1 Ekim 2024 Salı

ESP: Onur Haftası Tertip Komitesi'ne ve tüm LGBTİ+'lara

İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Tertip Komitesi'nin ESP ve SODAP'ı Hormonlu Domates'e faşistler ve devlet kurumlarıyla birlikte yan yana hedef gösterilmesine ilişkin açıklama yapıldı. ESP MYK, Komite'ye derhal bu yanlıştan dönmeye çağırdı. 

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Tertip Komitesi tarafından, LGBTİ+fobikleri teşhir etmek amacıyla dağıtılan Hormonlu Domates Ödülleri'ne bu sene SODAP ile birlikte transfobi kategorisinde ve üstelik devlet kurumları ve faşist medya aparatlarıyla yan yana aday gösterilmesine ilişkin açıklama yaptı. 

"Onur Haftası Tertip Komitesi'ne ve tüm LGBTİ+'lara" başlıklı açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Ezilenlerin şiddeti elbette ki hiçbir zaman mutlak bir adalete ve kusursuz bir etiğe sahip olmamıştır. Çünkü devrimleri yapanlar soyut düşünceler değil, yıkılmakta olan düzenin içinde yetişen ve orantısız bir güce karşı savaşmak zorunda olan somut insanlardır. Ancak bu gerçek, söz konusu şiddetin hedefini bütünüyle şaşırıp, kendi devrimci zeminini parçalamasını hiçbir şekilde haklı göstermez. Hareket halindeki çelişkide haddini aşan, zıddına döner ve karşıdevrimci bir niteliğe bürünür.

Devrimci sosyalistleri 'Lubunyaları sömüren ve şiddetin her türlüsüne maruz bırakan', 'kadın düşmanı' gibi akla sığmaz iftiralarla itham edip, bu seneki Hormonlu Domates Ödülleri'ne aday gösteren komitenin içine düştüğü durum da tam olarak budur.

ESP; işçi sınıfı ve ezilenlerin sosyalist partisidir, dolayısıyla LGBTİ+'ların da partisidir. Biz insanlığın cinsel ve sınıfsal kurtuluşunun birbirinin koşulu olduğunu savunuruz. Devrim programımız LGBTİ+'lara tam hak eşitliği, özgürlük ve temsil hakkı tanır. LGBTİ+ hareketini toplumsal devrimin ve kadın devrimimizin temel ittifak kuvvetlerinden biri görürüz. İşçi ve emekçi LGBTİ+'ları sosyalist devrim saflarında örgütleriz. Tüzüğümüzde LGBTİ+fobi suç olarak tanımlanır. Her türlü fobik davranışı soruşturma, suç, ceza, yaptırım ve iç mücadele konusu yaptık, yaparız. Örgütsel yaşamda cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği özgürlüğü temel eğitim konularımız arasındadır. LGBTİ+'lara yönelik devlet şiddetinde en önde ve en kararlı şekilde dururuz. Kadın ve LGBTİ+'lara dönük baskı ve ezme politikasının bilincinde bir parti olarak pozitif ayrımcılık uygulama politikasını parti ilkesi olarak kabul ederiz.

Bu devrimci teori ve pratik, sayısız defa LGBTİ+ politikamızda somutlanmıştır. Ancak şüphesiz ki somutluğun zirvesi, partimizde mücadele etmiş ve erkek egemenliğin maddi temeli olan sermayeye, burjuva devlete ve onların faşist-cihatçı çetelerine karşı mücadelede ölümsüzleşmiş açık kimlikli LGBTİ+'lardır. Parti, onları yeşerten topraktır.

Komitenin adaylık kararına gerekçe yaptığı sözde ifşalar, örgütlü yaşamı ve asgari sosyalist ahlakı bir türlü öğrenemeyen, kişisel kaprislerini fobi diye dayatan ve bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde işbirlikçiliğe ve ihbarcılığa hizmet eden birkaç dengesiz, şımarığın intikam hırsı ile attığı yalanlardan ibarettir. Ama asıl sorun, komitenin bu düşkünleri sadece ezilen konuma sahipler diye otomatikman özne olarak görüp taleplerini resmi örgüt kararına çevirebilecek ve en yakın dost ve müttefiklerini zıtlarıyla itham edecek kadar şuurunu yitirmiş olmasıdır.

Bunun sebebi maalesef burjuva ideolojisinin LGBTİ+ hareketine giderek daha fazla hakim olmasıdır. Burjuva hak ve kimlik siyaseti, soyut ve yalıtılmış bir birey kurgusunu toplumsal bireyin karşısına koyar. Siyaset payını egemenden değil, diğer ezilenlerden ve devrimcilerden almaya çalışır. Toplumsal kurtuluş fikri olmadığından, ittifak bilincinden de yoksundur. Fobiyi yaratan düzeni yıkmanın değil, o düzen içerisinde güvenli ve kârlı bir alan kapatmanın derdindedir. Bu ideoloji LGBTİ+'lara değil haklarını, gökkuşağı bayraklı bir Starbucks bardağından, uyuşturucu kullanımının meşrulaştırılmasından, sosyal medya şöhretinden ve kişisel çıkarların etrafında dönen sosyal medya kavgalarından fazlasını dahi veremez. Aksine, onları siyasetsizleştirir, yalnızlaştırır, silahsızlandırır. Oysa tek tek bireyler ve bir bütün olarak LGBTİ+ hareketi sadece ve sadece fobi ve nefretin maddi zemini olan burjuva devlet ve sermayeyi hedefine koyarlarsa, yani devrimci bilinç ve örgüt ile buluşabilirlerse mağdur yığınlar ve kitleler olmaktan çıkıp özne haline gelebilir ve özgürleşebilirler.

ESP olarak İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Tertip Komitesi'nin bu kararını partimize yönelik bir saldırı, toplumsal kurtuluş mücadelesine yönelik bir sabotaj ve LGBTİ+ hareketini müttefiklerinden yalıtacak bir hata olarak değerlendiriyoruz. Komitenin ESP ve SODAP'ı adaylıktan derhal çıkarmasını ve bunu duyurup, özür dilemesini istiyoruz. Tüm LGBTİ+'ları da komiteye bu çağrıyı yapmaya davet ediyoruz.

ESP dosttan gelen eleştiriden öğrenip, kendi gerçeğine özeleştirel bakmaktan güç almaya devam edecektir. Tüm tarihi eleştirinin devrimci pratiğini değişimin aracı haline getirmesinin sayısız örneğiyle doludur. Ancak bu, dostu düşmandan ayırma yeteneğini yitiren ve bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde işbirlikçi ve ihbarcı durumuna düşenlerin iftira ve hakaretlerine anlayış ve sabırla yaklaşacağımız anlamına gelmeyecektir. Böyleleri, cinsiyet kimliği, cinsel yönelimi, sınıfsal konumu ve ideolojisi ne olursa olsun, devrimci şiddet de dahil, mücadelemizin hedefi olacaktır.

ESP olarak her zaman olduğu gibi bu sene de Onur Yürüyüşü'ne katılacağımızı, nefret ve fobiye karşı ölümsüzlerimiz Ivana, Aydan Ezgi ve Okan'ın bayrağını alanlara taşıyacağımızı, devlet şiddetine karşı LGBTİ+ varoluşunu savunacağımızı duyururuz."