oluşur. Bu durum, tek tek bireyleri aşıp toplumsallaştığından sonuçları daha ağır hale gelir. Toplumsal bilinç dumura uğrayarak uyuşur.

Burjuva ideolojisi bin bir yol ve araçla sürekli biçimde bu 'tipi', bireylerin bütün duygularını, zaaflarını ve dürtülerini kışkırtarak teşvik eder. Çünkü tüketim fetişizmi ne kadar büyür ve yaygınlaşırsa burjuvazinin kar kitlesi de o kadar büyür.

İkincisinde, yani bu aletlerin bilinçli ve verimli kullanılması ancak alternatif bir ideolojiyle mümkün olur. Bu da devrimci sosyalist ideolojidir. Bilinçli kullanım, düşünmeyen, anı yaşamayı her şey haline getirmeye karşı, düşünen, kafa yoran, amaçlı kullanıma yönelmekle mümkün olur. Biri ancak bu yolla araçlaşmaktan kurtularak, aleti kullanan bir özneye dönüşebilir.

BİREYSELLEŞME VE İDEOLOJİ
İnsanlık için büyük bir ilerleme olan bireyselleşmenin nesnel olanakları alabildiğine gelişmiştir. Bu ilerleme komünist toplum koşulları altında bireylerin sınırsız ve çok yönlü gelişebilmesi demektir. Kapitalizm ve emperyalist küreselleşmenin çelişkileri ve çıkmazları ile burjuva ideolojinin hegemonyası altında, bireycilik, bencillik, konformist yaşam ve düşünüş biçimi, rekabetçilik, asalaklık, dayatılan ya da sürdürülegelen her şeye uyum kolaycılığı ve tüketicilik kışkırtılmaktadır. Barbarlık yükselirken, çürütücü ve yozlaştırıcı 'değerler' yaygınlaşmaktadır.

Bunlar karşısında nihai tek alternatif sosyalist ideolojidir. Tablonun vahameti ideolojik alanın önemini misliyle artırmıştır, sosyalistlerin ideolojik mücadele görevleri daha zor ve kapsamlı hale gelmiştir. Zordur, zira burjuvazi muazzam teknik-ideolojik araçlara ve kurumsallaşmaya sahiptir. Bunları toplumsal düzeyde dengeleyecek olanaklar şimdilik sınırlıdır. Belli bir öncü çekirdek ve onun çeperi sosyalist ideolojinin çekim alanındadır. Yaşamın genelinde ve ayrıntılarında ideolojik bir duruşa sahip olmak, bunu sürekli üreterek canlı tutmak göreviyle karşı karşıyadır komünist birey.

Burjuva olan her şeye karşı uyanık olmak, reddetmek önemli ve gereklidir. Yetmez, kolektif araçlarla bütünleşerek donanım ve birikim sürekli biçimde yenilenip yükseltilmezse kararlı ideolojik duruş süreklileştirilemez. Çünkü burjuva ideolojisi rıza örgütlemek için sürekli kendini yenileyerek, bin bir kılıkta karşımıza çıkar. Sıklıkla içi boşaltılarak sosyalistlere ait olan biçimler kullanılır. Che ve Deniz Gezmiş ikon haline getirilip, onlara ait simgeler metalaştırılarak devrimci içeriği boşaltılır. Buna benzer biçimde sanatlarındaki devrimci sosyalist içeriğin üstü örtülerek, yerine göre sansürlenerek servis edilen Nazım Hikmet ve Sabahattin Ali'ye kadar birçok örnek sıralanabilir. Paylaşım, arkadaşlık, dostluk, dayanışma, sevgi vb. birçok değere bağlılık ya enayilik olarak yaftalanıyor ya da içi boşaltılarak tanınmaz hale getiriliyor.

Burjuva ideolojinin büründüğü yeni biçimleri anlayıp onları tanımak, yaşamda öğrenmeyi ve sorgulamayı süreklileştirmekle olur. Sorgulamak, düşünce tembelliğinin panzehiridir. Yeniyi öğrenmek, önceki birikimiyle sentezleyip, daha ileri yeni bir sentez kurmak ancak düşünüp sorgulamakla mümkün olur. Aksi halde birikim organik bir bütün oluşturmaz, yamalı bir bohçaya benzeyerek eklektizme kapı aralanır. Sorgulayarak öğrenmek bilgiye daha derinlikli ve bütünlüklü nüfuz etmeyi ve kavrayışı geliştirir, sistematik düşünme yöntemi kazandırır. Bu yolla kendi içinde tutarlı bir fikir, kavrayış bütünlüğü ve sistematiği oluşur.

KENDİNDEN BAŞLAMAK
Bireyciliğin, bencilliğin, benmerkezciliğin yükselen değer olduğu bir toplumda, her devrimci sosyalist özne bunların kendi üzerindeki olası etkilerine karşı mücadeleyi bir karakter özelliği olarak benimsemekle yükümlüdür. Eleştirel sorgulamayı kendinden başlatmayı tarz haline getirmek devrime tutkulu bağlılığın, kendini geliştirme, yenileme isteğinin göstergelerinden biridir. Bu tarz bilinçli olarak planlanmazsa bile fiilen ve devrimci kendiliğindenci biçimde gelişip yenilenmeye hizmet eder.

Burjuva ideolojisinin yaşamı böylesine kapsamlı ve ayrıntılı biçimde kuşatmasına karşı ideolojik mücadele ve duruşun önemi ve alanı genişlemiştir. Bir dünya görüşü ve anlayışı olarak ideoloji fikir alanıyla sınırlandırılamaz. O devrimci sosyalist fikirlerin yanı sıra, o fikirleri güncellemeyi tarz haline getirmekten ajitasyon-propaganda üslubuna; kolektifleşme biçim ve tarzına, tek tek yoldaşlar, işçiler ve ezilenlerle ilişkileniş üslubu ve biçimlerine; yaşamda kolektivist bireysel duruşa ve günlük işleri halletme yöntemine; sorunları çözme yöntemine kadar geniş alanı kapsar.

'Akıllı' telefonların yaygınlaşması, internet ve sosyal medyanın kullanım biçimi, güvenlik adı altında yaygınlaşan kameralı izleme ve dinleme teknolojisi kamusal alan ile bireysel alan ayrımı çizgisini giderek daha fazla silikleştirmektedir. Sokakta, kafede, herhangi bir toplu taşıma aracında, evde, herhangi bir davranış veya söz, 'akıllı' telefon ve klavyeye birkaç dokunuş anında kamuya mal olabiliyor. Tersten aynı kanallardan yığınla bilgi ve görüntüyle karşı karşıya kalınabiliyor. Bu durum, tek tek devrimci sosyalist bireylerin ideolojik duruş ve yaşayışlarının önemini artırmıştır. Buna paralel bir bilinç sıçrayışı yaşanmadığı koşullarda bireysel duruş ve yaşayış, eksiklik ve zaafları kolektifi daha fazla olumsuz etkilemektedir. Tersten bu araçların kolektif bir organizasyon ve bilinçle, bir plan dahilinde sistematik kullanımı kolektif avantajlar yaratabilir. Ancak kolektif farklı bilinç düzeyinde iç içe geçmiş halkalardan oluştuğuna göre, bilinç seviyelerine göre belki kurallar getirmek kaçınılmazdır.

Sonuç olarak, ancak ideolojiyi daha kapsamlı bir biçimde ele almayı süreklileşmiş bir çalışma ve eğitim konusu yapmayı, daha yüksek bir ideolojik bilinç seviyesine yükseltip, bu seviyeyi rutinleştirdiğimiz zaman bu araçların kullanımı avantaja dönüştürülebilir.