2 Ekim 2024 Çarşamba

'Gerçek bir yüzleşme olmadan adalet sağlanamaz'

Şişli'de Tatavla halkı, 23 Nisan gecesi o bölgede 250 Ermeni aydınının gözaltı ve sürgünüyle başlayan Ermeni Soykırımı'nı lanetledi; halkların eşitliği ve adalet için devleti soykırım ve katliamlar gerçeğiyle yüzleşmeye çağırdı.

İstanbul Şişli'de yer alan Tatavla'da (şimdiki adıyla Pangaltı) bölge halkı, bundan 107 yıl önce 23 Nisan'ı 24 Nisan'a bağlayan gece Tatavla'daki yaklaşık 250 Ermeni aydını, yazar, gazeteci ve sanatçının tutuklanmasıyla başlayan Ermeni Soykırımı sürecinde katledilenleri andı. Soykırımda ve daha sonrasında katledilen Ermenilerin fotoğraflarının taşındığı anmada, "1915... O güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler" pankartı mumlar ve karanfiller eşliğinde yere serildi. Anmaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Garo Paylan da katılırken, anmaya halk da yoğun ilgi gösterdi.

'107 YIL SÜREN İNKAR BAŞKA KATLİAMLARI BERABERİNDE GETİRDİ'
Ermeni yerel halk türküleriyle başlayan anmada ilk olarak HDP milletvekili Garo Paylan konuştu. Paylan, bundan 107 yıl önce gözaltına alınan 250 Ermeni aydınıyla başlayan süreçte, Ermeni halkının yaşadığı topraklardan sürüldüğünü ve büyük bir çoğunluğunun katledildiğini belirtti. 24 Nisan'ın Ermeni Soykırımı'nın başladığı gün olarak kabul edildiğini kaydeden Paylan, soykırım kadar büyük bir başka felaketin de 107 yıldır süren inkar olduğunu vurguladı. İnkar politikaları sonucu cezasız kalan suçun tekrarlandığına işaret eden Paylan, soykırım sonrası sadece Ermenilere değil, Alevilere, Kürtlere ve bu ülkenin bütün ötekileştirilenlerine karşı büyük insanlık suçları işlendiğini ifade etti.

'YARALARI SARACAK ADIM ANCAK TÜRKİYE HALKLARINDAN GELEBİLİR'
Soykırımın faillerinin isimlerinin Ermeni halkının yaşadığı bölgelere verildiğine dikkat çeken Paylan, "Buraya çok yakın bir mesafede Ermenilerin yoğun yaşadığı mahallenin ortasında Talat Paşa İlköğretim okulu var. Bu ülkenin çocukları Talat Paşa İlköğretim okullarında okuyorlar, Enver Paşa sokaklarında yürüyorlar. Kemal Paşa meydanlarında buluşuyorlar. Soykırım kadar büyük felaket bu. Bu yüzden soykırım iklimi devam ediyor. Bu iklimi değiştirmek için adaleti arıyoruz. Türk-Kürt-Ermeni halklarının adaletle barışmasını, bir arada kardeşçe yaşamasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Ermeni toplumunun yaralarını saracak esas adımın Türkiye halklarından geleceğini vurgulayan Paylan, soykırımla yüzleşmenin ülkedeki adalet mücadelesi için önemine işaret ederek, "Eğer adalet mücadelesi varsa umut da vardır" dedi.

'ERMENİ HALKI TOPRAKLARINDAN KOPARILARAK ÖLÜME YOLLANDI'
Basın açıklamasını, Tatavla halkı adına Ferda Önen okudu. Önen, 23 Nisan gecesi bulundukları noktada başlayan sürecin 24 Nisan'da 2 bin 234 Ermeni'nin tutuklanmasıyla devam ettiğini ifade ederek, sürgünün o gün dört bir yanda başlatıldığını söyledi. "Binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan kadim halk, kendilerinden binlerce yıl sonra bu topraklara gelenler tarafından yurtlarından koparılıp tehcir adı altında ölüm yolculuğuna çıkarılıyordu. Çok kimlikli, çok inançlı, çok kültürlü bir ülke yerine Müslüman-Türk tek tip bir ulus-devlet yaratmak isteyenler, yüzlerce yıldır bu topraklarda birlikte yaşadıkları Hristiyanları tehdit olarak gördüler" ifadelerini kullanan Önen, Ermenilere yönelik saldırıların 1915'ten önce başladığına işaret etti.

'BİR BUÇUK MİLYONA YAKIN SAYIDA İNSAN KATLEDİLDİ'
Devletin askeri, polisi ve kışkırttığı faşist çeteleriyle Suriye çöllerine sürgüne yollanan Ermeni halkını katlettiğini vurgulayan Önen, soykırımda Ermenilerin bütün malvarlıklarına el konulduğunu, tecavüz ve işkence saldırılarına uğradıklarını, çocukların ailelerinden kaçırıldığını ve bir buçuk milyona yakın insanın katledildiğini anlattı.

'SOYKIRIM ÜZERİNE İNŞA EDİLEN BİR TOPLUM GELECEĞE YÜRÜYEMEZ'
Ermenilere yönelik saldırıların Trakya pogromu, Varlık vergisi, 6-7 Eylül pogromu, Hrant Dink ve Sevag Balıkçı cinayetleriyle devam ettiğini dile getiren Önen, şu ifadeleri kullandı: "Düşmanlık, nefret, katliam ve soykırım üzerine inşa edilen, geçmişiyle yüzleşmekten korkan toplumlar, geleceğe özgürce, barış ve huzur içinde yürüyemez. Elleri kelepçeli, ayağı prangalı, gözleri bağlıdır. Toplumun bir kesiminin sürekli güvercin tedirginliği yaşadığı bir ülkede huzur ve barış içinde bir arada yaşamak mümkün olabilir mi?"

'GERÇEK BİR YÜZLEŞME İSTİYORUZ'
Önen, soykırımlarla ve katliamlarla yüzleşilmesi, düşmanlaştırma ve nefret politikalarına son verilmesi, devletin açık, net ve samimi bir şekilde özür dilemesi, sorumluluklarını kabul etmesi ve katliamların toplumda yarattığı çok boyutlu tahribatın giderilebilmesi için gerekli adımların atılması çağrısında bulunarak, "Bu topraklar Zabel Yesayan'ların, Gomidas Vartabed'lerin, Mıgırdiç Margosyan'ların, Hrant Dink'lerin, Sarkis Seropyan'ların, Musa Anter'lerin, Ahmet Kaya'ların, Yaşar Kemal'lerin, Tahir Elçi'lerin kardeşlik ruhuyla, üzerinde yaşayan tüm halklara ve inançlara yurt olmaya devam etsin istiyoruz" dedi.