6 Ekim 2024 Pazar

Hatimoğulları: Silahlı 2 sivil 'polisiz' diyerek kapıma dayandı

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları, geçtiğimiz Cuma günü kendilerini polis olarak tanıtan silahlı iki sivilin evinin kapısını zorladığını anlattı. Savcılığın olaya dair şikayet başvurusunu almak istemediğini ifade eden Hatimoğulları, Emniyet'ten ise 5 gündür resmi bir açıklama yapılmadığını belirtti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, maruz kaldığı saldırı girişimine ilişkin partisinin Genel Merkez binasında basın toplantısı düzenledi.

Açıklamaya, partinin eş genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, Merkez Yürütme Kurulu ve HDP Kadın Meclisi üyeleri de katıldı.

Hatimoğulları, sözlerine Türkiye'nin dört bir yanında son zamanlarda artan insan hakları ihlalleri ve insan yaşamına kast edilen davranışlar, polis kimliği gösterilerek gençlerin kaçırılması, işkence yapılması ve ajanlaştırma faaliyetlerinin arttığını söyleyerek başladı.

Hatimoğulları, maruz kaldığı saldırı girişimini ise şöyle dile getirdi: "Geçtiğimiz Cuma günü 'sivil polisiz' diye kendilerini tanıtan iki kişi kapımın zilini zorlayarak ısrarla içeriye girmeye çalıştı. Zilin çalmasıyla birlikte mercekten baktım. Kapıyı açmadım. Onlar bizim içeride olduğumuzu biliyorlardı. Israrla 'biz sivil polisiz' diyerek, kapıyı zorlayarak zile basmaya devam ettiler. Ben de 'milletvekiliyim, bir polis ya da başkasının evime bu şekilde giremeyeceğini, kapıyı açmayacağımı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'ne haber vereceğimi' söyledim. Onlar da ısrarla 'kapıyı açmamı' söyledi. Israrla 'biz sivil polisiz' demeye devam ettiler. Bu birkaç dakika devam etti. Bu sırada ben partili arkadaşlarıma ulaştım. Emniyete haber verdik. O sırada onlar da merdivenden inip binadan ayrıldı ve Esat Dörtyol'a doğru yürüyerek uzaklaştılar."

Konuyla ilgili emniyete, savcılığa ve TBMM Başkanlığına başvuruda bulunduklarını dile getiren Hatimoğulları, fakat şikayet dilekçesinin savcılık tarafından alınmadığını ifade etti.

SAVCILAR DİLEKÇEYİ ALMAK İSTEMEDİ
Hatimoğulları, "Avukatım savcılığa gidiyor, yaklaşık 7-8 savcı dolaşılıyor. Savcılar dilekçeyi almıyor. Nöbetçi savcı da 'ben nöbetçi savcı değilim' diyerek, dilekçeyi almamaya çalışıyor. Avukatım savcılık çizelgesini getirip önüne koyduktan sonra dilekçeyi almak zorunda kalıyor. Emniyet ile yapılan görüşmelerde eğer resmi bir gelişme olursa bildirin dedik. Bir milletvekilinin evinin silahlı iki kişi tarafından zorlanmasına, olayın üzerinden 5 gün geçmesine ve şikayetlerimizi hemen yapmamıza rağmen henüz tatmin edici bir açıklama yapılmamış olması şüphelerimizi artıyor" diye konuştu.

OLAY AÇIĞA ÇIKARILMIYORSA...
Yaşadığı bu olayın "münferit" olmadığını söyleyen Hatimoğulları, "Bu kurguda eğer HDP ve HDP'lilere yönelik bir baskı kurmayı amaçlıyorlarsa yanılıyorlar. Vekil olarak dokunulmazlığımız var ama bu ülkenin milletvekilinin evine böyle hoyratça giriliyorsa Ankara'nın en işlek caddesinde bu olay açığa çıkarılamıyorsa bu şaibeleri artırıyor. Bu baskılar bize geri attırmayacak bu gözdağı veremeyecekler" dedi.

DEDE: BU MÜNFERİT BİR OLAY DEĞİL
Hatimoğulları'nın ardından söz alan HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, "Sizler de takip ediyorsunuz; bu münferit bir olay değil. İlk kez milletvekilimizin başına gelen bir olay değil, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kaçırmalar, tehdit, şantajlar ve kaybettirmeler olağan hale getirilmeye çalışılıyor. Sadece bir yılda MYK Üyemiz Serhat Aktemur, Diyarbakır'da gündüz ortasında kaçırılıp ıssız bir alanda darp edilip tehdit edilmiş ve serbest bırakılmıştır. Yine PM Üyemiz Celalettin Yalçın İstanbul'un göbeğinde kaçırılmış ve ıssız bir alana götürülerek feci şekilde darp edilmiş, telefonu ve parası gasp edilmiş, çırılçıplak bir şekilde otoyolu kenarına bırakılmıştır. Sincan İlçe Eşbaşkanımız Fatma Kılıçarslan, gündüz vakti Ankara Ostim'de kaçırılmaya çalışıldı. Duyarlı vatandaşların müdahale etmesine rağmen kendilerinin polis olduğunu iddia eden kişiler Fatma arkadaşımızı zorla kaçırmaya çalıştı, tehdit ettikten sonra serbest bıraktı" dedi.

Tülay Hatimoğullarının yaşadığı olayın ilk olmadığını ifade eden Dede, "Bu kaçırma olayını gerçekleştirenler ne kadar pervasız ve korkusuz olduklarını Ankara'da bir milletvekilinin evine silahlı giderek gösterdiler. Bu ülkenin başkentinde milletvekilinin evine gidebiliyorsa, silahlı olarak kapısı zorlanıyorsa bu ülkede hiçbir vatandaşın hukuki ve can güvenliği yoktur. Celalettin Yalçın, kendisini tehdit edenlerin 'seni bırakınca açıklama yapacak ve suç duyurusunda bulunacaksın ancak bizi soruşturacak kimse yok, kimse bizi tanımaz, bizi kimse bulamaz' dediklerini söyledi. Biraz önce vekilimiz, avukatının Ankara Adliyesinde yaşadıklarını anlattı" diye kaydetti.

Ümet Dede konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Celalettin arkadaşımızı kaçıranların söylediği demek ki bir gerçeklik ifade ediyor. Bu kişileri soruşturacak kimse yok mu eğer öyle ise ya İçişleri, Adalet Bakanlığı dahil olmak üzere kolluk ve adli teşkilat bunları araştıramayacak kadar bu yapının arkasındaki güçten korkuyorlar ya da bizzat ülkenin İçişleri Bakanı tarafından polisin haberdar olduğu başkaca bir yapılanmaya gidilmiş. Dünyada örnekleri var ülkemiz de 90'lı yıllarda böyle bir süreci yaşadı. Tülay vekilimiz, MYK, PM üyelerimiz hiçbir arkadaşımız bu yıldırma politikalarından etkilenecek değil. Bu yıldırma politikasının karşısında kararlılıkla duracağız. Haklı mücadelemizi devam ettireceğiz ancak iktidar bunları izah etmek durumundadır. Eğer bunu izah etmiyorsa biz iktidar ve İçişleri Bakanı Soylu'nun muhaliflere ve HDP'ye yönelik bu karanlık organizasyonların içinde olduğunu ve bunun kurucusu ve yöneticisi olduğunu düşüneceğiz. 

"5 gün önce Ankara'nın göbeğinde yaşanan bu olayda ne milletvekilimize ne de avukatına bir bilgi verilmiş değil. Bir cezasızlık ve soruşturmamazlık durumu söz konusu. Elbette bu yöntemler bizi haklı yolumuzdan vazgeçirmeyecek. Elbette biz kararlılıkla bugün değil yarın da 10 yıl sonra da olsa hukuk mücadelemizi kararlılıkla yürütecek ve bu hukuk dışı yöntemleri uygulayan gaspçıların, katil kılığına bürünmüş olanların tespit edilmesini sağlayacağız. Hak ettikleri cezayı almalarını sağlayacağız. Bugün için de tüm duyarlı toplumsal kesimleri bu konuda sessiz kalmamaya, bu konunun üzerine kararlılıkla gitmeye davet ediyoruz. Bu ülkenin başkentinde TBMM'nin üyesi olan bir arkadaşımızın can ve hukuki güvenliği yoksa bu ülkede hiçbir vatandaşın can güvenliği yoktur. Hukukun üstünlüğünü savunan tüm vatandaşların bu yasa dışı olayı açığa çıkarması gerekir."