4 Aralık 2024 Çarşamba

ÇEVİRİ | Üçlü krizle karşı karşıya Tunus'un başı dertte

Ülkedeki kutuplaşma giderek daha da büyüyor. Bir zamanlar Tunus'a hakim olan merkez partiler, şimdi yelpazenin her iki tarafındaki aşırılık yanlısı güçler tarafından gölgede bırakılıyor. Bir tarafta, Zine El Abidine Ben Ali döneminin diktatöryel rejimine dönüşü ve demokratik geçişin sonunun peşinde koşan Abir Moussi ve onun Özgür Desturyen Partisi (Free Destourian Party). Diğer yanda ise İslamın daha fazla rol oynamasını isteyen selefi bir blok olan Seif El-Din Makhlouf ve onun Karama koalisyonu. İkisi arasındaki felsefi bölünme çok güçlü, ancak en rahatsız edici olanı parlamento salonları içindeki artan şiddetli ve ahlaksızca saldırı eğilimidir.

26 Temmuz Pazartesi günü cumhurbaşkanı Kais Said'in hükümeti lağvetmesi, parlamento faaliyetlerini en az 1 ay dondurması ve ordunun meclisi kuşattığı bir tür sıkıyönetim kuralları ilan etmesiyle 2011'de Arap Baharı'nın başladığı ülke olan Tunus bir kez daha kendini büyük bir kriz içinde buldu. Said'in kararı Pazar günü hükümete ve parlamentodaki en büyük parti olan Müslüman Kardeşler'in Tunus'taki kolu islamcı Ennahda'ya karşı düzenlenen büyük protesto gösterilerinin ardından geldi. Kararın ardından kitlesel kutlamalar düzenlenirken, Ennahda destekçileri çeşitli kentlerde polisle çatıştı. 2011'den bu yana koalisyonlarda görev alan Ennahda'nın 80 yaşındaki lideri Ganuşi, darbe olarak nitelediği bu kararın ardından başkanı olduğu parlamentoya alınmadı. Meclisteki diğer iki büyük parti Tunus'un Kalbi ve Karama da kararı darbe olarak niteledi. ICOR üyesi Sosyalist Demokratik Yurtseverler Partisi (PPDS) ise halkı sokağa çağırarak, acil sağlık ve ekonomik önlemler alınması, politik tutsakların serbest bırakılması ve 2011'den beri kazanılan politik özgürlüklerin korunması için mücadele çağrısı yaptı. Daha önce yolsuzluktan yargılanan ve 2019'da cumhurbaşkanı seçilen Said ise anayasanın 80. maddesine göre yetkisini kullandığını iddia ediyor. Ancak 2014'ten bu yana bu tür anlaşmazlıklar için gidilecek bir yüksek mahkeme ülkede henüz oluşturulmuş değil. Said "ister islamcı ister solcu kim kurşun sıkarsa ona kurşunla karşılık verilecek" diye ekledi. Geçen yaz kurulan mevcut hükümetin başbakanı Hişem Meşişi ise karardan önce IMF ile yeni bir kredi görüşmesi yürütmeye çalışıyordu. Sarah Yerkes'in Meclisin feshedilmesi kararından 3 gün önce yazdığı aşağıdaki yazı, ülkenin içinden geçtiği kriz koşullarını kısaca ele alıyor.**

Geçtiğimiz ayın sonunda Tunus parlamentosunun bir üyesi yasama meclisinde iki kez fiziksel saldırıya uğradı: Ülkedeki aşırı siyasetin ne kadar kötüye gittiğinin şok edici ve görsel bir hatırlatıcısı oldu. Gerçekten de, Freedom House'a göre Arap dünyasının tek özgür ülkesi olan Tunus, 2011 devriminden bu yana süren ülkenin ilerleyişinin altını oyma potansiyeli taşımasının yanı sıra ülkeyi derin bir ulusal çöküşe itecek eş zamanlı üçlü bir kriz içinde debeleniyor.

İlk olarak, politik iklim. Derin ve içinden çıkılmaz kutuplaşmanın yanı sıra ekonomi ve sağlıkla ilgili devasa zorlukları ele alamayan anlaşmazlık içindeki politikacıların olduğu ortam hızla çözülüyor. Ekonomi, önemli turizm endüstrisini mahveden Covid-19 salgını tarafından büyük darbe yedi. Bu, işsizliğin tavan yapmasına ve ekonominin 2020'de yaklaşık yüzde 9 oranında daralmasına yol açtı. Sonunda koronavirüs enfeksiyonunun durmak bilmeyen yeni dalgaları Tunus'ta, Afrika'daki en yüksek ölüm oranına yol açarken hükümet, Tunus'un bir sağlık "felaketiyle" karşı karşıya olduğunu samimiyetle kabul etti.

Son on yılda, siyasi sahne büyük ölçüde, konsensüs oluşturmak için sıklıkla büyük farklılıkların üstesinden gelebilen ılımlı, merkez partilerin hakimiyetindeydi. Böylece, önceki Başkan Beji Caid Essebsi, açıkça popülist islamcı parti Ennahda'ya bir karşı ağırlık oluşturması için Nidaa Tounes (Tunus Çağrısı) partisini 2015'te kurdu ve Ennahda ile koalisyon oluşturmak durumunda kaldı.

Ancak, 2019 yılındaki seçimler, ülkenin en büyük partisi olan Ennahda'nın parlamentodaki sandalyelerin yalnızca dörtte birini aldığı ve 23 partinin 3 veya daha az sandalye kazandığı sonuçlarıyla ülkenin o güne kadarki en parçalı hükümetini doğurdu. En çarpıcı olan ise, Cumhurbaşkanı Kais Saied'in, herhangi bir siyasi partiden olmamasına ya da destek gördüğü net bir seçim bölgesi olmamasına rağmen ve çok az kampanya yürüttükten sonra yüzde 73'lük ağır bir çoğunlukla seçilmiş olmasıydı, yeni oluşan kurumsallaşmayla ilgili halkın hayal kırıklığının bir işareti idi.

Ülkedeki kutuplaşma giderek daha da büyüyor. Bir zamanlar Tunus'a hakim olan merkez partiler, şimdi yelpazenin her iki tarafındaki aşırılık yanlısı güçler tarafından gölgede bırakılıyor. Bir tarafta, Zine El Abidine Ben Ali döneminin diktatöryel rejimine dönüşü ve demokratik geçişin sonunun peşinde koşan Abir Moussi ve onun Özgür Desturyen Partisi (Free Destourian Party). Diğer yanda ise İslamın daha fazla rol oynamasını isteyen selefi bir blok olan Seif El-Din Makhlouf ve onun Karama koalisyonu. İkisi arasındaki felsefi bölünme çok güçlü, ancak en rahatsız edici olanı parlamento salonları içindeki artan şiddetli ve ahlaksızca saldırı eğilimidir.

30 Haziran'da Moussi, bir günde, ikisi de aktif genel oturumlar sırasında -ilk olarak bağımsız vekil Sahbi Samara'nın ve daha sonra Makhlouf'un- iki şiddetli saldırıya uğradı. Bu saldırılar sadece parlamentonun çalışmalarını bozmakla kalmıyor, onun çok önemli ekonomik ve sosyal reformlar gerçekleştirmesinin de önüne geçiyorlar; ancak dahası halk ve seçilmişler arasındaki güven seviyesinin yerin dibine geçmesine katkıda bulunuyorlar. Ve çoğu Tunus siyasetçisi hala demokrasiyi destekliyor olsa da, Moussi ve onun Özgür Desturyen Partisi, Ben Ali dönemine geri dönüş çağrısıyla giderek popülerlik kazanıyor. Bu çağrı, kendilerini ya da ailelerini besleyemeyen ve devrimden çok az elle tutulur yarar gören Tunuslular arasında yankı buluyor.

Parlamento koridorlarının dışında Said'in cumhurbaşkanlığının elindeki gücü pekiştirmeyi ve başbakanın rolünün altını oymaya çalışması nedeniyle cumhurbaşkanı ve başbakan kavgalı. Said, tartışmaya açık olmakla birlikte bugün Tunus'un başarısının önündeki en büyük engel. Said, en son hükümet değişikliği kararını imzalamayı reddederek Başbakan Hişem Meşişi'nin şu anda düzenli görevlerine ek olarak yönettiği İçişleri Bakanlığı da dahil olmak üzere 11 bakanlığı bakansız bıraktı.

Said ayrıca, ülkenin en yüksek adli organı anayasa mahkemesine parlamentonun seçtiği üyeleri onaylayacak imzayı atmayı reddetmek de dahil tüm önemli reform çabalarının önüne engeller yerleştirmiştir. Mahkeme, cumhurbaşkanlığı ile hükümet arasındaki anlaşmazlıklarla ilgili hüküm verme gücüne sahip ve muhtemelen parlamentoyu feshetme ve başbakanı görevden alma kararlarını gerçekleştirmesini engelleyecekti.

Kutuplaşma ve politik iç çatışmanın Tunus'un istikrarına çok ciddi etkileri var. Ülkenin çok acil uluslararası yardıma ihtiyacı var ve aktif bir şekilde yeni bir IMF sözleşmesinin peşinden koşuyor. Önümüzdeki birkaç ay içinde ödemesi gelecek milyarlarca dolar borçla yüz yüze. Ancak, IMF'nin koşullarında ya da en yoksul Tunusluları nasıl rahatlatacağı konusunda anlaşamaya varamayan bir hükümetle, kısa vadede bir çözüm için çok az umut var.

Ülkenin siyasi liderleri, siyasi ve ekonomik krizlerin ne kadar korkunç düzeyde olduğunu açıkça kabul etmeli ve gereken ekonomik reformları uygulamak üzere işe koyulmak için farklılıklarını bir kenara koyacak her türlü adımı atmalılar. Ek olarak, parlamento ve başbakan, Said'in ne olduğunu bilerek kabul etmeliler -ülkesinin krizlerine aktif olarak katkıda bulunan bir popülist- ve Covid-19 aşılarını güvence altına almak ve acil sağlık malzemelerini sağlamak için tedarikçilerle doğrudan çalışarak onun etrafından dolaşmalılar.

Tunus'un siyasi oyuncularının, bugün Tunus siyasetinin kısır ve şiddetli doğasının üstesinden gelmek için göstereceği her çaba, Tunus'un bugün karşı karşıya olduğu üçlü krizi aşmak için çaresizce ihtiyaç duyduğu ona uzanan ellerdeki inancın geri dönmesine yardımcı olacaktır.

*Sarah Yerkes'in kaleme aldığı Euractiv'de yayımlanan yazı Yaşam Uzun tarafından ETHA için çevrilmiştir. İngilizce aslı şuradadır.

**Çevirmenin Tunus'ta yaşananlara ilişkin notu.