23 Eylül 2024 Pazartesi

Kevin Hoffmann yazdı | ABD ve Rusya: Önümüzdeki büyük savaştan önce çekilen kılıçlar mı?

Bir tarafta NATO, Ukrayna'yı devasa silah teslimatlarıyla silahlandırıyor, özel askeri birlikleri oraya sevk ediyor, diğer yerlerin yanı sıra Baltık ülkeleri ve Bulgaristan'daki birliklerini ve savaş uçaklarını artırıyor, Akdeniz'e savaş gemileri konuşlandırılırken ABD Ukrayna'ya 50 bin asker göndereceğini ilan ediyor. Öte yandan Rusya Ukrayna sınırına, Belarus ve Karadeniz'e, Azak ve Baltık Denizi'ne asker yığıyor. Böylece, ABD liderliğindeki NATO'nun baş düşman Rusya ile karşı karşıya gelmesi ve her ikisinin de güçlerini mobilize etmesiyle Avrupa, yaklaşmakta olan olası bir büyük savaş için gerçek bir satranç tahtası haline geliyor. Bu çatışmada özellikle Doğu Avrupa devletleri bir askeri konuşlanma alanı ve potansiyel bir savaş alanı haline gelmektedir.

ABD liderliğindeki NATO bloğu ile Rusya arasındaki tehditkar jestler artmaya devam ediyor. Devasa miktarda asker ve askeri mühimmat Avrupa'nın satranç tahtasına yerleştiriliyor. Bunlar Avrupa'nın ortasında yeni bir büyük savaşın habercileri mi?

Haftalardır, tüm büyük Batı gazetelerinde korku hikayeleri yoğun ve hızlı bir şekilde dolaşıyor. 'Spiegel', 'Welt' ve 'Bild' gazetelerinin yazarlarına göre, yalnızca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in sorumlu olduğu bir üçüncü dünya savaşının eşiğindeyiz. Ancak, eleştirel okuyucular, konunun kesinlikle bu kadar basit olmadığını anlayacaktır. NATO, OSCE vb.'nin peş peşe gelen kriz toplantıları ve borsalardaki gergin tepkiler durumun gerçekten ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor.

ASKERİ KONUŞLANMA ALANI OLARAK DOĞU AVRUPA
Medyanın Rusya'ya yönelik savaş kışkırtıcılığı ve mevcut gerilimde yapılan karşılıklı suçlamaların "boş olmadığı" diğer şeylerin yanı sıra Doğu Avrupa'ya asker ve askeri teçhizat transferi göstermektedir.

Bir tarafta NATO, Ukrayna'yı devasa silah teslimatlarıyla silahlandırıyor, özel askeri birlikleri oraya sevk ediyor, diğer yerlerin yanı sıra Baltık ülkeleri ve Bulgaristan'daki birliklerini ve savaş uçaklarını artırıyor, Akdeniz'e savaş gemileri konuşlandırılırken ABD Ukrayna'ya 50 bin asker göndereceğini ilan ediyor. Öte yandan Rusya Ukrayna sınırına, Belarus ve Karadeniz'e, Azak ve Baltık Denizi'ne asker yığıyor.

Böylece, ABD liderliğindeki NATO'nun baş düşman Rusya ile karşı karşıya gelmesi ve her ikisinin de güçlerini mobilize etmesiyle Avrupa, yaklaşmakta olan olası bir büyük savaş için gerçek bir satranç tahtası haline geliyor. Bu çatışmada özellikle Doğu Avrupa devletleri bir askeri konuşlanma alanı ve potansiyel bir savaş alanı haline gelmektedir.

Bu gerilim sarmalı Amerika'nın Almanya'da bulunan 56. Topçu Komutanlığı'nın yeniden etkinleştirmesi ile en son 8 Kasım 2021'de yeni bir evreye ulaştı. Bu Topçu Komutanlığı 1991'de "kapatılmıştı". Komutanlık daha önce Rusya'ya yönelik orta menzilli nükleer füzelerin komutasına sahipti. Bugün Avrupa'da hipersonik silahların ve kısa ve orta menzilli füzelerin olası yeniden konuşlandırılmasının merkezi işlevi görebilir.

JEOSTRATEJİK ÇIKARLAR İÇİN MÜCADELE
Şuan tırmanan çatışma, çeşitli emperyalist ülkelerin ve blokların etki alanlarının ve jeostratejik çıkarlarının tehlikede olduğu, on yıllardır derinleşen çelişkilerin sonucudur.

1990'larda Sovyetler Birliği'nin ve Doğu Avrupa'daki müttefiklerinin çöküşünden bu yana NATO, doğuya doğru genişlemeyeceğini, doğrudan Rusya sınırına asker yerleştirmeyeceğini veya Rusya'nın jeostratejik çıkarlarına ve bölgedeki etki alanına meydan okumayacağını defalarca ilan etti.

Ama AB ve NATO'nun doğuya doğru genişlemesiyle tam tersi oldu. Rusya, hem jeostratejik etki alanını hem de kendi güvenliğini bu genişleme ve Doğu Avrupa'da ülkelerin silahlanması ve NATO birliklerinin konuşlandırılması nedeniyle tehdit altında görüyor. Müthiş bir savaş mobilizasyonu ile "doğuya yol alan" aynı ülkeler Rusya'dan gelecek ve NATO ve müttefiklerinin savunulmasını gerektiren bir tehditten bahsediyorlar.

PEKİ KİM SAVAŞ İSTİYOR?
Her iki taraf da savaş propagandasına başladılar ve her iki taraf da kendilerinin gerilimi daha fazla tırmandırmak ve savaş istemediklerini, ancak karşı taraf nedeniyle savaşa doğru bir adım daha atmaktan başka bir tepki gösteremeyeceklerini öne sürmekten bıkmıyorlar. Sonuçta her iki tarafın da amacı, mümkünse büyük bir savaş olmadan, birinin iradesini diğer tarafa zorla kabul ettirebilmesi için tansiyonu arttırmak. Ancak nihayetinde her iki taraf da bu savaşı ve sonuçlarını kabul edecektir.

Mevcut tırmanışta duyulmayan tek ses Rusya'da, Ukrayna'da veya diğer Avrupa ülkelerindeki işçilerin sesleridir. Olası bir savaştan zarar görecek ve emperyalistler arası çelişkilerin sonucunda ortaya çıkacak çatışmanın bedelini canlarıyla ödeyecek olanlar onlardır.

Sahada işçi sınıfının çıkarları savaş tehdidine karşıdır. Bu yalın gerçekten yola çıkarak askeri savaş propagandasının çeşitli uluslardan işçileri ve ezilenleri karşılıklı kışkırtmasına izin vermemek, emperyalist savaşa karşı kararlı ve birleşik karşı duruşu örgütlemek ve kendi sınıfımızı bu savaşa karşı saflaştırmak en temel sorun olarak çözülmeyi bekliyor.