4 Ekim 2024 Cuma

'Dedemi ve yoldaşlarını istiyorum'

Diyarbakır'da gözaltında kaybedilen Mehmet Özdemir için yapılan eylemde, hapishanelerdeki tutsakların maruz kaldığı hak ihlallerine dikkat çekti. 

Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube üyeleri, faili meçhul cinayetlerle katledilenler ile gözaltında kaybedilenlerin akıbetlerini sormak ve faillerin yargılanması için bir kez daha toplandı. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" sloganıyla 672 haftadır sürdükleri adalet arayışı eylemi için yine Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya gelen kayıp yakınları, bu kez 26 Aralık 1997 tarihinde Diyarbakır kent merkezinde ellerinde telsiz bulunan sivil kıyafetli kişilerce zorla alıkonulduktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan  Mehmet Özdemir'in akıbetini sordu.

HAPİSHANELERDE İNSAN HAKLARI İHLALLERİ EN ŞİDDETLİ HALİYLE YAŞANIYOR
Öncesinde İHD Şube Sekreteri Ferhat Berkpınar, hapishanedeki hasta tutsaklara ilişkin açıklama yaptı. Hapishanelerde insan hakları ihlallerinin en şiddetli haliyle yaşandığını söyleyen Berkpınar, İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu'nun yıllık raporlarının verilerini paylaşarak son bir ay içerisinde 7 hasta tutsağın yaşamını yitirdiğini belirtti. Bunlardan biri olan 82 yaşındaki ve 25 yıldır hapishanede olan ağır hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan'ın birçok kronik rahatsızlığı bulunduğunu dile getiren Berkpınar, birçok rahatsızlığı bulunan Özkan'ın hapishane kalp krizi geçirmesi dolayısıyla hayati risk altında bulunduğunu ve kişisel ihtiyaçlarını dahi tek başına karşılayamayacak durumda olduğunu vurguladı. Berkpınar, sağlık durumundan kaynaklı ceza ertelemesi için savcılığa başvurulan Özkan hakkında tüm sağlık sorunlarına rağmen hapishanede kalabileceği yönünde rapor verildiğini hatırlattı.

AYSEL TUĞLUK İÇİN ÇAĞRI
Berkpınar, aynı şekilde 2016 yılından beri Kandıra F Tipi Hapishanesinde tutuklu bulunan kapatılan HDP'nin önceki dönem Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un sağlık durumunun da kötüye gittiğinin kamuoyu tarafından bilindiğini ifade etti.

'HATSA MAHPUSLAR İÇİN İNFAZ ERTELEME SAĞLANMALIDIR'
Özkan ve Tuğluk özelinde yüzlerce hasta tutsağın hapishanelerde tek başına hayatlarını idame ettiremeyecekleri ve hastalıklarının hapishane koşullarında tedavi edilemeyeceğinin açık olduğunun altını çizen Berkpınar, "Bir an önce tüm hasta mahpuslar için infaz erteleme sağlanmalıdır. Adalet Bakanlığı'nın özellikle ölüm sınırında olan hasta tutuklu ve hükümlülere ilişkin çok acil bir çalışma yapması gerekmektedir" diyerek, uluslararası kurum ve kuruluşlara Türkiye hapishanelerindeki hasta tutsakların durumu ve içerideki ağır hak ihlalleri açısından acil gözlem ve denetleme yapmaları için çağrıda bulundu.

'SOKAKTA İNSANLIK ONURU VE VİCDANLAR KALDI'
Silopi'de sokağa çıkma yasaklarında katledilen ve cenazesi 7 gün sokakta kalan Taybet İnan'ı anan  Berkpınar, "Taybet İnan'ın cenazesi 7 gün sokakta kalmıştı aynı zamanda o sokakta insanlık onuru ve vicdanlar kaldı" dedi.

'DEDEMİN DEĞİL, FAİLİ MEÇHUL CİNAYETE KURBAN GİDEN BABALARIMIN HİKAYESİ'
Berkpınar'ın ardından kaybedilen Mehmet Özdemir'in 12 yaşındaki torunu Beritan Kaya yazdığı mektubu okudu. Kaya'nın dedesine ve kayıplar mücadelesine dair kaleme aldığı o satırlar şöyle: "Öncelikle yaz, kış, yağmur, çamur demeden kayıplar bulunsun failler yargılansın şiarıyla başlatmış oldukları bu kutsal mücadele yürüyüşçüleri olan annelerimizin ellerinden öpüyorum. Bu hikaye dedemin tek değil, faili meçhul cinayete kurban giden tüm babalarımın hikayesidir.

'DEDEMİ VE YOLDAŞLARINI İSTİYORUM'
Hikayemiz, acılarımız, yaşadıklarımız ortak. Ama hikayemizi, acılarımızı sırtlamaktan vazgeçmeyeceğiz. Dedemi istiyorum, dedemin yoldaşlarını istiyorum. Ölü veya diri kayıplarımızı bulma mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Her insan gibi benim de isteklerim var. Ben de dedemin bir mezarı olsun istiyorum. Kemiklerimizi istiyoruz sizden. Dedeme ve yoldaşlarına kemik demek ne kadar çok ağrıma gitse de istiyorum. Dedemin mezarı başında oturup, konuşabileceğim günler istiyorum. Elbet o günler de gelecek. Birçok annelerimiz bu adalet mücadelesini yarıda bıraktı. Ellerinizden öpüyorum. Cennet mekanları olsun. Onların bıraktığı yerden biz devam edeceğiz. Bu haklı mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Gözaltında kaybetme insanlık suçudur. Faillerin bizimle yüzleşmesi ve yargılanması talebinden vazgeçmeyeceğiz."

MEHMET ÖZDEMİR'İN HİKAYESİ
Mehmet Özdemir'in kaybedilme öyküsünü ise İHD Şube avukatlarından Jiyan Ormanlı paylaştı. 1997 günü Mehmet Özdemir'in arkadaşlarıyla oturduğu kahveden sivil giyimli, silahlı ve telsizli kişiler tarafından zorla beyaz bir taksiye bindirildiğini ve bir daha kendisinden haber alınamadığını anımsattı.

Özdemir ailesinin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na, TBMM İnsan Hakları Komisyonu'na ve Diyarbakır Valiliği'ne başvurularda bulunduğunu, fakat iç hukuktan sonuç alamadığını dile getiren Ormanlı, ailenin bu nedenle 1999 yılında AİHM'ne başvurduğunu belirtti. Ormanlı, sözlerini yapılan tüm başvurulara rağmen akıbetine dair ize ulaşılamayan Özdemir'e dair AİHM'in 8 Ocak 2008 tarihinde esas ve usul yönünden "ihlal" kararı verdiğini söyleyerek sonlandırdı.

Yapılan açıklamanın ardından bu haftaki eylem yine gözaltında kaybedilen Mehmet Özdemir ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemi yapılmasıyla sona erdi.