7 Ekim 2024 Pazartesi

İHD'den 17 Ağustos açıklaması

17 Ağustos Marmara Depremi'nin 22. yılı dolayısıyla açıklama yapan İHD İstanbul Şubesi, "Olası depremde yaşanacak can kayıpları, ülkeyi yönetenlerin sorumluluğunda bir cinayet, planlı bir katliam olacaktır" dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 17 Ağustos Marmara Depremi'nin 22. yılı dolayısıyla açıklama yaptı.

Açıklamada, "22 yıl sonra bugün; 5840 kişinin halen kayıp olduğu 17 Ağustos depreminin yıkıcı etkisi hafızalarımızda tazeliğini korurken, 30 yıl içinde gerçekleşeceği söylenen büyük Marmara depreminden doğacak zarar riskini ortadan kaldıracak önlemlere dair vaatler tutulmadığı gibi, riski daha da artıracak projeler hayata geçirilerek bir katliama zemin hazırlandı. Bugün; 100 binlerce bina ve yüz binlerce insanın canı ağır tehdit altında" dedi.

22 yıl boyunca; depremin yıldönümlerinde söylenen duygusal sözlerin ertesi gün unutulduğu ve çarpık kentleşme, denetimsiz yapılaşmanın artarak devam ettiğini belirten İHD, "Deprem sonrası toplanma alanı olarak ayrılan alanlar dahi ranta açıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sırf İstanbul'da 300 bin konutun yenilenmesi gerektiğini söyledi ancak İmar Barışı uygulaması ile denetimsiz kaçak yapıların tamamına onay verildi. Bir kere daha insan canı paraya satılmış oldu. 17 Ağustos sonrası hazırlanan deprem risk raporlarında büyük kentlerdeki nüfus ve yapılaşma yoğunluğunun azaltılması gerektiği söylendi ancak Kanal İstanbul projesi ile İstanbul'a bir İstanbul daha eklenmek isteniyor. Toplanan Deprem vergilerinin sözü dahi edilmezken, deprem önlemleri için ayrılması gereken kaynaklar Kanal İstanbul projesi gibi projelere ayrılıyor" diye kaydetti.

En az 500 bin insanın canına mal olabileceği hesaplanan İstanbul depremi için, toplumun değişik kesimleri, meslek odaları, endişelerini dile getirdiğini, alınması gereken önlemlere her yıl dikkat çektiğini, ancak bu uyarıların karşılığını bulmadığını ifade eden İHD, "17 Ağustos sonrası yaşanan küçük depremlerde ortaya çıkan ağır yıkımlar, Van, Elazığ, İzmir depremlerinin ağır sonuçları, salgın sürecinde yaşanan ağır hak ihlalleri, Van, Rize, Kastamonu, Bartın, Sinop ve çevresinde yaşanan sel felaketlerinde yaşanan ağır can ve mal kayıpları ve son orman yangınlarında ortaya çıkan acı tablo; HES, termik santral, maden işletmeleri ile düzensiz ve denetimsiz yapılaşmanın 'afet'lere zemin hazırladığını,  bu süreçlerin yönetilemediğini, daha büyük bir yıkıma ne kadar yaklaştığımızı ve bu uyarıların ne kadar önemli olduğunu gösteriyor" denildi.

Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:

"22 yıl sonra bugün; deprem öncesi alınmayan önlemler ve deprem sonrası afet yönetiminde yaşanacak büyük kriz ve bu sürecin uzun süreli etkileri bilinmekte, ancak insan canı, yaşanabilir güvenli kentlere olan ihtiyaç hiçe sayılmaktadır.

"17 Ağustos depreminin 22. yılı vesilesi ile depremde yaşamını yitirenleri ve kayıpları anarken, bir defa daha söylüyoruz; olası depremde yaşanacak can kayıpları, ülkeyi yönetenlerin sorumluluğunda bir cinayet, planlı bir katliam olacaktır."