1 Ekim 2024 Salı

HDP: Çocuklar için yeni bir dünya kurmayı amaçlıyoruz

HDP Çocuk Komisyonu Ankara'da düzenlediği sempozyumda, çocukluk politikasını tartışacak. Sempozyumun açılışında konuşan komisyon Eş Sözcüsü Türkmen, "Çocukluk politikalarına ilişkin üçüncü bir yol mümkün mü" sorusuna yanıt aradıklarını söyledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Çocuk Komisyonu, Ankara'da iki gün sürecek sempozyum düzenliyor. "Çocukluk Algısı ve Çocuk Politikalarında Yeni Arayışlar" başlıklı sempozyuma çok sayıda akademisyen, yazar ve aydın katılarak tartışmalar yapacak.

Sempozyumun açılış konuşmasını HDP Çocuk Komisyonu Eş Sözcüleri Nuray Türkmen ve Hüseyin Kaçmaz yaptı.

TÜRKMEN: ÇOCUKLUK POLİTİK VE TOPLUMSAL İNŞA SÜRECİDİR
Eş Sözcü Türkmen, çocukluğun politik ve toplumsal bir inşa olduğunu bildiklerini ve çocukluğa yönelik algıyı tartışmak istediklerini söyledi. "Çocukluk politikalarına ilişkin üçüncü bir yol mümkün mü" sorusuna yanıt aradıklarını ve bu sempozyumda bu yanıtı birlikte tartışarak oluşturmak istediklerini söyleyen Türkmen, "Hakim iki çocukluk yaklaşımı olduğunu görüyoruz. Biri geleneksel yaklaşım; yani çocuğu ailenin bir tür uzantısı, ailenin geçim kaynağı ve ayrılmaz bir parçası olarak gören, asla birey ve bir toplumsal özne olarak görmeyen yaklaşım. Diğeri modernist yaklaşım. Bu yaklaşım ise geleceği çocuklar üzerine inşa etmeye çalışan, onu adeta 'çok özel' varlık olarak sunan ve projelendiren bir yaklaşım. Yani projelendirilmiş bir varlık olarak çocukluktan bahsediyoruz. Toplumsal ve politik olarak inşa edilen çocuğun varlığından bahsediyoruz. Biz bu iki yaklaşıma karşı da başka bir yol, üçüncü bir yol mümkün mü sorusunu bugün burada hep birlikte tartışacağız" dedi.

'SINIFSAL VE KİMLİKSEL EŞİTSİZLİKLERİ GÖRMELİYİZ'
HDP'nin politik-toplumsal yaşamın her alanında üçüncü yolu sorguladığı gibi çocukluk alanında da bu yolu sorguladığını söyleyen Türkmen, çocukları kuşatan sınıfsal ve kimliklere dayalı kültürel ve toplumsal eşitsizlikleri görmeden bir tartışma yapılamayacağını belirtti. Türkmen, "Yani bu topraklarda varlıkları çoğunlukla görmezden gelinen, yok sayılan ve yine çoğunlukla akademik tartışma nesnesi haline getirilen ve ancak bu şekilde varlığı anlamlı görünen yoksul çocukların, Kürt çocukların, kız çocuklarının, Alevi çocukların, engelli çocukların, Müslüman olmayan çocukların ve hakim tarihsel-toplumsal-iktisadi ideolojinin dayattığı eşitsiz yaşam ve varlık koşullarına sahip olan daha pek çocuğun deneyimlerine kulak kesilmek, bu deneyimleri duyurmak ve aynı zamanda bu deneyimleri çocuklarla birlikte dönüştürmek gibi bir politik sorumluluğumuz ve zorunluluğumuz var" diye konuştu.

Türkmen, çocukları toplumsal özne olarak gördüklerini, eşitler arası bir ilişki içinde birlikte özgürleşecekleri bir yaşamın iddiasını taşıdıklarını vurguladı.

KAÇMAZ: YETİŞKİNLER ÇOCUKLARIN İRADESİNE EL KONUYOR
HDP Milletvekili ve Çocuk Komisyonu Eş Sözcüsü Hüseyin Kaçmaz da tekçiliğin çocukluk anlayışına da sirayet ettiğini söyledi. Çeşitliliğin gözardı edildiğini belirten Kaçmaz, yetişkinlerin çocukların seslerini bastırdığını, iradelerine el koyduğunu, terbiye ve disiplin nesneleri haline dönüştürdüklerini vurguladı.

Kaçmaz, çocuklar üzerindeki asimilasyon politikalarına da değindi. Sünni, Müslüman ve Türk olmayan milyonlarca çocuğun asimilasyon şiddetine maruz kaldığını söyleyen Kaçmaz, "Bu çocuklar devletin asimilasyon ve Türkleştirme derslerinin nesnesi haline getirilerek bir gelecek projesi olarak görülmektedir. 'Makbul ve makul vatandaş' yaratmak amacıyla okullar başta olmak üzere çocukların tüm yaşam alanları adeta birer seri üretim yapan fabrikalara dönüştürülmüştür. Böylece çocukların bedenleri, kavrayış biçimleri ve yaşamları tek bir formasyondan süzülmüş bir halde karşımıza çıkıyor. Bütün özgünlükleri ve öznellikleri yok sayılarak cumhuriyetin gelecek kurgusunda araçsallaştırılmış oluyorlar" diye konuştu.

Türkiye'de 23 milyona yakın çocuk yaşadığı bilgisini veren Kaçmaz, çocukların yaş nedeniyle ayrımcılığa uğradığını, şiddet, istismar, yoksunluk, yoksulluk ve bağımlılığın bu ayrımcılığın sonuçları olduğunu söyledi. Kaçmaz, "Okullarda, Kürt, Ermeni, Laz, Çerkes, Pomak, Ezidî, Süryani ve diğer halklar ve inançlardan çocuklar asimilasyon politikalarına maruz bırakılmaktadır. Bu duruma verilebilecek en çarpıcı örnek bir Türkleştirme projesi olan ve Kürt çocukları asimile etmek için kurgulanan YİBO'lardır" dedi.

HDP'li belediyelere yönelik kayyum saldırısının Kürtçe eğitim kurumlar ve kreşleri kapattığını hatırlatan Kaçmaz, asimilasyonun "Baba beni okula gönder", "Haydi kızlar okula" ve "Kardelenler" gibi kampanyalarla sürdürüldüğünü kaydetti.

Kız çocuklarının çocuk yaşta evliliğe zorlanarak istismarın yolun yasal düzenlemelerle açılmak istendiğini vurgulayan Kaçmaz, kız çocuklarına yönelik şiddet ve istismarın bu tür düzenlemelerle devlet eliyle teşvik edildiğini söyledi.

KÜRT ÇOCUKLARI KATLEDİLİYOR
Diyarbakır Newroz'una katılan 2-5 yaş arasındaki çocukların kıyafetlerinin çıkarılması, gözaltına alınması, parmak izi ve kan örneklerinin alınması gibi saldırılara maruz kaldığını aktaran Kaçmaz, devletin Kürt çocuklarını katlettiğini ve faillerini cezasızlıkla koruduğunu söyledi.

Kaçmaz şöyle konuştu: "Çocuk düşmanı politikaların, ayrımcılığın en şiddetli etkisine maruz kalan Kürt çocuklar gün geçmesin ki kendi yaşam alanında oynarken, hayvan otlatırken, uykudayken bir mermiyle, patlayıcı maddeyle ya da zırhlı araçlarla öldürülmesin. Çocukların maruz kaldığı onca şiddetin yanına faillerin cezasızlık zırhının ardında mütemadiyen korunduğu gerçekliğini de iliştirmek gerekir. 2017 yılında dosyada avukatlık yaptığım bir örneği paylaşmak istiyorum. Silopi'de 2017 yılında yataklarında uyuyan 6 ve 7 yaşındaki Muhammed ve Furkan Yıldırım kardeşleri 16 tonluk panzerin eve girerek yataklarında katletmesi sonrasında devam eden davada birden fazla bilirkişi raporu alındı. Kamuoyu algısı ve ilgisi azaldıktan sonra da yeni bir bilirkişi raporu ile kusur sürücü belgesi olmayan şoföre verildi. Emri veren komisere değil. Yalan bir raporla iki küçük Kürt çocuğun katledilmesi sadece 19 bin TL para cezası ile sonuçlandırıldı. Bu 19 bin TL ceza da ertelendi. Bu sadece bir örnek ve maalesef son 10 yılda onlarca çocuk ve yetişkinin bu zırhlı araçlarla hayatını kaybetmesi sonucu cezasızlığın devreye sokulduğuna hepimiz şahit olduk."

Kaçmaz konuşmasında mülteci çocuklar ve engelli çocukların maruz kaldığı ayrımcılığa da değindi. Çocuk işçiliği ve çocuk emeği sömürüsüne ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Kaçmaz, "Benzer şekilde, güvenlikçi bürokratik aklın cezaevine kapattığı çocuklar insanlık onurunun nerelerde ayaklar altına alındığını apaçık ortaya koymaktadır. Son olarak, uyuşturucu kullanım yaşının 10'a düştüğü Türkiye'de; bırakın madde bağımlılığıyla mücadele etmeyi, uyuşturucu politikalarını bizzat uygulayan bir devlet aklıyla karşı karşıyayız" dedi.

Kaçmaz çocuklara yönelik yaşanan ihlallere ilişkin örnekleri sıralayarak, "HDP olarak çocukların güvenli ve özgür yaşayacakları bir dünya yaratmak için mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz" diye ekledi.

ÇOCUKLUK ALGISI TARTIŞILACAK
Sempozyumun bugünkü oturumlarında çocukluğun politik inşası ve çocuk algısı ile aile, siyaset ve kitle örgütlerinin çocukluk algısı konuları tartışılacak. Ayrıca MA Zarokên me grubu ile Sevinç ve Ulaş'ın sahne alacağı bir konser düzenlenecek. Yarın yapılacak 3 ayrı oturumda ise çocukların yaşadığı sorunlar ele alınacak.