5 Ekim 2024 Cumartesi

İklim için Kadıköy'den haykırdılar: Harekete geç

COP26 Türkiye Koalisyonu'nun çağrısıyla Kadıköy'deki Eminönü-Karaköy İskelesinde 6 Kasım İklim Adaleti İçin Mücadele Günü'ne ilişkin ekoloji örgütleri serbest kürsü kurdu. Ekolojik kıyıma karşı sermaye ve rantı besleyen devletlerden hiçbir beklentileri olmadığının altını çizen ekoloji örgütleri, "İklim için harekete geç" dedi.

6 Kasım İklim Adaleti İçin Mücadele Günü için COP26 Türkiye Koalisyonu, Kadıköy'deki Eminönü-Karaköy İskelesinde basın açıklaması yaptı.

"For the climate justice. Take action", "İklim adaleti için harekete geç" ve İngilizce, Yunanca Türkçe "İklimi değil, sistemi değiştir" yazılı pankartların açıldığı eylemde; "Dünya ölüyor, inkar etmeyi bırak, harekete geç", "İklim krizini durdur", "Minimum atık, sürdürülebilir atık yönetimi", Kömürlü termik santraller kapatılsın", "Türkiye'de nükleer istemiyoruz", "Maden çıkarma hem doğa kalanı hem de yeni sömürgecilik", "Ormanlar rant için katletmeyin" sloganlarının öne çıktığı dövizler taşındı.

Saat 13.00'de iklim adaleti için pedal çeviren çevrecilerin gelmesiyle birlikte eyleme başlandı. "Harekete geç harekete geç iklim için harekete geç", "Hayvana, doğaya, yeryüzüne özgürlük", sloganlarının atıldığı eyleme HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ve çok sayıda çevre aktivisti katıldı.

Eylemde, çevre örgütlerinin basın metinleri okundu.

'KANAL İSTANBUL PROJESİ TÜM CANLILARA ZARAR VERECEK' 
İlk olarak Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonunun metni okundu. Projenin zararlarını hatırlatılan açıklamada, "Kanalı yaptırmayacağımız gibi Yenişehir adı altında verilen ekokırım projesini durduracağız ve yaptırmayacağız" denildi. Projenin akla, bilime, hukuka ve halkın iradesine karşı olduğunun altını çizilen açıklamada, projenin tüm canlılara zarar verdiğinin altını çizdi ve birlikte mücadele çağrısı yapıldı.

Ya Kanal Ya İstanbul Projesi'nin açıklaması "Kanala değil yaşama bütçe" sloganıyla sona erdi.

'MARMARA LİMİTE GELEN BİR DURUM VAR'
Marmara Yaşasın Platformu'nun açıklamasında ise atmosferdeki kirliliğin doğayı ve denizleri tümüyle yok ettiğinin altı çizildi. Marmara'nın sadece İstanbul'u değil tüm bölgeleri etkilediği kaydedilen açıklamada, buna karşı mücadelenin önemine dikkat çekildi. Marmara'da limite gelen bir durum olduğuna dikkat çekilen açıklamada, canlı toplulukları bakımından şartların ikinci safha kirlenmeye dönüştüğü bu dönemde, kirlenme yükünde oluşan önemsenmeyen, artıkların dahi tamamen cansız bir ortam yaracağı kaydedildi.
 
Derin Deniz Deşarjı verilen yalandan derhal vazgeçilmesi gerektiği belirtilen açıklamada, Ergene Nehri başta olmak üzere tüm deniz deşarjlarının durması çağrısı yapıldı. 21 Maddelik Marmara Denizi Eylem Planı hazırlandığı hatırlatılan açıklamada, hiçbirinin hayata geçirilmediği kaydedildi. "Marmara Denizi için somut olarak ne yapılacaksa bir an evvel harekete geçilmelidir" denilen açıklamada, Marmara Denizi ve iklim için mücadelenin süreceğinin altı çizildi.

'KALAMIŞ MARİNASI YILLARDIR RANT ALANI OLDU'
Fenerbahçe Kalamış Dayanışması'nın basın metninde ise Türkiye'nin çok sayıda sözleşmeye imza attığı hatırlatılan açıklamada, en önemlilerinin ise Montrael Anlaşması, Biyolojik Çeşitlilik Projesi, Ramsal Sulak Alanları Koruma ve Paris Anlaşması olduğu vurgulandı. Bu sözleşmelere imza atıldığını ancak uygulamaya konmadığını belirtilen açıklamada, finans sektörlerinin çevre örgütlerinin zorlaması nedeniyle bugün sürdürülebilir enerji gibi projeleri uygulamak zorunda kaldığı dile getirildi.

Kadıköy Stadı'nın maç günlerinde 500 bin kişinin hayatını neredeyse mahvettiği belirtilen açıklamada, bu sorunun altından kalkılamadığı belirtildi. Kalamış Marina'sının yıllardır bir rant alanı olduğu hatırlatılan açıklamada, "Açılan mahkemeler ve davalarla bunun iptali, değilse de firma rant edemeyeceği için ihaleden çekildi. Tekrar önümüze plan getirildi, 32 kişi dava açtık. Davamız şu an Anayasa Mahkemesi'nde. İlk dava ÇED olmadığı için iptal edilen dava, 'ÇED'e gerek yoktur' denilenerek hukuğun değişmesiyle karşılaştık" denildi.

Koç Grubu'na bağlı bir firmanın ihaleyi açtığına dikkat çekilen açıklamada, Kalamış ve Fenerbahçe halkının huzurunun kaçacağı kaydedildi.

GÜLÜM: SERMAYEDEN VE DEVLETTEN BİR ŞEY BEKLEMİYORUZ 
HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm de kısa bir konuşma yaptı. Gülüm, iklim adaleti için sokakta olan tüm dünya halklarını selamladı. Dünyanın bir yok oluşa doğru gittiğinin altını çizen Gülüm, "Bir yandan kuraklık, gıda kıtlığı, tarım alanlarının yok oluşu, betonlaşma... Hepimiz bunları hayatlarımızda yaşıyoruz. Ama algı şu, sanki bugünün değil yüz yıllar sonranın problemi gibi algılanıyor. Öyle bile olsa mücadele etmeliyiz ama bu bugünün sorunu" dedi. Sermaye ve rant politikaları nedeniyle doğa ve doğada yaşayan canlıların yaşam haklarının gasp edilmek istendiğini vurgulayan Gülüm, sermayeden ve rantı, sermayeyi daha da çoğaltmak üzerine kurulu devletlerden bir şey beklemediklerini kaydetti.

İklim krizinin çözümünün kapitalizmde olmadığının altını çizen Gülüm, buna karşı mücadele edeceklerini kaydetti ve ekledi: "Biz kazanacağız."

'VALİDEBAĞ İÇİN 139 GÜNDÜR NÖBETTEYİZ'
Validebağ Savunması adına okunan basın metninde yürütülen mücadele hatırlatıldı. Çok uzun yıllardır korunun korunmak ve yaşatılması için mücadele edildiği belirtilen açıklamada, Üsküdar belediyesinin saldırılarına karşı 139 gündür nöbette olunduğu kaydedildi. Korunun ekosisteminin 3 bin tonun üzerinde karbon ve toz topladığını, bu durumun solunum yollarını rahatlattığının altı çizilen açıklamada, "Validebağ Korusu yalnızca kent belleğinin korunduğu çok değerli bir biyokimyasal değil. Aynı zamanda iklimi koruyor" denildi.

Daha fazla betonlaşma değil yeşile ihtiyaç duyulduğunun altı çizilen açıklamada, iklim krizine karşı çözümün ortağı olunduğu dile getirildi ve "İklimi değil sistemi değiştirmek için uğraşıyoruz" ifadeleri kullanıldı.

Validebağ Gönülleri'nin açıklamasında ise Anadolu Yakasının ikinci büyük yeşil alan olan Validebağ'ın korunması tüm engellemelere karşı mücadele edildiği belirtildi. 139 gündür nöbetin sürdüğü hatırlatılan açıklamada, şöyle dendi: "Doğayı ve iklimi korumak için oradayız."

'FOSİL YAKIT YERİN ALTINDA KALSIN'
Kazma Bırak Kampanyası da açıklama yaptı. COP26 Türkiye Koalisyonu'nun oluşmasının kurulmasının Kazma Bırak Kampanyası'nda gerçekleştiği belirtildi. Akdeniz açıklarında fosil yakıt çıkarın petrol platformlarının korunması için başta ABD olmak üzere Avrupa ülkelerinin tatbikat yaptığına dikkat çekilen açıklamada, "Ülkelerin savaşa ramak kalacak kadar rekabet içine girmesi, birbirne karşı düşmanca duygular için egirmesine dur demek. Ege ve Akdeniz'de bir barış ikliminin olması, ekolojik yıkımın durdurulması için, fosil yakıt üzerine rekabete karşı 'Kazma bırak' dedik, bunun için çalışma yürüttük" denildi.

Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs'tan çok sayıda ekoloji örgütlerinin de katıldığı uluslararası bir kampanyaya dönüştüğü vurgulanan açıklamada, madencilik karşıtı yerel ekolojik platformlarnın yer aldığı ve iklim krizinin durdurulması için fosil yakıtların yer altında bırakılması çağrısı yapıldığının altı çizildi. Açıklamada, "Hem halklar arasındaki barışı hem de doğayı korumak için mücadele ediyoruz. Herkesi de bu mücadelede birlikte dayanışma içinde olmayı umut ediyoruz" diye belirtildi.

'VİLLA YAPIMI İÇİN ORMANLARIMIZ KATLEDİLİYOR'
Beykoz Kent Dayanışması ve Beykoz Çevre Dayanışması'nın basın metninde de şöyle denildi: "Planlanan yol ve bina sınırlarında bitki örtüsü katledilmiş durumda. Orman ve doğal sit alanlarına saldırılar devam ediyor. Bizler imar sorunlarıyla evlerimizden olurken, seçimden seçime verilen vaatlerle kandırılırken, Beykoz'un doğal alanları katlediliyor. Sermayeye peşkeş çekiliyor. Ormanlarımız, yaşam alanlarımız saldırı altında. Doğal kaynaklarımız yok ediliyor. İstanbul'un son kalan ciğerleri diyebileceğimiz Beykoz Ormanları yok edilmek isteniyor. Villa yapılması için Kirazlı'da ağaçlar kesilmeye başlandı bile. Doğamızı yok etmek için uydurduğunuz 'özel orman' kılıfınızı tanımıyoruz. 25 Eylül 2021'den beri her Cumartesi Kirazlı'da nöbetteyiz." 

'YENİLENEBİLİR ENERJİYLE ALGI YÖNETİMİ YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR'
COP26 Türkiye Koalisyonu'nun basın metnini Fatma Avcı ve Ilgar Akansel okudu. Yıllardır HES'ler, JES'ler, GES'ler, RES'ler ve BES'lerle tarım alanlarını, ormanları, dereleri, nehirleri tarumar eden şimdi de "yenilenebilir enerji" ile yeni bir "algı yönetimi" yapmaya çalışan iktidarların, yarattığı doğa yıkımı ile Türkiye'deki ve dünyadaki yoksulluğu azaltmak bir yana daha da derinleştirdiğine tanıklık ettiklerini söyleyen Avcı, "'Yeşil devrim' adı altında tarımı şirketlerin egemenliğine sokup teknoloji ile bolluk bereket değil, 'tarladan çatala' zehirli gıda zinciri yaratıldığının ve şirketlere bağımlılığın arttırıldığının farkındayız" dedi.

İki milyar insanın temiz su kaynaklarına düzenli erişimi olmadığının altını çizen Avcı, dünyada 115 milyon kişinin aşırı yoksulluk içinde yaşadığını dile getirdi. Avcı, şöyle devam etti: "İklim değişikliği sebebiyle 2050 yılına kadar 140 milyondan fazla insanın 'iç' iklim göçmeni haline gelmesi öngörülüyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 4,2 milyon insan hava kirliliğinin sebep olduğu hastalıklar yüzünden yaşamını kaybediyor ve nüfusun yüzde 91'i kirlilik limitinin üzerindeki ortamlarda yaşamlarını sürdürüyor."

'BİRLİKTE YAŞAM İÇİN BÜYÜTELİM EYLEMİMİZ'
"Artık hepimiz biliyoruz" diye söze başlayan Ilgar Akansel, gezegenimizin ve insanlığın ihtiyacının acil ve radikal bir yol değişikliği yani sistem değişikliği olduğunun altını çizdi. Bu radikal değişiklik için eşitsizlik ve adaletsizliklerin temel nedenlerini görmek ve bütüncül çözümler bulmak gerektiğine inandıklarını belirten Akansel, "Bu yüzden ister adil ücret için, ister temiz su hakkı için, isterse üniversitelerimizin özerkliği için savaşıyor olalım, bir araya gelmeliyiz" diye konuştu.

Akansel, şu ifadeleri kullandı. "Nerede olursak olalım iklim adaleti için mücadele etme zamanı. Mücadelemizi küresel düzeye taşımak bizim sorumluluğumuz. Her milletten, her ülkeden insanlar, fabrikalarda, iş yerlerinde, okullarda, hastanelerde, toplumun tüm alanlarında çalışanlar, işçiler, öğrenciler, çiftçiler, memurlar, beyaz yakalılar küresel bir anlayışla gezegenimiz için kenetlenmeliyiz. İklim adaleti için mücadele eden herkesi uluslararası dayanışmaya çağırıyoruz. Artık hepimiz biliyoruz! Bilmekten öte, yaşıyoruz. İklim adaleti için, doğa için, yaşam için eylemdeyiz! Birlikte yaşam için! Hadi büyütelim eylemimizi."

Basın metninin okunmasının ardından eylem sona ererken, gerçekleşecek forum için ekoloji örgütleri Müze Gazhane'ye geçti.