4 Ekim 2024 Cuma

Kayıp yakınları Atilla Osmanoğlu'nun akıbetini sordu

Kayıp yakınları, Diyarbakır'da yaptıkları eylemde 25 yıl önce gözaltında kaybedilen ve halen kendisinden haber alınamayan Atilla Osmanoğlu'nun akıbetini sordu. Batman'da ise İnsan Hakları Anıtı 508'inci kez biraya gelen insan hakları savunucuları, önünde eylem yaptı. Kayıpların akıbetini soran, faillerin yargılanması isteyen kayıp yakınları ve İHD üyeleri, hakikat ve adalet taleplerinin sesi, soluğu olmaya devam edeceklerini söyledi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, 671'inci hafta eylemi için Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartı ve kayıpların fotoğraflarının taşındığı eylemde, 25 Mart 1996 tarihinde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Atilla Osmanoğlu'nun akıbeti soruldu.

ZEYTUN: YENİ HALİL GÜNEŞLER OLMASIN
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, geçmişiyle hesaplaşmayan devletin ağır hasta tutsakların hapishanelerde ölümüne neden olduğunu söyledi. 1990'lı yıllarda yaşananların bugün farklı bir biçimde sürdüğünü vurgulayan Zeytun, hasta tutsakların 'hapishanede kalamaz' raporlarına rağmen serbest bırakılmadığına dikkat çekti. Zeytun, "Bizler yeni Halil Güneş örneklerini görmek istemiyoruz" dedi.

OSMANOĞLU'NU POLİS GÖTÜRDÜ
İHD avukatlarından Eylül Özgültekin eylemde yaptığı konuşmada, 25 yıl önce gözaltında kaybedilen Atilla Osmanoğlu'nun hikayesini anlattı. Osmanoğlu'nun Hazro'da görev yapan bir üsteğmen tarafından sürekli tehdit edildiği için ailesiyle birlikte Şubat 1992'de Diyarbakır merkeze taşındığını belirten Özgültekin, Osmanoğlu'nun babası Muhyettin Osmanoğlu'nun da 1994 yılında 28 gün tutuklanarak ağır işkencelere maruz kaldığını ve daha sonra hakkındaki suçlamalardan beraat ettiğini aktardı.

İki sivil polisin 23 Mart 1996 tarihinde Osmanoğlu'nun işyerine giderek "karayolu kantin ihalesi" ile ilgili gitmeleri gerektiğini fakat Osmanoğlu'nun bir bahane bularak gitmediğini durumu akşam ailesine anlattığını söyleyen Özgültekin, "25 Mart 1996 tarihinde saat 11 civarlarında baba Muhyettin dükkana geldiği esnada sivil giyimli, silahlı ve telsizli iki kişi Atilla'yı zorla arabaya bindirilirken görür. Babanın itirazı üzerine sivil giyimli polisler kantin hizmeti sağlamaya yönelik sözleşme teklifinde bulunabilmesi için Emniyet Müdürlüğüne götürüleceklerini, yarım saat içinde geri getireceklerini söyler. Akşam olur Atilla eve gelmez" diye kaydetti.

AYGAN OSMANOĞLU'NUN JİTEM TARAFINDAN KATLEDİLDİĞİNİ İTİRAF ETTİ
Ertesi gün baba Osmanoğlu'nun valiliğe ve savcılığa dilekçeyle başvurduğunu ifade eden Özgültekin, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin dilekçeye 1 Nisan 1996 tarihinde "gözaltına alınanlar arasında böyle bir isme rastlanmadığı" cevabı verdiğini belirtti. Özgültekin, valilik başvurusundan da bir sonuç alınamadığını ve iç hukuk yollarının tükenmesi üzerine dosyanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşındığını kaydetti. Özgültekin, JİTEM eski elemanı Abdülkadir Aygan'ın 2005 yılında Özgür Gündem gazetesinde yayınlanan itiraflarını hatırlattı. Aygan, "Atilla Osmanoğlu'nun JİTEM tarafından kaçırıldığını, aynı zamanda Koçero olarak da bilinen Cındi Acet tarafından cesedin teşhisi mümkün olmaması için başının çekiçle ezildiğini ve Cizre-Silopi karayolundan Habur Gümrük Kapısı'na doğru giderken yoldaki bir petrol tankerine atıldığını" söylemişti.

AİHM'in Muhyettin Osmanoğlu'nun başvurusunu kabul etmesinin ardından hükümetten istenen gözaltı kayıtlarında da Atilla Osmanoğlu'nun adının geçmediğine anımsatan Özgültekin, Türkiye'nin maddi ve manevi tazminata mahkum edildiğini hatırlattı.

Yoğun yağmura rağmen yapılan eylem, gözaltında kaybedilen Osmanoğlu ve diğer tüm kayıplar için yapılan 1 dakikalık oturma eyleminin ardından sonlandırıldı.

'HAKİKAT MÜCADELESİNİN SESİ, SOLUĞU OLACAĞIZ'
Kayıp yakınları Batman'da 508'inci kez bir araya geldi. Gülistan Caddesi üzerindeki İnsan Hakları Anıtı önünde toplanan kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) üyeleri adına İHD Batman Şubesi üyesi Mahfuz Akgül açıklama yaptı.

Cumartesi Anneleri'nin 1995 yılından bu yana İstanbul'da Galatasaray Meydanı, Diyarbakır'da Koşuyolu Parkı ve Batman'da Gülistan Caddesi'ndeki eylemlerde, 'failler belli, kayıplar nerede' sorusunun gündemleştirildiğini söyleyen Akgül, kayıp yakınlarının mücadelesini anlattı.

Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Meydanı'ndaki eylemlerinin yasaklanmasına değinen Akgül, "Cumartesi Annelerinin mücadelesinin engellenmesi, hakikatlerin gizlenerek suçluların korunmak istenmesidir. Cumartesi Anneleri'ne yönelik her saldırı, toplum vicdanında ve aklında anında mahkum edilecek, Anayasa, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına aykırı bu yasak kararları ulusal mahkemelerde olmazsa uluslararası mahkemelerde mutlaka cezalandırılacaktır" dedi.

Cumartesi Anneleri'nin gözaltında kayıpları aramaktan ve adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğini vurgulayan Akgül, "Bizler insan hakları savunucuları olarak, Cumartesi Annelerinin her zaman hakikat ve adalet taleplerinin sesi, soluğu olmaya devam edeceğimizi bir kez daha haykırıyoruz" diye konuştu.