30 Eylül 2024 Pazartesi

Kışanak: Aysel gecikmeden dışarıda tedavi edilmeli

Gültan Kışanak, demans hastası Aysel Tuğluk'un imzasını unuttuğunu, okumayı hatırladığını ancak okuduklarının anlamını çıkaramadığını söyleyerek, sağlığının kötüye gittiğini vurguladı. Kışanak "Hatırlamadığı, bilinsin istemiyor, 'Evet evet biliyorum' cümlesini dilinden düşürmüyor" sözleriyle Tuğluk'un ağırlaşan durumuna dikkat çekti.

2021 yılında demans tanısı konulan ve Kocaeli Üniversitesi'nin "hapishanede kalamaz" raporuna rağmen Adli Tıp Kurumu'nun "hapishanede kalabilir" raporuyla tutsaklığı sürdürülen HDP milletvekili Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk'un sağlık durumu her geçen gün ağırlaşıyor. Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde Tuğluk'la aynı hücrede kalan Diyarbakır Belediye eski Başkanı Gültan Kışanak, Bianet'in sorularına verdiği yanıtta, Tuğluk'un imzasını unuttuğunu, okuduklarını anlayamadığını söyledi.

Kışanak, "24 saat gözümüz kulağımız Aysel'in üzerinde. Çünkü ne zaman neyi unutacağını, karıştıracağını ve ne gibi risklerle karışılacağını tahmin etmek güç. Gece uyku düzeni de giderek bozuluyor. Giyinmesi, banyosuna, kişisel bakımına, beslenmesine, ilaçlarına, hijyen koşullarına kadar gündelik yaşamın zorunlu kıldığı her konuda yanındaki arkadaşlar destek oluyor. Hepimiz cezaevi koşullarının yarattığı zorlukları aşmaya çalışıyoruz" dedi.

Adli Tıp Kurumu'nun siyasallaştığının hasta tutsaklarla ilgili verdiği raporlarda net bir şekilde görüldüğünü söyleyen Kışanak, son raporda yazılan muhalefet şerhinin önemli olduğunu belirterek, "Aysel'in sağlığının ciddi derecede bozulduğunu aslında gayet iyi biliyorlar. Siyasi angajmanları, hakikati olduğu gibi yazmalarını engelliyor" dedi.

ATK'DEN BİLİMDIŞI RAPOR
ATK'nin raporunda Tuğluk'un demans olmadığı yönünde bir ibare olmadığını kaydeden Kışanak, "Hatta 'hatırlama, akılda tutma, akıcı konuşma, zamanı bilme, kavramları anlama, kelime bulma vs' konularında uygulanan birçok testi yapamadığı belirtiliyor. Raporda 'bilişsel bozukluk' tespiti de yapıyorlar ama ne hikmetse 'cezaevinde kalabilir' ve 'kısmen savunma yapabilir' deniliyor. Demans zaten 'bilişsel bozukluk' demektir. Hekim kimliği taşıyan hiç kimsenin bu durumdaki bir hastaya 'tek başına yaşamını sürdürebilir' diye rapor düzenlemesi gerçekten anlaşılabilir değil. Maalesef ATK bunu yapıyor" diye vurguladı.

HASTALIK CEZAEVİ KOŞULLARI NEDENİYLE HIZLA İLERLİYOR
Demansın hapishane koşullarında hızla ilerlediğine işaret eden Kışanak, "Çünkü maalesef sadece ilaç tedavisiyle ilerlemesi durdurulabilen ya da tedavi edilebilen bir hastalık değil. Geçmişte tanıdığı, bildiği, ortak anılarının olduğu kişilerle temas halinde olması, sohbet etmesi, yani güçlü bir sosyal destek imkanı, ilaçtan bile kıymetli. F tipi cezaevi ise üç kişi ile sınırlı bir tecrit mekanı. Bu koşullarda, tüm çabalarımıza rağmen Aysel arkadaşımıza gerekli ve yeterli sosyal iletişim desteği sağlayamıyoruz. Ve sağlığı her geçen gün kötüye gidiyor" diye konuştu.

DIŞARIDA TEDAVİ EDİLMELİ
Kişisel mahremiyeti nedeniyle birçok ayrıntıyı paylaşamayacağını belirten Kışanak, "Ama şunu söyleyebilirim 24 saat gözümüz kulağımız Aysel'in üzerinde. Çünkü ne zaman neyi unutacağını, karıştıracağını ve ne gibi risklerle karışılacağını tahmin etmek güç. Gece uyku düzeni de giderek bozuluyor. Giyinmesi, banyosuna, kişisel bakımına, beslenmesine, ilaçlarına, hijyen koşullarına kadar gündelik yaşamın zorunlu kıldığı her konuda yanındaki arkadaşlar destek oluyor. Buradaki tüm kadın arkadaşlar, büyük bir özveriyle elinden geleni yapıyor. Cezaevi koşullarının yarattığı zorlukları aşmaya çalışıyoruz. Ama Aysel'in daha fazla gecikmeden, özgürlük koşullarında ciddi bir tedavi ve bakım imkanına kavuşması gerekir" dedi.

Kaygı, belirsizlik, endişe ve gerginliklerin Tuğluk'un sağlığını olumsuz etkilediğini vurgulayan Kışanak, Kobanê davası sürecinde yaşananların güven duygusunu zedelediğine dikkat çekti, "SEGBİS'e çıkmak zorunda kaldı. Öncesinde sakinleştirmek için epeyce uğraştık yine de SEGBİS'e bağlanınca başı sonu belli olan bir tek cümle bile kuramadı" dedi.

İMZASINI UNUTTU
Sürekli ziyaretine gelen avukatını tanımadığını, mahkeme heyetinin bu durumun kayıtlara geçmesini engellemek için SEGBİS mikrofonunu kapattığını hatırlatan Kışanak şunları söyledi: "Davanın gidişatı hakkında değerlendirme yapması mümkün değil. Davalar, getirilen evraklar, duruşmalar vs. Aysel için kaygı ve endişe kaynağı olmak dışında hiçbir anlam ifade etmiyor. Tebliğ edilen evrakları okuyup anlaması imkansız. Kendisine gelen mektupları bile okuyamıyor. Henüz okumayı unutmuş değil, zorlanarak da olsa okuyor ancak, cümlenin başını sonunu bir araya getirip anlamını ortaya çıkaramıyor. Mahkeme sürekli evrak gönderiyor, cezaevi görevlileri bu belgeleri tebliğ ediyor ama Aysel artık imzasını unutmuş, sadece kalemle bir şeyler karalıyor, onlar da 'tebliğ ettik' diye gidiyorlar. Yanındaki arkadaşlar, evraklara bakıp basit bir iki cümle ile durumu anlatıyor, ancak bir süre sonra Aysel bu anlatılanı da unutuyor. Zaten bizler de Aysel arkadaşımızın sağlığını düşünerek, olumsuz şeyleri anlatmamaya özen gösteriyoruz."

Kışanak, annesinin ölümü ve defini sırasında yaşananların Aysel Tuğluk'un hastalığının hızlanmasına neden olduğuna dikkat çekerek, "Sanırım genel olarak demans hastalarında 'kendini iyi gösterme çabası' olurmuş. Aysel'de de aşırı derecede kendini iyi gösterme çabası var. Hatırlamadığı, bilinsin istemiyor, 'Hıı, evet evet biliyorum' cümlesini dilinden düşürmüyor.
İlk ATK raporu çıktığı zaman, avukatlar, birkaç gün sonra bir grup kadının Aysel'le dayanışma için gelip cezaevi önünde açıklama yapacağını, heyette yer alan birkaç kadın avukatın da içeri girerek Aysel'le görüşeceğini söylemişti. Biz de Aysel'e söyledik. Aysel iki de bir 'Gültan hele ATK raporunda ne vardı, bana biraz anlat' demeye başladı. Anlatıyorum, bir iki saat sonra gelip yeniden raporu anlatmamı istiyor. Birkaç tekrardan sonra 'Aman Aysel ne yapacaksın raporu, boş ver' dedim. Aysel de 'şey gelecekler ya, hiçbir şey bilmiyor demesinler' cevabı verdi. Boynuna sarıldım, bir kez daha anlattım, sonrada 'Sen takma kafana, dışarıdakiler her şeyi biliyor, raporu okumuşlar zaten onun için geliyorlar' dedim. Ama birkaç gün muhabbetimiz tekrarlanıp durdu. Ta ki kadınlar ziyarete gelip, gidinceye kadar" sözleriyle Aysel Tuğluk'un durumuna işaret etti.