2 Ekim 2024 Çarşamba

Gezi davasında üye hakim AKP'nin aday adayı çıktı

Gezi davasında söz alan avukat Evren İşler, mahkemede üye hakim olan Murat Bircan'ın, daha önce AKP'den milletvekili aday aday olduğunu belirterek, yargılamanın bir anlam ifade etmediğini söyledi.

Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater'in de aralarında bulunduğu 17 kişi hakkında görülen Gezi davasında karar duruşması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor. Duruşma, avukat ve izleyicilerin sayısı gözetilerek 27'nci Ağır Ceza Mahkemesi salonuna taşındı. Kavala, bulunduğu Silivri Hapishanesi'nden Ses ve Görüntü Bileşim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılırken, yargılanan Mücella Yapıcı, Can Atalay, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ile avukatları da duruşmada hazır bulundu.

'HAKLARINI SAVUNAN ÖZGÜR BİREYLER YARGILANIYOR'
Duruşmada savunmasını sürdüren avukat Hasan Fehmi Demir, "Savcılığın başvurduğu yöntemin elbette bir amacı vardır. Kuvvetler birliğinin egemen olduğu söyleyebilirim. Delil üretmeye giderek, görevi aşıyor. Keyfi olarak hareket ediyor" dedi. Demir, Gezi eylemleri sırasında polis kurşunu veya şiddetiyle öldürülen Berkin Elvan, Ethem Sarısülük ile onlarca kişinin ismini tek tek saydı. Ali İsmail Korkmaz'ı da hatırlatan Demir, faillerine ödül gibi ceza verildiğini, aynı zamanda tekme atan polisin ayağının incindiği iddiasıyla katılan olarak davada yer aldığını dile getirdi. Keyfiliğin egemen olduğu, sadece muhaliflerin yargılandığına dikkat çeken Demir, "Haklarını savunan özgür bireyler yargılanıyor" diye konuştu.

'BERAAT DIŞINDA BİR KARAR VERME OLASILIĞI YOK'
Duruşmaya, SEGBİS'in düzeltilmesi için kısa bir ara verildi. Ardından başlayan duruşmada söz alan Gökçe Tüylüoğlu'nun avukatı Bahri Belen, beraat dışında bir karar verme olasılığın olmadığını belirterek, hükümeti devirmeye dönük herhangi bir suç veya buna ilişkin bir delilin olmadığını dile getirdi. Belen, "Ben 'bu düzeni değiştirmek istiyorum' dediğin zaman beni cezalandıramazsınız. Ben 'bu örgütü kuruyorum' dediğim zaman, silah kullanmadığımız zaman beni cezalandıramazsınız. 'Silahsız Anayasayı değiştirme' diye bir madde yoktur. O zaman gerek iddianamede, gerekse esasa ilişkin görüşte bu sanıkları cezalandırabilmek için 314'üncü maddede bir suç örgütü var mıdır yok mudur ona bakmamız lazım. Sanıkların, 'silahlı' faaliyeti olmadığı için istenilen ceza kapsamında cezalandırılması mümkün değildir" diye belirtti.

'USULLERİN GEREKLİLİĞİNİN NE ANLAMI VAR'
İddianamedeki iddia ve eylemlere değinen Belen, "Bu antagonizma sonuç alınamayacak bir önermenin sonucudur. Burada uzlaşmaz çelişkisi söz konusudur. Deliller mahkeme önünde değerlendirilmedi. Mahkeme önünde tartışılan deliller ile hüküm kurulabilir. Birçok delilin getirilmesi istendi ancak hiçbiri getirilmedi. Buna dair talepler dahi reddedildi. Aynı zamanda istinafın bozma gerekçesini yerin getirilmedi. Yargıtay 16'ncı Dairesinin kararı yerine getirilmedi. Bunlara rağmen sürpriz bir karar verilebilir mi? Deliller tartışılmadan beraat kararı verilmesi de bu usullerin gerekliğinin ne anlamı var?" ifadelerini kullandı.

'MAHKEMENİN SİYASET DIŞINDA KARAR VERMESİNİ İSTİYORUM'
Müvekkiline yönelik bir televizyonun çalışmasına dair iddia olduğunu dile getiren Belen, üzerinde parmak izinin bulunmadığını dile getirdi. Bu iddiaya ilişkin cezanın belli olduğunu dile getiren Belen, müvekkilinin Açık Toplum Vakfı'nın sekreterliğini yaptığını, bu esnada bir senet hazırlanması ile ilgili bir suçlamanın olduğunu paylaştı. Vakfın her yıl denetlendiğini söyleyen Belen, bugüne değin herhangi bir aykırılığın tespit edilemediğini kaydetti. Belen, "Ben bu davada hukuk ile siyasetin dans ettiğini düşünüyorum. Siyaset dans etmek istiyor olabilir ancak hukukun buna izin vermemesi gerekiyor. Mahkemenin siyasetin dışında hakimler olarak bir karar vermesini istiyorum" dedi.

'GÖRÜNTÜLERİN SANIKLA İLGİSİ YOKTUR'
Verilen 30 dakikalık aranın ardından duruşma, avukatların savunmasıyla sürdü. Söz alan Av. Fikret İlkiz, emniyetin savcılığa talimat verdiğini ifade etti. Bu talimat üzerine 2 bin sayfalık fezlekeden 657 sayfalık iddianame ortaya çıktığını dile getiren İlkiz, "Hükümete karşı suçlar kapsamında yapılmış bir dinleme bu dosyada yok. İstanbul 30'uncu Ağır Ceza Mahkemesi beraat kararı verirken, bunların zehirli ağacın meyvesi olduğunu söyledi. Aynı mahkeme, gerekçeli kararında Kavala'nın Gezi'nin finansörü olmadığını belirtti. Ki olamazlar da çünkü beş paraları yoktur. Yine aynı mahkemede ters çevrilmiş araçların görüntüsü yargılananlara gösterildi. Mahkeme, bu görüntülerin sanıklarla ile ilgilisi olmadığını belirtti" diyerek, hatırlatmalarda bulundu. 

'ORTADA SUÇ YOK'
Av. İlkiz, ceza talepleri mütalaanın 72 sayfa olduğunu belirterek, 72 sayfalık savunma yapacağını söyledi. İlkiz'in savunmasının bir kısmı şöyle: "Yapıcı, ilk önce 33'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nin önüne çıkarıldı. Onunla birlikte onlarca kişi çıkarıldı. Şu anda salonda bulunanlar hemen hepsi müstakbel sanık pozisyonunda. Mahkeme, beraat kararı verdi. Neden verdi? İstiklal Caddesi'nde, 'Hükümet istifa', 'Direne direne kazanacağız' şeklinde slogan attılar. Mahkemenin buna dair kanaati beraat oldu. İlk karar suçun işlenmediği yönünde. Bu ilk kararda 'delil bulunamadı' şeklinde bir durum da olmadı. Aynı şey, 30 ACM'de de yaşandı. 'Ortada suç yok' denildi."

'SÜRE VERİLMEYECEĞİNİ BİLİYORDUK'
Şu anda dosyada yer alan "delillerle" dosyanın iki kere beraat aldığını, dosyada başkaca delil bulunmadığını, ancak yeniden "kıymetlendirme" değerlendirmesi nedeniyle yargılamanın hala sürdüğünü dile getiren İlkiz, 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin daha önce yaptığı incelemelerde kolluk kuvvetlerin iddialarının gerçeğe dönük bir bulgunun bulunmadığını ayrıca sanıkların da bu iddiaları kabul etmediği yönünde görüş bildirdiğini paylaştı. İlkiz, "Son söyleyeceklerim canınızı sıkacaktır, sıkmasını istiyorum; 21 Mart'taki duruşmaya gelirken, süre istedik. Süre verilmezse ne yapabiliriz diye tartıştık. Çünkü süre vermeyeceğinizi biliyorduk. Her an karar vermek istediğinizi biliyorduk. Çünkü Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi yaptırım kararı öncesinde bir mahkumiyet kararı vermek istiyordunuz. Bunun için savunmamızı hazır bulundurduk" ifadelerine yer verdi.

'GEZİ REJİM MUHALİFLERİNİN ORTAYA KOYDUĞU İTİRAZDIR'
İlkiz, şöyle devam etti: "Bugüne değin süre vermeye dair bir söz çıkmadı. Verdiğiniz kararlar nedeniyle biz şu anda burada bir ritüeli yerine getirmiş oluyoruz. Savunmalarımızı dahi dinlemiyorsunuz. Bize, 'ne yaparsanız yapın. Karar beli' diyorsunuz. Ravel, en bilinen eseri Bolero için 'içinde hiç müzik yoktur' der. Adaletin dağıtıldığı yer mahkemelerdir ama içinde hiç adalet yok. Gezi, 'rejim muhaliflerinin' ortaya koyduğu itirazdır. Gizli bir yasa için ortaya çıkmadı. Girişimi en başta etiktir. Gezi olayları değil, gezi aslında sarsılmışların dayanışmasıdır. Otoritenin çizdiği sınırlara karşı mücadeleyi seçmiştir. Özgürlük, mücadele bittikten sonra başlamaz. Özgür insan özgür olmaya devam etmek için sürekli mücadele eder."

'AKP'DEN ADAY ADAY HAKİM'
Av. Evren İşler, mahkeme başkanı ve heyetinin savunma yapan avukatları dinlemediğini söyleyerek, tepki gösterdi. İşler, savunmasında polis fezlekesini hazırlayan polislerin, savcı ve hakimlerin "delil üretmekten" tutuklandığına dikkat çekerek, aynı deliler nedeniyle şu anda müvekkillerinin yargılandığını dile getirdi. İşler, Cuma günü görülen duruşmada Av. Tora Pekin'in savunmasının mahkeme başkanı tarafından yarıda kesildiğini anımsatarak, tepki amaçlı Pekin'in yarıda kalan savunmasını okudu. İşler, Google'den yaptığı araştırma sonucu, şu anda üye hakim olan Murat Bircan'ın daha önce Samsun'da AKP'den milletvekili aday adayı olduğunu paylaştı. İşler, Bircan'ın Erdoğan'a övgüler dizen bir hakim olduğunu söylemesinin ardından, üye hakim Bircan'ın önünde bulunan bilgisayarın arkasına saklanması dikkat çekti.

İşler'in ardından mahkeme, duruşmaya ara verdi.