29 Eylül 2024 Pazar

HDK, HDP ve BMG kimyasal silahlara karşı 6 Kasım'da Taksim'e çağırdı

HDK, HDP ve BMG, kimyasal silah kullanımının hangi koşullarda olursa olsun savaş suçu olduğunu vurgulayarak, Türk devletinin kimyasal silah kullanımına karşı 6 Kasım'da Taksim'de yapılacak yürüyüşe katılım çağrısında bulundu.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Birleşik Mücadele Güçleri (BMG), Türk devletinin Güney Kürdistan'da kimyasal silah kullanımına karşı tüm demokratik kamuoyunu 6 Kasım'da Taksim'de yapılacak "Savaşa karşı barış, ölüme karşı yaşam" yürüyüşüne çağırdı.

Beyoğlu'nda bulunan HDP İstanbul İl Örgütü'nde gerçekleşen basın toplantısına, HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, BMG bileşenleri, Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü temsilcisi katıldı.

KEMALBAY: KİMYASAL SİLAH KULLANIMI İNSANLIK SUÇUDUR
Basın açıklamasını okuyan HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, Türkiye'nin Güney Kürdistan'a dönük saldırısının 2021'den bu yana aralıksız devam ettiğini ve bu saldırılarda bölgedeki bütün yaşamın zarar gördüğünü söyledi. Türk devletinin bu saldırılarda kimyasal silah kullandığına dair ortaya çıkan görüntülerin toplumda büyük bir infial yarattığını vurgulayan Kemalbay, kimyasal silah kullanımının istisnasız bir biçimde savaş ve insanlık suçu olduğunu kaydetti.

İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olmadığını belirten Kemalbay, kimyasal silah kullanıldığına dair ciddi bulgular ve kanıtlar olduğunu söyledi, "Ortaya çıkan görüntüler; Türkiye'nin, Cenevre Konvansiyonu gibi kendisinin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelere açıkça aykırı hareket ettiğini göstermektedir" dedi.

'DERHAL BAĞIMSIZ BİR İNCELEME YAPILSIN'
AKP-MHP iktidarının bu suçlamaları reddettiği gibi inceleme yapılmasını isteyen bilim insanlarını, siyasetçileri, aydın ve gazetecileri hedef gösterdiğine dikkat çeken Kemalbay, "Eğer iktidar sözcülerinin dediği gibi böyle bir durum yoksa, görüntü ve bulgular çarpıtma ve yalansa yapılması gereken yekten inkar etmek değil, bölgeye bağımsız heyetlerin gönderilmesini sağlamaktır. Kimyasal silah kullanıldığına ilişkin bulguların süratle incelenmesi ve bağımsız heyetlerce rapor edilmesi gerekmektedir" çağrısında bulundu.

Bölgede inceleme yapmak isteyen bağımsız uzman heyetlerin KDP tarafından engellendiğini hatırlatan Kemalbay, bölgesel yönetimin heyetlerin güvenliğini sağlayarak incelemelere izin vermesi gerektiğini vurguladı.

Kemalbay, "Bu akıllara durgunluk veren korkunç savaş ve insanlık suçuna kimse ortak olmamalıdır" diyerek, Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü (OPCW), Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Avrupa Birliği'ne harekete geçme çağrısı yaptı.

'6 KASIM'DA SAVAŞA KARŞI BARIŞI, ÖLÜME KARŞI YAŞAMI SAVUNUYORUZ'
Toplumun gerçeklerin açığa çıkmasını istediğini dile getiren Kemalbay, şöyle devam etti: "Gün susma günü değil, insanlığı savunma ve savaşa karşı ses çıkarma günüdür. İnsan yaşamı kutsaldır. Ölümden değil yaşamdan yana olan tüm kurum, yapı, siyasi parti, halkımızı ve her vicdanlı yurttaşı harekete geçmeye çağırıyoruz. 6 Kasım günü Taksim'de savaşa karşı barış, ölüme karşı yaşam yürüyüşünü gerçekleştireceğiz. Bu haklı yürüyüşümüze tüm halkımızı ve demokrasi güçlerini katılmaya davet ediyoruz. Sessiz kalarak bu suça asla ortak olmayacağız. Gerçekler açığa çıkana kadar sesimizi çıkartmaya ve hakikati aramaya devam edeceğimizi büyük bir kararlılıkla bir kez daha ifade ediyoruz."

ÇİÇEK: ŞEBNEM HOCANIN TUTUKLANMASI AKP-MHP'NİN SUÇ ORTAKLIĞINI İFŞA ETMİŞTİR
HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, özellikle de son 7 yıldır Kürt halkının özgürlük mücadelesine savaş politikalarıyla cevap veren, Kürtlerin örgütlü mücadelesini her yerde tasfiye etmeye çalışan AKP-MHP faşizmiyle karşı karşıya olduklarını söyledi. Faşist iktidarın Kürt halkına uyguladığı soykırım siyasetinin sadece Kürt halkını değil, Türkiye halklarını, emekçilerini, ezilenlerini de teslim almaya yönelik olduğunu vurgulayan Çiçek, kimyasal silah gündemiyle bu gerçeğin bir kez daha ortaya çıktığını söyledi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın bir bilim insanı tutarlılığı ve ilkeselliğiyle yaptığı kimyasal silah kullanımının araştırılması çağrısı nedeniyle tutuklanmasını buna örnek gösteren Çiçek, "Bir bilim insanının bilimsel, ilkeli duruşuna bile tahammül edemeyenlerin neyi örtbas etmek istediğini hepimiz biliyoruz. Eğer suçluysanız gerçeği örtmek istersiniz. Şebnem Korur Fincancı hocamızın tutuklanması AKP-MHP iktidarının suç ortaklığını ifşa etmiştir" dedi.

'SALDIRILAR TÜRKİYELİ DEVRİMCİLERİ DE TASFİYE ETMEYİ AMAÇLIYOR'
"Bugün itibariyle yaşadığımız her şey AKP-MHP iktidarının kendi hırsızlıklarını, talan siyasetini, faşist rejimini ayakta tutmak için Türkiye kamuoyunu, Türkiye'nin devrimcilerini, sosyalistlerini, Kürtleri, Alevileri, bu tekçi cumhuriyete rıza göstermeyen bütün direniş gruplarını tasfiye etme amaçlı" ifadelerini kullanan Çiçek, AKP-MHP faşizmine direnmekle kalmayıp işledikleri bütün suçları da ifşa etmeye devam edeceklerinin altını çizdi.

Demokrasi ve özgürlükten yana herkesin iktidarın faşist, inkarcı tutumuna karşı omuz omuza mücadele etmesi gerektiğini vurgulayan Çiçek, "Kürt halkının özgürlük mücadelesini tasfiye etmeye çalışanlar Türkiye halklarının, emekçilerinin demokrasi ve özgürlük mücadelesini teslim alamayacaklar" dedi. Çiçek, bu ülkede işçiler, emekçiler, devrimciler, sosyalistler, yurtseverler olduğu müddetçe mücadelenin süreceğini vurgulayarak, herkesi 6 Kasım'da kimyasal silah kullanımına karşı yapılacak yürüyüşe çağırdı.

KÜÇÜK: TÜRK VE KÜRT HALKININ KADER BİRLİĞİ VAR
Birleşik Mücadele Güçleri adına söz alan Mürüvet Küçük, TSK'nın kimyasal silah kullanımına ilişkin daha önce de ortaya sayısız kanıt konulduğunu hatırlattı, son olarak yayınlanan iki gerillanın görüntülerine ilişkin, "Bunlar daha önce cezaevlerinde kullanılan kimyasal silahların yarattığı semptomlarla aynı semptomlardır" dedi.

Kürt halkının Ortadoğu ve Türkiye'de en örgütlü toplumsal kesimi temsil ettiğini vurgulayan Küçük, bunun güvencesinin de ezilmeye çalışılan gerilla olduğunu söyledi. Kürt özgürlük mücadelesine dönük savaş politikalarının Türk halkı ve emekçileri için de ciddi bir kaybı ortaya koyduğunu söyleyen Küçük, iş cinayetlerinin bilançosunun savaş bilançosuyla yarıştığına dikkat çekti.

Küçük, şöyle devam etti: "Türk işçilerinin, emekçilerin güvencesi de bugün mevcut ceberut faşist sisteme karşı örgütlü gücü, aydınlanmayı, toplumsal bilinci ifade eden, buna karşı bir direniş odağı oluşturan Kürt halkının o imha edilmeye çalışılan gücünü korumasına destek olmaktır. Türk ve Kürt halkının kader birliği var. Biz Türk ve Kürt halklarının ortak mücadelesine, birleşik mücadelesine inancımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Bu saldırıları ortak mücadelemizle püskürteceğimizin altını çiziyoruz."