2 Ekim 2024 Çarşamba

HDK 1 Mayıs Deklarasyonu: 8 Mart ve Newroz bilinciyle 1 Mayıs'a akıyoruz

1 Mayıs Deklarasyonu'nu açıklayan HDK, 8 Mart ve Newroz ruhuyla 1 Mayıs'ta alanları dolduracaklarını kaydetti. HDK, "Haydi gelin, egemenlerin ve faşizmin korkulu rüyası olan bu birleşik ruhu ve toplumsal ittifakı 1 Mayıs alanlarında zirveleştirelim; barış, demokrasi ve özgürlük türkülerimizi hep birlikte söyleyelim ve 'faşizmi yeneceğiz, biz kazanacağız' diyelim" dedi. 

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 1 Mayıs Deklarasyonu'nu açıkladı. "8 Mart ve Newroz bilinciyle 1 Mayıs'a akıyoruz" başlıkla Deklarasyonda, 2022 1 Mayısı'nın sermaye saldırılarının halkları, işsizliğin, yoksulluğun, açlığın, hastalıkların, savaşların, ekolojik yıkımın, patriyarkanın, göçün ve mülteciliğin pençesine daha fazla aldığı bir zaman diliminde karşılandığı kaydedildi. 

'SAVAŞLAR KADERİMİZ DEĞİL'
Küresel emperyalist çağınIn her anı bir zulüm anına, her mekanı bir zulüm mekanına dönüştürdüğü kaydedilen  Deklarasyonda, en son Ukrayna'da görüldüğü gibi, dünyanın dört bir yanında sürdürülen ve kışkırtılan savaşların  küresel hegemonya mücadelesinin ve kapitalizmin azami kar hırsının bir sonucu olduğu kaydedildi. Deklarasyonda, "Bu hegemonya savaşlarında bizlere dayatılan, daha fazla ölüm ve yıkım, daha fazla yerinden göç, daha fazla geleceksizlik, daha fazla açlıktır" denildi.

'BARINAMIYORUZ, ISINAMIYORUZ, GEÇİNEMİYORUZ'
Bölgesel ve küresel savaş ikliminden bile kendi bekası için yararlanmaya çalışan bir Saray rejimiyle karşı karşıya olduğu belirtilen Deklarasyonda, sermaye sınıfının biricik temsilcisi haline gelmiş AKP-MHP iktidarının, barınamayan, ısınamayan, geçinemeyen milyonlar gerçekliğinin baş sorumlusu olduğunun altı çizildi. Deklarasyonda, "Temel bir insani hak olan barınma hakkı için ödediğimiz kiralar, her geçen gün katlanılmaz bir şekilde artıyor. Genç işsizliğin zirve yaptığı günümüzde, iş cinayetlerinde her gün canımızı veriyor, ısınmak ve aydınlanmak için ödediğimiz faturaların altından kalkamıyoruz. Tekelci sermaye yanlısı tarım politikaları nedeniyle ne çiftçi kazanıyor, ne de pazardaki fiyatlar düşüyor. Eğitim ve sağlık politikaları dibe vurdu. Çocuklarımız eğitimden eşit oranda yararlanamıyor. Çocuk işçiliği her geçen gün yaygınlaşıyor. Sermaye yanlısı ve kar odaklı sağlık politikaları nedeniyle ne sağlık çalışanlarının yüzü gülüyor, ne de bizlerin. Ömrümüz yollarda, balık istifi gibi doldurulduğumuz araçlarda 4 bin 253 lira olarak belirlenmiş asgari ücretli işlerimize ulaşabilmek için ödediğimiz ulaşım ücretlerini denkleştirmekle geçiyor. Özcesi diyoruz ki; geçinemiyoruz" denildi.

'ARTIK YETER'
İşçiler ve emekçilerin, kapitalist sömürü düzeninin dayattığı köleliğe karşı onurlu ve insani bir yaşam için direndiği kaydedilen HDK 1 Mayıs Deklarasyonu şu ifadelerle devam etti: "Yemeksepeti çalışanları, kuryeler, inşaat işçileri, çorap işçileri, katı atık toplayıcıları, Migros ve Farplas işçileri ve daha niceleri… Gençler direniyor; Boğaziçi'nde, sokak eylemlerinde, okullarında, iş yerlerinde… Kadınlar, 25 Kasım ve 8 Mart'ta yarattıkları isyan ruhuyla patriyarkal düzene karşı emekleri, bedenleri ve kimliklerinin özgürlüğü için direniyor… Kürt halkı, Newroz alanlarında, hapishanelerde, iş yerlerinde ulusal demokratik talepleri, barış ve özgürlük için direniyor… Aleviler, eşit yurttaşlık hakkı ve ibadet yerlerinin yasal statüye kavuşturulması için; toplumsal inanç savunucuları din bezirganlarına karşı direniyor… Doğa savunucuları sermaye talanı karşısında dağın, denizin, ormanın, börtü-böceğin hakkı için direniyor… Hayatın ve üretimin dışına itilmek istenen emekliler ve yaşlılar tüm bilgi, birikim ve deneyimlerinden aldığı güçle direniyor… AKP-MHP faşist blokunun sermaye lehine yürüttüğü politikalara; yoksulluğa, açlığa, işsizliğe, sömürüye, insanlık dışı şartlarda yaşamaya mahkûm değiliz. İnsanca bir yaşam hepimizin hakkı ve yurttaşların kötüleşen ekonomik koşullarının iyileştirilmesi kaçınılmaz. İvedilikle asgari ücretler iyileşsin, zamlar geri alınsın diyor ve haykırıyoruz; artık yeter.

'FAŞİZMİ YENECEĞİZ, BİZ KAZANACAĞIZ'
Diktatörlük heveslilerine karşı tüm ezilenlerin bir araya gelmesine; barış ve özgürlük ilkesi üzerinden yükselen eşit, adil ve demokratik bir ülke mücadelesine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. 8 Mart ve Newroz meydanları, faşizme karşı toplumsal iradenin, yeni bir ulus devletçi restorasyonculuğa karşı da toplumsal bilincin zirvesi oldu. Milyonlar, her iki egemenlikçi güç dışında başka bir yol'un ve demokratik bir Türkiye'nin mümkün olduğunu gösterdi. Şimdi sıra, 8 Mart ve Newroz bilincini, umudunu ve iradesini, 1 Mayıs alanlarında daha yüksek bir toplumsal ifadeye kavuşturmakta. Şimdi vakit, 8 Mart'tan devraldığımız Kadın özgürlük iradesini ve Newroz'dan yüklendiğimiz Kürt Halkının özgürlük ısrarını 1 Mayıs'ta emekçilerin, işçilerin sınıf mücadelesiyle buluşturma vaktidir. Haydi gelin, egemenlerin ve faşizmin korkulu rüyası olan bu birleşik ruhu ve toplumsal ittifakı 1 Mayıs alanlarında zirveleştirelim; barış, demokrasi ve özgürlük türkülerimizi hep birlikte söyleyelim ve 'faşizmi yeneceğiz, biz kazanacağız' diyelim."