29 Eylül 2024 Pazar

Işık: Gerillanın direnişini aşamayan Türk devleti kimyasal silaha sarıldı

Türk devletinin Güney Kürdistan'da artan kimyasal silah kullanımını değerlendiren gazeteci Fehim Işık, NATO ve uluslararası güçlerin de bu insanlık suçuna ortak olduğunu dile getirdi ve uluslararası bütün kamuoyunu kimyasal silahla işlenen savaş suçlarına karşı harekete geçmeye çağırdı.

Gazeteci Fehim Işık, Türk devletinin güney Kürdistan'da gerilla güçlerine dönük kimyasal silah saldırılarını Özgür TV'ye değerlendirdi.

'TÜRK DEVLETİ 1987'DEN BU YANA KİMYASAL SİLAH KULLANIYOR'
Türk devletinin 1987'den bu yana Kürdistan'da kimyasal silah kullandığına dair veriler olduğunu hatırlatan Fehim Işık, 2018'den bu yana Medya Savunma Alanları'na dönük sadece kimyasal silah değil pek çok yasaklı silahın kullanımının arttığına dikkat çekti. Bu yıl içerisinde ise özellikle nisan ayından bu yana Güney Kürdistan'da kimyasal silahların, termobarik yüksek basınçlı bombaların, taktik nükleer silahların kullanımının yoğunlaştığını dile getiren Işık, bu silahların kullanıldığı bölgede sadece insanların değil tüm canlı yaşamının son bulduğunu vurguladı. "Ben tüm bunları Türk devletinin arzuladıklarını yaşama geçirememelerine bağlıyorum" diyen Işık, nisan ayında başlatılan saldırıda iktidara ait medyanın Güney Kürdistan'ın çok hızlı bir biçimde kontrol altına alınacağını iddia ettiğine dikkat çekti. Türk devletinin bu saldırılarına karşı PKK'nin çok ciddi bir hazırlık yaptığını kaydeden Işık, bu hazırlık sonucu Türk devletinin bu bölgede ilerleyemediğini vurguladı.

'GERİLLANIN DİRENİŞİNİ AŞAMADILAR'
Türk devletinin bu hezimet sonrası KDP'yi devreye soktuğuna işaret eden Işık, KDP'nin bu savaşta aktif bir taraf haline geldiğini ve Türk devletinin bütün bunlara rağmen gerillanın direnişini aşamadığını söyledi. "O direnişi aşamayınca da kimyasal silah kullanımı arttırdılar" diyen Işık, son dönemde bölgeden kimyasal silah kullanımına dair pek çok görüntünün yayınlandığını, ANF'de yer alan son görüntülerin de bu kimyasal silahların gerillalara etkisini halka gösterdiğini dile getirdi.

'IPPNW RAPORU KRİTİK'
Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler'in (IPPNW) Güney Kürdistan'da yaptığı incelemeyi ve yayınladığı raporu hatırlatan Işık, IPPNW heyetinin çok ciddi verilere ulaştığını, Türk askerlerinin bu silahları kullandıktan sonra geride bıraktıkları malzemeler ve patlamalar sonucu katledilenleri ve ortaya çıkan atıkları incelediklerini aktardı. "IPPNW iki gruba sesleniyor: Bunlardan biri OPCW dediğimiz kimyasal silahları inceleyen kurum, diğeri ise Birleşmiş Milletler. Her iki kurum da artık bu konuda sorumluluğunu yerine getirmelidir, diyor" ifadelerini kullanan Işık, IPPNW heyetinin bölgede daha derinlikli bir araştırma yapmasının KDP tarafından engellendiğini, kimyasal silahlardan etkilenen, sivil halkın yaşadığı bölgelere sokulmadığını vurguladı. 

'ULUSLARARASI GÜÇLER BU SUÇUN ORTAĞIDIR'
Bu engellemelere rağmen yapılan inceleme sonucunda kimyasal silah kullanımına dair çok önemli bulguların toplandığını anlatan Işık, şöyle devam etti: "Buna rağmen uluslararası güçler hala sessiz, kör ve sağırı oynuyorlar. Bunun en önemli nedenlerinden biri hiç kuşkusuz Türk devletiyle olan çıkar ilişkileridir. O bölgede savaş Türk devletinin sadece kendi güç ve olanaklarıyla yürüttüğü bir savaş değil, hem uluslararası sessizlikten, hem de uluslararası güçlerden aldığı desteklerle yürüttüğü bir savaştır. O bölgedeki tüm silahlar NATO envanterine kayıtlı silahlar. O bölgede yürütülen tüm saldırılarda NATO'nun da payı var."

'BÖLGEDEKİ TÜM YAŞAM KATLEDİLİYOR'
Türkiye'yle silah ticareti yürüten ABD, Almanya, Fransa gibi pek çok ülke olduğuna işaret eden Işık, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılma sürecinde de Türkiye'nin bu ülkelere kendisine dönük silah ambargosunu kaldırma şartı koştuğunu belirtti. Özellikle Almanya'nın hem bazı silahların kullanılmasını "engellediğine", hem de aynı silahları Rojava'da Türk devleti tarafından beslenen çetelere verdiğine dikkat çeken Işık, bu ülkelerin kendi çıkarlarını düşünerek bu insanlık suçuna göz yumduğunun altını çizdi. Türk devletinin savaş hukukunu bile çiğnediğini vurgulayan Işık, tüm devletlerin tarafı olduğu Cenevre Konvensiyonu'nu hatırlattı. PKK'nin de bu anlaşmayı tanıdığını dile getiren Işık, "Buna rağmen bu hukuk gözardı edilerek orada bir insanlık suçu işleniyor. O insanlık suçuyla sadece gerillalar katledilmiyor, aynı zamanda bölgedeki tüm yaşam katlediliyor. Bir bütün olarak oradaki yaşama son verecek adımlar atılıyor. Suç işleyen yalnızca Türk devleti değil, onu görmezden gelen herkestir" ifadelerini kullandı.

'KENDİNE İNSANIM DİYEN HERKES HAREKETE GEÇMELİ'
ANF tarafından yayınlanan görüntülere dikkat çeken Işık, "Ben bugün o görüntüleri izleyen ve kendisine insan sıfatını takan herkesin buna karşı bir sorumluluk duyması gerektiğine inanıyorum. Bunları izledikten sonra insan çoğu kez insanlığından utanıyor. Barbarlığın da bir sınırı var ama görünen o ki barbarlığın sınırının da ötesine geçmişler" dedi.

Bu insanlık suçuna karşı herkesin yapabileceği bir şey olduğunu vurgulayan Işık, uluslararası güçlerin bu suça ortak olmaktan bir an önce vazgeçmesi, bu suçun soruşturulması için ciddi ve etkili adımlar atması gerektiğini dile getirdi. Dünyanın her yerinde bu suçu gören, duyan herkesin elindeki her olanakla bunu teşhir etmesi ve kamuoyu oluşturması çağrısında bulunan Işık, şöyle devam etti: "Gazeteciyse gazeteciliğiyle, yazarsa yazarlığıyla, sanatçıysa sanatçılığıyla, hiçbir şey değilse sivil aktivistliğiyle suç işleyen devletin yargılanması için elinden geleni ardına koymamalı. Burada çok ciddi bir suç işleniyor, HPG'nin bugün açıkladığı şehadet rakamı 17'ydi, daha önce de 24 gerilla daha kimyasal silahla katledilmişti. Sadece yaşamını kaybeden savaşçılar değil aynı zamanda bölgeye dönük çok ciddi bir kırım var. Yaşam orada yok ediliyor. Bu yaşamın yok edilmesine karşı sorumluluk duyan herkes harekete geçmeli. Kendine insanım diyen herkes bu tablo karşısında sorumludur, mutlaka ve mutlaka tepkisini göstermelidir."