2 Ekim 2024 Çarşamba

Batman, İzmir ve Diyarbakır'da kayıp eylemleri

Batman'da Abdurrahman Acar, İzmir'de ise Sabahattin Ali'yi soran kayıp yakınları ve İHD gözaltında kaybedilme dosyalarında cezasızlık politikasının son bulmasını istedi. Diyarbakır'da ise eylem Valiliğin 10 günlük eylem yasağı gerekçesiyle engellendi, kayıp yakınları eylemlerini sosyal medya üzerinden gerçekleştirdi. 

Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği Batman ve İzmir'de kayıpların akıbetini sordu, faillerin yargılanmasını istedi. Eylemlerde, sorumlular yargılanana dek mücadelenin süreceği kaydedildi. Diyarbakır'da ise kayıp yakınlarının yapmak istediği eylem polis tarafından engellendi. 

BATMAN
Batman'da "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" şiarıyla yürütülen eylemlerin 523.'sü gerçekleşti. Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" yazılı pankart ve gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemin basın metnini Ahmet Şiray okudu. 

23 Mart 1993 tarihinde Eski Midyat Garajı'nda katledilen Abdurrahman Acar'ın akıbetini sormak için buluştuklarını belirten Şiray, "Abdurrahman Acar Batman'da esnaflık yapıyordu ve partili olarak biliniyordu. Ailece işlettikleri kıraathane o dönem HEP (Halkın Emek Partisi) parti lokali olarak kullanılmıştı, bu süreçten sonra daha çok hedef haline getirilmiş ve kıraathanenin kapatılması için zorlanmıştı. Partili olarak bilinen aile fertleri defalarca tehdit edilmiş, Abdurrahman Acar da öldürülmeden önce yaklaşık bir yıl boyunca tehditlere maruz kalmıştı" dedi. 

'93 yılında Batman'da faile meçhullerin çok yoğun yaşandığına dikkat çeken Şiray, "Abdurrahman Acar bayram arefesinde yine esnaflık yapan abisine iftar için yemek götürürken iftara 5 dakika kala Eski Midyat Garajı'nda içerisinde yüzlerce kişinin arasında kontra güçler tarafından başının arkasına aldığı kurşunla katledildi. Yüzlerce insanın olduğu çarşının içerisinde hiçbir görgü tanığı bulunamadı, bulunmadı. Ramazan ayı boyunca hiç cinayet işlenmemiş ancak Ramazan bayramı arefesinde Abdurahman Acar'ın da içlerinde olduğu 7 kişi öldürülmüştü. Üzerinden 29 yıl geçti hala faili bulunamadı" diye konuştu. 

Abdurrahman Acar'ın kızı Ayşe Acar Başaran'ın başta babası olmak üzere gözaltında kaybedilenlerin faillerinin yargılanması için avukat olmak istediğini söylediğini hatırlatan Şiray, şöyle devam etti: "Abdurrahman Acar'ın katledilmesinin üzerinden 29 yıl geçti hala faili bulunamadı. Ceza dosyasının zaman aşımına uğraması üzerine dosya Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmiştir Yıllardır bu alanlardan ayrılacağımız günün hayaliyle eşit yurttaşlık temelinde, insana yaraşır, barış ve huzurlu bir ülkede uyanmayı arzuluyoruz. Kayıplarımızın akıbetini sorgularken, onlara dair bir izi bulunmadan, hakikatler ortaya çıkarılmadan ve adalet sağlanmadan bu mücadeleden asla geri adım atmayacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Hakikatten ve haklılığımızdan aldığımız meşruiyetle susmayacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz."

Açıklama, kayıplar için yapılan 5 dakikalık oturma eyleminin ardından sona erdi. 

İZMİR
İzmir'de de bu hafta gözaltında kaybedilen Sabahatttin Ali için eylem yapıldı. Konak eski Sümerbank önünde gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının yer aldığı, "Kayıplar belli failler nerede" ve "Kayıplar vicdanındır sahip çık" yazılı pankartlar ile Sabahattin Ali'nin fotoğrafı taşındı. Basın metnini okuyan Caner Canlı, "Ali'nin akıbeti bugüne kadar karanlıkta bırakıldı.74 yıldır bütün faili meçhul cinayetlerde; Sabahattin Ali'nin katillerinin parmak izi var! Devletin resmi açıklaması 'Sabahattin Ali Bulgaristan'a kaçarken, milli hisleri galeyana gelen kaçakçı tarafından öldürüldü' şeklinde olsa da Albay Talat Turhan, bir üst düzey emniyet görevlisinin 'Sabahattin Ali sınırdan Kırklareli'ne getirildiğinde sorguya çekildi. Fakat konuşmadığı için sıkıştırıldı ve bu sıkıştırılma sırasında öldü. Hem de inleyerek kollarımda can verdi' dediğine tanık olduğunu söyledi" diye konuştu.

Canlı, şu ifadeleri kullandı: "74 yıldır süren bu inkar ve adaletsizlik artık son bulmalı; zaman aşımı zırhının arkasına gizlenmeden Sabahattin Ali'nin mezar yeri açıklanmalı ve kaybedilme süreci tüm açıklığıyla gözler önüne serilmelidir. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nde bulunan gizli dosyalardaki Sabahattin Ali ile ilgili bilgiler kamuoyuna açıklanmalıdır. Sevdikleri, Sabahattin Ali'nin okurları, insan hakları savunucuları, o'nun; özgür, eşit ve adil bir Türkiye özleminin takipçileri olarak hakikat ve adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz."

DİYARBAKIR
Diyarbakır'da da düzenlenen 68. eyleme polis engel olmak istedi. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" demek için İnsan Hakları Derneği (İHD) Şube yöneticileri ve üyeleri ile birlikte önceki haftalarda olduğu gibi Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önüne gelen kayıp yakınlarının açıklama yapmasına izin verilmedi. Polisler, gerekçe olarak ise Valiliğin aldığı 10 gün süreli "eylem ve etkinlik yasağı" kararını gösterdi.

Yasak üzerine kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları, açıklamalarını İHD Diyarbakır Şubesi'nin sosyal medya hesabından yayımladıkları video aracılığıyla kamuoyuyla paylaştı. Paylaşılan videoda Valilikçe alınan kararının hukuksuzluğuna dikkati çeken İHD Şube Yönetim Kurulu üyesi Derya Yıldırım, bu hafta 25 Ocak 1995'te gözaltında kaybedilen Bedri Alağam'ı hatırlattı.

Yıldırım, 1990'lı yıllarda ailesiyle birlikte Hazro'nun Goman Köyün'nde yaşarken koruculuk dayatmasını kabul etmeyip Diyarbakır kent merkezine göç eden Yıldırım'ın burada kıraathane işleterek geçimini sağladığını anlattı. Olay günü, işlettiği kıraathanenin önünde 'Olcay' adlı bir kişinin silahlı saldırıya uğramasına tanıklık ettiği gerekçesiyle Alağam'ın, Ali Günbey, Seyfettin Günbey ve Mesut adlı kişilerle gözaltına alındığını aktaran Yıldırım, şöyle devam etti: "Yine aynı gün olayla ilgili olarak Hazro ilçesine bağlı Ormankaya köyüne baskın düzenleyen askerler, Ferit Akçe ile Garip Eker'i gözaltına alır. Ferit Akçe korucu olduğu için aynı akşam serbest bırakılır. Bedri'nin ailesi Emniyet Müdürlüğüne dilekçe ile başvuruda bulunur. Fakat Emniyet'ten 'Bedri'yi saldık' cevabını alan aile, dilekçeleri işleme konulmadan emniyet tarafından geri çevrilir. Olayın 6'ncı günü Bedri dışındaki dört kişi savcılığa çıkarılır. Seyfettin Günbey ve Mesut adlı kişiler tutuklanır. Bedri Alağam'ın ailesi serbest bırakılan Ali Günbey ve Garip Eker ile görüşür. Ali ve Garib'in, Bedri ile aynı yerde tutulduklarını, Bedri'nin gördüğü işkencelerden dolayı durumunun kötü olduğunu ve serbest bırakıldıklarında Bedri'nin ayrı tutulduğunu öğrenirler."

Yıldırım, yaklaşık 8 ay boyunca Alağam'dan haber alamayan ailesinin hukuki yardım talebiyle o dönem derneklerine başvuruda bulunduğunu kaydetti. Derneklerinin de konuyu Uluslararası Af Örgütü ile Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na bildirdiğini belirten Yıldırım, "Dernek avukatları tarafından tutuklanan şahısların dava dosyaları üzerinde yapılan incelemelerde Bedri'nin gözaltına alındığına dair tutanak bulunmasına rağmen, salıverilmesine ait tutanak bulunmadığı, yine diğer şahısların serbest bırakılma tutanaklarının dosya içerisinde olduğu tespit edilir. Ayrıca incelemenin yapıldığı tarihlerde DGM kalemi hazırlık soruşturması fihristinde de Bedri'nin adı geçmesine rağmen daha sonraki süreçte silindiği (üzerinin karalandığı) görülür" ifadelerini kullandı. Bu gelişmeler üzerine Alağam ailesinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuru yaptığını belirten Yıldırım, bu başvuru ve diğer tüm girişimlere rağmen aradan geçen 27 yılda Alağam ile ilgili olumlu ya da olumsuz hiçbir bilgiye ulaşılamadığı bilgisini paylaştı.