2 Ekim 2024 Çarşamba

Çiçek: Atılım keşif koludur

Atılım gazetesinin ilk dönem genel yayın yönetmenlerinden İbrahim Çiçek, doğruyu söylemenin militan olmayı, bedel ödemeyi göze almayı gerektirdiğine işaret ederek, devrimci gazeteciliğin militan gazetecilik olduğunu vurguladı. Her dönem devletin saldırılarına maruz kalan devrimci, sosyalist gazeteciliğin kararlı bir devrimcilik gerektirdiğine işaret eden Çiçek, Atılım gazetesinin bütün kritik dönemlerde, devrimci, marksist leninist duruşun inşa edilmesinde keşif kolu olarak işlevini yerine getirmeye çalıştığını söyledi.

Devrimci, sosyalist basın geleneğinde önemli bir yer tutan Atılım gazetesinin 30. yılı dolayısıyla ilk dönem genel yayın yönetmelerinden İbrahim Çiçek ile yaptığımız röportajın ikinci bölümünde, militan, devrimci gazetecilik, Atılım gazetesinin kritik dönemlerde aldığı tutum, Atılım'a emek veren devrimciler ve ölümsüzlüğe yürüyen Atılım kahramanlarını, yazılı basılı gazeteye neden halen ihtiyaç olduğunu konuştuk.

Röportajın ikinci bölümünde Atılım gazetesi eski Genel Yayın Yönetmenlerinden İbrahim Çiçek sorularımıza şu yanıtları verdi:

DEVRİMCİ GAZETECİLİK KARARLI DEVRİMCİLİK GEREKTİRİR

Ana akım medya, bazı meslek örgütleri sosyalist basını gazeteci olarak görmedi, militan, terörist vb. diye tanımladı, çoğu zaman ihbarcı-tetikçi bir rol oynadı. Bu yaklaşımlara dair değerlendirme yapabilir misin?
Birçok defa yargılandık, ben de yargılandım. Bizi militan ve terörist görüyorlar. Başka nasıl görebilirler merak ediyorum. Çünkü, kim doğruyu söylerse, kim eleştiri yaparsa yönetime, kim itiraz ederse, kim gerçeklerin bilgisini halka taşırsa, kim halkın dertlerini yazarsa, kim direnişi, grevi, işçinin halini yazarsa o terörist oluyor. Terörist olmak için sadece düzene biraz karşı çıkmak, eleştiri yapmak, iktidara karşı gelmek yeterli.

GAZETECİLİK YAPACAKSAK MECBUREN MİLİTAN OLACAĞIZ
Devrimci gazetecilik bedel ödemeyi göze alan, kararlı devrimcilik gerektiren bir şey. Gözaltı var, ev, büro baskını, tutuklanma, işkence var. Bütün bunlara rağmen devrimciler örgütlü olacak, devrimci basın örgütlü olacak ve gerçekleri söylemeye devam edecek. Ve halka onların çıkışının devrim olduğunu anlatmaya devam edecek. Ancak sosyalizmin işçileri, emekçileri, kadınları kurtuluşa götürebileceğini söyleyecek. Hele kadın kurtuluş mücadelesi ile ilgili konuşacak, kadınların özgürlüğünü savunacak. Bunların üzerine şimşekler, ateşler yağacak tabii ki, başka bir şey olmaz. O zaman biz gazetecilik yapacaksak mecburen ve kaçınılmaz olarak militan olacağız. Çünkü doğruyu söylemek militan olmayı, bedel ödemeyi göze almayı gerektiriyor.

DEVRİMCİ BASIN EN ÖNDE YÜRÜYEN KEŞİF KOLUDUR
Biz mahkemelerde şunu söyledik, evet biz militan gazetecileriz. Çünkü biz başka şekilde gazetecilik yapamıyoruz, gazetecilik yapabilmek için militan, kararlı, devrimci olmamız gerekiyor. Devrimci sosyalist basının görüş açısı da devrimci.

Yani burjuvazi ne yapsın? Devrimcilere çiçek mi atsın, tezahürat mı yapsın, bravo mu desin. Tabii ki sınıf mücadelesinin bir cephesi oluyor basın, gazetecilik. Gerçek bilginin işçilere, emekçilere, kadınlara, değişik uluslardan insanlara götürülmesi sınıf mücadelesinin önünü açan önemli bir yönü üstelik. İşçilerin, emekçilerin, kadınların mücadelesini bastırmak isteyen egemen sınıf, faşist iktidar onun en önde yürüyen kollarını kırmaya çalışıyor. Basın da en önde yürüyen keşif kolu, dolayısıyla o kolu kırmak, yönsüzleştirmek, ezilenlerin, emekçilerin bilgiden, birleşebilecek zeminlerden yoksun olmasını süreğenleştirmek onların görevi oluyor.

Evet biz militan gazetecileriz. Bu militan çizginin, devrimci geleneğin ilerletilmesi lazım. Atılım 30 yıllık tarihinde kırmızı bir nehir yatağı gibi militan gazetecilik yapmış, militan gazeteciler, güçlü devrimciler, düşünce ve eylem insanları yetiştirmiştir. Bu doğru bir hattır.

TÜRK VE KÜRT İŞÇİLERİN KARDEŞLİĞİ ÇİZGİSİ

Atılım en kritik anlarda nasıl tutum aldı, nasıl bir yayıncılık yaptı? Atılım'ın ideolojik ve politik duruşunu nasıl tanımlarsın?
Türkiye'nin 30 yıllık dönemdeki en önemli sorunu Kürt ulusal kurtuluş mücadelesi, Kürt halkının politik özgürlük, kendi kendini yönetme hakkı için yürüttüğü mücadeledir. Türk işçi ve emekçilerinin, Türk ezilenlerinin de en temel sorunu, politik özgürlükten yoksun olmaktır. Yani örgütlenme, propaganda-ajitasyon özgürlüğünün olmamasıdır. Atılım'ın bu kritik sorundaki tutumu çok bellidir. Bir yandan sosyalist perspektifi koruyacaksınız, marksist görüş açısını koruyacaksınız, ama bir yandan da ulusal demokratik hareketle birlikte saflaşacak, ulusal hareketi, Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını çok güçlü bir şekilde savunacaksınız. Bu aynı zamanda Türk işçi ve emekçilerinin enternasyonalist görüş açısıyla eğitilmesi demektir. Türk işçisiyle, Kürt işçisinin sınıf kardeşliğinin kurulması çizgisidir. Burada biz öncelikle sosyal şovenizmle mücadele çizgisinin çok hayati olduğunu söylemiş oluyoruz. Diğer yandan Kürt ilkel milliyetçiliği vardır onunla da mücadele ediyoruz, ama birinci sorun diğeridir.

SOSYALİST YURTSEVER ÇİZGİ
İkincisi, Kürdistan açısından da sosyalist yurtseverlik çizgisinin geliştirilmesine Atılım'ın katkısı olmuştur. Kürdistan'da daha sonra Azadî çıkmıştır, yoldaşların çok önemli çabaları olmuştur bu çizgiyi geliştirmede.

İki tür eleştiri almıştır bu bahiste; Kürt milliyetçilerinden gelen bir eleştiri. Bu daha az önemli. Onlar, "Türk solu" diye genel bir tanım yapıp, çuval içine Atılım'ı atmaya çalışmışlardır, hala da bunun örnekleri çıkar karşımıza. Diğeri, emekçi sol hareket Atılım'ın geliştirdiği çizgiyi yurtsever hareketin kuyrukçuluğu ile mahkum etmeye çalışmıştır. Fakat bu Atılım'ın kendi çizgisidir. Çünkü Atılım işçilerin birliği görüş açısıyla hareket etmektedir ve Kürt işçisiyle Türk işçisi ancak, Türk işçisi Kürt işçisinin bütün ulusal haklarını kabul ederse, sınıf kardeşi olarak birleşebilirler. Yoksa Türk burjuvazisi, Kürt burjuvazisi onların sınıf birliğini önleyecek bin tane araca sahip olabilir. Bu çok kararlı bir çizgidir.

DEVRİMCİ YENİLENME
Mesela çok kritik konulardan biri de devrimci yenilenmedir. Atılım kendisi de yenidir ve devrimci yenilenme çizgisi üzerinde durmuştur, bütün yenilenme hattını korumuştur. Bu dönemin en önemli olaylarından biri Gezi direnişi, Gazi direnişidir. Gazi direnişinde Atılım siperlerdedir. Gazi mahallesinde başkaldıran halkın başkaldırısını her yere taşımaya çalışan ve çağıran da odur. Ya da Gezi direnişinde en önde Atılımcılar herkesle birlikte mücadele etmiştir ve yargılanmışlardır.

En önemli olaylardan biri Rojava Devrimidir. Bütün bir Arap Baharı ve devamı olan şeylerdir. Rojava Devrimindeki tutumu bellidir, bunun bütün bir Türk işçileri, emekçileri, ezilenler, gençler ve kadınlar tarafından anlaşılması için büyük çaba sarf etmiştir. Nitekim Atılım gazetesinin değişik çalışanları Rojava'da hayatlarını ortaya koymuştur.

KADIN KURTULUŞ MÜCADELESİNDE ÖZELEŞTİRİ VE YENİLENME
Kadın kurtuluş mücadelesine bakalım. Hem bir yandan yenilenme çizgisini, dar görüş açısını aşmak anlamında Atılım hayati önemdedir. Hem yeni bir çizginin kuruluşu, özeleştiri ve yenilenme çabası bakımından kendisini ortaya koymuştur. Devrimci hareketin kadın özgürlük mücadelesine bakış açısının dönüşümü bakımından yürüttüğü eleştiriler, yaptığı tartışmalar, verdiği destek çok önemli ve değerlidir. Ya da Atılım gazetesi korona salgını koşulları altında sokağa çıkma, direnme çağrısı yapmıştır.

ATILIM BİR TARİHTİR
2004 NATO toplantısı döneminde de bunu yapmıştır. Yani Atılım bütün kritik sorunlarda devrimci bir duruşun, marksist leninist duruşun ortaya çıkarılması, bu duruşun inşa edilmesi konusunda bir keşif kolu, denizci feneri olarak işlevini yerine getirmeye çalışmıştır ve bence başarılı olmuştur. Bir sürü eleştiri de yapılabilir. En nihayetinde 30 yılın genel tablosunu söylemiş oluyoruz. Dolayısıyla oradan da baktığımızda bu 30 yıl başarılı bir birikimi temsil eder. Atılım bir tarihtir. Çok zengin bir tarihtir. Orada devrimci hareketin 30 yılda geçtiği aşamaları görebiliriz.

HAPİSHANEDE ATILIM'I TEMSİL EDEN İKİ KADIN VAR, FİGEN VE HATİCE

Şimdi de biraz Atılım'a emek veren devrimcileri, ölümsüzlüğe yürüyen  kahraman Atılım emekçilerini konuşalım…
Figen Yüksekdağ Atılım gazetesinin editörlerinden biriydi. Önemli katkıları oldu. Atılım gazetesinin de ona önemli katkıları oldu. Gördüğünüz gibi Figen siyasi bir figür olarak Kürdistan ve Türkiye devrimci hareketinin yol almasında kişisel rol, sorumluluk üstlendi.

Birlikte hapis yattığımız Hatice yoldaş bir devrimcidir, haksız komplocu bir cezaya çarptırıldı. Hatice Duman hapisliği süresince Atılım'ı, sosyalist kadın mücadelesini destekledi, Sosyalist Kadın'a yazdı, çok önemli katkılarda bulundu. Bizim içeride Atılım'ı temsil eden iki kadın temsilcimiz var. Biri Figen, biri Hatice. Selamlarımızı gönderiyoruz.

Alp içeride. Alp emeği geçen bir arkadaştır. Mücadeleci bir arkadaş olarak hapishanede direniyor.

ZEYNEL GENÇ BİR FİDANDI
Ölümsüzleşen yoldaşlarımızdan bahsettiğimizde aklıma ilk Zeynel geliyor. Zeynel çok genç bir yoldaşımızdı. Talihsiz bir şekilde kaybettik kendisini. Bir genç fidandı. O aklımızdan hiçbir zaman çıkmadı. Ve biz her zaman Atılım bürosunda onun resmine özel bir yer ayırırız.

Hasan Üzüm Emeğin Bayrağı'ndaki arkadaşlardan birisiydi. O Vedat Aydın'ın cenazesine Adana'dan giden 5 kişilik ekiple birlikte, biraz da karanlık, aydınlatılmayan bir trafik kazasında yaşamını kaybetti. Adana'da örgütlüyordu Atılım'ı ve çok iyi bir devrimci, çok iyi bir halk insanıydı.

BİZİMLE YOLUNU AYIRANLARIN EMEKLERİNİ DE GÖRÜYORUZ
Bizim geleneğimizde daha başka devrimci yoldaşlarımız da var, onların hepsini buradan hatırlamak istiyorum. Mesela Sultan Seçik, Ali Toprak, Ziya. Ziya, Atılım'a her zaman yazmış, desteklemiş bir arkadaştır, ama yolunu ayırmış bir arkadaştır. Sultan da, Ali Toprak da bizimle yolunu ayırdı. Hatta şehitlerimizden Özgür Tektaş var, Atılım'da birlikte çalıştık, sonra yurtsever oldu gerillaya katıldı, Medya Savunma Alanlarında şehit düştü. Bizimle yollarını ayıranların emeklerini de görüyoruz.

Bazen de Atılım'a sessizce katkıda bulunmuş insanlar var. 10. yılda hatırlayacaksınız, yerin yedi kat altında dediğimiz, bizi gazete dağıtarak ya da imzalı-imzasız, mahlasla yazarak destekleyen arkadaşlar da var. Bunların hepsini tanımıyoruz da zaten, yazılarından biliyoruz. Bunların katkıları çok büyük, çok değerli, bunları da anımsamamız gerekiyor.

SİBEL YOLDAŞ ATILIM'DA VE GERİLLADA YAŞAMINI ORTAYA KOYDU
Bizim kahramanlarımız deyince Sibel Bulut, yazı işleri müdürlüğünü yaptı Atılım'ın. Bir kadın olarak da çok özel bir yerde duruyor. Sibel, Atılım'da yaşamını ortaya koymuştu sonra gerillada yaşamını ortaya koydu ve bize mücadelenin her cephede, her şekilde yürütüleceğini anlatmış oldu. Devrimci tercihlerle bunu yaptı ve biz o tercihlerden esinlendik, bizim için kılavuz oldu.

ŞENOL YOLDAŞ ROJAVA'DA DAİŞ'E KARŞI SAVAŞTI
Şenol Sağaltıcı yoldaş Atılım'ın müdürlerinden birisiydi. Arap halkından bir yoldaşımızdı. Rojava'ya gitti ve Arap halkından bir marksist leninist devrimci olarak Rojava Devrimine katıldı. Bir sağlıkçı olarak inanılmaz katkılarda bulundu devrime. Devrimin ona daha çok ihtiyacı vardı, ama o DAİŞ'e karşı savaşa katılmak istedi ve katıldı. Çok başarılı bir şekilde savaştı, orada gazi oldu. Ayaklarını iyileştirmek için harcadığı çabayı ve azmini ve iyileşmesinin, çok ağır durumunu düzeltmeyi başarmasının da devrimci azmi ile ilgili olduğunu söylüyorum. Hain bir tuzağa düşürüldü yoldaşlarımız, böylece sonsuzluğa yürüdü.

BAYRAM NAMAZ SİMGEMİZ
Bayram Namaz bizim simgemiz. Çok değerli bir Atılım çalışanı, her düzeyde Atılım'ın görevlerini yerine getirmiş Kürt bir komünist. Bir sosyalist yurtsever. Atılım onun için bir staj alanı gibi de başlamış, ama Atılım'da aynı zamanda yayın çizgisinin sorumluluğunu üstlenmiş yoldaşlarımızdan birisi. O hazırlıkla da Kuzey Kürdistan'da Azadî'yi çıkartmış, önderlik etmiş yoldaşımızdan birisi. Basın aleminden koptuktan sonra da devrimci mücadeleye devam etmiş ve hem bir örgütçü, hem bir siyasi önder olarak, Rojava'da marksist leninist çizginin gelişmesinin önderi olarak çok büyük katkılarda bulunmuştur.

ATILIM KOLEKTİF BİR EĞİTMENDİR
Biz bu yoldaşlarımızın hatırası önünde saygı ile eğiliyoruz. Atılım gerçekliği, Atılım tarihi ile gurur duyuyoruz, göğsümüz kabarıyor. Onun yetiştirdiği devrimciler bu yoldaşlar. Ama Atılım'ın aynı zamanda gazete olarak taşıdığı düşüncelerle devrimcilerin, sosyalistlerin eğitimlerine muazzam katkıda bulunmuş, kolektif bir eğitmen gibi yürümüştür.

KİTLELERİ ÖRGÜTLEMEK İÇİN YAZILI BASILI BİR ARACA İHTİYAÇ VAR

Yazılı basına gerek yok, çağ değişti, internet var, dijital medya var değerlendirmeleri hayli yaygın. Ancak Atılım basılı olarak yayın hayatını sürdürüyor. Sence Atılım basılı yayın olarak hala gerekli mi?
Geçtiğimiz haftalarda ICOR'un düzenlediği Lenin semineri vardı. Ben de Marksist Teori yazarlarından biri olarak Lenin'in yöntemi ile ilgili sunum yaptım. Seminere katılan değişik ülkelerden devrimcilerle tanışma fırsatı buldum. Rusya'dan gelen genç devrimciler vardı. Onların sorduğu sorulardan bir tanesi şuydu. "Biz Rusya'da internet kullanmakta zorluk çekiyoruz, kontrol ve baskı çok fazla. Dışarıdan gazete çıkarmak ve Rusya'ya götürmek istiyoruz. Acaba Türkiyeli Kürdistanlı devrimciler bize yardımcı olabilirler mi" dediler.

Almanya'da Komünist İnşa örgütü var. Bunların 10 yıldır internet sitesi var, epeyce de izleyicisi var. Geçen gün bu arkadaşlarla karşılaştık, "Biz gazete çıkartıyoruz. Bizim siteyi bayağı takip eden var ama kimseyle ilişkilenemiyoruz. Siteye insanlar girip çıkıyorlar, ama onlarla bir yere gidemiyoruz. Dolayısıyla bizim bir araca ihtiyacımız var" dediler.

Basılı gazetenin, baskı sayısı ve dağıtımı açısından göreli bir azalmanın olduğu söylenebilir. Çünkü internet, dijital medya olayları günü gününe, saat be saat takip etme, tavır alma imkanı sunuyor. Bu haber akışı ve siyasi gidişat açısından önemli. Bunun önemini hafife almak çağın teknolojisiyle ters düşen bir şey olur. Fakat bu tekniğin en geliştiği, en yaygınlaştığı yerlerde bile hala günlük, haftalık, aylık yazılı basılı gazeteler var.

Şöyle düşünmemiz gerekiyor. Bir araç ya gereksiz hale gelir ya da o aracın yerine yeni, daha etkin bir araç koyabilecek koşullar oluşur, o zaman o araç tartışılabilir. Marksist leninist, devrimci, emekçisi sol hareketin basılı gazete çıkarmamayı tartışması bana lüks gözüküyor. İşçi sınıfını, emekçileri, gençliği, kadınları örgütleme iddiası olan yapıların elinde bu örgütlenmeye uygun araçlar olmalı. Bundan daha elverişli bir araç var mı? Sizin doğrudan hedef kitlenize ulaşmanız, temas etmeniz, bir örgütsel çalışma, ideolojik etki ilişkisi yürümeniz için daha etkin bir araç ben göremiyorum. Daha yaygın siyasi örgütlenmeler olsa bile, bu siyasi örgütlenmelerin elinde bir araç olmalı.

İçerik formatı değiştirilebilir. Haberciliği azaltılabilir, propaganda niteliği yükseltilebilir, işlevi yeniden tarif edilebilir gazete ve dergilerin; ama pratik çalışmanın aracı olarak, falan semtteki bir sosyalist sempatizanın elinde Atılım gibi bir araç varsa ajitatörlük, propagandacılık yapmış olur. Atılım'ı götürüp tartışarak, etkileşime girerek örgütçülük de yapmış olur. Bunun yerini alacak bir şey var mı? Bence yok.

ELİMİZDEKİ ARAÇLARI PASİFİZE EDERSEK TASFİYECİLİK OLUR
Yeni araçlar, biçimler, bunların etkin bir şekilde kullanılması tabii ki tartışılmalı. Bu araçların birbirini tamamlayacak senkronizasyonu, koordinasyonu tabii ki tartışılmalı, yol ve yöntemler aranmalı. Ama elimizdeki araçları sınırlandırırsak, pasifize edersek gerçekten tasfiyecilik olur. Onun yerine koyacak bir şeyiniz de yok. Sadece boşluk. Boşluğun yaratacağı çözülme ve dağılma olur, başka bir şey olmaz.

30. YILDA HERKES 30 ATILIM DAĞITMALI

Atılım okurlarına bir çağrınız var mı?
Atılım okumak bence ayrıcalıktır. Aydınlanmak, bilinçlenmek, devrimci duygular, düşünceler edinmek bakımından çok hayatidir. Atılım bir kimlik, 30 yıllık bir tarih. Atılım okurları için gerçekten bir onur kaynağı, bundan güç alabilirler. Atılım'a sırtlarını yaslayarak bir kimlik kazanabilirler. Ne yapmalılar? Atılım'a sahip çıkmalılar. Atılım onlar için var çünkü. Yazarak, okuyarak, dağıtarak sahip çıkmalılar. Atılım bürolarını ziyaret edip, "Sizi destekliyoruz yoldaşlar" diyerek sahip çıkmalılar. Mektup yazmalılar, kendi çevrelerinde Atılım'ı tanıtmalı ve dağıtmalılar. Atılım çevreleri oluşturmalılar. Kadın, genç, erkek, işçi herkes bunu yapabilir. 30. yıl vesilesi ile herkesi her hafta 30 Atılım dağıtmaya çağırıyor, başarılar diliyorum.