4 Ekim 2024 Cuma

BMG: Tutsaklara saldırılar halka yönelik sömürü politikalarından bağımsız değil

Birleşik Mücadele Güçleri'nin 19 Aralık katliamının 21'inci yıldönümüne dair yaptığı panelde, devrimci tutsakların direnişine işaret edildi. Bugün hapishanelerde tutsaklara yönelik devam eden saldırılara değinildi, "Birleşirsek kazanırız" mesajı verildi.

Birleşik Mücadele Güçleri (BMG), 19 Aralık katliamının 21'inci yılında Ankara'da panel düzenledi. Panelin gerçekleştirildiği Tüm Bel-Sen Genel Merkez salonuna, "19 Aralık'tan günümüze direnişle zafere, birleşirsek kazanırız", "Roboski'yi unutma unutturma, katliamlara karşı birleşirsek kazanırız", "Tecrit insanlık suçudur", "Maraş katliamını unutma, unutturma, katliamlara karşı birleşirsek kazanırız" ve Kandıra Hapishanesi'nde yaşamını yitiren Garibe Gezer'in fotoğrafının yer aldığı "Ölümsüzdür" pankartı asıldı.

Panele konuşmacı olarak Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Görülmüştür ekibinden Adil Okay, ölüm orucu gazisi Esmahan Ekinci, İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Nuray Çevirmen ve avukat Kazım Bayraktar katıldı.

Panel saygı duruşu ve sinevizyon gösterimi ile başladı.

EKİNCİ: DİK DURUŞUMUZDAN TAVİZ VERMEDİK
Esmahan Ekinci, 19 Aralık katliamında Niğde Hapishanesi'nde olduğunu söyledi. 19 Aralık katliamının ilk denemesinin Ulucanlar Hapishanesi'nde yaşandığını belirten Ekinci, "Ulucanlar katliamında devrimcilerin kurşunlara karşı halay çekmesi bir direnişti. O anlık bir duruş değildi. Ölüme karşı halaya duruşla devlet iyi bir ders aldı. Biz bedel ödemeyi göze almıştık. Dik duruşumuzdan taviz vermedik" dedi.

F tipi tecridine karşı birleşik örgütlü bir direniş gerçekleştirildiğini vurgulayan Ekinci, 19 Aralık direnişinde çok sayıda devrimcinin katledildiğini hatırlattı, "Bugün yaşanan sessiz ölümler canımızı daha da yakmaktadır. 19 Aralık'a sadece bir öfke günü olarak değil, deneyim çıkarmak ve birlikte mücadelenin getirdiklerini konuşmak gerekiyor" diye belirtti.

OKAY: DEVLETİN İDEOLOJİK AYGITI AYNI
Görülmüştür ekibinden yazar Adil Okay da, "İçeriden dışarıya mücadelenin örgütlenmesi" konusunda konuştu. Amaçlarının içeriden dışarıya umudun örgütlenmesi olduğunu vurgulayan Okay, hapishanelerde zulüm ve direnişin baş başa gittiğini belirterek, Diyarbakır, Mamak, Yassı Ada hapishanelerinde yaşananları hatırlattı.

Devletin hasta tutsakları ölüme gönderdiğine işaret eden Okay, Garibe Gezer'in kendisine bir yıl önce gönderdiği mektubundan bir bölümü aktardı. Hapishanelerden umut dolu mesajlar geldiğini ve destek istediklerini kaydeden Okay, "Ancak demek ki bizim desteğimiz yetmiyor" diye aktardı.

BAYRAKTAR: KİŞİLİKSİZLEŞTİRME DAYATILIYOR
Avukat Kazım Bayraktar ise F tipi hapishanelere geçiş sürecinde dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in, "Bu operasyonları yapmazsak IMF kararlarını uygulayamayız" sözlerini hatırlattı. Devrimcileri tasfiye saldırılarının halka yönelik sömürü, zulüm ve yoksullaştırma politikalarından bağımsız olmadığına değinen Bayraktar, hapishanelerde tutsaklara yönelik kişiliksizleştirme saldırılarının sürdüğünü söyledi.

F, S tipi diye adlandırılan hapishanelerde uygulanan tecride işaret eden Bayraktar, hukuk sisteminin erkek egemenliği ve mülkiyet ilişkisine dayandığını kaydetti, "Tüm bunların arkasında sermayedarlar var. İnsan hakları demokrasi, hukuk, adalet diyerek, istedikleri sınırlara hapsettikleri sürece halkı maniple ederler. Hukuk, adalet özel mülkiyetle özdeş" dedi. Bayraktar, hapishanelerde devrimcilere yönelik saldırıların arkasında sermayedarlar olduğuna dikkat çekti.

'2021 YILINDA 64 TUTSAK YAŞAMINI YİTİRDİ'
İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen de infaz yakmalarına dair konuştu. Çevirmen, Türkiye'de iktidarın gittikçe otoriterleşmesinin hak ihlallerini ağırlaştırdığını söyledi. Yeni infaz düzenlemeleri, yönetmelikleriyle hapishanelerin cehenneme dönüştüğünü aktaran Çevirmen, "2020 yılında cezaevlerinden bin 182 mahpus, 2021 yılında 872 mahpus başvuru yaptı" dedi.

Modern infaz sürecinde tüm tutsaklara fiziksel işkence yapıldığını dile getiren Çevirmen, hapishanelerde yaşanan sorunları "Adil yargılanma ihlalleri, kadınların sorunları, Covid-19 ile yaşanan sıkıntılar, hasta mahpuslar, iletişim yasakları ve sağlık hakkına erişememe başlıkları bunlardan bazılarıdır. Ağız içi arama, tek tip saç traşı var mahpuslar bunu kabul etmiyor. İşkence ve kötü muamele ortadan kaldırılmış gibi gösteriliyor ama işkence hala devam ediyor. Burada muazzam bir cezasızlık devrededir. Kürtçe mektuplar verilmiyor. Bazı mahpusların sevk talepleri kabul edilmiyor. Mahpusların en ufak itirazları disiplin cezaları olarak yansıyor. Cezaevi Gözlem Kurulu ile infazlar yakılıyor" sözleriyle aktardı.

İHD olarak Danıştay'a dava açtıklarını aktaran Çevirmen, hapishanelerde oluşturulan Gözlem Kurullarının mahkeme gibi davrandığına dikkat çekti. Çevirmen, ağır hasta tutsak Hayrettin Yılmaz'ın denetimli serbestlik hakkı kazandığı halde Gözlem Kurulu tarafından hapishanede tutulduğunu ve yaşamını yitirdiği kaydetti. Çevirmen, 2021 yılında 64 tutsaığın yaşamını yitirdiğini bilgisini paylaştı.

BAYINDIR: TECRİT BİR YÖNETME BİÇİMİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ise İmralı Hapishanesi'ndeki tecrit politikalarına değindi. Tecridin yurtsever, devrimci tutsakları toplumdan izole etmeyi hedeflediğine işaret eden Bayındır, "Egemen iktidarın asıl hedefi cezaevlerindeki tutsakların birikimini, deneyimini kısıtlayarak, toplumsal mücadeleyi düşürmektir. Ancak tecrit sisteminin politik tutsaklarda bir karşılığı, anlamı, yoktur. Her yönüyle bir direniş hali var" diyerek tutsakların tecride karşı direnişine vurgu yaptı.

Türkiye ve Kürdistan hapishanelerindeki uygulamaların Guantanamo zihniyetiyle aynı olduğunu kaydeden Bayındır, tüm bunlara karşı örgütlü ve birleşik mücadelenin önemli olduğunu vurguladı.

Panel, Grup Devinim'in ezgileriyle sona erdi.