29 Eylül 2024 Pazar

Gümüştaş: Özgür basını sokakta, eylemimizle savunalım

Meşruiyet alanı gittikçe daralan AKP-MHP iktidarının gerçekleri sansürleyerek beka sorununu çözmeye çalıştığını kaydeden ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, özgür basın geleneğine ve haber alma hakkına sahip çıkmanın yolunun birleşik mücadele ve sokakta politika üretmekten geçtiğini vurguladı.

Son 5 ayda 26 Kürt gazeteci, yaptıkları haberler gerekçe gösterilerek tutuklandı. AKP-MHP iktidarı, özgür basın emekçilerine dönük saldırılarını giderek derinleştirerek, işlediği suçları ortaya çıkaran gazetecileri susturmaya, geride kalanlara ise gözdağı vermeyi amaçlıyor. Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, iktidarın özgür basına dönük artan saldırılarını ve bu saldırılar karşısında nasıl bir mücadele verilmesi gerektiğini ETHA'ya anlattı.

'AKP-MHP FAŞİST REJİMİ BİR MEZARLIK SESSİZLİĞİ YARATMAYA ÇALIŞIYOR'
Söz, eylem ve örgütlenme hakkının önüne faşist baskı ve zorla dikilen rejimin gazetecilere dönük saldırılarının da aynı düzeyde ilerlediğini kaydeden Gümüştaş, meselenin özünün sadece basın özgürlüğüne değil, halkın bilgi, haber alma hakkına dayandığına dikkat çekti.

"Toplumsal meşruiyet ve hegemonya alanı daralan AKP-MHP faşist rejimi, gerçeklerin üzerini koyu bir sansürle örterek, tüm coğrafyada bir mezarlık sessizliği yaratmaya; hakikatleri gören, duyan, haykıran herkesi gözaltı, tutuklama, ceza kıskacına alarak, toplumu susturarak yol almaya, beka sorununu çözmeye çalışıyor" diyen Gümüştaş, gerçekleri yazmanın, işçi sınıfı ve ezilenlerin sesi olmanın özgür basının görevi ve geleneği olduğunu vurguladı.

'ÖZGÜR BASIN POLİTİK ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİN TEMEL BİR KUVVETİDİR'
Siyasi savaşımın tüm eşiklerinde özgür basının politik özgürlük mücadelesinin temel bir kuvveti olduğuna dikkat çeken Gümüştaş, "Bu mesleki ilke ve davranış bugüne kadar her türlü saldırganlık karşısında var edildi, sansür yasası ve bu yasanın mutlak hapis cezası öngören düzenlemesi karşısında da yılmadan devam edecektir" dedi.

'ACİL GÖREV ÖZGÜR BASININ GELENEĞİ VE EYLEMİNİ SAHİPLENMEK'
Temel ihtiyaç ve acil görevin özgür basın geleneği ve eylemini sahiplenmek, halkın haber alma hakkına sahip çıkmak için mücadeleyi büyütmek olduğunu kaydeden Gümüştaş, "TTB'yi ve Şebnem Korur Fincancı'yı sahiplenme tavrındaki yaygınlık ve netliği; aynı gerçeği dile getirdikleri için tutsak edilen ve tecrit hücrelerine gönderilen gazeteciler için de göstermek tüm devrimci-demokratik güçlerin boyun borcudur" ifadelerini kullandı.

'GERÇEKLERİ SOKAKTA, EYLEMİMİZLE SAVUNALIM'
Gümüştaş, şöyle devam etti: "Faşist rejimin başta sansür yasası olmak üzere, haber yapan, bilimsel görüş veren, hukuki irdeleme ve itirazı dillendiren, gerçeğe işaret eden, eylemiyle anlatan herkesi tutuklama kıskacına alma saldırganlığı tekil eylemler ve kurumsal savunularla değil, birleşik mücadele ve sokakta politikayla aşılabilir. 2023'e seçim değil savaş politikasıyla yürüyeceği mutlak ve kaçınılmaz olan saray rejimine karşı birleşelim, hak savunucularını, özgür basın emekçilerini, faşist rejimin suçlarının haykırılması gerçeğini sokakta, eylemimizle savunalım."