4 Aralık 2024 Çarşamba

Ender Çelikel yazdı | Yönetenlerin hiç mi günahı yok?

AKP'lilerin enflasyonu kader ile açıkladıkları günler hafızalarda tazeliğini koruyor. Saray rejimi işsizliği, cari açığı, döviz kurunu vs. de kadere bağlarsa şaşırmamak gerekir. "Dış güçler" argümanı iş görmüyorsa, "kader" vardır. Hükümetin bütün başarılarının mimarı "asrın lideri" Erdoğan'dır, başarısızlıklarının failiyse Allah'tır! Allah'ın 'kader planı'dır. Faşist şef Erdoğan, istisnasız tüm doğal afetlerle ilgili  bu ideolojik argümanı kullanıyor.   İktidar olarak yaptıklarının sorumluluğunu Allah'ın üstüne atarak sorumluluktan kurtulma kurnazlığına başvuruyor. 

İslam, yedinci yüzyılda Arap coğrafyasında mazlumların mücadele bayrağıydı. İslam ideolojisi içerisinde özneleşen ezilenler, Hz. Muhammed'in önderliğinde Kabeli tefeci-tüccarların saray iktidarını devirip, yeni ve nispeten eşitlikçi bir toplumsal düzen kurdular. Ne ki İslam da tıpkı Hristiyanlık gibi egemen sınıflar tarafından benimsenerek zamanla eşitlikçi ilkelerinden arındırıldı ve sömürücü sınıfların kurulu düzenlerini meşrulaştıran bir dine dönüştürüldü. İslam'ın sınıfsal dokusuyla beraber işlevi de değişti. İslam'ı kendi sınıf çıkarları doğrultusunda yorumlayan mülk sahipleri Kur'an'daki "Servet yığmayın, zulmetmeyin", "Mülk Allah'ındır" gibi toplumsal eşitsizlik, gösteriş ve zulüm karşıtı ayetlerin üstünü "zekat"la örttüler. Servet yığmalarını üç-beş kuruş sadakayla meşrulaştırdılar. O kadar servet yığdılar ki, Müslüman geçinen ülkeler, bugün dünyada zengin ile yoksul arasındaki eşitsizliğin en yüksek olduğu ülkelerdir.

Keder inancı, yoksulluğun ve zulmün doğallaştırılmasında en önemli rolü oynuyor. Abdestli kapitalistler, yoksul halk kitlelerinin sömürüye, eşitsizliğe, baskıya boyun eğmesi ve katlanması için en çok kader inancını istismar (!) ediyorlar. İslam dinini ve Allah'ı kendi çıkarları uğruna araçsallaştırıyorlar. Asıl dinleri ve imanları para olan bu münafıklar ve müşrikler, Allah'ı yeryüzündeki bütün haksızlıkların, kötülüklerin, ölümlerin, acıların yegane sorumlusu olarak gösteriyorlar ve yönetenlerin suçlarını da Allah'a yükleyerek sorumluluktan kaçmaya çalışıyorlar. 

Kader inancının ideolojik araçsallaştırılmasında AKP iktidarının yeri ayrıdır. İslam tarihinde, kader inancının böylesine pervasıza istismar edildiğine az rastlanır. Misal; enflasyonu kadere, yani Allah'ın takdirine bağlayan kaç Müslüman vardır dünyada? AKP'lilerin enflasyonu kader ile açıkladıkları günler hafızalarda tazeliğini koruyor. Saray rejimi işsizliği, cari açığı, döviz kurunu vs. de kadere bağlarsa şaşırmamak gerekir. "Dış güçler" argümanı iş görmüyorsa, "kader" vardır. Hükümetin bütün başarılarının mimarı "asrın lideri" Erdoğan'dır, başarısızlıklarının failiyse Allah'tır! Allah'ın 'kader planı'dır. Faşist şef Erdoğan, istisnasız tüm doğal afetlerle ilgili  bu ideolojik argümanı kullanıyor.   İktidar olarak yaptıklarının sorumluluğunu Allah'ın üstüne atarak sorumluluktan kurtulma kurnazlığına başvuruyor. 

Maraş merkezli iki depremde on bini aşkın bina yıkıldı. Resmi rakamlara göre bile kırk binin üzerinde insan enkaz altında kalarak can verdi. Yüz binlerce insan yaralandı. Milyonlarcası evsiz barksız kaldı ve göç yollarına düştü. Fakat saray iktidarından tek bir yetkili dahi istifa etmedi. Çünkü iktidar, beton yığınları altında ölen on binlerce insanın ölümünden Allah'ı sorumlu tuttu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a göre on binlerce çocuk, yaşlı, kadın ve erkeğin "kader planı"nda depremde ezilerek ölmek vardı. Profesör kılıklı bir saray yardakçısı açık açık, "binalar ve deprem değil, Allah öldürdü" dedi. Saray ve her meslekten trolleri hiçbir şey olmamış gibi yeni başarı hikayeleri uydurmayı ve şovlarını sürdürüyorlar.

İslam karşıtları ve "din düşmanları", kendini Müslüman-dindar olarak tanımlayan AKP kadar İslam'a zarar vermediler. İslam'ın temel ögeleri hiçbir zaman bugünkü kadar yozlaştırılmadı. Kader inancı, AKP iktidarında deyim yerindeyse "ucube" bir hal aldı. AKP'nin kader inancına göre kulun 'iyi' ya da 'kötü' amellerinde (eylemlerinde) hiçbir sorumluluğu yoktur. Buna göre Allah saray rejimine depremlere karşı önlem aldırmadı, zemini sağlam olmayan yerleri ranta açtırdı, imar afları çıkarttırdı, çürük binaların yapımına onay verdirtti, rüşvet aldırttı... Bunların tamamını Allah yaptırdı! Erdoğan, bakanları ve bürokratlarının şeytana uymaları, günaha girmeleri, haram yemeleri söz konusu dahi edilemez. Zira kader planlarında ne yazılıyorsa onu yapıyorlar. Haliyle mahşer günü geldiğinde cennete gönderilmelerinin önünde bir engel de kalmıyor. Dünyada yaptıkları her şey Allah'ın takdiridir.

Kur'an'a göre, gökkubbe altında olmakta ve olacak olan her şeyi önceden bilir Allah. Ama hiçbir ayette servet yığmak ve zulüm meşrulaştırılmaz. Bilakis Allah, ezilenleri sömüren ve zulmedenlere karşı 'kıyam'a (ayaklanmaya) çağırır. (Şuara: 227) Ezilenlerin kader planında devrim yapmak da vardır. Ezilenler tağut rejimleri yıkıp, egemenlerin işledikleri günahların, sömürünün ve zulmün hesabını mahşere bırakmazlar.